bugün

Şu yüzyıldaki kalemi en güçlü şairdir bence. Ne yalan söyleyeyim; eleştirdiği kişilerden biri olmak istemezdim.

Süleymannamesi fenadır;

Sen gül diyarının yapma gülüsün!
Aynı yapmacıkla Çoban Sülü’sün!
Yoktur izlediğin bir dava yolu;
Bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün!
Türk’e zıt sermaye merkezlerinden,
Bir zikzaklı yolda hep, güdülüsün!
Milli yekparelik gelmez işine;
Bu yüzden parçalı, bölüntülüsün!
Ve devlete mason biraderlerin
Tam da maslahata denk ödülüsün!
Ne sır sendeki bedava oluş!
Problemler içinde en müşkülüsün!
Fikir dağlar boyu kocaman kitap;
Sen de o kocaman kitabın bir virgülüsün!
Böyleyken ustasın gözbağcılıkta;
Cüceler sirkinin baş Herkülüsün!
Gözyaşı ve çığlık vatanında sen,
Hüzün bahçesinin şen bülbülüsün!
Büzülmüş susarken mahzun hakikat,
Davuldan ziyade gümbürtülüsün!
Teokratik rejim olmaz deyip de,
Peşinden müslüman görüntülüsün!
Kolera, vergiler, zamlar, enflasyon;
Bir felaketsin ki, binbir türlüsün!
Gelirsiz giderli bütçelerinle,
Her yıl, milyar milyar köpürtülüsün!
Okka okka vicdan satıl alırsın;
Topuzu altından oy baskülüsün!
Bir gökdelen sanır seni gören göz;
Bilmez ki, temelden çöküntülüsün!
Büyük Kongre, dikiş tutturduğun yer;
Meclise gelince söküntülüsün!
Bağlısın hak bilmez yeminlilere;
Hakkı bilenlerden çözüntülüsün!
Üçbuçuk mebusa kaldı diye fark,
Kimbilir, ne kadar üzüntülüsün!
Millet gökten adam dilensin, dursun!
Ümit fakirinin keşkülüsün!
Kuzum, senin neren Anadolludur?
Türk’ e Amerikan püskürtülüsün!
Farkın şu ki, eski Başbakanlardan,
Sen o belaların son püskülüsün!
Şair, yazar, düşünür.
Şair (olarak) beyni kafasına sığmayan biri.
bir türkçe yağısıdır, düşmanıdır kendisi. türk dilinin varlığından yoksul kalmış olsa gerek ki şöyle bir eleştiri sunmuştur:

''türkçede, kendi öz anlamı olarak tek bir mücerret mefhum yoktur.
aşağıdaki, hemen her lisanda mevcut mücerret mefhumların türkçe karşılığını arayınız:
zaman, mekân, mesafe, zevk, şevk, mevzuu, merkez, mihrak, gaye, mefkûre, din, allah ve nâmütenâhîye kadar sayabiliriz.

mücerret mefhumların hattâ basitlerinden olan bu kelimelerden bir tanesini bile türkçede bulamazsınız.
allah’ adının hiçbir lisanda eşi bulunmaz hâs ve âlem ismi olması bir tarafa, ilâh mânasına her dilde mevcut kelime bile türkçede yoktur. "tanrı" kelimesi "tanyeri"nden gelir ve mücerretlikle alâkasız, putperestlikten kalma bir madde ismi olmaktan ileriye geçemez.
"mevzuu" kelimesine uydurulan "konu" ise "koymak" gibi kaba ve maddî bir fiile dayanır.
"vazetmek" fiili "koymak" değildir ve onun üstünde bir mânayı (nüans-gamiza) belirticidir.''

