bugün

benim olsa kesinlikle dayağına doyuracağım çocuktur.

oyuncak mağazasında, istediği alınmadığı için huysuzlanan, dikkat çekmeye çalışan ve en sonunda da bağıra bağıra ağlayıp yere yatan çocuktur. etrafınıza karşı mahçup olursun ona mı yanarsın, az sonra kucaklayıp öpeceğin çocuk milletin ayakkabılarıyla çiğnediği yerlerde debeleniyordur ona mı yanarsın...
Çocuklardan nefret etmeme sebep olan çocuktur.
1) çocuğa istediği oyuncağı alırsınız ve sesini keser.

2) inatlaşırsınız ve çocuk susmaz oyuncağı alırsınız ve sesini keser.

3) döversiniz ve daha çok ağlar hem üzülürsünüz hem de oyuncağı alırsınız ve sesini keser.

bu kadar şımartılmış olan bir çocukla başa çıkmak mümkün değildir.
ailesi tarafından iyi eğitilmemiş çocuktur.

çocuklar çok akıllıdırlar, anne babayı parmaklarında oynatmasını çok iyi bilirler.
çocuk, öyle bir ortamda anne babanın rezil olmayalım mantığıyla ona istediğini alacaklarını bildiği için bunu kullanır.
'elalem ne der'ci ebeveynlerimiz de çoğu zaman çocuğu o anlık susturup 'rezil olmak'tan kurtulurlar ve çocuğun tuzağına düşerler.
oysaki çocuğa verdikleri mesaj şudur : 'ortamda ağlaman bizim zayıf noktamız o zaman rezil olmamak için her istediğini yapmak zorunda kalıyoruz'. bu mesajı alan çocuk doğal olarak bu davranışını pekiştirerek devam ettirecektir. yıllar sonra da çocukları bir genç olduğu zaman biz nerde hata yaptık 'her istediğini yaptık' diye hayıflanacaklardır.

oysaki anne baba, o mağazada sadece bir kere çocuğun debelenmesini izleyip hiçbir şey yapmasa, çocuk bir süre hareketlerini abartarak devam ettirip sonrasında istediğinin olmadığını görünce susacaktır. çocuk bu harketlerini zaman içinde birkaç kere daha devam ettirecek ama aynı tutarlı tutumla karşılaştıkça zaman içinde ağlama davranışında sönme gerçekleşecektir.

aslında bu hayatın her alanındaki ilişkilerde geçerli olan bir kuraldır.

verilen her taviz yeni bir tavizin kapısını açar.

tutarlı ve net olmak her zaman güzeldir.

işte bunlar hep bilgi azizim.
gerekli öğretiyi ana babasından almayan çocuğun yapacağıdır. ulan arkadaş biz de çocuk olduk. köyde ilkokulu okurken kalemim bitecek masraf çıkacak eve diye kalemimi açmazdım. bir kara kalemle 1-2 ay yazı yazmışlığım var. zaten ebeveynlerin en büyük yanlışı ''çocuk aklı ermez'' düşünceleridir. asıl o yaşlarda öğrenir insan ne öğrenecekse.
bir kitapta yazıyordu, ona "oğlum neden ağlıyorsun" diye soracakmışız; çocuk da afallayacakmış "güya". olay marsta geçiyor olsa gerek.