bugün

güney kore sinemasının en güzel örneklerinden biridir. neredeyse tüm popüler koreli oyuncuları içinde barındırmaktadır. filmi izleyip sonunda bir damla gözyaşı dökmeyenin insanlığından şüphe edilir. ne yapıp edilip izlenilmelidir. şiddetle tavsiye edilir.
adının hakkını sonuna kadar veren film. insanın ruhuna işleyen öyküleri başarılı bir şekilde bir araya getirmişler. görselliği sadelikle buluşturup güzel müziklerle de harmanlamış içine birazcık da gözyaşı eklemişler. salya sümük ağlatmaz ama insanın boğazını düğümleyip yanaklarından iki damla düşürür.izleyin izlettirin.
spoil içerir ona göre okuyunuz.

eğer şu sıralarda izlerseniz yaz ayını ne kadar çok özlediğinizi size hatırlayacak dizidir. filmin adı "sad movie" (hüzünlü film) yalnız tezat bir şekilde film aydınlık bir atmosfere sahiptir. 3 farklı olay vardır filmde. sevgilisi itfaiyeci olan bir kız ve onun dilsiz ve sol yanağının yangında bi kısmının yandığı kardeşinin karşılıksız aşkı. sonrasında kanser olan bir anne ve çocuğu. itfaiyeci çocuğun ölümüne şaşırmadım, dilsiz olan kızın karşılık alamaması üzücüydü. fakat annesi kanser olan çocuğun yağmur altında “ölme anne lütfen; artık seni hiç üzmeyeceğim, hiç yaramazlık yapmayacağım” diye ağlaması ayrı bi dokunuyor insana. kısacası kore filmleri seven herkesin zevk alarak izleyebileceği bir filmdir.
--spoiler--
Tüm güzel Korelileri bir arada toplamış bu güzel film. A Moment to Remember ve Daisy'den tanıdığımız yakışıklı Jung Woo Sung itfaiyeci, My Sassy Girl'deki şapşal aşığımız Tae-hyun Cha kendi hayatını kurmaya çalışan bu sırada da sevdiği kızı kaybeden bir adam, I'm a Cyborg, But That's OK'deki kendini pille şarj eden manyak Su-jeong Lim ise işaret diliyle haber sunan bir haber spikeri rolünde. Filmin başlarında insanı tebessüm ettirecek birçok sahne var; yakışıklı itfaiyecimizin sevgilisinin sağır kardeşiyle bir türlü iletişim kuramayıp her dediğini yanlış anlaması, çocuğun annesinin günlüğünü okuyup babasına kızması, cücelerin pamuk prenseslerini yakışıklı ama duygusuz olan ressam bozuntusuyla yakınlaştırma çabaları, ayrılık habercisi olarak iş yapan Tae-hyun Cha'nın müşterilerle olan diyalogları ve dayak yemesi. Tabi bunların hepsi mutsuz bitecek 4 farklı hikayenin ön çalışması gibi. Küçük çocuk sevimlilik abidesi olmuş adeta. Öyle güzel ve içten ağlanır mı yahu. Ne bileyim klasik olsaydı da mutlu olsalardı keşke hepsi. *
--spoiler--