bugün

bermuda kutsal üçgeni.
türk sanat camiasını, türk sanatını uzunca bir süre geriletmiş, arap/oryantal kültürü sağlam bir şekilde damarımıza enjekte edip, ilk doğu asimilasyonunu memleketimize getiren insandırlar.

ne yazık ki tepki alacağımı biliyorum ama öncesi ve sonrasını araştıracak olursanız, dil, sanatsallık, duyguların sömürülmesi açısından, haklılık kanıtlanacaktır.
(bkz: fazıl say)
"orhan'dan bağlamayı, ferdi'den ağlamayı, müslüm'den doğramayı öğrendik." denilesi durumdur.
sadece müziğin m' sinden anlamayan cahil cühelanın bu 2 yoz ve müzik cahili ismin arasına orhan gencebay gibi bir üstadı koyarak yapacağı karşılaştırmadır. zira orhan gencebay'ın müziği, zır cahil gerizekalıların ezbere kafadan uydurduğu gibi arabesk değil, temelinde adriyatik'ten çin seddine kadar olan havzadaki tüm müzikal değerleri barındıran bir müzik türüdür ve buna da bir çok müzikolog akademisyen ve müzisyen gencebay müziği adını vermektedir. literatüre de böyle geçmiştir.

türkiye'de bir başka müzisyen daha yoktur ki ismi bir müziğe bu şekilde verilmiş olsun. orhan gencebay'ın, müziği için "gencebay müziği" ifadesini kullanması, kendisini bir ekolün yaratıcısı olarak görme niyeti değil, kendisiyle aynı kategoride değerlendirilen isimlerden kendini ayırt etme kaygısıyla tercih ettiği bir söylem niteliği taşımaktadır. ki bilgisi, birikimi, eğitimi, yaptığı müziğin zenginliği, etkileşim içine girdiği müziksel kaynakların çeşitliliği ve müziksel vizyonunun genişliği dikkate alındığında bu konuda kendisine hak vermemek mümkün değildir. arabesk kelimesini reddedişinin ilk sebebi olarak, kelimenin yozlaşma, yozlaştırma, bozma anlamlarında kullanılmasını gösterir. orhan gencebay, kendi yaptığının türk müziğini bozmak değil, altyapı, üstyapı, orkestrasyon ve notasyon yönünden zenginleştirmek ve geliştirmek olduğunu söyler. ikinci sebep olarak, müziğine "arap müziği, arap'tan alınma, bizim müziğimiz değil" anlamında arabesk denmesi konusudur ki, gencebay kendi müziksel vizyonunu besleyen kaynakların arap müziğinden ibaret olmadığını, başta kendi değerlerimiz olan türk halk müziği ve türk sanat müziği olmak üzere, klâsik batı müziği, rock ve jazz gibi evrensel değerlerin yanında, hint müziği, yunan müziği, ispanyol müziği gibi geleneksel yerel folk müzik kültürlerinden yararlandığını, temelinde, kaidesinde türk müziği olan ilerici* ve deneysel* anlayışta bir sentez ortaya koymaya çalıştığını savunur.

türkiye'de arabesk diye tabir edilen geniş yelpazede yapılan müzikler ile karşılaştırıldığında, orhan gencebay'ın müziğinin farklılığı, müzikoloğundan tutun ortalama bir dinleyiciye "arabesk dinlemem ama orhan gencebay başka" dedirtecek kadar kanıksanmıştır nedense? zaten arabesk hakkındaki bütün tartışmaların kördüğüm olup kaldığı yer orhan gencebay'ın bu müzik içindeki koordinatlarının tam olarak belirlenememesidir. daha da cozutursak* bu müziğin, türk müziği içindeki koordinatlarının bir türlü saptanamamasıdır. 40'lı yıllarda, ithal mısır filmlerinin müziklerinin üstüne türkçe söz yazan, daha sonraları bununla yetinmeyip, mısır filmleri furyasına kapılan türk yönetmenlerin çektiği taklit filmlere hem söz yazıp hem müzik yapan saadettin kaynak, zamanının eleştirmenlerince ilk arabeskçi olarak itham edilmiştir meselâ... münir nurettin selçuk ise bunun bir adım ötesine giderek, arap filmlerinin senaryolarının kopyalarından ibaret olan bu yeni şarkılı melodram furyasına, filmlerde hem rol alıp hem şarkı söyleyerek ayak uydurmuştur. 70'lerde orhan gencebay ile başladığı söylenen şarkılı-türkülü arabesk film konseptinin asıl piri münir nurettin'dir nitekim.

