bugün

Alışkanlıklarım nefes alıp verişim kadar bir zamanda değişir.
Utanınca midem bulanıyor. Biliyorum çok tuhaf bir şey, birkaç aydır var zaten. aklıma utanç verici bir anım geldiğinde midem ağzıma geliyor zor tutuyorum kendimi kusmamak için. Tutamayıp kustuğum da oldu gerçi.
çok da kötü bir insan değilim. ama kötü yönlerim var. çocuklar beni sıkboğaz edene kadar çocuklarla iyi anlaşırım mesela. insanların beni sevmeyi denediklerini görünce mutlu oluyorum. iyi yönlerimi görmeye çalışıyorlar. hikaye kitabı falan yazmak istiyorum ama oturup bir hikayenin genel gidişatını kurgulayıp planlamaktan acizim. belki yaparım. daha öncelikli şeyler de var. müzik dinlemek gibi.
Yalnızım, içim dışım yalnızlık. Allah ruh eşimi yaratmamış sanki.
Bazen kendi omzumdan öpüyorum.

Anısı var diye biriktirdiğim tüm eşyaların boşlukta kapladığı yere gözüm takıldı. Bazı zamanlara, boşlukta da yer kaplatarak geçip gitmesine mani olmaya çalışmışlığımı düşündüm. Hepsini bir kutuya sığdırmışım.

Yıllar öncesini kucaklayıp devam ediyorum başka zamanlara taşınmaya. Dikkat kırılabilir yazıyor kutunun üstünde. Gülümseyip kendi omzumdan öpüyorum. Canım kendim.
Yine Süleyman’a gelen mesajı ben açtım.
Şükretmeye başladım ve daha fazla şükredecek şeyim oldu.
Birisiyle konuştuğum zaman bu ne yea, Mayıs ayında bu hava ne ağbi, off güneş açsın artık falan diyorum ama aslında içten içe seviniyorum havanın serin ve yağmurlu olmasına. En az bir hafta daha yağsa keşke. Nolur!
Şu an yaşadığım mutsuzluğun önemli bir kısmının şu mesajı atan kızın ahı olduğuna inanıyorum.
görsel

Beni karşılık beklemeden ve inanılmaz çok seven belki tek kız budur.
Ama biz ne yaptık? Tahmin ediyorsunuz.

Kıymet bilmeyene gittik.
Ve "game over.."

Şimdi kız başka yere, ben başka yere.
Malatya'dan kız almak yerine b*k var gibi hiçbir şeyi bize benzemeyen tipe taktık.

Neyse.
Eden buluyor. Üzüntümüz, yalnızlığımız nereye kadar sürecek bakalım.

Kabul ediyorum, ben de kıymet bilmez, adam olmazın tekiyim.
ezelden uyuşturucu ve mafya işine bulaşmış bir dayı oğlum var. daha doğrusu bu şekilde kardeş iki dayı oğlum var, ama bunlardan biri (büyük olanı) "başarıya" ulaştı.

ara ara ben bu kuzenimi düşünürüm, benden 4 yaş kadar küçüktür, çocukluğumuzu filan hatırlarım.

geçtiğimiz aylarda facebook üzerinden kızkardeşimle temasa geçmişler. kızkardeşimi yemeğe çağırıyor. dudak uçuklatacak kimi bazı detaylar var, onlara girmeyeyim, kendim de ifşa olmayayım. bunlar arabada giderken bizim kuzen cüzdanını açıyor, kızkardeşime uzatıyor, bak diyor:

içinde binlerce euro, deste deste...

sonra şöyle diyor:

"ben zengin bir adamım. görüyorsun istediğim her şeyi satın alabilirim, ne istersem de yaparım. ama sen ve kızkardeşin, siz çok şanslısınız, keşke sizin yerinizde olsaydım... bir aileniz var. sizi gerçekten seven iyi bir anne babanız var..."

dayımla yengem o çok küçükken ayrılmıştı, sokaklarda orada burada savruk büyümüş bir çocuk.

bin şükür ben kendim de fakir birisi olmamakla birlikte, her ne zaman "daha çok paranın" derdime derman ya da bir şeylere çözüm olabileceğini düşünsem, kuzenin bu sözlerini hatırlarım...

çünkü olmuyor. çünkü hayatta öyle "bazı şeyler" var ki, gerçekten hiçbir meblağ satın alamıyor...

o bazı şeylere sahip çıkın.
bu itiraf değil af dileme.
Gözüme çarpan iki hesap var ve yazım tarzları çok benziyor, aynı espri anlayışı ve pozitiflik. Bence bunlar aynı kişiler, başka türlü bu kadar benzemeleri imkansız. (bkz: swh)
Sanıldığı kadar mükemmel değilim. Bana da hata payı bırakın lütfen.
Vallahi billahi ben de insanım.
Ne zaman kime iyi niyetle yaklaştıysam hep kazık yedim. Gerek maddi gerek manevi olarak destek verdiğim bütün tanıdıklarım arkamdan vurdu. Onun için güven kelimesi benim için uzak bir kelimedir ama benim asıl andavallığım her insanı kendim gibi görerek davranmaktı. Hala da böyleyim maalesef.
gururun dünyanın en önemli şeyi olduğunu anlamam yirmi bir yılımı aldı.ne yazık ki insanları kırmamak için alttan almak beni delirtmeye başladı.arkadaşlar hayattaki en önemli şey kendi benliğiniz bu yüzden kendinizi sevin.
Anneanne özür dilerim o öldürmeye çalıştığın hamam böceklerini ben besliyordum.
Bugün benim doğum günüm..

28 yaşına girdim.
bu itiraf değil ama.
Tüm dünya etrafımda dönüyor hissi kendimi değerli hissettiriyor.
Sonra dönmediğini fark edince kendimi değersiz hissettiriyor. Kendi dünyamda bile kum tanesi hissediyorum bazen. Yorucu.
Bugüne kadar hep böyle olayları gülüp geçiştirdim. Ama bugün gerçekten beyinimden şüphe etmeye başladım. Az önce salondan elimde su şişesiyle çıktım. Güya doldurup dolaba koyacağım ki soğuk su bulunsun. Bir de baktım ki Kendimi bir anda nerde bulayım? Tuvaletin lavabosunun önünde durmuş musluğu açmaya yelteniyorum. Başımı kaldırıp aynayı görünce anladım. Kendimden bile utandım başımı çevirdim. Beynimi çok hor kullandım galiba bu genç yaşımda. Benden intikam alıyor.
Ben çok iyi rol yapabilen biriyim. Ve buna karşı taraf akıllı olmasına rağmen (!) öyle inanıyor ki, ben bile hayret ediyorum doğrusu.
Hiçbir sebebim yok ama böğüre böğüre ağlayasım var.. rahatlatıcı olurdu.
Biri banda çok ilgi gösterince bunalıyorum.
Yaptıklarım için pişman değilim, iyi ki yapmışım
Ama aklım hâlâ yapmadıklarımda.
"isotçuların ha böyle yar*ağı var." Dj dikkat gibi bir sanatçının perspektifinden baktığımızda bu söz çok estetik kaygıları olan bir sözdür. işte bu yar*ak şu sıralar sokakta dip dibe gezip duranlara ve götünde kurt varmış gibi virüsü dinlemeksizin, ishalmişcesine götüne hakim olamayıp sokaklara dökülenlere girsin.