yaklaşık bir aydır süregelen durumum.

lüksten yana bir insan değilimdir. hatta nefrette ederim lüksten.
7 yıl boyunca aynı telefonu kullandım. etraftan baskı, cebir, şiddet görerek telefonu değiştirmeye adeta zorlandım.arkadaş herkeste dokunmatik var angry birdler, whats up lar havalarda uçuşuyo. ama gereksiz geliyor bana. gittim bende 300 milyonluk nokia tuşlu telefon aldım. bende mantık şu; konuşuluyo, mesajda atılıyo e yılanda var alalım gitsin. üniversite üç oldum şuana kadar ne face ne twitter açtım. sorun bende yoksa sizdemi ya da bu çağın adamı değilmiyim bilemiyorum. ki daha neler yapıyorum tahmin edemezsiniz.

neyse ilk defa lüks adına bişey yapacağım tuttu. aslında ne zamandır düşünüyodumda şartlar yeni olgunlaştı, son tahlilde. efendim karar verdim ve tek başına eve çıktım. ona da çıkmazdım da ucuz eşyalı bir çatı katı bulunca attım hemen kapağı. e part time çalışıyorum da, bi şekilde geçinirim diye düşünerek hareket ettim.

bir ay oldu nerdeyse ama arkadaş al al bitmiyo eşyalar. ev eşyalı ama mutfak gereçleri yok. ne zormuş bu alışveriş işleri. internet bağlat, eve sandalye al, ayakkabılık yok, 3 çatal, 3 tabak, tepsi ve daha neler neler. bide tek olunca bir seferde alamıyosun. koltuk yoktu evde, neyse kapıcı acıdı da eski bir divan buldu verdi. onunda suntasının üstene minder attım oturuyorum. bi duvara geyikli halı eksik.
he kötümü, pişman mıyım asla değil. aslında çıkış noktam kafa dinlemek. kalabalık evlerden, yurt odalarından kurtulmak. birazda malcolm x'in şu sözü heveslendirdi beni: "Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra hapishanedir". kendini geliştirmek, rahatça okuyup, izlemek, yazmak ve çalışmak için lazım birazda.

neyse pişman değilim yinede şu işler bitsim alacaklarımı alayım bitireyim sonra düşünmeye başlarım malcolm abi söz.
ha bide tereddütleri olan mutlaka okusun: (#21414030)