bugün

kalesinde gol görmesidir.
(bkz: kalesinde gol görünce dağılan takım)
(bkz: monarşinin ve totaliter rejimlerin kötü yönleri)
osmanlı'nın dağılma sebeplerini değil de sscb'nin dağılma sebeplerini sorguluyor olmamız, hala millet olma bilincine ulaşmadığımız anlamına gelir ki, üzer insanı.

edit: o değil de iyi ki dağılmış lan yoksa biz nasıl rus arkadaşlarla türkiye'de güzel gece sohbetleri yapardık.
(bkz: soğuk savaş)
abd nin politbüroyu satın alması.
sscb, halkı tarafından değil, satın alınmış yöneticileri tarafından yıkılmıştır.
(bkz: fransız ihtilali)
- blok ülkeleri üzerinden yapılan plansız destekleme alımları,
- o dönem dünya ticaretine hakim olan dolar, mark ve yene karşılık rublenin zayıf kalışı,
- gereksiz büyük bütçeli askeri yatırımlar,
- blok ve arap ülkelerine yapılan askeri satışlardaki inanılmaz ticaret zararları,
- afganistan işgalinde sovyetler birliğini oluşturan lobi gücü yüksek olan bir çok devletin desteğini çekmesi,
- tarım üretimindeki sert düşüşler,
- blok ülkelerine verilen büyük meblağlı kredilerin geri ödenmemesi,
- sosyo-ekonomik uyanışın getirdiği toplumsal hareketler.
dağların denizlere paralel olması, kışları yağışlı ve ılık, yazları kurak ve sıcak olması, bitki örtüsünün maki ve tundradan oluşması, yılın donlu geçen süresinin donsuz geçen günlerine oranı 5'te 3'ü olması, dağ göllerine verilen ismin "sirk" olması, delta ve nehir yataklarında alüvyon oluşması, başlıca nedenleri arasındadır.

lise yıllarında nasıl bir korkuyla ezberlediysem artık..
Mihail Gorbaçov'un 1985'te SSCB'de liderliğe getirilmesi ve Sovyetlerin mevcut yönetim anlayışını değiştirmeye yönelmesi en büyük nedendir kanımca. zira kendileri komünist iktidarı demokratik uygulamalarla halka yaklaştırmayı amaçlamıştır ki buda hazin son demektir.
pislik kapitalist düzenden kendini koruyamamasıdır.
demokrasi yüzünden dağılmıştır. yani halka söz hakkı verilmesidir konu. o derece despot ve totaliter bir rejimdir yani.
sovyetler birliği yıkılmamıştır, (collapse anlamında), içeriden dışa doğru parçalanmıştır (imploded). önce sosyalizmin becerilememsi süreci başlamıştır. ekonomik olara 80lerde biter zaten sosyalizm. sürekli devrimin dışına çıkan yönetim reform yapmaz. düşünce özgürlüğü de baltalanınca, bildiğin tam faşzim başlar. sosyalizm ortadan kaybolduktan çok sonra da devlet yıkılır.

ekonomik yozlaşma: 1980 yılı itibari ile ekonomik büyüme yüzde sıfırdı.

askeri harcamalar: gsmh nın 15-25%i kadardı oysa aynı tarihlerde amerikada bu rakam 5-7%, arasında değişiyordu. yani çok fazla tüfek ama çok az süt vardı.

politik yozlaşma: parti yöneticileri hayatlarından fazlası ile memnundular. en çok ihtiyaç duyulduğunda reform yapmadılar.

ideolojik yozlaşma: herşeyi kontrol edicez diye, bireysel fikri girişim engellenmiş ve bunun yerine tehditler ve eski şeflerin özlü sözleri almıştır. (buna zaten faşizm de denir)

milliyetçilik: toplumun 50%si rus değildi. ekonomk sorunlar ortaya çıktıkça rus olamayanlar birliğin parçalanması için çaba gösterdiler. yöneticiler de silahları tutup onlara çevirmeyi uygun buldular bu da daha fazla memnunniyetsizliklere neden oldu. bu fasit daire de en sonunda ayrılığa kadar gitti.
sovyetler birliği, duvarın yıkılması sonrasında dağılırken aslında kabuktan ibaretti. taştan binalardı, içi boş ve ıssız. dağılan, stalinin inşa ettiği imparatorluktu, ne sovyetti, ne lenin.

leninin hastalığı ve suikast sonrası neredeyse iş göremez hali, sovyetler birliği komünist partisinde amansız liderlik savaşına yol açtı.

stalin güçlü liderdi. parti münasebetleri sağlamdı. bu önemliydi. troçki olsun bukharin olsun, stalinin nasıl bir bolşevik olduğunu, aslında bolşevik olmadığını iyi biliyorlardı. bu iki liderde -troçki-bukharin, lenin daha sağken sallantılı kişiliklerdi. troçki siyasete menşevik saflarda katılmıştır. bukharin lenine muhalefet etmesine karşı ona hem teorik olarak biat etmiş, pratikte desteklemiştir.

stalin parti başkanı olduğu anda aslında kararlıydı tasfiyeye. uygun koşulları bekliyordu. leninin önderliğindeki merkez komitesi üyelerinin çoğunun karısını, ailesini rehin almıştır. itaat eden yaşamıştı.

en önemli rakipleri olan troçki ve bukharin genelde bu rezalete göz yummuşlardı. buharini 1929 da tutuklattırır. geçmiş başarılarına binaen bırakılır. ama artık ölüm takiptedir. 1939 da kurşuna dizilir.

troçkiyi öldürmeye cesaret edemez. önce partiden tasfiye eder, sonra sürer ve nihayet meksikada tertiple yok ettirir.

1936-38 duruşmaları sovyet ruhuna son darbedir. idamlar sürgünler.

2. muazzam savaş, her şeye rağmen kendini koruyabilmiş, direnebilmiş kızıl ordu kurmaylarının becerisi ve sovyet rus halkının akıl akılmaz fedakarlıkları pahasına kazanılmıştı.

32 yıllık iktidarını yatağında terkederken stalin, sovyet ruhunun çoktan terkettiği boş, ruhsuz bir imparatorluk bırakmıştır. koca alman faşizmine canı pahasına direnen rus halkı, imparatorluk çökerken kılını kıpırdatmamıştır.

ama herşeye rağmen leninin ülkesi, yeltsin maskarasının eline düşmeyi haketmemişti. leninden miras sadece mumyasıdır.
Osmanlı'nın dağılma sebepleri elbette önemlidir ve ders alınmalıdır. (Alındı mı? Eh işte bi 20 sene-sonra eski grafiğe devam) Ancak SSCB nin dağılma sebepleri hem daha günceldir, hem de farklıdır. Çünkü bir savaş sonucu dağılmamıştır. Türkiye için gelecekte olabilecek senaryolara daha yakındır.
george orwell'in hayvan çiftliği adlı kitabının okunmasıyla sebeplerin anlamlandırılması çok kolaylaşabilir.
Uzay savaşları, hantallaşan bürokrasi, silahlanma sevdası gibi çok uzun uzun yazılması gereken ama üşenilen sebeplerdir.
70 tonluk tanklarin elektrikle ilerleyemecegini dusunenen kisiler tarafindan yorum yapilmamasi gereken sebeplerdir.
70 tonluk tanklar yüzündendir. 60 olsa dagılmazdı.