bugün

Neden okuduğumu hiç bilmiyorum ama şu var ki ilginç bir hikaye.
Allah ın evine sıçılır mı lan !
Pelin harbiden kezbanmış beyler. Karşılaşınca "sn bni takip mi ettn cnm .s.s" diye yeşillenip kendine pay çıkaran kızdan hayır gelmez. Bu kezbanlığa eşdeğer kezbanlık örneği: hesap ödenirken kızın tuvalete gitmesi veya çantasını karıştırır gibi yapmasıdır.

Adam gecikme mazeretini arayıp söyleyince Trip atıp "bulushmayalm 10 dk beqleyemem" desin, sonra karşılaşınca takip edildiğini sansın. oha harbiden. Vajinası altın kaplama herhalde.

kezban olmak varmış bu dünyada. Net, sabırlı, trip atmayan, sevdi mi tam seven kadını kaldıramıyor erkekler.
okumadım ama entrylerden edindiğim bilgiye göre bu pelin kesin yollu.
Sorun pelinde pelini kaybettin ama olsun popon kazandı.
Bişi diyeyim de, pelin de yani ağır Kezban. Hani tamam olurda kız çok değişik iyi ki tuvalete gideceğim demedi, yoksa tuvalet mi ben mi dicektir emin olun derdi.
Zararın neresinden dönersen kardır. bu kızla sevgili olsaydın bu tripleri hep çekmek zorundaydın. neyse camiye gidip namaz kılmışken poponada bir dua etseydin bu dertten kurtardığı için.
Pelin falan değil de, ben küçükyalı, maltepe ve kadıköy pendik hattının kolaylığı ile ilgili böyle bi yazı okuyunca istemsiz sevindim. insanın doğduğu yer ayrı be sbyk miydin neydin be kardeşim.
(bkz: düğün dernek bok)
okulda dersten çıktık dedik vizeler yaklaşıyor bir çalışalım tekrar edelim hoca ne demek istemiş.** neyse tahta kalemimizde var. bende önceden çalışmıştım dedim arkadaşlara ben anlatırım konuyu. sınıf arıyoduk bitane bulduk, yarım saat boş, sonra ders var. dedik 30 dk olsun ne baksak kar. neyse girdik ben çıktım tahtaya anlatıyorum. sıralara oturmuş 3 arkadaş dinliyor. kapı açıldı beni gören kız pardon hocam dedi kapattı kapıyı. biz güldük tabi hoca sandı enayi falan diyoruz. aradan 5 dk geçti çocuğun teki daldı içeri. çok pardon hocam dedi kapattı biz tekrar gülüyoruz. dedim olum heralde sıradaki dersin öğrencileri gelmeye başladı. kapıyı araladım toplanmış 10 15 kişi bizi bekliyorlar. biz gülüyoruz tabi. neyse bekletmek olmaz dedik hazırlandık çıktık sınıftan. kapıyı ilk çalan kız yanındakine diyor ' bak hoca şu bu yaşta hoca olmuş ' ! yanındaki diyo kesin araştırma görevlisidir. bu da böyle hoş bi anımdır.
Bir keresinde arkadaşımla flormara gitmiştik. Tabi reşit olmadığımız için gözleri diktiler bize, psikolojik bir baskı var üzerimizde. (neden bilmiyorum yanınızda bir yetişkin yoksa çok kötü bakıyorlar) işte benim arkadaşım rahat bir kızdır geldi açtı bir tane ojeyi rengine filan baktı. Gitti tırnağına küçücük sürdü rengi sürünce değiştiği için. işte kadın hemen geldi ''Ojelerimizin testerı yok kızlar.'' filan dedi sinirli sinirli. Neyse dedim haklı galiba. Ruj bölümüne geçtik testerden denedik filan elemanın biri geldi dedi ki ''Yardım edebileceğim bir şey var mı kızlar?'' Ama ses tonu almayacaksanız dükkanın önünü kapamayın der gibiydi. Neyse aldırmadık Bu sefer göz için olan kısma geçtik. Bir tane mor maskara gördük aldı testerını arkadaşım denedi. Gülüştük filan kurumuştu da zaten nasıl bir tester ise artık. Kadına baktım dikiliyor başımızda sanki kurumuş maskarasına kaldık onların. Neyse efendim işte onu bıraktık bir şey gördük dedim ki bu nedir? Kadının tipi görmeniz lazım dövecek utanmasa. ''Kaş farı bazı'' dedi ne cahilsiniz der gibi. Alt tarafı kaş boyasıymış bu arada sonradan öğrendim. Adını süsleyip püslüyorlar sadece. Peki dedik bakınmaya devam ettik. Kadın sonra dedi ki ''Burası oyun yeri değil kızlar.'' bir noluyor filan dedim. fakyu diyip hareket çekip elimdekileri fırlatmayı her ne kadar istesem de benden büyük olduğu için saygısızlık yapmak istemedim arkadaşım desem zaten rahat bir insan oralı bile olmadı ödedik çıktık. Genelde kozmetikçide çalışan kadınlarda (makyajdan mı kaynaklanıyor bilmem) büyük bir ego ve özgüven oluyor. Sanki testerlarını çalmaya gelmişiz gibi muamele ediyorlar. Onlardan bir şey alacağıma gider bir milyoncudan alırım makyaj malzemesini daha iyi be. Hepsi suratsız ve çirkef.
başıma gelmeyen olaylar. çok sıradan hayatım.
gecen sene kışın bir olay yaşadım.

