"bilmek aci cekmektir." buyuran sair.
- Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.

diyen büyük şairdir. ona dikkatlice bakanlar; evrensel değerlerden asla ödün vermeyen, her türlü baskı ve zulme direnen, yaşama karşı dimdik bir duruş sergileyen, adam gibi bir adam görürler. varın böylesi bir adamda, şairliğin nasıl duracağına da sizler karar verin.
"halkım ben, sayısızca halk.
sesimde duru bir güç barınır
delik deşik etmek için sessizliği
ve filizlenmek için karanlıkta."
40 yıl önce ölen yazarın cesedi zehirlenerek öldürüldü şüphesi ile mezardan çıkarılıp araştırılacak. pinochet darbesinden 12 gün sonra ölen
neruda`nın şöförünün anlattıklarına göre meksikaya göçmek isteyen neruda yolculuğundan bir gün önce vücuduna hastanede zehir enjekte
edilerek öldürüldü.
botanik bilgisi şaşırtıcı, dev şiir adamı.
sevdigim sair.

pablo neruda biz orada.
'o kadar çok ki ölümüz
ve o kadar çok ki kızıl güneş önünde setler
ve o kadar çok ki çarpık kabuklu taş başlar
ve o kadar çok ki öpücüklerimizi engelleyen
ve o kadar çok ki unutmak istediklerim'

sözlerine sahip güzel insan.
7 sayfa mıı? ohaaaa!

amına koyim efsaneler efsanesi marcelo salas'ın başlığında 2. sayfa yazı yokken bu dangalağın adına 7 sayfa mıı?

utanın, yazıktır günahtır. şair.

TÜRKiYE.
"Bütün çiçekleri yolsanız da baharın gelişini engelleyemezsiniz.." sözünün sahibi olan şair.
"yavaş yavaş ölürler" şiiriyle insanı kendine hayran bırakan şair ama insan... Hep bir yolculuğun arifesinde rastlaşılan bu şiir, sırt çantasının içine bir de "Neruda'sız bu yol çekilmez" lafını kurdurtur insana... Ne de iyi eder...

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
Müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler,
izzetinefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım
istemeyenler.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
Veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
ihtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
Görmek istemekten kaçınanlar
Yavaş yavaş ölürler.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
Dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler…
Halkız Biz Yeniden Doğarız Ölümlerde

halkım ben, parmakla sayılmayan
sesimde pırıl pırıl bir güç var
karanlıkta boy atmaya
sessizliği aşmaya yarayan

ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
tohuma dururlar yeniden
ve halk, toprağa gömülü
tohuma durur bir yerde
buğday nasıl filizini sürer de
çıkarsa toprağın üstüne
güzelim kızıl elleriyle
sessizliği burgu gibi deler de

biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.

Pablo Neruda
çocukluğun taşrası, romantik balkondan seni yelpaze gibi açıyorum. eskiden
olduğu gibi sokakların terk ettiği ben, terkedilmiş sokakları inceliyorum.
düş darbeleriyle dövdüğüm küçük kent, kıpırtısız varlığından
beliriveriyorsun. köpüğün kıyısında uzun ve ağır adımlarla toprakları ve
otları çiğneyerek, daha yeni boyanmış bu gök altında büzüşmüş sen, bir tek
sen geceyi kaçıran taşlar atabilirdin. böyle yarattın kendini, yalnızlıkla
yoğrulmuş, iç sıkıntılarıyla yaralı, yürüyerek, yürüyerek kederli
kasabalarda. neye yarar eskilerden söz etmek, neye yarar unutuşun
çamaşırlarını yeniden giymek? yine de gölgen büyük ve kara, çocukluğumun
taşrası. büyük ve kara kasaba gölgen renksiz soğukluğun, kuzey rüzgarının
öpücüğü altında. ve güneşli, beklenmedik, tatlı günlerin de var bir başak
gibi sallanarak nemden çıktığında zaman. ah! suların yükselmesinin korkunç
kışı, babaannem ve ben titrerdik aklımızı kaçırasıya titrerdik. her yandan
yağan, kederli ve savurgan, bitmek tükenmek bilmez yağmur. haykırırlar,
ağlarlardı ormanlarda yitmiş trenler. rüzgarın çevrelediği tahta evler
çatırdardı. rüzgar şaha kalkmış ayaklarıyla pencereleri uçururdu, yıkardı
çitleri; şiddetli, umutsuz, arazi olurdu denize doğru. ancak tertemiz
geceler de vardı, güzel havanın yaprakları, kusursuz yıldızlar içine
sokulmuş karanlık gökyüzü. ağır kaldırımlarda, alacakaranlıkta ya da
unutulmaz sabahlarda genç kızı elinden tutup gezdiren aşık oldum. söylenmiş
onca sözcük nasıl anımsanmaz? çiçek gibi açılan öpücükler, dalgalanan
çiçekler her şey bitse de. fırtınayla yüzleşen ve acı kanatları altında
ağzını güçlendiren çocuk seni destekliyor bugün fırtınadan sonra büyük bir
ağaç gibi nemli ve sessiz memleket. gizli saatlerin elinden kaçmış, herkesin
tanımadığı çocukluk taşrası. son yağmurla ıslanmış yapı iskelesine uzanmış
yalnızlığın bölgesi, bir geri dönüş barınağı olarak öneriyorum seni ömrüme.

