bugün

bazi zamanlar söyle kafami kaldirip,
hicranla bakarim semaya.
bulutlar bir gemi gibi geçer gider
göklerin okyanusunda.
dört başı mamur evrende
bir nokta oldugumu farkederim.
bir de bakarim önüme,
üc kurus için birbirini
kaziklayanlari görürüm.
yiyemeyecekleri paralari
istif edenleri görürüm.
kafami indirim yere
firlatilip bir atilmis
pis, pembe ciklet görürüm.
gözlerimi kaparim o zaman
ve tahayyul ederim eski zamani
devirleri,
bin atlinin cocuklar gibi sen oldugu devirleri
değil tabi ki,
daha da geriye,
roma devrine
o zamanlardaki
senato önündeki
halk ekmek bayisini düsünürüm
acaba sezari,
parca pincik ederken
halkekmekci
hala abonman bileti satmayi sürdürmüsdür diye?
ah bir unutabilsem
o güzel günleri
andıkça eskileri
bir unutabilsem
kendimden önce seni

bir yara kanar ta şuramda
sensiz bir hiçtir canım
karanlık dört duvar odamda
sayarım sonuma saatleri
ucu yırtık resime bakarak

hala umutsuzca gelir diye beklerken
önümde bir uzun yol
etrafı alaca karanlık sisli
gözyaşlarımla bozarım gecemi
sana olan özlemimse
içimde bir derin sızı..
bir şey var
aklımda bir şey.
tam da dilimin ucunda.
ha desem dökülecek.
bir ha diyebilsem.
şikayetim var benim.
cebimden çalındı kelimelerim.
tam da cicozlarımın yanındaydı.
rengarenk, süslüydü hepsi.
sözlerim, çok yavan şimdi.
(bkz: bir hiçtik)
biliyormusun sıkıldım ben.
daha sevemeden terk edilmekten.
güneşi göremeden,
gökyüzünü seyretmekten.
sıkıldım ben.
senden,
senin gibilerden.
kacıp gidenlerden.
gecenin karanlıgı cöktümü,
bi kez icine.
dalarsın hemen gecmişine.
ama haklı cıkarsın,
kendi terazinde.
ama genede,
ceza kesersin kendine.
bugün,gene cok duygusalım be.
okumasını bilene,
noktasını,virgülünü dikkat edene.
ezbere yaşamak değildir davranışlarımız
boş vermek gerekir nefes aldığımıza inanmak için
dağıtmak, çoğunlukla iyi gelse de
ertesi sabahı vardır bulantıyla uyandığımız

yapılmaması gereken şeyler vardır
yasak oldukları için cezbedici olan
sahte bir mutluluk hissetmek için
zevkle damarlarımıza enjekte olan

sayfalarca şiir dökülüyor kağıtlarıma
batan güneşim geri doğar ümidiyle
yanımda bir yük bu, sırtıma verilen
gönüllü bir mÂhkumiyet bu, sana karşı beslenilen

uçurumu görüyorum ben, ışığı yaklaştıran
boşluğu görüyorum ben, yüreğe korku salan
hisleri açıklamakla geçmiş bir gençlik
ve ölüm kokan bir rüya bu, içerisinde "sen" olan

kelimeler bitmeyecek gibi, sonsuza uzanan bir merdiven
her bir adımımda çıkması daha da güçleşen
bir asabiyet gösterisi bu, "kaybolmak" için yönelinen
inançlardır sâdece pazarlık için benimsenilen

hazırlanan tonlarca beste hepsi yeni bir ümit için
bir ruh boşalmasıdır bu, derin bir nefes için
lütfen bir serseri olarak tanımlama beni
zincirlerini kırmaya çalışan, belki de bir deli

insÂniyet...
mÂsumiyet...
inanmak
hÂlÂ
neye ??

git
olduğum her yerden
git
olabilecek en uzağa
git
imzamın olduğu her yerden
git
bir daha gelmemecesine

sevgilim...
git git şimdi git sen,
ama yine geleceksinki sen.
şimdi uyuyanıda uyandırırsın sen.
karış karış ilerlerken.
geride kalanları düşündünmü,
hic kaba şey sen.
mikropsunki sen.
karışında,uyuyanında,
ne oldugunu bilmiyomusun sen.
sen yokmusun sen.
mustakbel yazarımız
ülserden kıvranırken
latife yapmışsa modlar
amin dememek lazım olmayacak duaya
yitip giderken hayat
imlası bozuk kaderin
maksat geri dösün mülayim. *
Var oluşuna koşut bir yaşamı

En anlamlı bakışlarınla beslediğim anımla

güzeldir yaşamak.

Peşine düştüğüm şehir

içinden geçtikçe kaybolduğum sokakları sunuyor

gözlerindeki izdüşümde.

ellerini yüreğimin kuytularına at

çığlıklarımı süzgeçleyerek seç

uzak diyarlardan kesintisiz bir esintiyle gel.

karanlığa sinmiş dağların üzerinden

zevkle izlediğimiz yıldızları kopar,

gecikmiş geceye

tutkulu bir

tutkulu bir ten gibi sarılırken

-uykuyla olmasın-

kendinden geçmişliğini savur.

