bugün

20.04.1923 yilinda Istanbul'da dogdu. Avukat Salih Sahabettin Beyin oglu, ünlü siyaset adami ve romanci Ebubekir Hazim Tepeyran'in ana tarafindan torunudur. Kumkapi'daki (bkz: Saint Benoit Fransiz lisesi)'nde basladigi ortaögrenimini Istiklal lisesi'nde bitirdi. Bir süre Istanbul üniversitesi hukuk ve edebiyat fakültesi'nde okudu. Yüksekögrenimini yarida birakarak sanat ve yayin hayatina girdi, Servet-i Fünun dergisinde sekreterlik(1943-1944), Milli Egitim Bakanligi tercüme bürosu'nda memurluk yapti. Vatan Gazetesi'nde sanat yazilari ve kitap elestirileri yazdi, fikra yazarligi yapti. 1969-1991 arasi Cumhuriyet gazetesi'nde fikra yazarligi yapti. 1992'de Milliyet gazetesi'nde yaptigi köse yazarligini halen Cumhuriyet gazetesinde sürdürmektedir. Gazetecilikle birlikte basladigi öykü yazarliginin ürünleri edebiyat dergilerinde yayimlandi. Daha çok öykücülügüyle taninan Akbal'in romanlari, deneme, söylesi, ani kitaplari, günceleri vardir. Garipler Sokagi ile Türk Dil Kurumu 1950 Roman Ödülü'nü, "Suçumuz Insan Olmak" adli romaniyla Türk Dil Kurumu 1958 Roman Ödülü'nü, "Berber Aynasi" adli hikaye kitabiyla 1959 Sait Faik Hikaye Armagani'ni kazanmistir.

Yazarin bayi hikayeleri, gerçekle-düs karisimi, bazi hikayeleri de, ani-hikaye karisimidir. Bunlar toplumsal olaylarla ilgili gözlemlere degil, anilara yada düslere dayali, içe dönük hikayelerdir. Çogu birinci kisi agzi ile yazilan bu hikayelerde, ani ile hikaye birbirine karismaktadir, aninin nerede bitip hikayenin nerede basladigini kestirmek zordur. Akbal hikayeleri, Behçet Necatigil'in deyisiyle "Konulu hikayeler degil de, belli konular çevresinde olusan anilar toplamidir.."

Hikaye Türü:
1- (bkz: Önce Ekmekler Bozuldu) (1946)
2- (bkz: Asksiz Insanlar) (1949)
3- (bkz: Bizans Definesi) (1953)
4- (bkz: Bulutun Rengi) (1954)
5- (bkz: ikisi) (1955)
6- (bkz: Berber Aynasi) (1958)
7- (bkz: Yalnizlik Bana Yasak) (1967)
8- (bkz: Tarzan Öldü) (1969)
9- (bkz: Istinye Sulari) (1973)
10- (bkz: ilk Yaz Devrimi) (1977),
11- (bkz: Karsi Kiyilar) (1973)
12- (bkz: Hey Vapurlar Trenler) (1981),
13- (bkz: Lunapark) (1983)
14- (bkz: Ey Gece Kapını üstüme Kapat) (1988)
15- (bkz: Hücrede Carmen) (1957)

Roman Türü:
16- (bkz: Garipler Sokagi) (1950)
17- (bkz: Suçumuz Insan Olmak) (1957)
18- (bkz: Insan Bir Ormandir) (1975)
19- (bkz: Düş Ekmeği) (1983)
20- (bkz: Batık Gemi) (1997)

Deneme-Söyleşi-Anı Türü:
21- (bkz: Şair Dostlarım) (1964)
22- (bkz: Dost Kitaplar) (1967)
23- (bkz: Konumuz Edebiyat) (1968)
24- (bkz: Temmuz Serçesi) (1978)
25- (bkz: Gençler Bize Bakıyor) (1978)
26- (bkz: Yaşamı Yeniden Kurmak) (1979)
27- (bkz: Atatürkçülük Savaşı) (1981)
28- (bkz: Atatürk Bir Gün Gelecek) (1981)
29- (bkz: Önce Şiir Vardı) (1982)
30- (bkz: Dünyaya Açılmak) (1982)
31- (bkz: Vatan Mahzun Ben Mahzun) (1983)
32- (bkz: Yaşayıp Görmek) (1984)
33- (bkz: Geçmişin içinden) (1985)
34- (bkz: Anı Değil Yaşam) (1985)
35- (bkz: Yarınlar Hesap Sorar) (1986)
36- (bkz: Susmak mı Konuşmak mı) (1987)
37- (bkz: Tarih En Büyük Yargıç) (1987)
38- (bkz: Bir de Simit Ağacı Olsaydı) (1990)
39- (bkz: Yüzyıldır Umutsuzluk) (1991)
40- (bkz: Senin Adın Aşk) (1993)
41- (bkz: Kırmızı Tenteneli Tramvay) (1993)
42- (bkz: Şairlere Ölüm Yok) (1994)
43- (bkz: Güzel Düşlerin Sonu) (1995)
44- (bkz: Şarkılarına Kadar Mahzun) (1997)
45- (bkz: Sözcüklerle Yolculuk) (1999)

