bugün
- vatandaşlık farkı alan otel12
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim11
- türkiyede çok abartılan arabalar15
- futbolcu ismiyle nick almak10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- bik bik'in balona binmesi26
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- anın görüntüsü18
- kanınıza rengini verir misiniz16
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız8
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı9
- abır nerede sorunsalı8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan15
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı8
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı48
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş11
- aristoteles'in orta yolu10
organization for economic cooperation and development.
ekonomik kalkınma ve işbirliği örgütü.ekonomik gelişmeyi ve dünya ticaretini desteklemek amacıyla 1961'de kuruldu.kararları bağlayıcı olmayan oecd,esasta bir danışma örgütüdür.programını çeşitli görüşmeler,seminerler,konferanslar ve yayınlar yoluyla gerçekleştirmeye çalışır.avrupa ülkelerinin tamamına yakını,abd ve diğer gelişmiş birçok ülke,bu kuruluşa üyedir.türkiye de üyeleri arasındadır.
ekonomik kalkınma ve işbirliği örgütü.ekonomik gelişmeyi ve dünya ticaretini desteklemek amacıyla 1961'de kuruldu.kararları bağlayıcı olmayan oecd,esasta bir danışma örgütüdür.programını çeşitli görüşmeler,seminerler,konferanslar ve yayınlar yoluyla gerçekleştirmeye çalışır.avrupa ülkelerinin tamamına yakını,abd ve diğer gelişmiş birçok ülke,bu kuruluşa üyedir.türkiye de üyeleri arasındadır.
Organisation for Economic Co-operation and Development(Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü)'ın kısaltılmış adı. 1948'de kurulan Avrupa Ekonomik işbirliği Örgütü'nün (OEEC) doğrudan mirasçısıdır. üç vazgeçilmez ilkesi vardır:
* Finansal istikrarın eşzamanlı olarak korunduğu üye ülkelerde ve hem de özellikle gelişmekte olan ülkelerde halkın yaşam standartının iyileştirilmesi, sürekli ve dengeli ekonomik gelişim sağlayan politikaya destek ve yardım, işsizliğin ortadan kaldırılması;
* Ekonomik genişleme politikasının uyandırılması ve sosyo-ekonomik eşgüdümlü gelişmenin desteklenmesi;
* Uluslararası yükümlülüklere uygun olarak çok taraflı ve ülkeler arasında ayrım gözetmeyen dünya ticaretinin geliştirilmesine destek verilmesi.
* Finansal istikrarın eşzamanlı olarak korunduğu üye ülkelerde ve hem de özellikle gelişmekte olan ülkelerde halkın yaşam standartının iyileştirilmesi, sürekli ve dengeli ekonomik gelişim sağlayan politikaya destek ve yardım, işsizliğin ortadan kaldırılması;
* Ekonomik genişleme politikasının uyandırılması ve sosyo-ekonomik eşgüdümlü gelişmenin desteklenmesi;
* Uluslararası yükümlülüklere uygun olarak çok taraflı ve ülkeler arasında ayrım gözetmeyen dünya ticaretinin geliştirilmesine destek verilmesi.
Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development), ekonomik ve sosyal gelişimi sağlamak, üyeleri arasında işbirliğini güçlendirmek, global bazda sorunlara çözüm üretmek üzere kurulmuş bir organizasyondur. Organizasyon bünyesinde tartışılan problemler üye ülkeler arasında anlaşmalar yolu ile çözümlenmeye çalışılır. Ancak çoğunlukla tercih edilen yöntem ulusal politikaların etkilerinin birbirleriyle paylaşım sonucu uyumlaştırılmasının sağlanması ve bu konuda yol gösterici rol oynanmasıdır.
OECD, yirmi kurucu ülke tarafından 14 Aralık 1960'da Paris Anlaşması ile kurulmuş ve anlaşma, 30 Eylül 1961'de yürürlüğe girmiştir.
OECD'nin kuruluşu sırasında üç temel amaç benimsenmiştir. Bunlar;
-Üye ülkelerde kendi kendine yeterli en yüksek ekonomik gelişme ve istihdamı sağlamak, bu esnada mali istikran korumak,
-Üye olan ve olmayan ülkelerde ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmak,
-Dünya ticaretinin uluslararası taahhütler çerçevesinde ve ayrımcı olmayan bazda gelişmesine yardımcı olmaktır.
