bugün

radyodan istediğim şarkıyı yalnız başıma dinlemek.
Şarjın bu denli hızlı bitiyor oluşu.
"aşksız geçen ömrüme yazıklar olsun" demiş bir bilge.
Aç olmak ama evde hiç yemek olmamak.
mesai saatinin yeni başlaması.
Uzak olmak..
synthesizer ve theremin'e sahip olamamak.
baş ağrısı.
tristam.
saf ve temiz, mutlu ve umut dolu, eğlenceli kişiliğimin kaybolması. hayatı, insanları tanıdıkça yaşantımın heveslere kapanması, güzel olan her şeyin geçmişte kalması (sonuçta tecrübeleniyorsun b'olm), yalnızlığın ebedi olması, zerdüşt'ün o anlamsız çabası, samsa'nın hayatının aslında hepimizin hayatı olması...
bilinç üstüne bilinçsizlikler yığılması, karışması, bulantı .
sevmek, sevmek, sevmek ...
watsaba giremiyorum.
Erken kalkacak olmanın huzursuzluğu ve bu huzursuzluğun tetiklediği uyuyamama durumu.
Sen git okul toplantısını 10'da yap, henüz akademik yıl başlamamışken, sonra da akademik takvimde yer alıyor bu toplantı ondan katılım zorunlu diye maval oku.
Sonra da ben iki buçuk saatlik yol gideyim sabahın köründe.
Şu üstümdeki gerginlik bi kalksın.
öğle yemeğimden kıl çıkması.
Dersi anlatan hocanın boğuk sesi.
ikilemde kalmak.
ayın ortasının gelmesi. hiç sevmiyorum bu ay ortalarını. amk
gribal enfekşın kapıyorum galiba. Huzursuzluk var ağırdan.
üç ay sonra ilk kez makyaj yapıp saçlarımı düzleştiriyorum, yağmur yağıyor.

üç ay sonra ilk kez akşam dışarı çıkıyorum, dedem kaşlar çatık bir şekilde "kaçta geleceksin?" diyor.

doğrusu doğa ve ailem çok güzel moral veriyor.
yemek siparişinin gecikmesi.
sel haberleri ve mağdur olan insanlar, adnan menderes, she!
havanın erken kararması.
Ondan sonra kimseyi sevememek.

Lanetlendiğimi düşünmeye başladım ciddi ciddi.
birazdan 13 saatlik bir yolculuğa çıkacak olmam. Huzursuzum işte napayım, müzik bile dinlemek istemiyorum. Bişi var bende bu ara ama hadi hayırlısı.
kız kardeşim.
istanbul metrosundaki işid üyeleri .