bugün

başıma işler açan kronik halimdir. güneş gözlüğümü kaybettim. bir yerde unuttuğumdan eminim ama nerede ne zaman bilmiyorum. son bir hafta içerisinde olduğu kesin.
mutfakta su içip boş bardak ile salona gelmek.
sodayı açıp açacağı çöpe atmak.
boş süt kutusunu dolaba koymak. şimdilik aklıma gelenler bunlar.
ara ara, yapacağım birşeyi yapılması gereken zamanda o an yapacakken tam tersini yapmamın kafasını hiçbir zaman anlamayacağım.
üzerinde onlarca saat uğraştığım çizim çalışmamaı save yapmadan kapatmak.. başımı pencere arasında sokup pencereyi hızlıca üzerime kapatasım geldi amk.. neyse ki program akıllıymış ki yedek save almış.. nasıl rahatladım bilemezsin..
otobüse binmek için indiğim yerde beklemek, yolun karşısıne geçmem gerek evet.
büyük bir süpermarkette kasaya gidene kadar raftan çikolata almak kasada öderim paketinden deyip yemek ve kasaya gelene kadar cepteki paketi unutmak , aaağğ ben haram lokma mı yedim , çaldım mı şimdi bunu diye diye markete geri koşturmak suretiyle derdini anlatmak ve garip bakışlara maruz kalmak ,

elimdeki pet şişeyi girdiğim başka bir mağazada unutmak ve susayana kadar yokluğunu farketmemek ,

cep telefonunu okulun kütüphanesinde unutmak , aksi gibi annenin araması ve telefonu kütüphane görevlisi açınca paniğe kapılması , telefonu 2 gün boyunca aramam ve en sonunda idareden teslim almam

okul çantasını okulda unutmak ,

sınav esnasında çantanın içindeki kalemi bulmak için ne var ne yok masaya dökerkene görevliyle göz göze gelinmesi akabinde bütün rujların teker teker yere düşmesi ,

mağazada annemi kaybetmem ve farketmemem , zavallı kadın ortalığı ayağa kaldırmış ,

ütüyü açık unutmak suretiyle spora gidemeden jet hızıyla eve dönmek .
takip ettiğim bir yazarın entrylerini okumak için detay aradan onun nickini girmek, yazdığı ilk entry'i okuyunca aa aynen ben de böyle düşünüyorum demek, aynı fikirde olduğumuz konuları görünce çok çok şaşırmak, 6. entry'de yazar kısmında adımı görmek...
ütünün fişini takmadan ütü yapmaya çalışmam. ne adi gömlek diyorum, ütüle ütüle düzelmiyor. sinirlerim nasıl zıpladı anlatamam. meğer fişi takmamışım. sonra jilet gibi tabi. allam çok sinir bozucu bi durum. aklım nerdeyse artık!
Perşembeyi cuma sanıp gelişim psikolojisini kaçırmam.

ilkokulda cumartesi olduğunu fark etmeyip okula gitmek üzre hazırlanıp servis beklemem.

Avmde arkadaşlar fabrikadayken sevgilime "kgkgx lar nerede?" diye sorduğumda Fabrikada cevabini verdiginde o an fabrikanın mağaza olanını akıl edememem.

Billur(kebap çeşidi. Koyunun testisleridir)'u koç yumurtası diye tabir edildiğinde tadı kötü değil dendiğinde koçun yumurtasının olamayacağını düşünemeyip "yumurta ne kadar kötü olabilir ki sonuçta?" demem

Ah ah uzaar gider bu örnekler...
aynı oyunu iki defa indirmek. toplamda 30 ciga kayıp.
Saatimin bulunduğu elimde kocaa bir bardak içeçek var iken, ansızın saatin kaç olduğunu öğrenme isteği ile birlikte gelen müthiş ve dayanılmaz bir ıslaklık vücutta vukuu bulur, an itibari ile.
Sözlük yazarlarının farkında olmadan, istemsiz olarak gerçekleştirdiği eylemlerdir.
Arabadan inip anahtarı içeride unutmak.
edit: hadi ama hepimiz yaptık bunu.
aynı filmi iki kere izlemek. birini 360p diğerini 1080p izleyince aynı film olduğu belli olmuyor.
elimdeki telefonu bulayım diye ev telefonundan aramam.
- sekreter odasının kapısını tıklatıp, içeri "alo?" diye seslenmek.
- su almak için mutfağa gidip, bardağa su koymadan boş bardakla odaya dönmek, o da yetmeyip boş bardağı kafaya diklemeye kalkmak.
- kulakta telefon olduğu halde, panik halinde telefonu aramak, onunla da yetinmeyip başka bir telefondan o sırada konuştuğum telefonu çaldırmaya kalkmak.
- doktordan ayağında galoşlarla dışarı çıkıp, bütün cadde boyu haşır huşur öten galoşlarla yürümek.
çaydanlığa su doldurduğumu sanıp boş halde tüpe koymam.
araba hareket halindeyken elimdeki çöpü camdan atacakken cep telefonu kılıfını atmam.
iyi lan bugün ders yokmuş deyip atlayıp okula gitmek ve otobüsten inince lan ben niye geldim ki okula demek.bu nasıl kafa bende çözemedim...
gözlerine bakıp, kalmak.
Telefonu parkta unutmak.
çayın içine tuz atıp, 3 yudum sonra fark etmek.
5 dakika telefonu nereye koydum diye ararken elimde buldum. Artik nasil bi kafaysa..
sabah duş alıp saçlarımı yapmak için tüp içerisindeki saç şekinlendirici ile tüp içerisindeki traş jellini karıştırarak saçlarıma taş jeli sürdüm,durumu ark edip tekrar üzerine jole sürdüm. böyle bir dalginlık işte.
gün içerisinde 5 kes mastürbasyon yaptığını unutup 6.cısını yapmaya çalışmak; bir anormallik hissedilince sonradan hatırlamak... yanlış anlaşılmasın 10'a kadar yolu var tabi, ama sağlık açısından riskli. daha sonra düzenli cinsellikte sorun olabiliyo. haftada 3 idealdir. ayrıca bir tavsiye; fındık fıstığı fazla kaçırmayın.
19 yaşında falanım o zamanlar. Kontörlü telefon kullanıyorum. TL yükleme bile yok yani.
Neyse ondan sonra eski bahçeşehir, şimdiki başakşehir migros'tan 100 kontör aldım. O zamanlar 100 kontöre dünyalar satın alınıyordu. Ardından migros'tan çıktım kontörü yükleyeceğim. Hadi dedim şu dışındaki naylonumsuyu atayım. Orada yanda da boşluk vardı böyle foseptik çukuru gibi. Oraya naylonu attım. Neyse geri dönüyorum tam kontörü yükleyeyim derken baktım kontör kağıdı elimde yok. O an anladım hepsini beraber attığımı. Oysa ki 100 kontörü yüklemenin verdiği mutluluğu yaşamaya o kadar hazırdım ki. Bu da böyle bir anımdır sözlük. O günden sonra faturalıya geçtim.