bugün

Aşk diye bir şey kalmamış. Herkesin aklı belden aşağıda. Neden kimse kalbe bakmıyor ki artık?
yarın sabah mesai fakat bayram.
şu son üç ayda toksik ilişkiler kurduğum üç farklı insana karşı psikolojik bağlılığımı yerle yeksan ettim. Aşırı huzurlu ve güçlü hissediyorum.
Nickimi düşünmeden, aceleyle seçtim. Benim gibi kaliteli bir yazara hiç yakışmadığının farkındayım. Keşke change etme şansım olsa.
bu yaz internet bitirmede kendi rekorumu nasıl kırdım bir türlü anlayamadım. telefona az internet diye durmadan ayarlarını kurcalamaktan bıktım. paket süresini yenilemeye daha 10 gün varken 2 haftadır haftada 1 günlüğüne 6 saatlik internetle idare etmekten canım sıkıldı. keşke bayramlarda hatlara internet hediyesi verilse de en azından sms ile bayram-kandil mesajına uğraşmasak sonra yanlış kişiye mi gitti diye düşünmesem. yanlış kişiye yollamamaya alıştım da alışıncaya kadar neredeyse şaşkınlıktan laf sokulmama az kalmıştı. Rabbime şükür ki mesajların sonuna adımı yazmıyorum ki direk kendimi belli etmiyorum.
Son 1-2 haftadır damarlarımdan kan yerine testosteron akıyor.

Fazla şapı olan var mı?
Hayatın birilerine çifte şans ile bakarken, bana teğet dahi geçmemesi ve yine de iyi halime şükredecek olmam gerekliliği çok zor sınav.
Sevgili h. Sen ve karaktersiz arkadaslarina sevgilerimi yolluyorum. Yerseniz.
insan rüyasında bile ağlar mı ?
Rüyamda bile ağlıyorum.
Yine kimse görmeden.
Çok daha fazla iş ve çok daha fazla para lazım.
80'ler dönemi, tabi o sırada serde sosyalistlik var. Deniz gezmiş tarzı yeşil uzun parkamı giymişim, siyasal'ın bahçesinde arkadaşlarla ülkeyi kurtarırken, bi yandan da Adıyaman tütünümü sarmaktayım.
Ülkenin hali perişan, gidişat kötü, ihtilalin ayak sesleri siyasalın koridorlarında yankılanıyor...

Dedim ya ; serde sosyalistlik var, biz de bir sosyalizm sevdasına düşmüşüz. Gözümüz başkaca bir şey görmüyor.
işte böyle gide gele devrimcilik oynadığımız vakitlerde, onu gördüm. Sosyalist kırmızısı saçları, yeşil kazağı ve kırmızı fuları ile devrin gazetelerinden cumhuriyet okuyor. Önünde kan kırmızısı çayı, cebinde birinci marka sigarası...
Kül tablasına koyduğu sigarası ağır ağır yanmakta, yuvarlak kemik çerçeveli gözlükleri ile pür dikkat haberleri okumaktaydı.

işte dostlarım o anda aşık olmuştum ona. Adını bilmiyordum. Adını destina koydum.
Onu ilk ve son kez gördüğümü nerden bilebilirdim.

Sordum sual ettim, dediler ki "destina" ölmüş.
Bir gece vakti, devrimsel bir eylemden dönüşte, üç tane çakal kesmiş yolunu. Kırmızı fuları al kana bulanmış.
Cebindeki sigarasına kan bulaşmış.
Gözlüklerini kırmışlar. Üç kişi, üçü de birbirinden vahşi.
Gece yarısı, üç kişi kesmişler yolunu
Bir tenhada, üzerinde yeşil kazağı...

işte böyle bir aşk acısı yaşadım dostlarım. Birini son kez gördüğünü bilmemek ne demekmiş o zaman anladım ve kimle konuşursam konuşayım artık onu son kez görecekmişim gibi konuştum...

https://youtu.be/_okR31ueH7k
Bir keresinde ilahiyat fakültesi"nin ders işlediği sınıflardan birine girip tahtaya;

"tanrı öldü" -F.Nietzsche yazmıştım. Ateist değilim. Düşünmeleri için bırakmıştım o aforizmayı. Tabi silinmişti tahtadan, tıpkı kalplerinden tanrının sevgisinin silinmesi gibi.
Çok yüzü yumuşak biriyim. Bu yüzden suistimal edenim çok iyi niyetimi. Her zaman bu böyle oldu. En büyük sıkıntım hayır diyememek. Kendime çeki düzen vermem gerekiyor. Yoksa işler sarpa saracak.
dalga büyük olmadan sörf yapamazsın.
bu yazi hic yaz gibi gecirmedim, gecirmiyorum. hopbidi hopbidi olmam gerekirken, cok duygusalim. aglamak istiyorum ama aglayamiyorum. bi aglasam deniz derya cikicak icimden. sebebi de sanirim, karsi cinsle olan münasebetim. hoslandigim cocukla ne hikmetse kader bi araya getirmedi bizi. demek ki o hoslanmiyormus benden. dün itibariyle de ona karsi hislerimin nerdeyse bittigini farkettim. hani umudun bittigi yerde, kabullenis baslar ya ardindan da bir mutsuzluk sarar ya ruhunu, hani ruhun biraz eksik hisseder ya kendini, buruksundur ya hani. iste öyle bir sey
ilgi bağımlısıyım.

