antalya da kemer ve tekirova arasında tarihi yer.
fasilis diye okunur.
Phaselis M.Ö. 7.yy da Rodoslular ın kolonisi olarak kurulmuş . Efsaneye göre , arazinin sahibi Cylabras adlı bir çobanmış . Rodoslular , Cylabras a arazi karşılığında bir parça mısır ya da bir parça balık vermek istemişler . Clyabras balığı tercih etmiş . Kent halkı daha sonraki tarihlerde her yıl tuzlu balık yaparak , Clyabras ın anısına saygı durmuşlar . Kent Merkezi konumu ve ormanlık arazisi nedeniyle büyük rağbet görmüş . Kurulduktan sonraki ilk iki yüzyıl içinde Akdeniz in en önemli deniz ticaret merkezlerinden birine dönüşmüş . Kenti önce Persler , sonra da Büyük iskender ele geçirmiş . Phaselis halkı Büyük iskender i coşkuyla karşılamış , ona kentin kapılarını açmış ve altın bir taş armağan etmiş . Phaselis in güzelliğine hayran olan Büyük iskender , bir kış mevsimi boyunca kentte kalmış , diplomotik ilişkilerini oradan yürütmüş .

Phaselis halkı gururuna çok düşkünmüş ve kibirli bir halkmış . Kentte basılan paralar , bölgenin güzelliğini vurguluyormuş . Kente gelen yabancılar , öncelikle hamamda yıkanmak zorundaymış . Phaselis halkından olmak bir ayrıcalıkmış , Phaselisli olmak için büyük paralar ödemeniz gerekiyormuş !!!

iskender in ölümünden sonra Phaselis Mısır kökenli Ptolemiousluların egemenliği altına girmiş . Daha sonra Apemaia Antlaşması gereği , Rhodos Krallığı na katılmış . M.Ö. 42 yılında Brutus kenti Roma ya bağlamış . M.Ö. 190-160 yılları arasında Roma egemenliğinde geçen Phaselis Likya Birliği nin bir parçası olmuş . Bu dönemde kente korsan saldırıları düzenlenmeye başlamış . Korsanlar kente sahip olmak için her yolu denemişler . Bir süre korsanalrın eline geçen kent büyük zarara uğramış . M.S. 131 de imparator Hadrian yeni yeni toparlanmaya başlayan kenti ziyaret etmiş ve ziyaretin anısına bugün kalıntılarını gördüğümüz kapı inşa edilmiş . Bölgedeki Bizans güçleri , Arap istilalarından çok çekmiş . 1158 de Selçuklular Phaselis e egemen olmuş ama limana önem vermemişler . 1811 de yeniden keşfedilen Phaselis , o dönemden sonra tarihi eser kaçakçılarının hedefi olmuş . Phaselis ten zorbaca çalınan tarihi eserler bugün dünyanın dört bir yanında . Bir kısmı müzelerde sergileniyor . Ama , ne acı , tarih yerinde güzeldir . Çalınan , kaçırılan eserlerin hiç biri , en şık vitrinlerin arkasında bile Phaselis topraklarında olabileceği kadar güzel görünemezler...
kemerin biraz ötesinde bulunan antik bir roma kentidir, doğa harikasıdır.. suyu tertemiz ve çam ağaçları ile çevreli ortamı sessiz sakindir.. akvuryum gibidir denizi.. fasilis diye okunur.. giriş ücretlidir ama abartı değildir..
tanrı korusun manasına gelen kelime, antik kent.

korumuş ama hakikaten.
kıyısından ileriye doğru 200 metre bile yüzseniz derinliği dizlerinizin üzerini geçmeyen bir denize sahip antik kent .
denize girip güneşlendikten sonra çam ağaçlarının altında piknik yapabileceğiniz; ardından da tarihte bir yolculuğa koyulabileceğiniz muhteşem yer. tanrı korumaya devam eder umarım.
Anadolu'Nun güneybatısında Likya Bölgesi'nde antik kent. Antalya - Finike yolu üzerinde Antalya'ya 50 km uzaklıkta yer alır. MÖ 691 yılında Rodoslu koloniciler tarafından kuruldu. Rodos, Likya ve Büyük iskender dönemlerini yaşadı. Kent, bir dönem Kilikyalı korsanların eline geçti. 1158'de Türkler bölgeyi ele geçirdi.
Tanrıların koruduğu yer. Tarihe uzanırken kıyıların da tadını çıkarabileceğiniz antik kent.
kendi objektifimden şöyle bir yer;
görsel
akdeniz güneşi altında, çam ağaçlarının arasında, hep bahsedilen tarih ve doğa buluşması.
eski zamanlarda kurulmuş bir liman kentidir. kentin yıkılmasında arılar büyük rol oynamıştır. hala phaseliste var olan arılar, kente saldırmış ve yok etmiştir.
ilk görüşte aşk yaşanılan mükemmel tarihi yerdir. buradan sonra gittiğiniz her yer size çirkin gelir. kumsalını, çam kokusunu, harika denizini unutamazsınız. giriş ücretlidir lakin, her hangi bir eğitim kurumundan personel kartınız varsa indirimlidir.
ölmeden önce gidilmesi gereken yerler listesine girmesi gereken, doğanın tüm güzelliklerini bir arada bulabileceğimiz nadir yerlerden birisi.
müze kartın şart olduğu antik kenttir.
mis gibi çam ağaçlarının yeşil gölgelerinin denize vurduğu ne kadar ileri açılsanızda suyun belinize geldiği antik kenttir.
görür görmez aşık olunabilecek antik kent.
bir memleket şahanesi...
ne kadar şanslıyız, çamların çerçevelediği bir antik kentin içinden geçip, kenarındaki muhteşem denize girebiliyoruz.