(bkz: çocukluğun taşrası)
"..Bütün gördüklerim içinde
yalnız
sensin hep görmek istediğim
dokunduğum her şey içinde
senin tenindir hep
dokunmak istediğim:
seviyorum senin portakal kahkahanı
hoşlanıyorum
uykudaki görüntünden.."
"bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz."
günümüz ilişkilerine giydiren bir sözü için:

--spoiler--
Biten bir aşkın hemen ardından bir başkasıyla başlayan şeyin adı, “ilişki” değil “çelişkidir”.
--spoiler--
--spoiler--
''Ne yapmalıyım, sevgilim, sevdiğim? Bilmem nasıldır diğer aşklar ya da geçmişteki sevdalılar, yaşarım, izlerim, severim seni, sevmek doğamda var benim.''
--spoiler--
bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiğ gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. Uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana

Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. Öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona
gemisiyle seyahat ettirir.

--gemi--

Nasıl yürürüz kunduramız olmazsa
Dünyanın keskin çakıllarında?

--gemi--
bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.
Esinin ismi "matilde" dir.

Ve tarihin en guzel ask siiri; 'matilde ye sone' dir.
amber

uykun
uykumda dinlensin bir tanem
aşk, acı, iş dinlensin...
görünmeyen çarkları üstünde dönen gecede
uyumuş amber gibi safsın bana sarılıp

başka kimse düşlerimde uyumayacak aşkım
gideceksin, birlikte gideceğiz zamanın suyunda...
ayım, güneşim, ölümsüzüm
karanlıkta, yanımda senden başka hiçbir kadın yolcuya yer yok

ellerin açılmış bileklerin narin,
amaçsız tatlı işaretler indi avuçlarından
iki gri kanat gibi yumuldu gözlerin

örsün yazgılarını gece, rüzgar ve dünya
ben senin içinde yalnızca beni götüren o suyun
sensiz rüyandan başka hiçbir şey olamam ben

pablo neruda

https://www.youtube.com/watch?v=Q_boolagOLo
şilili ünlü bi şairdir. Çok severim şiirlerini. Yaşasaydı hdp ye verirdi yoldaş.
" insanlar seninle konuşmayı bıraktığında, arkandan konuşmaya başlarlar..."

- pablo neruda -
"mademki her şey çifte biçimlidir yaşamda
mademki sensizliğin kanadıdır söz
ve mademki ateşte yarım bir soğuk var
seni hem seviyorum, hem sevmiyorum

seni sevmiyorum ben, sevmeye yeniden başlamak için
sonsuza yeniden başlayabilmek için
kesintisiz sevmek için
ve bu yüzden de henüz sevmiyorum seni ben

mutluluğun anahtarı iki elim arasındaymış gibi
mutsuzluk da kaygı da elimdeymiş gibi
seni seviyorum ve sevmiyorum

iki yüzü var aşkımın, iki varlığı
seni seviyorum seni sevmediğim zaman
ve seni seviyorum sevdiğim zaman

seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat.
bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
ateş de pay alır kendine soğuktan

seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.

sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarı
hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.

sevgimin iki canı var seni sevmeye.
bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken sevmiyorum seni.
Şili'li şairdir.