bugün

bu başlık bana hep sevgili, ayrılık vaziyetlerini hatırlatıyor sözlük ya... aslında itirafıma mazhar olabileceğin daha heyecanlı anılarım var ama ne biliyim...işte öyle.

http://www.youtube.com/watch?v=LZ1mUWnJyEs
çok klasil olacak ama; aşığım ulan. okullar açılsın da yine aynı sınıfa düşelim diye dua ediyorum
çok eksi alınca entryi siliyorum.
aynı anda iki erkekle beraber oldum.
yeminle şu anda çok açken söylediğin pizzayı beklemek benim için dünyanın en zor şeyi.
biliyorum... bana kalori olarak geri dönecek ama açım ulan!
ilk defa bi bedduam bu kadar kısa sürede sonuç veriyo sözlük. inanılmaz mutluyum. * * *
nasıl bir insan hiç uğraşmadan bu kadar şirin olur aklım almıyor be sözlük *
çevremdeki herkes bunalımda amk. adamı adamakıllı bir bunalıma girdirmiyorsunuz yaa, sizi dinledik dinledik nereye kadar ben anlatmaya başlayınca hepiniz off yeter, hep sen konuşuyorsun oluyorsunuz. sürekli bana bağırıp çağırmayı kesin artık yahu, artık kimseyi dinlemicem, kimseye de bir şey anlatmıyacağım. b.k beyinliler.

edit: ilk defa bir entryme ard arda sadece eh işte oyu geldi anlamadım hiç bir şey. bu da itirafımdı sözlük.
arkadaşımın kontorü yokmuş ve arkadaşı evine gelecekmiş, benden o kişiyi aramamı istedi ve bu sırada feysbuktan adresi bana anlatıyor. hacı musa bilmem ne yalısı yazıyor kırmızı bir apartman, eski, karşısında ... hostel var dedi ve ben bunu haş hoşaf aklımdan geçerek söylerken, hacı bilmem ne kere koptum ve koptum, saçma sapan gülecek hiç bir şey yoktu halbuki lakin sinirlerim öyle bozulmuş ki güle güle adresi anlatırken, adam "ya biz bırakalım bu işleri bence" dedi çünkü o da koptu. koptuk, kopuştuk, başkası gördü kaçıştık.
sigarayı bırakmadım.*
çocukken boş bira şişelerini toplayıp satmak çok önemli bir aktiviteydi. bebeler olarak toplaşıp boş bira şişesi arar dururduk. bulduklarımızı satıp elde ettiğimiz gelirle güzel bir ziyafet çekerdik. ziyafet dediğinde bir kaç şeker, cips falan.
günün birinde her nasılsa yaklaşık 10 adet dolu biraz şişesi bulduk ve ilerizeka örneği olarak hepsini teker teker yere döküp sonrasında sattık.
hala bazı anlar aklıma gelir, biz neden onları dolu satmadık. çocukluk işte.
bazen seni öyle özlüyorum ki. kalbim sıkışıyor, göğüs kafesim izin verse yerinden çıkıp gidecek. yüzüm ekşiyor, beynim başka hiçbir şey düşünemiyor. öldüğün günden başka hiçbir şey düşünemiyorum. ölü olduğuna inanamıyorum. ellerin geliyor gözümün önüne, sonra gözlerin, yüzünün tamamı. bugün tam 9 ay oldu sen gideli. benim bir parçamı alıp götüreli 9 ay geçti. sesini unuttum, konuşmalarımızı, esprilerini, anılarını. silindiler hafızamdan. keşke diyorum, sesini kaydetseydim. hoş, cesaret edip dinleyebilir miydim bilmiyorum bile. fotoğraflarına bile bakamıyorum ki. korkuyorum. seni daha çok özlerim, dayanacak gücüm biter diye korkuyorum. gülme ama, sen ağlamamdan nefret ederdin. orada ağladığımı hisseder de üzülürsün diye bakamıyorum. çünkü biliyorum ki bakarsam ağlayacağım.

bu kadar zor muydu ölüm, ya da bu kadar kötü. belki de sen bu dünyadan kurtulduğun için mutlusundur. tertemiz öldün, acı çektin ama kısacık sürdü. hep öyle isterdin zaten, acısız ve kimseye eziyet çektirmeden ölmeyi. temiz kalplisin derdim ya sana hep, haklıymışım.

sesimi duymanı isterdim, yüzüme gülmeni. bana ölüm acısını ilk senin yaşatmamanı. diğer dedem ölse bu kadar üzülmezdim. ama sen, sen çok başkaydın dedecim.

nur içinde yat, seni çok ama çok seviyorum.
3 günlük deniz gezimden döndüm..