OECD'nin, uluslararası mali işbirliğinin sağlanması veya ticaretin serbestleştirilmesi şeklinde özel bir görev alam yoktur. Daha çok ekonomik ve ticari konuların ele alındığı bir "tartışma ve inceleme forumu" niteliği vardır. OECD, uluslar üstü yetkiyle donatılmış bir kuruluş değildir. Diğer bir deyişle ülkeler üzerinde yaptırım gücü yoktur. OECD sadece, üye ülkelerin ekonomik, mali, sosyal ve siyasal uygulamalarının belli bir uyum içinde ortaklaşa öğrenilip ahenkleştirilmesine, ortak sorunların çözümlenmesine, bu alanlarda uyulması zorunlu veya ihtiyari kuralların ortaya konulmasına imkan hazırlamaya yönelik sürekli bir müzakere ve konferans ortamıdır.OECD, üye ülkelere yönelik iki tip karar almaktadır. Bunlar, "Karar" ve "Tavsiye Kararlaradır. Kararlar aksine hüküm olmadıkça, lehte oy veren ülkeleri bağlayıcı niteliktedir. Buna karşılık tavsiye kararlarının hukuki yönden üye ülkeleri bağlayıcı niteliği yoktur.Üye ülkeler uygun görürse uygulamaya konulmaktadır. Bütün bu kararlar, tüm üye ülkelerin onayıyla kabul edilir. Üyelerden birinin olumsuz oyu kararı engeller, üyelerden bir veya birkaçının çekimser kalması ise kararın kabul edilmesini engellemez. Ancak, alman karar çekimser kalan ülkeyi bağlamaz. Hukuki yükümlülük getirmesine rağmen Konsey kararlarının müeyyidesi yoktur
OECD, yirmi kurucu ülke tarafından 14 Aralık 1960'da Paris Anlaşması ile kurulmuş ve anlaşma, 30 Eylül 1961'de yürürlüğe girmiştir.
OECD'nin kuruluşu sırasında üç temel amaç benimsenmiştir. Bunlar;
-Üye ülkelerde kendi kendine yeterli en yüksek ekonomik gelişme ve istihdamı sağlamak, bu esnada mali istikran korumak,
-Üye olan ve olmayan ülkelerde ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmak,
-Dünya ticaretinin uluslararası taahhütler çerçevesinde ve ayrımcı olmayan bazda gelişmesine yardımcı olmaktır.
OECD'nin, uluslararası mali işbirliğinin sağlanması veya ticaretin serbestleştirilmesi şeklinde özel bir görev alam yoktur. Daha çok ekonomik ve ticari konuların ele alındığı bir "tartışma ve inceleme forumu" niteliği vardır. OECD, uluslar üstü yetkiyle donatılmış bir kuruluş değildir. Diğer bir deyişle ülkeler üzerinde yaptırım gücü yoktur. OECD sadece, üye ülkelerin ekonomik, mali, sosyal ve siyasal uygulamalarının belli bir uyum içinde ortaklaşa öğrenilip ahenkleştirilmesine, ortak sorunların çözümlenmesine, bu alanlarda uyulması zorunlu veya ihtiyari kuralların ortaya konulmasına imkan hazırlamaya yönelik sürekli bir müzakere ve konferans ortamıdır.OECD, üye ülkelere yönelik iki tip karar almaktadır. Bunlar, "Karar" ve "Tavsiye Kararlaradır. Kararlar aksine hüküm olmadıkça, lehte oy veren ülkeleri bağlayıcı niteliktedir. Buna karşılık tavsiye kararlarının hukuki yönden üye ülkeleri bağlayıcı niteliği yoktur.Üye ülkeler uygun görürse uygulamaya konulmaktadır. Bütün bu kararlar, tüm üye ülkelerin onayıyla kabul edilir. Üyelerden birinin olumsuz oyu kararı engeller, üyelerden bir veya birkaçının çekimser kalması ise kararın kabul edilmesini engellemez. Ancak, alman karar çekimser kalan ülkeyi bağlamaz. Hukuki yükümlülük getirmesine rağmen Konsey kararlarının müeyyidesi yoktur
mottosu whatever the weather we must move together olan kuruluştur.
türkiye nin de onayıyla israil 10 mayıs 2010 tarihinde oecd üyesi olmuştur.
tüm verilerinde diplerde süründüğümüz organizasyon.
Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Örgütü tarafından üç yılda bir yapılan ve 15 yaş grubundaki öğrencilerin zorunlu eğitim sonunda hayata hazır oluş durumlarını belirlemeyi amaçlayan dünyanın en kapsamlı eğitim araştırması PISA 2012 (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçları açıklandı. PiSA 2012ye göre Türkiye değerlendirilen 65 ülke arasında ilk 40a giremedi. Matematikte 44. sırayı alan Türkiye, fende 43, okuma becerilerinde ise 42. sırada yer aldı....
--spoiler--
OECD dün 2012 PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) test sonuçlarını açıkladı. Türkiyenin OECD içindeki sırası pek de değişmedi. Olumlu olan tek tarafı, öğrencilerin üç kategoride aldıkları puanların ortalaması 2009da olduğu gibi yükseliyor olması. Ama şurası çok açık, 2012de 2009a göre daha az bir artış olmuş. Artış ivmesinde yavaşlama gözleniyor. 2009daki hızlı puansal artış için yapılan OECD değerlendirmesinde, 1999daki zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılmasının ve okullaşmadaki artışın etkisi olarak görülmüştü.
2012de, 2009a göre okumada 11, bilimde 9, matematikte ise sadece 3 puanlık iyileşme var. 2012de, 2006ya göre bakıldığında, bilim puanı 39 puan artarken, okumada 28, matematikte 24 puan artabilmiş.
PISA 2012 sonuçlarına göre Türkiyenin OECD içindeki ülkeler sırasında; okumada, en üst dilimdeki öğrenciler 4 sıra, kötü dilimdekiler ise 1 sıra yükselmiş. Bilimde her en iyi ve en kötü iki dilimde birer sıra yukarı çıkmışız. Kötü haber matematikte; olduğumuz yerde kalmışız. OECD dışındaki 31 ülkeyi de kapsayan 65 ülkelik sıralamada düştüğümüz tek alan matematik. Türkiye, en üst dilimde bir sıra (41. sıradan 42ye), en alt dilimde ise 2 sıra aşağı (44.sıradan 46ya) inmiş.
Türkiyedeki 15 yaş grubundaki öğrenciler, OECDdeki akranlarının ortalama puan değerlerine; en çok okumada yakın, en çok matematikte uzaklar.
OECD, rapordaki Türkiye değerlendirmesinde; matematikte en düşük 10. dilimdeki öğrencilerin başarısında 2003e göre 300 puandan 338 puana çıkıldığını ve bunun önemli bir başarı olduğunu not düşüyor. On yıllık dönemde, okullar arası farkların kapanmadığını, ancak aynı okuldaki en yüksek performansa sahip öğrencilerin performansları değişmezken, en düşük performansa sahip öğrencilerdeki iyileşme ile iki grup arasındaki farkın azaldığını not düşüyor.
Ancak matematik başarısını gösteren tabloda da yer aldığı gibi, 2006dan 2009a gelinirken sağlanan 10 puanlık iyileşme o yıllarda kalmış; 2012de de öğrencilerin yüzde 42si 2.seviye altında, en başarılı olan kesim de 5. seviye üstünde yüzde 5.9da. Sadece karşılaştırma için Çinde (Şanghay ölçümü), 2. seviye altı yüzde 3.8de, 5. seviye ve üstünde ise yüzde 55.4te.
Okuma ve bilimde de, en yüksek dilimlerden çok en düşük dilimlerde çok minimal de olsa iyileşme gözleniyor. Ancak kayda değer değil.
Gelişmiş ülke olma yolunda en önemli sermaye eğitimli insan kaynağı. Bunun da ölçüsü, aynı sınava katılmış diğer ülkelerle yapılan karşılaştırma. Hem de yakın gelecekte işgücüne katılacak bugünün genç kuşağının, uluslararası rekabette nerede olduklarını gösteren PISA testi.
PISAda iyileşmenin yavaşladığı gözleniyor. Özellikle, katma değer yaratacak, verimlilik artışına ve yenilikçiliğe temel oluşturacak matematik bilgisindeki görece eksiklik ve başarısızlık, gelecekte olmasını arzu ettiğimiz rekabetçi bir ekonomi açısından umut kırıcı. Umut kırıcı, çünkü bu alanda kaygılı olduğunu belli eden ve geleceğe dönük bir planı olduğunu hissettiren bir siyasi irade de yok. Uğur Gürses.
--spoiler--
--spoiler--
OECD dün 2012 PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) test sonuçlarını açıkladı. Türkiyenin OECD içindeki sırası pek de değişmedi. Olumlu olan tek tarafı, öğrencilerin üç kategoride aldıkları puanların ortalaması 2009da olduğu gibi yükseliyor olması. Ama şurası çok açık, 2012de 2009a göre daha az bir artış olmuş. Artış ivmesinde yavaşlama gözleniyor. 2009daki hızlı puansal artış için yapılan OECD değerlendirmesinde, 1999daki zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılmasının ve okullaşmadaki artışın etkisi olarak görülmüştü.