Çocuk Türü:
46- (bkz: Dondurmalı Sinema)
47- (bkz: Yeşil Ev) (1990) *
onun gibi düşünmeyenlerin de kendisinden çok şey öğrenebileceği yazardır. insancıl,özgürlükçü ve türkçeye hakim bir aydındır. cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı halihazırda sürmektedir.hiroşimalar olmasın adlı inceleme kitabı ve şarkılarına kadar mahzun adlı deneme kitabı tavsiyedir.
yarım asırlık öykücü, edebiyatçı saygın bir turk buyugu. cumhuriyet gazetesindeki evet/hayır köşesi ciddiyetle okunasi şahsiyet.
türk basının en değerli, en itibarlı, en usta kalemlerinden birisi. kesinlikle dört entryden daha fazlasını hakediyor...
berber aynası kitabımı ''korkma senin için hiç eskimeyecek aynalar'' diye imzalayan,akyaka da yaşayan,eşinin de kendisi kadar tatlı olduğu, esprili edebiyatçımız.
alper görmüş'ün taraf'taki bugünki yazısına göre cumhuriyet gazetesinin yayın politikasını belirleyen şu sözleri akp'nin ilk iktidara geldiği dönemde eden zat.

--spoiler--
Roma tarihinde bir senatörden sık sık söz edilir. Bu senatör, toplantılarda hangi konu açılırsa, hangi sorun söze gelirse bir tek cümle söylermiş: 'Kartaca yıkılmalıdır.' Roma'nın büyük düşmanı Kartaca'ydı. Bu düşman yıkılmadan, ezilmeden, Roma, huzuruna, barışa, güvenliğe kavuşamayacaktı. Biz de 'AKP iktidarı yıkılmadan Türkiye'nin hiçbir sorunu çözülemez' diyenlerdeniz.
--spoiler--

bu yazıyı yazmasının nedeniyse akp iktidara geldikten sonra ilhan selçuk'un dengeli bir yayın politikası yürüteceklerini ve doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceklerini belirtmiş olmasıdır.
türk milletine sırf ak partiye oy veriyor diye dolaylı yoldan aptal demiş. lakin kurban bayramına şeker bayramı deme gafletinde bulunmuş über zekaya sahip üstün kişilik.

http://www.hakimiyetimill...Cneyt-arcay%C3%BCrek.html

(bkz: şeker bayramı)
--spoiler--
Yaşamda Bir Anlam Aramalı mı?

''Kopmak her şeyden. Kaçıp gitmek... Ama ne yapsan, ne etsen, nerelere gitsen, aradığını bulabilecek misin?''

Bir okur mektubuydu okuduğum... Bunalmış bir genç! Dert dökecek biri diye beni bulmuş. Hem soruyor hem yanıtlarını veriyor. Bir anlamı var mıymış yaşamanın? Çehov'un 'Üç Kızkardeş' oyunundaki Maşa''nın pencereden bakarken söyledikleri aklıma geldi: ''işte kar yağıyor, bunun bir anlamı var mı?''

Anlam! Bir yaşam boyu sorarız bunu kendimize, çevremize... Anlam, yaşamaktır. Soluk almaktır, şiir okumaktır, birini sevmektir, bir deniz kıyısında dolaşmaktır. Ormanlarda tek başına yürümektir. Öyle çok ki anlam! Ama gide gide anlamsızlaşır yaşam. Oysa kendimiziz anlamsızlaşan! Doğa değil, toplum değil... Biz... Sen, ben...

Ne zaman bir anlam ararız? Başımız sıkışınca... Aşk kırgını mıyız, yoksulluğun tatsızlığında mıyız, yalnızlığımızın kalesine mi kapatılmışız, yollar mı tıkanmış önümüzde... işte o zaman ''Nerde bu yaşamın anlamı'' deriz, bir avuntu ararcasına...

Ben böyle anlarımda hemen kitaplara sarılırım. Bir roman, eskiden okumuş olduğum... Her okuyuşumda bana yepyeni duyarlılıklar veren. Stendhal mi, Gidé mi, yoksa bir Sait Faik öyküsü mü?.. Cumalı'nın, Külebi'nin ezberimdeki dizeleri mi?

Kimi zaman hiçbir şey seni avutamaz... Hele işsizsen, sıkıntıdaysan, hastaysan ya da yakınlarından birinin ölümünü duymuşsan, daha düne kadar sana dost görünen birinin bir anda düşman kesildiğini anlamışsan...

Şu günler, hiç de iç açıcı değil! Lütfi Özkök dostum bir eski şiirinde ;Sıkıntı sıkıntı sıkıntı...; diye yazmıştı. ;Bir yağmur yağıyor şiirlerimin üstüne...; diyordu. Öyle anlar gelir çatar ki hüzünlenmek bir çeşit zenginlik olur. Toplumun içine itildiği çıkmazda çevrendeki her birey gibi, ülkenin dört bir yanındaki her yurttaş gibi, düşünür, düşünür durursun, bu iş nereye varacak?..