--spoiler--
Bey Dağları Olimpos Ulusal Parkı'nın çam ve sedir ormanları arasında yer alan antik Faselis kenti Kemer'in 16 km batısındadır. Antalya - Kumluca karayolunun 57. km'sinden güneye dönüldüğünde yaklaşık 1 km sonra Faselis'e ulaşılır.
Kent MÖ 7. yüzyılda Rodos'lular tarafından kurulmuştur. Uzun yıllar Likya'nın doğu kıyısının en önemli liman özelliğini korumuştur. Faselis'in üç limanı vardır. Kuzey Limanı, Savaş Limanı veya Korunmuş Liman ve Güneş Limanı. Bunlardan en önemlisi güneydekidir. Kentin ortasında 20-24 metre genişliğinde muhteşem bir cadde vardır. Bu caddenin güney ucunda Hadrian Su Yolu Kapısı bulunur. Caddenin iki yanında gezinti yolları ve dükkânlar vardır. Bunların da yakınında Hamamlar, Agora ve Tiyatro gibi kamu yapıları bulunur. Bu yapıların tarihinin MÖ 1. ve 2. yüzyıla kadar uzandığı ileri sürülmektedir. Kent merkezi ile 70 m yükseklikteki plato üzerine kurulmuş olan yerleşim yeri arasında su kanalları vardır.
--spoiler--

görsel
görsel
çocukluğumun geçtiği yer.
bu güzel antik kentin hemen yanında yer alan tekirova'da doğup büyümüş biri olarak orayı en çok yaşayanlardan birisi benimdir. akdeniz şeridi boyunca sayısız güzel antik kent vardır ama phaselis bir başkadır ve kesinlikle gidilip görülmesi gereken bir yerdir. giriş ücretlidir( 8tl) müze kartınız varsa sorun yok...
http://gazeteciyazaryusuf...-5-yildizli-cilgin-proje/

başlık Antik kentte 5 yıldızlı çılgın proje!
fettah tamincenin otel yapacağı bölge. süper bişey olur. ülkeye katkısı çok olur.
fettah tamince'nin doğa katliamı yapmayı düşündüğü olimpos beydağları milli parkı içerisinde bulunan 1. derece arkeolojik sit alanı olan bölge. ama bunlar tabiki vız gelir tırıs gider fettah tamince'ye çünkü daha önce de tekirova rixos otelinde de devletin arazisi katakulilerle verilmiş, daha sonrada başbakan erdoğan helikopterle tatile gelmişti buraya, devletin arazisine otel yapıp sonrada tatil yaptılar milletin parasıyla.
http://sivrisinekcaz.blog...yyip-imzal-rant-kaps.html
antalya'nın en güzel yeridir bana göre. otel yapılacağını duyunca üzüldüm haliyle. gözünüz doysun be kardeşim. şehrin içine ettiniz zaten yeterince. antalya'nın yakasından düşüp defolup gittikleri günü görürüz umarım.
otel yapacak başka yer bulamayan andavalların son katliam bölgesi. nevşehir'e, urfa'ya, sinop'a, trabzon'a, iğneada'ya, yap oteli. oralar da turizm bölgesi. bu illerin de kalkınmaya ihtiyacı var. buralarda yaşayan insanların da işsizlik sorunu var. memlekete katkı 50 dolar etmeyecek otele 350 dolar fiyat çekip yerli turiste siktir çekip arap şeyhlerine kucak açmakla olmaz. araplar 350 dolar gecelik odaya para verirken sen çalışanına asgari ücret aylık vererek de milli servete katkı sağlamış olmuyorsun. sadece keseni dolduruyorsun. topunuzun belasını...
gidenlerin anlata anlata bitiremedikleri güzellik abidesi tarihi mekan, antik şehir.

son entryi ben girmişim ama öncekinde atarlanmışım ocak ayında, yok olmadan gidip göreyim dedim. temmuz'da arabayla gidip gezdik ve phaselis rüyamı gerçeğe çevirmiş oldum.

şimdi bazen böyle ören yerleri ya da doğal cennetlerin korunması için bazı insanların çok canhıraş bir şekilde çabaladıklarını görüp ''acaba biraz abartmıyorlar mı'' diye düşünmekten kendimi alamıyordum. tabi bunun nedeni onların gözünden bu güzelliklere bakamıyor oluşummuş diye düşünüyorum şimdi.

phaselis de böyle oldu. internetten fotoğraflarına baktığım kadarıyla olimpos gibi bir yer olsa gerek diye düşündüğüm bir mekandı ve elbetteki korunması gerekirdi. ama böyle kendini öldürürcesine bağıranları anlamıyordum.

anlamıyordum, phaselis'e bir öğlen günü gidip antik liman merdivenlerinden inerek denize adım adım girinceye kadar.
sanki bir film seti gibiydi. küçük koydan denize 21. yydan biri gibi girip denizden bir romalı gibi çıkacaktım sanki.

hani hawai ya da phuket fotoğraflarında denize yatay uzanmış palmiye ağacının ve bembeyaz kumsal görünür. burada ise aynı şekilde çam ağaçları ve pırıl pırıl bir taşlı bir plaj ve antik bir şehir vardı.

antik bir şehirden denize giriyordunuz. akıl alır gibi değil hakikaten.

antalya'da geçirdiğim en güzel öğleden sonrasını geçirip (üstelik müze kartım olduğu için ücretsiz girdim) hemen ilerisindeki bir başka plaja geçtim. burası ise teknelerin yüzme turları yaptıkları bir koydu. burası da phaselis'ti tabiki ama bu kadar güzel bir cennet parçasında sahile vurmuş kadın tamponları, pedleri, prezarvatifler, türlü yiyecek artıkları vb görmek şok etti beni. tekneler namussuzca çöplerini atabiliyorlardı. sit alanı olması gereken yer ve dışarıdan hiçbir yiyecek ve içeceğin sahile sokulmaması gereken bir yerde bunları yapan insan olamazdı.

insanımız tatil yapamamaktan veya otellerin pahalı olmasından şikayetçi. haklılar da. ama bir yandan da bedava olan şeyin kıymetini bilmiyorlar.
çadırınızı alıp buraya kampa gidebilirsiniz. götürdüğünüz her çöpü geri getirmek suresiyle dünyanın en güzel köşesinde üç beş kuruşa hayatınızın en güzel günlerini yaşayabilirsiniz.

bu kadar bedava bir güzelliğin birkaç ensesi kalın iş adamına (adam dediysem lafın gelişi) peşkeş çekilmesine neden bu kadar canla başla karşı çıkıldığını çok iyi anladım.

bu güzellik halkın yararına ve bedava olmaya devam etmeli. halk da lütfen bu güzelliği korusun ve bir sonraki nesile sağ salim ulaştırsın.

antalya tatili yapmak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim. antalya'nın en güzel yeridir. bu arada yine kapısında müze kahvesi var aynı şekilde kazık olmak suretiyle gelene gidene geçiriyorlar.

atlı jandarmalar var. bölgeye jandarma arabaların arkalarına bağlanan kapalı kasa karoserlerde atlarını getiriyor -ki çok güzel hayvanlar- ve bunlarla denetleme yapıyorlar. tuvaletler sahilden 50-100 metre içeride ancak duş alma yerleri mevcut. tek sorun çöpler. hem sahil insanlar tarafından kirletiliyor hem de çöp kutuları dolup taşmasına rağmen pek sık alınmıyor sanırım.

kısaca : cennet.
kemer-Tekirova yolu üzerinde kalan antik kent.
deniz, ağaçlar ve kumsal üçlüsünün en güzel yaşanabileceği yerlerden biri.özel aracınız yoksa bile 15 dakikada bir kalkan servisler ile ulaşım sağlamak mümkün. fakat dikkat edilmesi gereken hususlar var.öncelikle antik kent olmasından dolayı giriş ücretli ve Ücretler gördüğüm diğer antik yerlere göre bir hayli yüksek. herhangi bir indirim uygulaması yok. kişi başı 20 tl.eğer öğrenciyseniz giriş ücreti odemek yerine hemen yan gişeden müze kart almanızı öneririm çünkü o da 20 tl.
Antik kent beklentinizi çok yüksek tutmamalısınız zira bir arkeolog degilseniz tapınak ve mezar kalıntılarından pek bir sey alamayacaksınız.görebileceğiz ve sizi etkileyebilecek tek şey su kemerleri olacaktır fakat onlar da şahane. Bunların dışında, yanınızda yiyecek ve içecek götürmenizi şiddetle tavsiye ederim yoksa çok yüksek rakamlara su almak zorunda kalıyorsunuz. ve son olarak,sahilde herhangi bir gölge alan bulmak imkansız olduğu için yanınızda sizi kavurucu güneşten koruyacak bir şeyler bulundurmanızda fayda var.
Hala anlatıldığı gibi muhteşemliği koruyan antik kent. Geç keşfettiğim için kendime kızdığım yer.