bugün

ilk kez 1040 lar da Walter J. Oakes tarafindan seslendirilmis olup, Bir ulkenin savas pozisyonunda, ekonomisinin alacagi tedbirleri barindiran sistemdir.

Daimi savas ekonomisi; yani Amerika Birlesik Devletleri nde son 60 yildir surekli olarak uygulamada kalan bu ekonomi, kisa sureli ya da uzun sureli olsun insan ı ikinci plan a atan bir ekonomi işleyişidir.
(bkz: kuresel mali kriz ve buyuk ortadogu savasi)
savaş dönemlerinde tüm ekonomik kaynakların savaş için gerekli malların üretiminde kullanıldığı, fiyat belirleme ve üretim, bölüşüm, tüketim kararlarının tamamen devletin kontrolüne bırakıldığı ekonomik düzen.
genellikle savaştan sonra da sürdürülmeye çalısılan ve belirli yönleriyle sürdürulen ekonomidir.**
21. yuzyıla kadar şavaş halindeki bir ekonominin ana kaynaklarını tamamiyle askeri ihtiyaçları karşılayacak şekilde kullanmasını ifade eden, ancak bugünlerde kodaman ülkeler tarafından "bir füzenin maliyeti nedir ? bu füzeyle kaç kişi öldürülmüştür ?" gibi analizlerle ele alınan mevzu.

özellikle ciddi bir borçlanma krizinin eşiğinde bulunan amerika ve fransa'da iktisatçılar harıl harıl bu konu üzerine kafa patlatmakta, ve bu konuyla ilgili türlü türlü makaleler yayınlamaktadırlar. buna paralel olarak, yakında amerika ve batı avrupada'nın önde gelen üniversitelerinde bir ders olarak okutulmaya başlaması da gayet olasıdır. zira günümüz itibariyle büyük ekonomilerin mevcut işleyişinin bir parçası haline gelmiştir.

diğer taraftan işin kaymağını uluslararası silah üreticileri ve tüccarları yemektedir tabi...
1934-1945 yılları arasından hitler tarafından almanya'da başarıyla uygulanan bir ekonomik düzendir. şayet ingiltere, fransa gibi emperyalistler ekonomik sıkıntı çekerken alman ekonomisi ikinci dünya savaşı yıllarına kadar sürekli gelişme göstermiştir.
postmodern çağ'ın entelektüel, aydın gibi paye sahibi düşünürlerince sıkça; amerika ve birkaç yandaşı tarafından; kendi rant çarklarının çevrilmesi için diğer ülkelerdeki ikilemleri, savaşları körükledikleri; sonrasında askeri müdahaleler ile buraları zaptettikleri yönünde dillendirilmektedir. ancak bu insanlar bilmelidirler ki; savaştan hiçbir ülke ekonomisi beslenmez, beslenemez. savaş getirileri yanısıra çok fazla götürüye de gebedir. askeri ve sivil harcamalar, mühimmat ve gıda sevkiyatları, çeşitli lojistik desteğin tedariki gibi konular ışığında, günümüzde hiçbir ülke bir başka ülke toğrağında asker barındırmak, orada hüküm sürmek istemez, dolayısı ile; savaşıda. ondandır ki dünyanın, milletlerarası politikada söz sahibi ükeleri büyük debdebeler olan; dünya savaşları sonrası, barış girişimleri için nato ve birleşmiş milletler gibi kurumları enkarne etmişlerdir. artık; savaş işlerine gelmemektedir onların! zira; eskisi gibi "gir çöle, bir karakol kolluk kuvveti ile hükmet devri" kapanmıştır.

silah satarakta bir ülke ekonomisini düzeltemez. amerika için çok dile getirilir bu varsayım. ancak dünyada silaha ihtiyaç duyan ülkeler bellidir. çin, rusya gibi endüstri devleridir. bunlarda bu ihtiyaçlarından dolayı; kendi silah endüstrilerini çoktan vücuda getirmişlerdir. diğer güçlerin satışına ihtiyaç duymazlar.
peki az da, olsa kimse satılabilir? yunanistan, türkiye ve ortadoğu ülkeleri gibi hassas önemde jepolitik değer sahibi ülkelere satılabilir. ancak; bu ülkelerin, çift kutuplu dönemden bu yana, silah alışverişini yoğun yaptıkları ve bu ihtiyaçlarının minimize edildiği düşünülecek olursa; ne abd ne de diğer kuvvetli ülkeler savaş çıkararak veya silah satarak ekonomilerini ihya edemezler, etmek istemezler. aksi hakkındaki yorum; yıllar yılı faalliğini korumuş, günümüze değin ulaşmış, mesnetsiz bir argümandır sadece.