tanrı sözcüğü tanyerinden gelmiştir diyecek kadar bilgisizdir. tanrı sözcüğü tengri'den gelmiştir. gök ile ilişkilendirilebilir. bunca islam alimi de bu sözcüğü kullanmışlardır: ahmed yesevi, yunus emre ve dahi süleyman çelebi ve osmanlılar (bkz: tanrı yıkığu aşıkpaşaoğlu tarihi)

neyse, kendisi dilbilimci de değildir. ''konu'' sözcüğü ile ''koymak'' eylemi arasında bir bağlantı kurmuş. dilbilimci değil diyorum ya, ''konuşma''yı da koyuşmak olarak anlamış olabilir...

konuşma, bir yerde buluşma(konmak eyleminden) gelmiştir. bu daha sonrasında biçim değiştirerek iki kişi arasında söyleşme, aytışma anlamı kazanmıştır. bu sözcük de böyle evrilmiştir...

neyse geçelim. diğer dediği sözcüklere gelelim:

zaman sözcüğü: eski türkçede ''öd'' biçiminde geçer. süre, süreç, sürev. sözcükleri de bu sözcük yerine kullanılabilir. uzun süreli olan için de çağ sözcüğü kullanılır.

mekan: yer sözcüğü oturmuştur, uydurma değildir. mekan sözcüğünün türkçede karşılığı yok demek pespayelik örneğidir. kıpçaklarda jir, jer, cir biçiminde geçer.

mesafe: ara, aralık, uzaklık; uydurma değildir türkmen türkçesinden, kazaklara kadar hepsi kullanır(hatta mesafeyi kullanmazlar.)

zevk: tümcenin gidişine göre beğeni, tat, eğlence biçiminde dili de varsıllaştırarak kullanılabilir, dile oturmuş sözcükler karşısında durur.

şevk: istek(hemen hemen tüm türk lehçelerinde), benzer anlamlarını saymıyorum.

merkez: ortay, orta(kazak türkçesinde ortalık)

mihrak: odak(merceğin ateş yaktığı nokta anlamında, nişanyan)

gaye: amaç(azerbaycan türkçesinde), erek.

mefkure: bu sözcük zaten uydurmadır, ziya gökalp'ça kullanılmıştır. türkçesi ülküdür, ebu hayyan, kitabu'l-idrak betiğinde ''uzak amaç'' biçiminde anlamlandırılmıştır. kıpçak/tatar türkçesinden geçmedir.

din: inanç(her türk lehçesinde hemen hemen.)

demiş, sonsuza dek de sayabiliriz demiş. ya da bengi sayabiliriz.

ağam türkçe bilmiyor musun sen? ha bunlar türkçeyse sen değildin değil mi?
ismi yeterdir.
fransa'da otel odasında zinalar mı desem kumar oynamalar mı desem..

sonra gelmiş ülkeye dindarım diye geçinmiş.

bir türkiye portresi.

dinciler çok sever kendisini özellikle tayyip...

dincilerin sevmesini anlıyorum kumarbaz zinacı bir adamı bir hırsızın sevmesi normal zaten.
kumarbaz, zinacı insanları bir tek hırsızlar sever.
Bilgin dindar bir yazar örümcek ağı ve kaldırımları okuyuduz mu.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
--spoiler--
öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!!!
--spoiler--

bu günlerde iliklerime kadar hissettiğim sözler. ne güzel demiş üstad yıllar öncesinden.
Gençlik... Gelip geçti... bir günlük süstü;
Nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Eser darmadağın, emek yüzüstü;
Toplayın eşyamı, işim acele!
Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıtaya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?

-Necip Fazıl Kısakürek
Anlaşılan Hükmetmekle ilericiliği kıyaslayan primatların büyük şairi.
kumarbazın önde gidenidir.
görsel
görsel
Siz yinede etmeyin.
Ölüm güzel şey budur perde ardından haber.
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Güzel demiş.
edebiyat açısından değerli eserleri olan, fakat siyasi çizgisini savunmadığım şair. birileri nazım'ı kötüler, öbürü fazıl'ı kötülerse ortak bir sanat değerimiz kalmaz. edebiyat ayrı, siyaset ayrı olmalıdır.
Biz onun itikadına şahidiz Allah'da şahid olsun.

