işe değil motivasyonun ne olduğuna bakan olay.

ben amatör karikatürist iken, gece gündüz, her boş vaktimde her saniye her an karikatür çizerdim. iyi ya da kötü, hep karikatür çizmekle uğraşırdım.

gel zaman git zaman profesyonel çizer olup bu işten para kazanmaya başladım. para kazanmaya başladıktan sonra ise, karikatür artık benim için bir "iş" haline geldi. para için çiziyor olmak, benim tüm iştiyakımı yok etmişti. o zaman beni motive eden şeyin "para" olmadığını anladım. bir şeyi yapıp para alıyorsam, o şey benim için artık "iş"tir ve iş yapmayı kimse sevmez. yani "sevdiğin işi yapıyorsan çalışmış gibi olmazsın" derler ya, bu lafın doğru olmadığını kendi tecrübemden yola çıkarak söyleyebilirim.

sizi eğer para motive ediyorsa, tabi ki, para kazandıran bir işe yönelmek sizin için en güzeli olur. benim gibi bireysel tatmin ve insanların takdirini motivasyon unusuru olarak görüyorsanız, ona göre bir alana yönelmeniz daha iyi olur. zaten iyi bir iş ortaya çıkınca para da ediyor.

mesela bir oyun stüdyosunda çalışmaktayım, patronun iş olarak bize verdiği dizayn, kodlama gibi işler maaşımızın karşılığı olduğu için bunları yaparken pek bir isteksiz ve tatminsiz oluyorum. ama evde kendi kendime oyunlar tasarlarken daha üretken ve yaratıcı oluyorum. çünkü yaptığım oyunu bir tanıdık oynayıp "abi süper olmuş" dediği zaman acayip tatmin duygusu hissediyorum.

yani demem odur ki, yapmanız gereken şey, sizi neyi tatmin ettiğini belirlemek önce. bunu ille de para, rahatlık, s.kim ta.ağıma denk bir hayat olarak düşünmeyin, belki sizi mutlu eden şey bunların hiçbirisi olmayabilir. sizi neyin tatmin ettiğini bulduğunuzda o işe yönelin.
içinizdeki o masum çocuğu öldürmezseniz.

Kendinizle barışık olursanız.