bugün

üniversitede şu an doktora yapan bir edebiyat hocamız var.
ona edebiyat okumayı nasıl istediğimi, nasıl sevdiğimi anlattım.
sonra bana hayat hikayesini anlattı iki sene turizm okuyup daha sonra "senin gibi edebiyat okumayı çok istediğim için uğraştım, didindim ve kazandım, sen de yapabilirsin, ben yaptıysam sen de yaparsın" dedi.
nasıl bir umut doldu içime, nasıl mutlu oldum.
adam lisede iki sene üst üstte sınıfta kalmış, okuldan atılmış, liseyi sçıköğretimden bitirmiş. o şimdi doktora dahi yapıyorsa ben nasıl yapamayayım ki.
yaparım, yaparım.
yapacağım.
neden olmasın ki yani.
olur, olur..
ben hayattan niye bu kadar nefret ediyorum sözlük? niye yani? bir sebep bulamıyorum. niye her şeyden bu kadar usandım ben? aşk acısı desen yok, büyük ailevi problemler desen yok, arkadan vuran dostlar yok, büyük sağlık sorunları yok, ölüm yok.. yok yok yok... ama ben niye böyleyim? niye yarın ölsem hiçbir şey zerre umrumda olmaz? niye sürekli aklımda kendimi öldürdüğüm sahneler var? niye bulduğumu bunuyorum? şımarıklıktan başka bir şey değil. ama niye böyle? bilmiyorum. kendimi anlayamıyorum.
itiraf ediyorum şu an bayan bir yazarla sanal seks yapıyorum.
bazen ben şiddetle istemesemde beynim obsesif obsesif s.kimi tutup rendeyle doğradıklarını düşünüyor. düşünmesi bile acı verici.
itiraf etmekten vazgeçtim...
az önce bir arkadaşımla konuşurken 'ıyy ben hiç kitap okumam ki :D' tepkisi aldım. o an aklımdan geçen cinayet senaryolarını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim...
kimsenin seni takmadigi gün vardir ya. iste onu yasadim bugun.
siklenmiyorum. pek itiraf sayılmaz, herkes biliyor demeyi isterdim ama o kadar bile siklenmiyorum amk.
şuan 00.00 da entry yazmak için sözlüğe girdim.
bana kiz yok sozluk kimseye qcilamadan okuldan hala elizabeth..
tenis dersimin 3'üncü ayında, kendimle ilgili acı gerçekler yine fırıncı küreği gibi suratıma çarptı sözlük,
çok kötü hissediyorum kendimi şu an... ehe.

-sporcu gibi fiziğin var ama 70'lik nineler gibi koşuyorsun!
diye bağırdı sığır adam (antrenör). gülüp geçtiler sonra. ben de güldüm ama geçmedim sözlük.

ilk zamanlarda fazla yorulmam gerekmiyordu, sadece forehand ve backhand vuruş tekniğini çalışıyorduk. ama vuruşları oturttuktan sonra gerçek sporcular gibi çalışmaya başladık.

bol bol koşu çalışması yapıyoruz ama hızlı koşu sözlük, ani deparlar atıyoruz. öyle kortun etrafında turlamıyoruz. ani depar atmak normal bir insanı bile çok yoruyorken benim gibi bronşektazi gibi lanet bir hastalığa sahip insanı nasıl yorar siz düşünün.

bronşektazi; astım veya bronşit hastalığına benzemez sözlük. koahtan bile daha beter bir hastalıktır. ciğerlerimde delikler var ve bu deliklerin içine mukus gibi bir şey doluyor. hadi ama bari burda itiraf edebileyim, bildiğin balgam işte ciğerlerimdekiler. o balgamları bir şekilde çıkartmadan da rahat nefes almam mümkün değil. böyle pis bir hastalık işte.

çevremde ailem dışında hiç kimse bilmiyor bu hastalığımı. söylemeye utanıyorum. bronşitim var diyip geçiyorum işte.
çektiğim çileleri anlatmıyorum hiçbir zaman.

neyse.

bu tenis sporuna da doktorumun tavsiyesiyle başlamıştım sözlük, göğüs kaslarımın kuvvetlenmesi gerekiyormuş. çünkü ciğerlerimdeki delikler sürekli büyüyorlar sözlük. grip olunca bile büyüyorlar...
tek çaresi akciğer nakli, bir tedavisi de yok.

