aslında toplu taşıma araçlarının tümünde yaşanan durumdur.
siz arkada ezilir büzülürsünüz, yarım saatlik yolculukta en az 3 kişiyle akraba olmaktan son anda kurtulmuşsunuzdur.
otobüsten inmek sizin için tatlı bir hayalden ibarettir artık.
ama siz o durumdayken, hayat gayesi, 30 kişilik otobüsü minimum 50 kişi ile doldurmak olan şoför:
"geriye doğru ilerleyelim"
"arkalı önlü yanaşalım"
"arka boşluğu dolduralım" gibi cümleleri hiç tereddüt etmeden sarfetmektedir. ya bir boşluk vardır sizin gözünüzden kaçan ya da hayal dünyasında başka bir otobüs düşlemektedir şoför.
şoförün kendi cüzdanında gördüğü boşluğu senin görememenle aynı şeydir.
türkiye şartlarında şöförün görmediği boşluğu görmek çok daha şaşırtıcıdır. bir deha belirtisidir, lakin o deha otobüslerde harcanmaktadır..
şöför boşluk falan görmez. umurunda değildir. millet koyun gibidir, ilerle dersin ilerler. boşluk var dersin yürür.
domuz gribi var ! aşı ol, şuna rey ver , ruhunu ver, oyunu ver, ver oğlu ver. ilerleyelim beyler. ..'oturacakmısın evladım ! '
sizofrenlik belirtisidir efendim. zira sizofren olan; olmayan boslugu goren sofor de olabilir, eger bosluk varsa; olan boslugu goremeyen bizler de olabiliriz. nooluyo bu aksam bana ya?
orta ve arka kapıların tepesindeki aynalardan kaynaklanmaktadır şoförün dürbünlüğü. artık kalabalıktan cebime attıgım elimi göremediğim hallerde hep bir korku icinde orta kapıdan patır patır korkmadan inen yolculara telasla bakardım. üstlerine kapı anında kapınıverecek de sıkısacaklar da otobüs sürükleyecek de ben görgü tanığı diye konusacagım da.. hayret ederdim şoförün icgüdülerine. sonra bir gün aynaları gördüm. megersem ordan görüyormus cakal. ve böyleliklee öf cok uzadı.
siyasi konularda buna benzer tavırlar, takıntılar, kör dövüşleri olmaktadır. biri çıkar "bu parti harika" der, diğeri çıkar "üstüne işersem görürsün, bunun neresi harika?" der. şoförün gözüyle baktığınız zaman boşlük vardır, yolcu gözüyle baktığınız zaman boşluk moşluk yoktur herkes akraba olmuştur.

böyle durumlarda şoföre doğru sövünüz.
"geriye doğru ilerleyelim"
"arkalı önlü yanaşalım"
"arka boşluğu dolduralım"

sözlerini duyunca o para hırsıyla kendini kaybeden şoföre ve muavine bir güzel küfredeerim.çok güzel oluyor vallahi.

kimsenin kimseden bu kadar faydalanmaya hakkı yok. insan gibi yolculuk yapmak herkesin hakkı.
şirinleri görme ihtimali bile o boşluğu görme ihtimalinden daha yüksektir.
şöförün hayalgücüne erişememek.
yaşanmıştır ;

yaşlı teyze bağırır : ilerleyelim lütfen bize de yer açın.

sakallı abi : camdan dışarı mı çıkalım teyze.. !!
-arka boşluğu dolduralım.
-ulan şerefsiz sanki arkada halısaha maçı yapıyoruz.
bence o da görmüyo o boşluğu. boş atıp dolu çekmek denen hadisedir o.
gebze-harem
*: arka boş oturun.
(arkada dört kişi dördü de belli*) pis pis sırıtırlar birde üstüne."aha geliyor!" okunur düşünce balonlarından.
bi cesaret hadi dersin de gönlün elvermez. "ben biraz sonra ineceğim"le şoför ikna edilmeye çalışılır. Bu sırada şayet bir yolcu binerse...
içsel upuzun bir oh çekilir ayakta ve huzurlu yola devam edilir.
Tabi eğer şanslıysan...
görsel
belkide otobüs şöförü haklıdır. nasıl olsa adam dikiz aynasından bakıyor bizim göremediğimiz yerleri görebilir.

yeni bir işlem olsa otobüs iç zemininde kare kare numaralar olsa. şöför dese lüften 46 numaraya geçiniz, hanımefendi 13 numaradaki boşluğa ilerleyin gibisinden o zaman çok daha rahat olurdu.
çıldırmaya sebebiyet verir. şöförü otobüsden indirip akpili ağzına sokası gelir insanın.