2012de, 2009a göre okumada 11, bilimde 9, matematikte ise sadece 3 puanlık iyileşme var. 2012de, 2006ya göre bakıldığında, bilim puanı 39 puan artarken, okumada 28, matematikte 24 puan artabilmiş.
PISA 2012 sonuçlarına göre Türkiyenin OECD içindeki ülkeler sırasında; okumada, en üst dilimdeki öğrenciler 4 sıra, kötü dilimdekiler ise 1 sıra yükselmiş. Bilimde her en iyi ve en kötü iki dilimde birer sıra yukarı çıkmışız. Kötü haber matematikte; olduğumuz yerde kalmışız. OECD dışındaki 31 ülkeyi de kapsayan 65 ülkelik sıralamada düştüğümüz tek alan matematik. Türkiye, en üst dilimde bir sıra (41. sıradan 42ye), en alt dilimde ise 2 sıra aşağı (44.sıradan 46ya) inmiş.
Türkiyedeki 15 yaş grubundaki öğrenciler, OECDdeki akranlarının ortalama puan değerlerine; en çok okumada yakın, en çok matematikte uzaklar.
OECD, rapordaki Türkiye değerlendirmesinde; matematikte en düşük 10. dilimdeki öğrencilerin başarısında 2003e göre 300 puandan 338 puana çıkıldığını ve bunun önemli bir başarı olduğunu not düşüyor. On yıllık dönemde, okullar arası farkların kapanmadığını, ancak aynı okuldaki en yüksek performansa sahip öğrencilerin performansları değişmezken, en düşük performansa sahip öğrencilerdeki iyileşme ile iki grup arasındaki farkın azaldığını not düşüyor.
Ancak matematik başarısını gösteren tabloda da yer aldığı gibi, 2006dan 2009a gelinirken sağlanan 10 puanlık iyileşme o yıllarda kalmış; 2012de de öğrencilerin yüzde 42si 2.seviye altında, en başarılı olan kesim de 5. seviye üstünde yüzde 5.9da. Sadece karşılaştırma için Çinde (Şanghay ölçümü), 2. seviye altı yüzde 3.8de, 5. seviye ve üstünde ise yüzde 55.4te.
Okuma ve bilimde de, en yüksek dilimlerden çok en düşük dilimlerde çok minimal de olsa iyileşme gözleniyor. Ancak kayda değer değil.
Gelişmiş ülke olma yolunda en önemli sermaye eğitimli insan kaynağı. Bunun da ölçüsü, aynı sınava katılmış diğer ülkelerle yapılan karşılaştırma. Hem de yakın gelecekte işgücüne katılacak bugünün genç kuşağının, uluslararası rekabette nerede olduklarını gösteren PISA testi.
PISAda iyileşmenin yavaşladığı gözleniyor. Özellikle, katma değer yaratacak, verimlilik artışına ve yenilikçiliğe temel oluşturacak matematik bilgisindeki görece eksiklik ve başarısızlık, gelecekte olmasını arzu ettiğimiz rekabetçi bir ekonomi açısından umut kırıcı. Umut kırıcı, çünkü bu alanda kaygılı olduğunu belli eden ve geleceğe dönük bir planı olduğunu hissettiren bir siyasi irade de yok. Uğur Gürses.
--spoiler--
OECD sıralamasında "sevinebileceğimiz" rakamlar da var:
- Mesela, en az biz kanserden ölüyoruz...
- Ya da: Sigara tüketiminde bizim üstümüzde 8 ülke var; birinci veya üçüncü değiliz.
- En çok "şişko", bizim memlekette değil.
- Kafayı çekmek söz konusu olunca, sondan birinciyiz.
Bakın:
http://galeri.uludagsozluk.com/r/oecd-667186/
- Mesela, en az biz kanserden ölüyoruz...
- Ya da: Sigara tüketiminde bizim üstümüzde 8 ülke var; birinci veya üçüncü değiliz.
- En çok "şişko", bizim memlekette değil.
- Kafayı çekmek söz konusu olunca, sondan birinciyiz.
Bakın:
http://galeri.uludagsozluk.com/r/oecd-667186/
Yayınladığı rapora göre gelir dağılımı eşitsizliğinde Türkiye 2. Sıradadır.
Turkiye, Almanya, ABD gibi ulkelerin aralarinda bulundugu ekonomik kalkınma ve işbirliği örgütü. Istatistikciler icin kutsal bilgi kaynagidir.
link: http://stats.oecd.org/
OECD`nin yaptigi bir istatige gore 15 yasindaki cocuklarin ilerde ogretmen olma istekleri arastiriliyor. Sasirtici bir sekilde bu istatistikte Turkiye birinci , Guney Kore ikinci , Estonya sonuncu, Almanya ise sondan birinci sirada yer aliyor.
