bugün

necip fazıl kısakürek

bir türkçe yağısıdır, düşmanıdır kendisi. türk dilinin varlığından yoksul kalmış olsa gerek ki şöyle bir eleştiri sunmuştur:

''türkçede, kendi öz anlamı olarak tek bir mücerret mefhum yoktur.
aşağıdaki, hemen her lisanda mevcut mücerret mefhumların türkçe karşılığını arayınız:
zaman, mekân, mesafe, zevk, şevk, mevzuu, merkez, mihrak, gaye, mefkûre, din, allah ve nâmütenâhîye kadar sayabiliriz.

mücerret mefhumların hattâ basitlerinden olan bu kelimelerden bir tanesini bile türkçede bulamazsınız.
allah’ adının hiçbir lisanda eşi bulunmaz hâs ve âlem ismi olması bir tarafa, ilâh mânasına her dilde mevcut kelime bile türkçede yoktur. "tanrı" kelimesi "tanyeri"nden gelir ve mücerretlikle alâkasız, putperestlikten kalma bir madde ismi olmaktan ileriye geçemez.
"mevzuu" kelimesine uydurulan "konu" ise "koymak" gibi kaba ve maddî bir fiile dayanır.
"vazetmek" fiili "koymak" değildir ve onun üstünde bir mânayı (nüans-gamiza) belirticidir.''

tanrı sözcüğü tanyerinden gelmiştir diyecek kadar bilgisizdir. tanrı sözcüğü tengri'den gelmiştir. gök ile ilişkilendirilebilir. bunca islam alimi de bu sözcüğü kullanmışlardır: ahmed yesevi, yunus emre ve dahi süleyman çelebi ve osmanlılar (bkz: tanrı yıkığu aşıkpaşaoğlu tarihi)

neyse, kendisi dilbilimci de değildir. ''konu'' sözcüğü ile ''koymak'' eylemi arasında bir bağlantı kurmuş. dilbilimci değil diyorum ya, ''konuşma''yı da koyuşmak olarak anlamış olabilir...

konuşma, bir yerde buluşma(konmak eyleminden) gelmiştir. bu daha sonrasında biçim değiştirerek iki kişi arasında söyleşme, aytışma anlamı kazanmıştır. bu sözcük de böyle evrilmiştir...

neyse geçelim. diğer dediği sözcüklere gelelim:

zaman sözcüğü: eski türkçede ''öd'' biçiminde geçer. süre, süreç, sürev. sözcükleri de bu sözcük yerine kullanılabilir. uzun süreli olan için de çağ sözcüğü kullanılır.

mekan: yer sözcüğü oturmuştur, uydurma değildir. mekan sözcüğünün türkçede karşılığı yok demek pespayelik örneğidir. kıpçaklarda jir, jer, cir biçiminde geçer.

mesafe: ara, aralık, uzaklık; uydurma değildir türkmen türkçesinden, kazaklara kadar hepsi kullanır(hatta mesafeyi kullanmazlar.)

zevk: tümcenin gidişine göre beğeni, tat, eğlence biçiminde dili de varsıllaştırarak kullanılabilir, dile oturmuş sözcükler karşısında durur.

şevk: istek(hemen hemen tüm türk lehçelerinde), benzer anlamlarını saymıyorum.

merkez: ortay, orta(kazak türkçesinde ortalık)

mihrak: odak(merceğin ateş yaktığı nokta anlamında, nişanyan)

gaye: amaç(azerbaycan türkçesinde), erek.

mefkure: bu sözcük zaten uydurmadır, ziya gökalp'ça kullanılmıştır. türkçesi ülküdür, ebu hayyan, kitabu'l-idrak betiğinde ''uzak amaç'' biçiminde anlamlandırılmıştır. kıpçak/tatar türkçesinden geçmedir.

din: inanç(her türk lehçesinde hemen hemen.)

demiş, sonsuza dek de sayabiliriz demiş. ya da bengi sayabiliriz.

ağam türkçe bilmiyor musun sen? ha bunlar türkçeyse sen değildin değil mi?