ev arkadaşlarım memleketlerine gitmişti. ben de ders çalışıyorum epey eksiklerim vardı. birkaç gün kafamı dinlesem fena olmazdı aslında. öyle düşünüyordum. evde tek kaldığım ilk gece halısaha maçından dönüyorum. kış mevsimi ama kapalı saha olduğu için pek zor olmuyor maç yapmak. neyse maç bitti, gece 1 gibi ece dönüyorum.

toki sitelerinde kalıyoruz. sitede epey ağaç var. böyle ağaçların arasında bildiğin sis bulutları var. tam gerçek kesit programına uygun, tam sırlar dünyası temalı bir görüntü. korkunç da.

tabi kışın kimse yok yollarda. evlerin ışıkları da sönük. sitenin kösesinde çesme var.

benim de dilim damağım kurumuş, çantadan pet şişeyi çıkarıyorum, suyum bitmiş. çeşmeden doldurmak için çeşmeye yöneliyorum.

su sesi geliyor, çeşmenin arka tarafında olduğum için kimseyi göremiyorum.

aslında o çeşmeden su almak için arabayla gelip su doldurup gidenler olur. o yüzden diyorum biri eve geçerken su dolduruyordur diye.

birtakım ayak sesleri geliyor ben de daha ışık olan çeşmeye doğru koşar adımlarla gidiyorum.

ayak sesleri pat pat pat yaklaşıyor. etrafta kimseler yok bir de su sesi var.

ayak seslerini tam arkamda hissederken çeşmenin önüne kendimi atıyorum.

tüylerim diken diken. kimse yok. kurna da kapalı.

arkama bakıyorum orada da kimse yok. lan şunları yazarken bile içim titredi anasını satiyim.

neyse nas felak falan okuyorum, şişeme su dolduruyorum, içemeden eve doğru gidiyorum hızlıca.

tam bu sırada çeşmenin yanındaki arabada oturan bembeyaz yüzlü bir adam görüyorum. adam öyle bakyor ki şu an bile aklıma gelse ürperirim. öyle bir bakış. eve doğru koşuyorum amk. dönüp adama sen kimsin birader ödümü koparttın diyecek halim yok adam in midir cin midir belli değil çünkü.

neyse eve kendimi attığımda kalbim çıkacak gibiydi. fena korkmuşum. dabbe tarzı filmleri korkmadan izlemiş biri olarak harbiden sağlam korkmuştum bu kez.

eve geldiğimde elimdeki pet şişeden su içeyim dedim.

pet şişe boştu...

bu da böyle bir anımdır. tırstım lan yazarken.
ilginç değil ama en son kopyaladığım şeyi yanlışlık ile yapıştır deyip entryi öyle yolladım demin inanılmaz utanıyorum. Bakmıştım da halbuki. Birileri kesin görmüştür benim kaplumbağadan yavaş hızım sağ olsun!!
bu kadar açık konuşmama rağmen bu yaşıma kadar salimen gelmiş olmam. anlamadım millet ya tırsıyor ya delidir deyip bulaşmıyor.
bugun öğle saatlerinde gerçekleşmiştir. her ne kadar belki bazılarına etik dışı gelse de paylaşmadan edemeyeceğim doğrusu.

şöyleki, starbucks'ta otururken dilencinin biri gelip yok rızıkmış, allahmış filan diye bi ton saçma sapan şey geveleyip para istedi. tabi yüzüne bile bakıp muhattap olmadım ama o kadar çok ısrar ettiki, sonunda beni çileden çıkarttı. bir de bayai abes abes konuşunca iyice tepemin tası attı ve 50 tl'lik banknot çıkartıp ortadan ikiye yardim ve yüzüne firlattim. ya bi git bacım ya hadi allah versin dedim.

O siradaki yuz ifadesini gormeliydiniz. kadin başını eğip bela okuya okuya giderken biz de arkadasla Macchiato'larımızı yudumlayip katıla katıla güldük. parayi almadan gitti ama bilmediği bir şey vardı;

eğer paranın iki parçasını da alıp merkez bankasi'na gitseydi bütün para ile degistirebilirdi onları.

hem fakir, hem de cahil.. hah.
Saat ayarı gibidir. Yanlış ayarlanmıştır.

Para yırtmak suç olm.

Hayatında 50 TL gördün mü pampa.
yok efendim dilenci size ayar vermiş.
insan olmadığınızı size itiraf ettirmiş.
şimdi eksileyebilirsiniz. teşekkürler.
1. Komik degilmis basarisiz trol
2. Trol degilse para yirtmak suctur. Devletin hazinesini ne zarara sokuyon durduk yere.
3. Muhattap degil muhatap o. Millete cahil diyor bir de.
internetten yazılışına bakıp "macchiato" yazan ergenin aptalca olan fantezisi.
50 değildir o, 5'tir. 50 olsa duramazsın.
Starbucks zıkkımlanıp bunu bir ego ile tatmin edercesine anlatmaktansa bir aynaya bakıp insan olsaydın iyiydi.
eksi yemek için bu kadar düşen biri, başka şeyler yemek için neler yapabilir diye dusunmemi sağlayan ayar olmayan olay.
Çok terbiyesizce bir olay. Dünyada ne gerzek insanlar var yahu.
bunları yapmayaydın iyiydi.