OECD nin yaptigi bir baska arastirmada yuksek egitimli kisilerin sosyal aglari kullanma sıklığı araştırılıyor. Tahmin edilebilecegi uzere Turkiyede yuksek egitimli kimseler de sosyal medyayi cok kullaniyor ve oran olarak da bu %70 ancak Almanya`da %40 lik bir oranla OECD ulkeleri icinde bu istatistikte en dusuk paya sahip.
link: http://stats.oecd.org/
OECD`nin yaptigi bir istatige gore 15 yasindaki cocuklarin ilerde ogretmen olma istekleri arastiriliyor. Sasirtici bir sekilde bu istatistikte Turkiye birinci , Guney Kore ikinci , Estonya sonuncu, Almanya ise sondan birinci sirada yer aliyor.
OECD nin yaptigi bir baska arastirmada yuksek egitimli kisilerin sosyal aglari kullanma sıklığı araştırılıyor. Tahmin edilebilecegi uzere Turkiyede yuksek egitimli kimseler de sosyal medyayi cok kullaniyor ve oran olarak da bu %70 ancak Almanya`da %40 lik bir oranla OECD ulkeleri icinde bu istatistikte en dusuk paya sahip.
E'sinin Europe değil ekonomi olduğu sanayileşip zengin olmuş ülkelerin olduğu örgüt.
Organisation de coopération et de développement économiques=Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü
Organisation de coopération et de développement économiques=Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü
Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl, son 50 yılda Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkelerde vergi yükü ortalama yüzde 38 artarken Türkiye’deki artışın yüzde 140 olduğuna dikkat çekti.
Ekonomi iş birliği ve kalkınma Örgütü bilin bakalım 2019 için nasıl tahminlerde bulunmuş... 2019 Türkiyesinde öngörülen daralmanın daha fazla olacağını tahmin ediyorlarmış. Aksini hiçbir zaman zaten iddia etmemiştik. Dolayısıyla örgüt büyüme tahminini de değiştirmiş. OECD Türkiyeye yönelik daralma tahminini 1,8'den 2,6 olarak revize etmiş. Dün itibariyle açıklanan tahmin raporunda, türkiye yerel seçimleriyle paralel ilerleyen yatırımcı endişesinin önümüzdeki yılın rakamlarını da etkileyeceğini belirtip raporda yatırımcıların belirsizlik ortamından etkilendiği vurgulanmış. Nitekim bi önceki konularda yatırımcı eleştireleri birçok kez ekonomistler tarafından kaleme alınıp, rusya borsasından bile daha ucuz olan hisselerimizin elimizde patlaması çok çok kez tartışılmış olup, tablolar değiştirilmişti. Toparlanıp şişirilmeye çalışılan verileri göz önünde bulundurmadan toparlayalım...
Küresel büyüme öngörümüzde istisnasız değiştirildi.
OECD küresel ekonomide de büyüme tahminini 2019 için yüzde 3,2'ye düşürdü. 2018'deki tahmini yüzde 3,5 idi.
Tahminlerin düşmesindeki etkenler ise; ticaret ve yatırımların Avrupa ve Çin'deki sert düşüşü iş ve tüketici güvenlerindeki düşüşle belirsizliğin koruduğu belirtildi. Ha bide tabii ki artan küresel ticari gerilimlerin etkili olduğu vurgulandı.
Raporda ayrıca ticari büyümenin de 2019’da yüzde 2.0 olacağı öngörülürken, söz konusu verinin küresel finansal krizden bu yana görülen en düşük düzeyde olduğu belirtildi.
Küresel büyüme öngörümüzde istisnasız değiştirildi.
OECD küresel ekonomide de büyüme tahminini 2019 için yüzde 3,2'ye düşürdü. 2018'deki tahmini yüzde 3,5 idi.
Tahminlerin düşmesindeki etkenler ise; ticaret ve yatırımların Avrupa ve Çin'deki sert düşüşü iş ve tüketici güvenlerindeki düşüşle belirsizliğin koruduğu belirtildi. Ha bide tabii ki artan küresel ticari gerilimlerin etkili olduğu vurgulandı.
Raporda ayrıca ticari büyümenin de 2019’da yüzde 2.0 olacağı öngörülürken, söz konusu verinin küresel finansal krizden bu yana görülen en düşük düzeyde olduğu belirtildi.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar