bugün

Çay sofinin mazotudur. Sofi birisine dedim ve onayladı.
KiTABIN ADI : SOFi’NiN DÜNYASI
KiTABIN YAZARI : JOSTEIN GAARDER

Yaşamının diğer insanlarınkinden pek bir farkı olmayan ve on beşinci yaş gününe girmeye hazırlanan Sofi okuldan eve döndüğü sırada posta kendi adına bırakılmış ve kimden geldiği belli olmayan sarı bir zarf bulur. Şaşırmıştır. Çünkü kimden geldiği belli değildir ve pul yapıştırılmamıştır. Zarfı açtığında kendisi kadar küçük bir kağıt bulur ve kağıtta şöyle yazar:” Kimsin ?” bunun üzerine kim olduğu konusunda düşünmeye başlar. Belki de bu gizemli olay Sofi için sonun başlangıcı olacaktır.

Bu esrarengiz mektup olayı tek bir zarfla kalmaz. ilerleyen günlerde Sofi her birinin içinde değişik ve düşündürücü soruların bulunduğu zarfları posta kutusunda bulmaya başlar. Sofi artık iyice heyecanlanmıştır ve mektupların kimden geldiğini araştırmaya koyulur. Bir gün mektubu bir köpek tarafından posta kutusuna bırakıldığını görür ve tüm bu olaylar karşısındaki şaşkınlığı iyice artar.

Yeni gelen zarflarda sorularla beraber felsefenin başlangıcına ve ilk filozoflara dair bilgiler yer almaktadır. Sofi artık bunun bir oyun olmaktan öte sistemi, mekanı ve öğretmene ilginç ve bir o kadar da gizemli olan felsefe kursundan başka bir şey olmadığın farkına varır.
özet olarak zamanında hangi felsefi akım ne demiş ne düşünmüş en ideal kitap.
KiTABIN ANAFiKRi: insanlar dünyayı oldukları gibi kabullenmeyip var oluşlarını, kim olduklarını, neden ve nasıl yaşamaları hakkında düşünmelidir.

Bu kitapta en sevdiğim bölüm tavşanın tüyleri metaforudur:

Bundan iki bin yıl önce yaşamış Yunanlı bir filozofa göre, felsefe insanların hayretinden doğmuştur. Ona göre, insanlar kendi varoluşlarına şaşarlar; felsefi soruların çoğu da böylelikle kendiliğinden ortaya çıkar.

Bir sihirbazlık seyreder gibidir insanlar: sihirbazın numarasını nasıl yaptığını anlayamayız. Sihirbazın bir çift beyaz ipek mendili nasıl tavşana dönüştürdüğünü bilmek isteriz.

Birçok insan için dünya, sihirbazın beş dakika önce bomboş olan bir silindir şapkadan tavşan çıkarması kadar akıl almaz bir şeydir. Tavşan meselesinde sihirbazın bizi kandırdığını biliriz. Merak ettiğimiz şey bunu nasıl becerdiğidir. Dünyadan söz ederken ise durum biraz farklıdır. Dünyanın hokus pokus bir şey olmadığını biliriz, çünkü biz de Dünya'da yaşamakta olup onun bir parçasıyızdır. Aslında sihirbazın silindir şapkasından çıkarılan bizizdir.

Tavşanla aramızdaki tek fark, tavşanın bir sihirbazlık oyununa dahil olduğunun farkında olmayışıdır. Biz ise gizemli bir şeylerin bir parçası olduğumuza inanır, şeylerin arasındaki ilişkiyi bulmaya çalışırız.

Not: Beyaz tavşandan sözettik ya, tavşanı tüm evrenle karşılaştırmak daha yerinde olur belki. Burada yaşayan bizler, tavşanın tüylerinin dibinde yaşayan minicik böcekler gibiyiz. Filozoflar ise tavşanın ince tüylerine tırmanarak tepeye çıkıp koca sihirbazın gözlerinin ta içine bakmaya çalışırlar.

Felsefi sorular herkesi ilgilendirmekle beraber, herkes filozof olmaz. Pek çok değişik sebepten, insanların çoğu gündelik hayatın öyle bir esiri olur ki, hayatı sorgulamak onlar için gerilerde bir yerde kalır. (Tavşanın tüylerinin dibinde bükülüp istedikleri ortamı bulurlar ve hayatlarının sonuna kadar da orada kalırlar.)
burada söylemek istediğim şu: tavşanın tüylerinin dibinde yan gelip yatanlar, tanşanın tüylerine tırmanıp ne olduğunu anlamaya çalışanlarla dalga geçiyor ve hatta onları akılsızlık, cahillikle suçluyor.

Kavanoz dipli dünya dedikleri böyle bir şey sanırım.
yeterince sıkıcı olan felsefe tarihinin bir o kadar sıkıcı bir hikaye ile anlatıldığı kitap.
Ne sofisi amk menzil sofisi mi sofie olmasın o. Evet.
Tövbeler iptal beyler.
Çocukken okuyup tabiki de bir bok anlamamıştım. Niye kendimi zorlamışsam annemin her okuduğu kitabı okumak için.
Beni de abim zorlamıstı. Eger okuyunca bir fevz alıp aydınlanmıs olsaydım hayatım bu derece olmazdı. Gerci hayatımın şuanki halinden memnunum. Son 20 senem haric. Aman ne var canım 20 senecik filan. Kitaba da suc atmayım o benim üstün zekamın farklı bilgileri elemesinden kaynaklanan bir durum. *
Felsefi roman, felsefeyi sevdiren bir formatta yazılmış zevkle okumuştum.
Hayatımda hiç bir kitap bu derece Aydınlanma sağlamamıştır bende.sorgulamayı bu kadar körükleyen kitap görmedim henüz,korkudan sonuna gelemeden bırakmıştım.
Pembe götlü misket farelerinin en sevdiği kitap. Böyle kitaplar okuyacaksanız hiç okumayın daha iyi.