Zalim olsun söylediğin şarkılar.. * * *
(#1434736)
kumsalım,
saçlarında kum olayım,
denizim,
dalga dalga sevdana akayım,
rüzgarım,
al beni her neredeysen,
sen,
dilimden düşmeyen,
en tatlı hayalim.
ah, eski dostlarım, acılarım;
terkedilişlerim, terkedişlerim..
bir hayata sığdıramadığım,
ölümden arttırdığım..
kimse anlamadı,
kimse inanmadı,
en kötüsü ne biliyormusun.
sen inanmadın.
zaten biliyormusunki,
bir tek önemli olan sendin.
degilki o,
degilki öteki,
sendin ama.
anlamadın.
ne bileyim,
belkide anlatamadım.
bırak boş ver,
zaten,
hic anlatamadım.
ben anlatamadım.
sana yazılmaz,
sana okunmaz,
cok hassassın.
cok naziksin töbe haşa.
sana yorum yapılmaz.
ama kaldıramayacagımdan fazla
yük verdiysen,beni denediysen
denemeki.
yormaki,cok yorgunumki.
hakikaten cok.
yorgunumki yeter,artık dayanamıyorumki,aglıyorumki,
sen kimsinkii,beni bu kadar üzüyorsunki.
yeter artık ki,
yeterki,
bu bir isyanki.
kararttım ben bugünü ,
hadi sıkıyosa sen yak mumu.
söndürürüm ben mumu.
hadi sıkıyosa sen yak mumu.
kızdım,
ben
cok kızdım,
sana kızdım,herkese kızdım,
senin gibi serefsizlere kızdım.
adam olmayıpda,
adam gibi gezenlere,
kendini adam zannedenlere.

onlara puan verenlere.
kısacası senin gibi serefsizlere.
kızdım ama cok kızdım.
bugunlerde uzerinize afiyet kendimi,
biraz nar gibi hissediyorum.
sanki dis kabugumu delseler
içim paramparca olacak sanki
bir darbe yeter
fakat olay ne biliyor musunuz?
kimsenin bu eylemi yapmaya
macasi sikmiyor.
cok mu tarzan rifki olduk mu ne?
aman neyse ne
horoz nuri gibi yururum sokaklarda
bedia'ya nameler düzerim
bedia bedia ac kapiyi bedia
kaldim yahu acikta
nerdeyse oldum mefta!
yağmurdan

Sensiz yağmurlar yağıyor bu şehirde
Bense üşüyüp kalem kağıda sarılmış
Sana senli şiirler yazıyorum.
Sensiz ağıtlar yakılıyor olmayışına,
Sensiz haykırışlar bile sessiz.
Sırtımı soğuk duvara yaslıyorum
Sensizliğin soğukluğuna inat.
Yağmur sesi senin sesin yerine çınlıyor kulaklarımda
Yamur sesi hüzün,
Yağmur sesi ağıt geliyor bana.
Sana bu şiiri yazıyorum kelimeleri yağmurdan,
Heceleri rüzgardan
Sana bu şiiri yazıyorum içimdeki yağmuru anlatan. *
Ve bir kez daha durdu zamanın içinde gözyaşlarım...
Bakmadı gerisine...
Akmadı.

Eksik bir parçanın ekşimsi acısını hissettim içimde.
isimsiz kramplar içinde kaçmak isterken ağrılı göz kramplarımdan şimdi de olduğum yerde tıkandım kaldım.

Hırslanıp daha çok nefret etmeye alışıktı bünyem...
Direndim son haddine kadar.
Zarar vermemek için...
Sonrasında söz vermemek için...
Ve bu yüzden yanlızca sustum...

Sustum...
Gitmişsin...
Ben uyurken ıssız karanlığa ilerlemişsin.
Gitmişsin...
Nasıl da duymamışım,uyanamamışım
Durduramamışım seni.
Oysa bilebilseydim
Ellerinden,gözlerinden öper
Kendimi kapılara asardım
Gitmemen için
Sırf engellemek için seni
Kendimi öldürebilirdim.
Ama gittin...
Artık uyuyamıyorum.
Gözümü her kapadığımda senin yüzün
Her sessizlikte senin sesin
Gittin...
Ben uyurken ıssız karanlığa ilerledin.
Şimdi bir bulabilsem seni
Boğulurcasına,öldürürcesine sarılırım sana
Ellerinden,gözlerinden öper öper...
Tek bir soru,bir neden sormam,korkarım
Yaşanan her gün zulüm
Bir gelsen,bir bulabilsem seni.
Ruhumu kaybettim.
-Gitmişsin...
Ben uyurken ıssız karanlığa ilerlemişsin!

by baLmsd
Denizlerde arardım seni
Bilirdim seni sadece engin denizlerde bulacağımı
Sırf bu yüzden
Yazdığım mektupların çoğunu denizlere bırakırdım.

by balmsd
sanki farklı bir zaman dilimi
yaşadığımız
farklı yıllar
ve
yalnızlıkmış aslolan
Sensizlik yine
Tanıdık bir duygu aslında
bak bağıştım artık
sensiz geçen yıllara
hayatımız kaplanmıştı oysa
hayallerimizle
meğer sanrılarmış
ve yalnızlıkmış aslolan!

by balmsd
hayat bu dokunacak
gün geçmeden acılar silinmeyecek
bir tat kalacak dudaklarda
görünmeyen sevgiliye ait
sonu gelmeyen mısralara saklanan ömrünü
dağların ardında mı teslim edeceksin?
ait olduğunu düşündüğün yerde
kanayan mendilini tampon yapıp yarana
sessizce haykıracak mısın
yıldızların soğuk yüzüne?

by balmsd
yıldızların vahşi yüzünü gördüğünde anlarsın
ne denli uzak olduğunu kendine
ve de ne denli yakın...
su çırpınışıyla geçen kısa ömrü
hangi dağa,hangi yıldıza bağışlamak istersin
yokluğun ve varlığın beraber raks ettiği ovaların
aslında birer servistan olduğunu bilir misin bal
yokluğun kasvetini...

by balmsd
güncel Önemli Başlıklar