çok felaket yandım sözlük..

kırmızı kırmızıyım hele ki o burun yok mu o burun..

ta 50 metreden bu ne hal diyenler mi dersin, annemin görmemişler gibi denizden hiç çıkmamışsın belli demesini mi dersin..

zor durumdayım sözlük..
herkesin mutlu olmasını kıskanır oldum be sözlük. ama bu benimde hakkım olmalı.
çok utandım bugün sözlük. evde kardeşimin tüylü meleklerin başındaki yuvarlak şeye benzeyen tacını buldum taktım. film izledim, yemek yedim. sonra aşağı marketten soda almaya indim. asansör 9. kattaydı , merdivenle indim. aşağıda elmalı soda yoktu ben de ilerideki markete yürüdüm. buldum sodayı, dergilere falan baktım, oyalandım biraz çıktım eve geldim. şansıma asansör 0 daydı. asansörün kapısını açtım ve aynı saniye içinde sonsuza kadar görünmez olmak istedim. melek olabilirdim mesela, hazır alet edevatım da kafamdayken...
sözlük içinde hakaret vb şeylerden ötürü zora düşecek yazarları gördüğüm taktirde hemen uyarmayı kendime görev edindim..

özellikle genç yazarlar * bu konuda çok bilgisizler, anayasamızı okumadıkları için çokça zahmete düşebilirler..

dikkatli olmaları gerekliliğini bir kez daha dile getiriyorum buradan..

aman deyim şuku alacağım diye göt altına gitmeyin.
işini ciddiyetle yapmayan herkesten tiksiniyorum. *
sözlük itiraf ediyorum bugün birisi bir fıkra anlatırken bu fıkrayı biliyor musun ? diye sorduğunda bildiğim halde hayır dedim ve sonunda güldüm pek yalan söylemeyi sevmem ama öyle heyecanlı başlamıştı ki bölmek istemedim.
sürekli yapacak süper şeyler buluyorum. ancak sürekli de yapmaya üşeniyorum. hayatımın kısa özetini dinlediniz iyi akşamlar.
çaylağım ve yazar olmak için girdiğim entrylerin moderatörler tarafından okunduğunu bilmek egomu okşuyor. herkes için aynı olsada.
itiraf edeyim fena yükseldim bu gece ama kız bulamıyorum.
kahroluyorum.
Babamin alkollu geldigi gecelerde, cebinden borc aldigim paralari biriktirerek kendime yeni bir laptop aldim.

Edit: annemin haberi var.
meğer ben ona gerçekten aşıkmışım..

ne kadar güzel kontrol ediyorum kendimi hayran kaldım, götü başı neredeyse hiç dağıtmadan aylar devrildi, ona karşı zaten kuyruk hep dik.. çok havalıyız, takmıyoruz anca takılıyoruz halleri gırla gidiyor. ama işte ben hep öyle kıpır kıpırım ki buluşacakken ve ben hep o kadar buruluyorum ki sabah olduğunda.. ama insan yine de büyük oranda neyi nasıl yaşayacağını belirleyebiliyor, aşığız diye toptan edilgen olmuyoruz süreçte. o coşkular, hüzünler olanca yükleriyle çökmeyebiliyor çabalayınca sanki..

dün geceye kadar mevzuunun hiç dile gelmemesinin yarattığı muğlaklığın verdiği bir umut varmış sanırım içimde. yoktu aslında, hakkımı da yemiyeyim, hiç umut vermedi ki hülyalara dalayım doya doya! ama işte yine de bir rakı sofrasında duyunca 'arkadaş kalmak istiyorum' nidalarını ve adını kendinin bile bilmediği güzelim parfümü burnuma kokarken, öpsem ağzı aynı tadacakken, dokunsam ah işte yine yanıyor olacakken duyunca bütün bu mavalları üzülüyor insan. kendi içinden başka bir kadın çıksın, mesela savcı esra alsın sazı eline, biz de mutsuz olalım! desin istiyor. insan böyle anlarda kendi geçişi bulamayacak olsa da o kadar çok istiyor ki ona giden bir yolun olmasını...

bi tuhafım sözlük.. anlayamıyorum 'arkadaş kalalım' söylem ve davranışlarını takip eden tutku manyağı sevişmeleri.. olmasa öyle şeyler, vallaha keseceğim umudu, iyice dizginleyeceğim hislerimi. ama bir yandan öyle diyip bir yandan aylarca nasıl arzuladığını diyince ben bütün beceriksiz aşıklığımla kalıyorum o yatakta. o uyuyor, ben yanımda onu izliyorum, biz diye bir şey nedir, bizden ne kadar olur onu düşünüyorum. sabah oluyor gidiyorum sonra işe, akşam eve geldiğimde de ilk iş çarşafı koklamak oluyor kalmış mı o kokusundan birazcık, bir gecelik daha diye..

sözlük ben acı çekiyorum...
o kadar yorgunum ki nefes almaya üşeniyorum.
güncel Önemli Başlıklar