Maslowun ihtiyaçlar piramidinde benim için en temelde ilgi var. ilgiyle yaşıyorum ve ilgiyle büyüyorum.

Allah korusun bir gün bi patlarsam intihara kadar gider.
Önceden yüzünün gülmesi için kendinizi paraladığınız insanın siz yokken gülebildiğini gördüğünüz zaman , bu defa o gülüşler size acı veriyor sözlük yazın aklınızın bir kenarına.
Kimseyi hak ettiğinden fazla sevmeyin yoksa sonunda kendinize , yaptıklarınıza, emeklerinize,anılarınıza küfür ediyorsunuz .
mesela şuan kurban etini ücretsiz kıymadan geçiren marketin sırasına girmem lazım, ama hiç gitmek istemiyorum. güneşin altında üstelik.
Onun gideceğine asla ihtimal vermiyordum.
kara murat benim. ama sorduklarında milletin kara murat benim diye gaza gelmesinden faydalanıp sıvıştım.
Nasıl bir hayat bu ? Hayatimizi siktigi icin uzak durmamiz gereken insanlari özlüyoruz ...
Karadenizlilere ve müziklerine karşı çok önyargılıymışım. Onların ne kadar kendine has olduğunu gördüm. Umarım bi gün tekrar görebilirim.
alkol ve uyuşturucu bağımlısı bir annem var babam öldü kardeşim yok onunla uğraşması gerekn tek kişi benim geçen yanına gittim . bana ot getirmezsen evimede gelme dedi ben nerden bulayım sana neden böylesin falan derken beğenmiyorsan siktir git seni çağıran yok dedi ve çantasını alıp dışarı çıkmak üzereydi biliyorum içmeye gidiyor içtimide parası kalmayıncaya kadar hatta kolonya bile içiyor kan kusasıya kadar ve bu kadın 60 yaşında bende engel olmak için çantayı kaptığım gibi evden çıktım kredi kartları falan çantada aramış polisi şikayetçi oldu ve bu kadın benim memurluk mülakatlarına gireceğimi biliyor insan nası anne katili olur anlıyorum bu kadından uzak durmam lazım .
ama fenalaştığında durumu kötüye gittiğinde yada komşular ona ulaşamadığında beni arıyor senden başka kimsesi yok diyorlar vicdan yaptırıyorlar şimdi mahkememiz var eğer ceza alırsam bir daha yüzüne bakmayacağım. düşünende kabahat.
doğa zamanına sadıktır derler,

iş takip ajandan, dikkat ölçeğin, idrakinin ışığı, şükrüne kaynaklık eden duygu yüklediğin, hedef, alt hedef tablon, yurt dışı planların, mimarı olduğun, özünle özdeşleşen yaşam gökdelenine bakarken bestelediğin sorumluluklar şarkısı,

budalalıklarını harflere dökünce saygınlaştırmış olmuyorsun. yazmadan önce hep daha çok okumalısın, her şeyi okumaya devam et, sokak tabelalarını, dağıtılan reklam broşürlerini, parfüm arkası yazıları, insanların yürüyüşlerini, gülüşlerini, tanık ol, deneyimle, muhakeme et, merak et zira bunların hepsi yüksek ökçeli bestseller.

'ey insan! aç gözünü de düşlerden uyan. simurg'u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. kaf dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. bırak dünyanın haritasını yapmayı! daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi?'

bir söz var ya hani, ' kitapları seviyorsun çünkü, istediğin zaman kapatabiliyorsun. hayat öyle değil, buna karar veremezsin. '

30'lu yaşlar içinde aynısı geçerli, sadece daha belirgin bir alın çizgisi değil, olmadık yerde/zamanda sorumluluklar hissiyatını check etmek, kazandıklarının yanında kaybettiklerine attığın bakışta aldığın feyz, insana dair ayrıntıların kazandığı değer, bilinç düzeyinde fark edemediğin hakikatleri paragraf misali okumak,

başkalarının çizdiği kurgudan ziyade, kurgunu çizmek, manevi tokat yerine, bilinçaltı frenlerine yer vermeden olumlama yaparak, hak ettiğinden fazlasını/iyisini verebilmek, hemen akabinde tezahürünü gördüğün insan portresine, ruhen kurduğun sevgi üzerine inşa edilmiş köprüden geçerken mantık ve kalbin birbirine sarılmasıyla, göğsünde yeşeren sıcacık bir papatya yaprağına gülümsemek.

odana girdiğinde masanın üzerinde, çay, kahve, kalem, defter, kitap, kemik çerçeve gözlük ve daha fazla 'müsamahaya' tebessüm halinde, yaşlanıyorsun eren diyebilmek.

pervane böcekleri gibi ışığa uçmuyorsun artık çocuk.

not : bugün tatilimin son günü ulu, yeniden koşturacağım, herkese her şeye yetişmeye çalışacağım, unutacağım, hatırlayacağım. ta ki 2021/mayıs'a kadar. sonrası allah'ın izniyle pek güzel...

yıldızlar ile örttüm üzerinizi,

iyi uykular takım elbiseli, güzel adamlar.
Gene kaçtı uykum.