bugün

dünyanın en zor oyunu seçilmiştir. ve ilerledikçe zorlaşır. hilesiz prensesi kurtarmak imkansızdır.
hala bir çok insanın oynamaktan zevk aldığı efsane.
bi boru takmışlığı olmayan en meşhur tesisatçı.
(bkz: thank you mario)
oynarken hala çok keyif aldığım efsanevi oyun.
tosbağaların kabuklarına basıp onları yuvarlamakla, tanımsız yaratıkları yok etmekle, mantar toplayıp, parlayan yıldızları alıp palarmakla; en nihayetinde prenses peşinde koşmakla ona giden yolda ateş saçan canavarlarla boğuşmak zorunda kalmakla; çocukluğumuzu tükettiğimiz atari oyunu.
lisedeki matematik hocamın lakabıdır. adam harbi aynısı ya.
çocukluğumun oyunu... annem kızardı bana: -oğlum yeter artık kapat şu aterti midir atarti midir zırvırtısını. ama ben bütün mücadelemi ederdim sadece 5 dk daha fazlaya oynayabilme umuduyla. fakat bir bakardım kafama birşey geldi. annem terliğin seri atımına geçmiş bir makine gibi renkli renkli terliklerini atardı kafama söz dinlemeyince. o an umudum bitiyordu artık. gözlerim kararıyordu ve savaşta mağlubiyeti kabul ederdim kendime. ve artık bitmişti. bittik artık biz yenildik benim kısa boylu tombul dostum. yıne doyamadım sana. ama olsun bir sonraki savas gelmeden yıne hasret gidereceğiz.
günümüzde bir çok versiyonu çıkan efsane oyun.
küçükken delisi olduğum oyundur.
hele o paraları toplayınca duyulan melodi yok mu?
ah ulan ah.
olmayan şeydir,
zira süper mario diye birşey yoktur, süper mario kardeşler vardır.
ayıp olmasın luligi'ye onu da analım.
kendisine 40 can verilse 40'ını da aynı kız uğruna feda edebilecek tek bir erkek varsa o da süper mario'dur.
linux alternatifi için:
(bkz: secret maryo chronicles)
mantarla kafa olur ejderhalara kafa tutar ,,, kahramanım..
gizli geçitlerin ve gizli hakların bulunduğu yerleri 90larda çocuk olanların ezbere bildiği oyundur.
prensese sesleniyorum (bkz: seni bulacam oğlum)
ulusoyda seyahat ederken halen oynamalara doyamadığım, çocukluk günlerinden hatıra ateri oyunudur.
mario basler'e böyle derdik, evet.
yıllardır o orospu prensesi kurtarmak için dakikalarımı, saatlerimi, günlerimi harcadığım oyun. ama mario abi için canımız feda.
(bkz: mario baba bizi diskoya götür)
bir kemal sunal filmlerini nasıl yıllar sonra izlesek güleriz,
bir nirvana'yı, the beatles'ı ve metallica'yı nasıl yıllar geçse de her dinlediğimizde coşarız,

super mario da aynen böyledir. o prensesi milyonlarca kez kurtarmış olsak da oynarız bıkmadan. ne yaşa bakarız ne pozisyona.
mario yılların intikamını alıyor;

görsel
bir zamanlar atari'de contra diye bir oyun vardı.

hatırlayanlar ve bu deneyimi super mario'da denemek isteyenler için;

http://www.explodingrabbi...uper-mario-bros-crossover

hatırlamayan zaten liselidir. sol frame'den devam etsin.
hemen hemen herkesin çocukluk yaşlarında ateri veya bilgisayar türü aletlerde oynamış olduğu oyun.
hayatımın oyunu. oynadığım ilk bilgisayar oyunu. en uzun süre oynadığım bilgisayar oyunu. bir zamanlar beni bilgisayara bağlayan yegane şey. çocukluk kahramanım. kırmızı t-shirt koleksiyonu yapmama sebep olan oyun...
müziği ve oyun sesleri çok özlenen oyun.

arada youtube'u açıp sadece dinlerim, şaka değil. çocukluk sesleri vardır ya, işte o hesap..