yapacak bir şey yok, hastalığımı kabullendim ben, onunla yaşamayı öğrendim.
ben ne kadar unutup, hastalığım yokmuş gibi davranmaya çalışsam da bazen işte böyle küçük olaylar moralimi alt üst yetmeye yetiyor. ehe.
inanılmaz huzursuz edici şeylerle dolu bir dünyada yaşadığım fikrinde takılıp kaldım. bunu kabul ederek yaşadığım için en ufak olumlu olaylar bile huzur verici olabiliyor. yaşadığım her an uzatmalarmış gibi geliyor. kalıcı görmüyorum yani.
Gittigin yer nasil bilmiyorum, ozlemiyorum degil ama sinirliyim sana. Gitmeseydin ve beni boyle birakmasaydin eger sana verebilecek sicak sicak sevgim, isil isil umutlarim, solunulmamis gokyuzum vardi. Sen gittin, oysa hic gelmemissin yanima. Hic gulusmemisiz.. Hep kaybolmusum gozlerinde ve hep elinin icindeki cizgilerde yola dusmusum... Gulusunden opmek vardi simdi.. Uyurken bakmak, bir melek gibi huzurla uyudugunu gormek vardi.. Gokkusagindan yapilmis tacina hayran kalmaliydim, gunes gibi yuzune, yildiz gibi parildayan gozlerine bakip sen uyurken usulca kylagina egilip, "seni seviyorum melegim" demek vardi..
nerde bir kadın görsem ve ne yapsam beğenmedi beni sözlük bende kendim oldum, bir de baktım şimdi ben onları beğenmiyorum.
(bkz: telefon akıllıda batarya gerizekalı)

bu başlığı görünce, geri zekalı sözü direk gözüme çarptı. biri nick altı girdi zannettim heyecanlandım amk.
etrafıma bakıyorum ve ''allah belamızı verecek'' diyorum.
bazen kendi kendime diyorum ki: ben ne pezevenk bi adamım la. biraz düzelmem lazım sözlük.
hayat herşeye rağmen yaşamaya değer,seni bekleyenlerin olduğu evinin olması yeterli.
nerden başlasam bilmiyorum ki. bunu yapan ben olamam diye, kaç gece uyku uyumadım. o kadar pişmanım ki, içim acıyor düşündükçe. bir gaflete kapıldım üzülüyorum, hayatımın hatası oldu. aslında ben öyle birşey yapmak istememiştim.
sadece çok sevdiğim için oldu bunlar.

odaya girdim, koca gözleriyle bana bakıyordu. irkildim her zamankinden daha donuk, daha cansızdı. korktum yanına yaklaşmak, dokunmak istediğim. aslında çok panik olmuştum. avaz, avaz bağırarak orayı terk etmek istedim, ama yapamadım. sakinleşene kadar, sessizce bir süre derin nefes aldım. anlam vermeye çalışıyordum. elim ayağım buz kesti, nasıl derdim gördüğüm şeyi. nasıl izah ederdim.
o bizim kıymetlimizdi. minicikti çok sevimliydi. daha çok küçüktü, bebeğimizdi.
yan yatmış, öylece kıpırdamadan anlam yüklü gözleriyle bana bakıyordu. onun nefes almadığını farkettiğimde şoka girdim. avaz avaz bağırıp yanından kaçmak istedim. ama nasıl derdim, herşey benim yüzümden diye. çok korktum, çooookkk korktum.
cansız bedenine dokundum, daha ılıktı. yeni ölmüştü belli. ürperdim.
paniklemeden onu ordan götürmem lazımdı, çünkü yaptığım şeyi asla unutmucaklardı.

usulca tekrar yanına yaklaştım. "hayde bismillah" dedim onu, olduğu yerden aldım. bu miğin ölümüne ben sebep olmuştum.

aslında şöyle oldu özet geçiyorum;
olay gecesi, saat 2 sularında kaltım su içeyim dedim. gözüm bizim minnoşa ilişti, öyle akvaryumdan "bana yemek ver" der gibi bakıyordu. bende uyku sersemi biraz çok vermişim galiba. sabah kaltığımda cansız bedeniyle karşılaştım. zavallı minnoş çok yemiş patlamıştı. evdekilerden saklamak içinde, gizli gizli cenazesini ben kaldırdım. bahçede ki gülün dibine gömdüm.

şimdi çok vicdan azabı çekiyorum. ben katil oldum laaahhhnn!
Ozur dilerim sadece ozur dilerim butun cocukluklarim icin. Seni daha anliyorum
keske daha erken anlasaydin.