Sokaklar, meydanlar insanlarla dolar taşar. Ellerinde sloganlar, dillerinde 'Susma, sustukça!...' çığlıkları... Susmazsın, susamazsın... Anday'ın yazdıklarını anımsar, sesler verip sesler almak; istersin. Boşa giden sesler! Kimsenin kulak asmadığı yakınmalar...

Bak, daha düne kadar 'geçinemiyoruz' diye bağırıyordum. Al sana dediler, birden yabancı paraların değerini yükselttiler, cebindeki para yarı yarıya eksildi! Şimdi ne diye bağıracaksın? Bağırdıkça, yakındıkça tepene yumruklar iniyor! Sussan bir türlü, konuşsan, yazsan, sokaklara düşsen bir türlü! Senin gibi acılar çeken kolluk görevlilerinden yediğin dayak da işin cabası!..

Yaşamın bir anlamı var mı? Hadi ara da bul! Romanlarda, şiirlerde belki var, ama gerçek yaşamda izi bile yok! Hem bunu düşünmene bile vakit yok! Hatta izin yok!

Yaşamın anlamını soran dost okuruma başka ne diyebilirim ki?


--spoiler--

Kaynak: Oktay Akbal,Konumuz Edebiyat, Varlık Yayınevi, istanbul, 1975, ss. 53-54.
''en sevdiğim yerli yazar'' demeye yakın olduğum yazar, babam, her şeyim.
gittiğim özel diyaliz merkezinde geçen yıl digitürk'den yazılarını okumuş olduğum yazar.
son derece hümanist(!), ilerici(!) bir yazar. 19.08.1970 tarihli cumhuriyet gazetesindeki yazısında yakın tarihin inkılap görünümlü projelerine ithafen diyor ki muhterem; "devrimler için oylama yapılamaz". böyle de demokratik ve insancıl bir kafa yapısına sahiptir kendileri.
Türkiye'de yazar sıfatını hakeden nadir yazarlardan. Mekanı cennet olsun.
(bkz: Ebubekir Hazim Tepeyran)
işçi partisi'ne katılmıştır.
öykü, roman ve deneme yazarı. ilk gerçekçi yazarlarımızdan Ebubekir Hâzım Tepeyran’ın torunudur. istanbul Üniversitesi Hukuk ve Edebiyat fakültelerinde sürdürdüğü yükseköğrenimini yarıda bırakarak edebiyatı uğraş edindi. “Serveti Fünun – Uyanış” dergisinde çalıştı. Vatan, Barış, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde fıkra yazarlığı yaptı. Savaşın yarattığı bunalımlar karşısında orta tabaka insanının yaşamına özgü acıları, yoksullukları, küçük serüvenleri işleyen öykülerden oluşan ilk kitabı “Önce
Ekmekler Bozuldu”, ilgiyle karşılandı. Günlük yazılarında toplumun sorunlarına Kemalist öğreti doğrultusunda çözüm getirmeye çalışan bir yazar olarak göründü.
“Suçumuz insan Olmak” (1957) romanı ile Türk Dil Kurumu; “Berber Aynası” (1985) adlı öykü kitabı ile Sait Faik hikâye ödüllerini kazandı. Halen Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır (1990). Yapıtları arasında “Garipler
Sokağı” (roman, 1950), “Şair Dostlarım” (1964), “Dost Kitaplar” (1967), “Yalnızlık Bana Yasak” (öyküler, 1967), “Anılarda Görmek” (1972), “istinye Suları” (1973), “insan Bir Ormandır” (1975), “Atatürk Yaşadı mı?” (1975),
“Gençler Bize Bakıyor” (yazılar, 1978), “Hey Vapurlar Trenler” (öyküler, 1981), “Önce Şiir Vardı” (1982), “Lunapark” (1983), Önce Aşk (1993), Şairlere Ölüm Yok (1994), Güzel Düşlerin Sonu (1995), Şarkılar Kadar Mahzun (1997) ve Batık Bir
Gemi (1997) sayılabilir.

Kaynak: http://www.yeniansikloped...kbal-oktay/#ixzz2OQEJIASC
bugün doğum günü olan ünlü yazar.
büyük edebiyatçı, okunası yazar, yaptığı işe hakkını veren kişidir.
popüler kültürün içinde pek yoktu. yaşı da geçkindi. yazıp geçti. öylesine çala kalem değil. dolu dolu. okumak isteyen okudu ve okuyacak. mekanın cennet ola.

güle güle usta
bugün itibarı ile kaybettiğimiz usta edebiyatçı.
Ilkyaz devrimi isimli, okunası ve güzel bir öykü kitabı olan yazar.
2 yıl önce bugün vefat eden Gazeteci, yazar.
Mekanı cennet olsun.*
Hikaye ve romanlarinda orta kesimin umutsuzluklarini işlemiştir.

Hikaye: berber aynası, önce ekmekler bozuldu, sahil kahvesi, kibrit alevi, istasyon...

Roman: suçumuz insan olmak, garipler sokağı, batık bir gemi, düş ekmeği...
bugün görse nefretle anacağı yazarlara sahip olan cumhuriyet gazetesi yazarı.
güncel Önemli Başlıklar