Kumar oynamak, içki içmek insanı kafir değil günahkar yapar Allah azze we celle onu günahları hasebiyle affetsin. Allah demenin yasak olduğu dönem de kalemiyle cihad etmiş güzel insan. Rahmetullahualeyh.
şairliğini çok beğenirim. fakat zamanında ailelere hükmedememekten bahsetmiş.
oğlunu öldüren kimdi ?
2 eniştesini öldüren kimdi ?
osmanlı padişahı kanuni değil miydi ?
bu; kanuni'nin ailesine hükmedemediğini,onları kontrol edemediğini ve aile hayatındaki sıkıntısını göstermez mi ?
tabi ki de evet.
dışarıya hükmetmek farklı, içe hükmetmek farklı.
sapla samanı ayırt etmek lazım.
kendisine malum partiler hayran değildir. şairliği siyasi duruşunun önündedir çok zekidir bunu objeksit edebiyat sever arkadaşlarım şiirlerinde farkedecektir. çok mu zor arkadaşım nazım hikmet'in yaşamaya dair ve necip fazılın kaldırımlar şiirini birlikte çok sevmek. üzüldüğüm nokta böylesine sanatkar insanların bir görüş uğruna malzeme edilmesi..
Yurdumuza mâl olmuş değerli insanlara "şairlere" dil uzatmak bu kadar kolaymı ya,
Her insanın zaafı olabilir zaman zaman, siz hiç bir hafta sonu bir mekan a gidip hayvanlar gibi yıkılasıya içmedinizmi?
Bende gazetecilerle gelip o mekanı bassam Necip Fazıl ın düştüğü duruma düşmezmisiniz acaba?
insanları zaaf ları ve yaptığı hataları ile yargılamak yerine, bizden son derece üstün yaptığı işini şairliğini onore etmek, bize hayat tecrübesi katan bu insanı ödüllendirmek olmalı bence.

"Biraz da aynaya bakın insanlık için en iyi yaptığınız iş ne sizce? "
Kendisi türkiye cumhuriyetinin en buyuk sairidir. Sairler sultani odulude almistir. Sairliginin yaninda yazarligida mukemmeldir.
propagandacı itin tekidir. Zamanında yazdığı bazı propaganda yazıları yüzünden bariz rezil olmuştur.
Bir esrar hikayesi vardır. Nerede anlatsam diye düşünüyordum bahane oldu. "Necip Fazıl Taammüden katle teşvik ve azmettirmek, katle teşebbüs fiilini medih ve istihsal eylemek gerekçesiyle suçlu bulunup tutuklanmış bir dönem. Bir gün ceza evinde üst kattaki yatağında namaza durmuş. Namaz bittikten sonra karşı yatakta oturan koğuş arkadaşına dönüp demiş ki "Hayatımda bu kadar huşu içinde namaz kılmadım, zihnim o kadar boşaldı ki anlatamam. Allah'a yakınlaştığımı hissettim." Karşı yatakta oturan arkadaş gülmeye başlamış. Necip fazıl başta ne olduğunu anlamamış. Sonrasında o huşunun sebebinin alt kattaki mahkumun içtiği esrarın dumanından etkilenmesi olduğunu öğrenmiş. "
kendisine yobazların mı, solcuların mı, demokratların mı kızdığını bilemediğim yazar, şair.
şahsını tanımam, kendisiyle aynı siyasi görüşe sahip de değilim.
o ümmetçidir, ben ise devletçiyim.
ama
hem düz yazıda hem de şiirde bu kadar başarılı başka bir insanımız yok veya daha doğrusu, çok az sayıda var.
hatta, siyasi eserleri bile gayet akıcı ve keyifli bir dille yazılmıştır.

sanatıyla konuşulması gereken fanidir, tanrı katındadır, günahlarını konuşmaktansa fikirlerini tartışmak gerekir.
hele bunu, hayat tarzlarına saygı bekleyen progresifler yaparsa, iş iki kat vahimdir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar