bugün

adamı sikerler hacı!

koca holding sahibi adama naber yarram denir mi lan?

bu durumu tanımlamak gerekirse, 'beni siken yok mu? demenin bin bir yolundan biri' diyebiliriz. ya da 'haplıyken yapılması gereken 100 şey' - 'sayısaldan parayı bulunca kişide zuhur eden sosyolojik değişim ibaresi' - 'alkolik şuur kaybı' - 'sikimsonik akıl kaybına bağlı fikir yetmezliği' - 'parabollan activity' gibi şeyler söyleyebiliriz. kaynak göt ne de olsa, eski götü büyüklerden kim kaldı?

neyse, anlatayım.

asal uyarı: bu hikayedeki kişi ve kurumlar çoğunlukla gerçektir (arada abarttığımız yerler de var tabii), koca patrona 'naber yarram' diyen angut dahil!

2009 yılının henüz başları, istanbul'a geleli birkaç ay olmuş. ankara'da çalıştığım şirketin istanbul'daki bir diğer koluna, bir nevi transfer oldum diyelim.

istanbul'daki bu kol var ya ( töbe töbee =) )henüz yeni, bizler ilk çalışanlarıyız. hepimiz çeşitli şehirlerden gelmişiz falan fistan.
iş yeri yeni olduğundan, daha tam randumanlı çalışmıyoruz. bir bok yaptığımız yok yani, sabahtan akşama kadar şirkette, aylak bakkal taşşaklarını tartar hesabı takılıyoruz işte.

sonra bir sabah müdür koştur koştur geldi, hayırdır müdürüm afedersin? dedik, büyük patron geliyor arkadaşlar, ona göre dedi. hepiciğimiz tutuştuk tabii. etrafa bir çeki düzen, bir hazırlık, bir hummalı (bu kelimeyi de çok severim) çalışma halleri ki, sormayın gitsin.

neyse öğleden sonra her türlü hazırız aga, büyük patron değil, allahuteala gelse, her şekilde ağırlarız icabında. (çarpılacağız amk, ağzımız götümüze dönecek, tövbestağfurullah tövbe yarabbim sen affet, betimlerken kendimi kaybetiyorum)

ulan neyse, bekle allah bekle, bekle allah bekle (bekle allah derken, yani bekledikçe beklemek anlamında) gelen giden yok.
mesai bitimi geldi neredeyse, kimsecikler yok ortada.

-müdür bey noldu, gelmiyor mu patron?
+biraz gecikicekmiş sanırım arkadaşlar, maalesef biraz geç çıkacağız bugün, idare edin artık bir gün
-üff püff vs...

derken bir baktım şişe çevirmece oynuyoruz... (zaten başlığı 'şirkette şişe çevirmece oynamak' diye açacaktım ama sonra bu olayın sonu geldi aklıma, o yüzden ana fikir bu oldu yani) lan ne ara bu hale geldik ki biz?

üç hatun, dört erkek varız. yalan olmasın, hatunlara karşı bir hinlik yok, biri nişannılı zaten, biri evli amk, diğeri de benle beraber sakal bırakıyor. şişe çevirsen neeee, şişeyi çevirip götüne soksan ne...
sonra biz bir cigara olayına girdik, balkonda bol dumanlı küfürler savuruyoruz erkek erkeğe. işte her şey orda başladı...

-bi gelemedi götveren
+herif ağaç etti la bizi
=siktiğimin don karlonesiii
milli: şimdi çat diye gelse ya lan, nabıyonuz la götelekler dese puahahaha
-seni bekliyoz nerde kaldın yarram derim amk
+ahahaha
=sonra alayımızı siker tabii
milli:yok lan nolucak amk, hiçbişey yapamaz valla
-valla ben derim her türlü
+ben de derim
milli: ben zaten diyorum

sonra böyle bir karşılıklı gaz verme, gaza gelme, celallenme, palazlanma derken, nasıl oldu bilmiyorum, iddiaya girdik baba.

içeri gidip toplantı odasındaki masadanın etrafına dizilip şişe çevireceğiz, şişe kime gelirse, o gidip patrona 'naber lan yarram' diyecek. olay bu. eğer tek kelime kattıysam eşşekler siksin, aynen yaşananlar bunlar.

peki sizce şişe kime geldi dersiniz? e tabi ki bana geldiği için yazıyorum ya bu hikayeyi. siktiğimin murphy'si yine peşimde, deminki diyalogta + işaretiyle konuşan arkadaşla benim aramda durdu şişe, sonra ibnelerin hepsi bir ağızdan, sana daha yakın valla, ayrıca fikir senden çıktı yarram, hadi bakalım kolay gelsin dediler.

kan ter içinde kaldım, bir müddet soluğu götten aldım. sonra sike sike kabullendim, başka çare yok. ceza da çok büyük çünkü. eğer bugün büyük patrona naber yarram diyemezsem, ertesi gün sabah müdür beyin odasına girip aynı şeyi bağırarak söylemek zorundayım. şimdi sana saçma geliyor da, nasıl anlatsam, lan valla bak aynen böyle durum. neyse, entrynin sonunda sen de ayıkırsın. ha şunu da ekleyelim, eğer başarırsam, bu üç ibnenin maaşlarından 100'er lira kırpışş....

büyük patron saat 5 gibi geldi baba, yanında birkaç bond çantalı ciks abiyle... mum gibi dizildik. tabii öyle askeri bir düzen yok, hazırolda durup tekmil falan vermiyoruz elbette ama hepimiz ayaklandık yani, böyle bir güler yüz, böyle bir ilgi alaka.
neyse, tek tek hepimizle tanıştı goca götlü, sonra şirketi bir kolaçan etti. sonra da bunlar müdürün odasına çekildiler. bizimkilerin gözü bende, hadi bakalım milli bey, göster marifetini...

he öyle kolaydı amk, boğazım düğüm düğüm, soğuk soğuk terliyorum olum. adamı yalnız yakalamam lazım ama başında bir sürü ibnetor (odalar şeffaftı bizim, ordan görüyorum) bir müddet sonra büyük patron ayağa kalktı, diğerlerine de oturun oturun işareti yapınca ben ayıktım, adam tuvalete gidiyor. hemen fırladım, o sırada müdür bey tuvaletin yerini gösterdi goca götlüye. adam tuvalete girdi, ben de hemen yanındaki mutfağa, sonra bizimkiler de peşimden...

-hadisene olum ahahaha
+milli söyleyemezsen göte geldin olum ona göre puhahaha
=lan altıma sıçıcam offfaahahaha

acayip eğleniyor yavşaklar.
adam çıkarken söyledim söyledim, yoksa cidden göte geldiğimizin resmidir. sifonun sesini duyar duymaz kalbim bi hızlandı, sonra mutfağın kapısı önünde güzelcene konuşlandım, bizim yavşaklar da mutfağın içindeler, kikirdeyip duruyorlar, kahkaha atmamak için de ellerini ağızlarına tutuyorlar. topun ağzındayım, müthiş sakat bir durum anlayacağınız.

veee.. adamımız çıktı beyler... ıslak ellerini kağıt havluyla kurulayaraktan çıktı kapıdan, beni karşısında görünce gülümseyip başıyla selamladı, çok nazik bir adamdı allah için.

bütün cesaretimi toplayıp derin bir nefes aldım, ve tıpkı selam verir gibi başımı sallayıp gülümseyerek 'naber lan yarram' dedim....

ortalık buz kesti, o an içinde bulunduğumuz saniye, zamanın bilinmezliği içinde esneyip genişledi, her şey donmuştu, ağır çekimde bana doğru gelen cüsseli bir adamın ayak sesleri, onun geldiği yönden duyulan sifon şırıltısı ve mutfaktaki üç dalyarrağın kikirdemeleri.. hepsi birbirine karışmış huuaaaooovuuuuhuuaaauuuv şeklinde bir uğultuya dönüşmüştü beynimde...

adam bu donukluk içinde bir iki adım daha atıp yanıma geldi.. her şey birden normale döndü, beynimdeki uğultu kesiliverdi
iri cüsseli, goca götlü büyük patron, deminki gülümsemesinin yarısını kaybetmiş bir vaziyette önümde durdu, ve gözlerime bakarak, omuzlarını büküp 'ben anlamadiiy' dedi.

tabii ki anlayamazdı, çünkü kendisi italyandı. allah'tan italyandı, yoksa bizim göte girmişti yani.

-ben anlamadiiy
+nasılsınız diyorum efendim, hav aryu(e ben italyanca bilmem amma her patron ingilizce bilir)
-ehehehe fayn fayn tenk yu ehehehe

don carleone ağır adımlarla müdürün odasına doğru giderken, arkasından bakıp derin bir nefes vererek rahatladıktan sonra, mutfaktaki kameraya dönüp bir göz kırptım, ve en artiz halimle kadrajdan kayboldum...
(bkz: işten kovulmak için alternatif yollar)
(bkz: patrona halil isyanı)
entrynin başında 300 tl için yapmam diye düşündüğüm, ama sona geldiğimde zevk için beleş bile yaparım dediğim durum. patron türk olsa pek zevk vereceğini sanmıyorum. zaten hoş değil canım böyle şeyler, aaa...
mekanım dar gelir oldu, nirvanaya ulaştır beni demektir.
(bkz: Tazminatlı istifa)
günlerden cuma'dır.

(bkz: süper loto)
(bkz: adamın götünden kan alırlar kamil kan)
(bkz: sonra bir ışık gördüm)
(bkz: müdürün odasına naber lan yarraam diyerek girmek) *
patrona söylenmesi dahilinde çok çok ya maaşınızdan keser ya da işten kovar. fakat askerdeyken bölük komutanınıza söylediğinizi düşünürseniz sonu hiç te iyi olmayacak şeylerle biter.

(bkz: bölük komutanına naber lan yarram demek).
işten kovulup tazminatını tam olarak denenebilecek bir yoldur. tek sorun ise patronun işten kovmakla kalmayıp tazminat davasıyla aldığınız tazminatı geri alıp karı kızla çatır çatır yemesidir.
karşılığında siktir g*t cevabının alınması muhtemeldir.
(bkz: işten atılmak için bahaneler)
bunu diyen er kişi ise eğer, patron kendisini çok değerli ve özel hissedecektir. insan kıymetlisinin ismiyle, sadece ve sadece çok sevdiği kişiye hitap eder ne de olsa, değil mi?

"naber lan yarram" cümlesinde gizli olan "sana o kadar kıymet veriyorum ki o kadar olur, hesab et" mesajını alamıyorsa da ölsün zaten o patron. ölmesin sürünsün, anlayışsız.
bir kaç dakika sonra artık patronunuz olmayan kişiye naber lan yarram demiş olacağınız olaydır.
milli piyango sponsorluğunda yapılabilecek eylemdir.
(bkz: tabi ebe sikmek şart olur)
başkasının patronuna ise sorun olmayan eylemdir de.
otoritenin baskısıyla orantısal olarak etkileşen iç direncin dışavurumudur. sonuçları insanın kendine parmak atmasıyla aynı doğrultuda olacaktır.
(bkz: sikerler oğlum hepimizi sikerler)
(bkz: efendi seni sikecek sike sike sikecek)
patronu son kez görüyorsun demektir. ben çaylaklığın neyse......
patronun yakın akrabası olan ve genelde en az müdür seviyesinde olan elemandan beklenebilecek bir aktivite.
patronla aradaki samimiyetin artması durumunda söylenebilecek olası söz. tıpkı stajer olarak çalıştığım yerdeki lojistik sorumlusu abimize " naber lan ekşici piç " dediğim gibi.
(bkz: adam ekşici beyler).