orhan gencebay'ın bu müziğin yaratıcısı olduğu varsayımından hareketle, benim asıl merak ettiğim şey, ben bir hedenin yaratıcısıysam, benim yarattığım hedeye başkalarının bana hiç sormadan gudik bir isim takmalarının cezasını, acaba huop bilader napiyossuun deyip bu kişilerin ağzına ağzına vurmak suretiyle ibreti âlem için vermemin caiz olup olmadığıdır. orhan gencebay'ın "bu ismi ben koymadım, koyarken bana da sormadılar, yanlıştır ve de eksiktir" deyişindeki şikâyetçi ve bıkkın ifadenin derinlerinde bir yerinde, yılların polemikleriyle muhatap olmanın da sinir katsayısıyla çarpılmış bir ağzına ağzına vurmak hissiyatının kıpırdanışlar yaşadığına eminim. zaten eski bodycilerden, kodu mu oturtur, o ayrı. ne çare ki orhan baba olma konsepti limitleri ve engin hoşgörülü metropol dervişi kimliği dahilinde orhan gencebay'ın şikâyetim yaradana deyip sormasından başka seçeneği yok gibi.
ferdi babanın her türlü alacağı karşılaşmadır.
müslüm gürses gibi kimsenin şarkı yorumlayamayacağını düşünürsek. müslüm sker.

not: eski şarkılarından bahsediyorum. yenileri de iyi ama az bozmuş.
müslüm sek vurur, diğerleri su kullanır.
orhan gencebay vs ferdi tayfur karşılaştırması olsa anlardım eğer sen bunların yanında o küçük aklınla müslüm babayı yazıyorsan sen arabesk,tsm,thm,pop,rock,fantazi,cover gibi müzik türlerinden somutlaştırılmış manası ile müzikten anlamıyorsun. müslüm baba lan bu türkiyenin leonard coheni.
üçüde ayrı efsane olmakla birlikte ferdi tayfurun havada karada kazanacağı karşılaştırmadır.
(bkz: emmoğlu)
(bkz: çeşme)
(bkz: hasret sancısı)
(bkz: nisan yağmuru)
(bkz: derbeder)
(bkz: sabahçı kahvesi)
hakkı bulut.

masanın en sağlam ayağı yazılmadığı için, pekte sağlıklı bir liste değildir.

not: günümüz arabesk yavşaklığından nefret ediyorum.
not2: en büyük beşiktaş...
üç katı ızdırap.
orhan gencebay'ın asaleti, karizması, kişiliği ile ezip geçeceği kıyaslamadır.
hayran kitlesi olarak müslüm gürses dir kesin.
(bkz: muslum baba anami sik babam ol)
ferdi tayfur un sadece sen de mi leyla sı ile sikerteceği vs.
Orhan Gencebay'ın içinde bulunması haksızlık olduğunu düşündüğüm üçlü tanımlamadır.

Yapma evladım!

Orhan Gencebay müzisyendir, bestekardır, bağlama üstadıdır. Diğer ikisi yorumcudur, şarkıcıdır.

orucumu sündürme çocuğum.
maykıl ceksın, elvis presley, müslüm baba. dünyanın görüp göreceği efsane budur!
ferdi tayfur ile müslüm gürses arasında olması gereken versustur.
Orhan Gencebay sadece bir icracı değil bir müzik adamıdır.
orhan gencebay güreşçi olduğu için ikisini aynı anda yere serer.
orhan gencebayın her türlü önde olacağı karşılaştırma. tabi diğerleri de birer üstad ama orhan gencebay bambaşkadır.
nba'in beşli takaslarına benzer 3lü versustur. *
ya bu cahil sözlük yazarlarını aydınlatmak yine bize kaldı. sosyal, siyasi ve ekonomik nedenlerle kente göç edenlerin üç farklı sesidir söz konusu isimler. gencebay istanbula göçün başladığı ilk dönemin ruhuna hitap etmiş, tayfur 75-85 ortalarında istanbula göç etmiş ve gencebay dinleyen birinci kuşak göçmenlere göre biraz daha merkezden uzak yerleşimlerde ikamet etmiş kitlenin ruhunu okşayan şarkılar dillendirmiş, müslüm ise 80 sonları ve 90 ortalarında istanbula göç eden en varoş kitleye sahip ve yaşadığı hayata isyan etme noktasına gelen yığınların gönlüne taht kurmuş simgesel isimlerdir.

orhan gencebay: içerenköy tadındadır.
ferdi tayfur: cevizli, kartal kıvamındadır:
müslüm gürses: sarıgazi, sultanbeyli, şifa mahallesi kıvamındadır.

not: anadolu yakasında oturanlar ne demek istediğimi daha iyi anlamıştır sanırım.

tabi yukarıdaki kuşaklar artık karışmış ve konu sosyolojik olarak yeni evrelere doğru yol kat etmiştir.
orhan baba dinlemek insana mutluluk verir.
ferdi baba dinlemek insana umut verir.
müslüm baba dinlemek ise, insanı karamsar yapar.*
müslüm gürses'in şu yorumu yeter: "nereden sevdim o zalimi?"
orhan babanın her türlü alacağı karşılaştırmadır. fazıl say s*kt*rsin gitsin.