Haklisin..
Korkuyorum sozluk. Sadece korkuyorum.
Sigaraya baslamayi dusunuyorum ama yapmayacagim cunku astimima zararli.
dün youtube'u açıp 10 saatlik jigglypuff şarkısıyla uyudum, bugünde aynısını yapacağım ; odaya girmeseler bari.
ortalama onlu yaslardayim, belki de daha kucuk tam hatirlayamiyorum. abimle ellerimizde gazete sayfalarini kivirarak yaptigimiz kagittan sopalar. evde kara sinek avina cikitik yine. vurdugumuzu bayiltip ucup kacmasin diye bir kanadini kopartip cam kavonozun icine koyuyoruz. oyle oyle birkac tane biriktiriyoruz. sonra bu sinekleri annemin dikis masasindan asirdigimiz ince tiglara gecirip birer mutfaktaki ocak atesinde yakiyoruz. benim boyum yetismiyordu o yuzden ocak olaylarini abim ayarlardi ben de tiglari alirdim. ulan zavalli sinekler yaa. bu ne hunharliktir arkadas. hep zaten abim yuzunden. ulan abi yaktin beni. parka gidincede zaten yasitlarimiz kumla oynar biz hep karinca dovustururduk bir kac arkadas. yuvalari belliydi zaten. aralarinda boyle iri olanlari vardi karincalarin. kiskaclari kocaman kocaman olurdu. dovuse dayanamayan karincakardan biri en sonunda digerinin kafasini kiskaclama suretiyle kopartirdi. bak yaaa. yazik karincalara. hep abim iste. sinekler, karincalar.. valla bak ozur dilerim sizden.
itirafım var sözlük;

ablamın düğünü vardı, o zamanlar ben küçüktüm 9. sınıfa gidiyordum,
düğüne öyle heyecanlı hazırlanmışız ki herkesi hoşbeş edip müthiş bir misafirperverlik örneği gösteriyoruz,
düğün evimizin önünde olduğu için ben dolanıyorum etrafta arkadaşlarım falan var onlarla konuşuyoruz muhabbet ediyorum ara ara,

bi an arkadaşlarımdan biri kanka şu kırmızı kızın arkasındaki kız kim la ? dedi.
bende kızı ilk defa görmüştüm bilmiyorum la, dedim. o da makarasını yaptı adama bak düğünlerine gelen insanı tanımıyor diye.

yine ortalıkta dolanırken gelene gidene hoşgeldin derken abim çağırdı beni, gel hardcor; birşey konuşacaz.
gittim dinliyorum abi dedim,

olum şu kız varya dedi (biraz önce arkadaşımın bana gösterdiği kızı gösteriyor) evet abi dedim, o halamın kızının kızı, yanındaki de ablası, evet abi dedim.

o kızla biraz ilgilen seni beğenmiş dedi, (abimizle böyle şeyleri konuşmaya hukukumuz yetmediği için dalga geçtiğini düşündüm) abi bırak ya dedim, uzaklaşmak istedim kolumdan tuttu, olum vala kız seni beğenmiş git konuş bi dedi,

(abi bende o sıralar ergenliğe yeni girmişim tüm hormonlar tavanda bana saçma sapan hareketler yaptırmak için cebelleşiyor kendimi zor tutuyorum rezil olmamak için, zaten bir kızla gidip konuşmayı bırak, o sıralar karşısına çıkmaya cesaretim yok o kadar ergen triplerindeyim ve özgüven nerdeyse -1 de)

tamam abi konuşurum dedim, başımdan saldım aklımca, ( abi kıza bakıyorum güzel bir kız, kızıl saçlı 165 boylarında yüzü biraz asyalıları andıran çehresi var, krem pantolon üzerine de beyaz bir bluz giymiş hafifden dekolteli, içimden diyorum bu kız bana siksen bakmaz abim benle taşşak mı geçiyor lan diyorum, bir yandan da diyorum olum ya doğruysa, gerçekten bu kız seni beğenmişse süper olur lan baksana kıza taş gibi)

eve geçiyorum bir ara misafirlere su almak için tam kapıdan girecektim ki kız bizim evde, kapıdan annemi çağırıyorum gürültüden olsa gerek duymuyor gelen giden yok; kız diyor ki, ne istiyorsun istersen ben vereyim, (ulan yutkundum olum sakin ol ne istediğini söyle olum bak sakın saçmalama sikerim yapacağın işi konuşsana kız bekliyor andaval herif) şey ya su lazım da bana , aslında müşteriye ya ne müşterisi misafirlere işte (senin amına koyim sen ne kadar gerizekalı bir insansın mal beyin) ha tamam ben söylerim annene getiririm der, o sırada annem çıkar efendim oğlum, anne su lazım versene; tamam oğlum ben gönderirim kardeşinle der arkamı dönüp merdivenlerin basamaklarını inerken her basamakta kaç bin kez kendime küfür ettiğimi hatırlamıyorum.

aradan bir kaç saat geçtikten sonra düğün artık dağılmaya başlıyor herkes evine çekilmeye duruyor bende biraz yorgunluk atmak için terasa geçiyorum, sandalyeye oturmadan arkamda bir karartı hissediyorum ani bir dönüşle baktım, o kız..

eline sigarayı almış burda sigara içebilir miyim diye soruyor bana, bende tatatabi dedikten sonra (gerizekalı kafam benim) kız gülümsüyor. hemen yanıma oturuyor,

kız- sigara alır mısın?
ben- yok içmiyorum ben.
kız- ay ne güzel ya ben bırakmak istiyorum da olmuyo,
ben- gerçekten istersen bırakırsın (bu arada elimde olmayan sebeplerden dolayı ben masanın köşesinde sanki sıkışmış gibiyim, ablukaya alınmış gibi hissediyorum)
kız- yok denedimde olmuyo, yarın ne yapıyorsun bana samsun u gezdirsene akşam geri döneceğiz.
ben- tamam okuldan sonra gezeriz ödevim olmazsa, abimde gelecek mi sizle ?
kız- evet gelecek ablamla beni bırakacak otobuse,
ben- hı öyle mi tamamm. (abimde yarın geleceği için ben yarın görüşmek istemiyorum çünkü abimin yanında kızla hiç konuşamam ben utanırım öyle ergen öyle toy bi çocuğum ozamanlar)

ertesi gün evde olmam gereken zamanda evde değilim aklımdaki hesap onları ekmek, çünkü elim ayağım titriyor sesim çıkmıyor amk kızla konuşurken,

tam saat geçti ektim onları diyecektim ki abim arıyor, hardcor işin varmı dersin falan; yok abi okuldan çıktım şimdi eve gidicem (ben onların gittiğini düşünerek yalanda söylemiyorum yok abi dersim var ödevim var deyipte yırtabilirdim ama hesap tutmadı)

o zaman ben dörtyol kavşağındayım kız sen gelmedin diye bize kızıyor surat yapıyor gel de yolcu edelim,
bende tamam abi geliyorum deyip kapattım telefonu. (yolda giderken kendime bir sürü tembih yaptım, sakın heyecanlı olduğunu belli etme sakın ilk defa bir kızla özel konuşmuş olduğunu hissettirme sakın bir andavallık etme bak abin de orda rezil olursun göte gelirsin bak ne olur mallık yapma) diye diye bulundukları yere geldim, merabalaştık kız yüzünde çiçekler açmış şekilde gülerek yanıma gelip koluma girdi, abimle ablası önden sigara içerek gidiyorlar biz arkadayız,

kız ikide bir ağzını bana çok yaklaştırıp geri çekiyor yaklaştırıp geri çekiyor dudaklarını ıslatıp duruyor şirin şirin gülücükler atıyor, elimi tutup öpüyor(anasını satim şerefsizim kendimi kız gibi hissettim dedim birazdan beni bu sikecek). ben pek oralı olmamaya çalışıyorum ama kız sürekli dikkatimi çekmeyi başarıyor derken o kadar mücadeleden sonra yanağımdan öptü ve dedi ki beni çok uğraştırıyorsun karşılık versene, (ben bırak karşılık vermeyi oracıkta bayılmayı düşünüyorum)
ya yoldayız ya ondan dedim ama pek inandırıcı olmadı bakışlarından anladım.
bir süre sonra otobüse binecekleri yere geldik nedense bir hüzün kapladı beni, sanki kızla yıllarca birlikteyiz ve ben onu hiç göremeyecekmiş gibi uğurlamaya gelmişim,
kaptana ne zaman kalkacağı soruldu; oda 5 dakika sonra abi dedi,

kız - şurdaki banka oturalım mı
ben- tamam (biraz ileride olan bank, ağaç ve sarmaşıklar üstünü kapatmış arka taraf zor görünüyor) geçtik oturduk, kız da hemen dibime oturdu,

kız- birazdan gidicem ben sana çabuk alıştım, beni özleyecek misin dedi.
ben- (abi kıza zaten dibim düşmüş o an benle evlen dese evlenicem o kadar uçmuş haldeyim )
tabi özlicem bende sana alıştım dedim, o an kız bir anda kıpkırmızı dudaklarıyla dudaklarıma yapıştı (senin anneni ben varya, ölüyorum laaaaann) az buçuk bende karşılık verebildim öpüştük öpüştük ,

kıza baktım kıpkırmızı kızardım utandım, o sırada arkadan bir ses çocuklar hadi otobüs kalkıyor ! dedi bir kez daha yapıştı (ben bildiğin yontulmamış odun gibi duruyorum, hani seks yaparsın da altındaki hatun anca öküz gibi yatar hiç karşılık vermez ruh yoktur ya, işte o hatun benim şuan, ruhsuz ve zevksiz) sonra sarıldık vedalaştık, otobüse bindi camın kenarından el salladı,

o an sanki çok uzun zamandır birlikte olduğum sevgilimi uğurladım, aklım fikrim kalbimi de onunla birlikte gönderdim.