bugün

akp'ye oy veren, onu destekleyen insanlara sorduğumuz da, genelde cevabı olmayan sorudur, hangi fikir, hangi açıklama, hangi iddia, hangi olay sizin akp'ye oy vermekten vazgeçmenizi sağlar?
itaatsa itaat biatsa biat diyenlerin cevap veremeyeceği sorudur.
Akp nin kemalist olması oy vermemeye yeterli sebebtir.
Kemalist bir partiye oy vermek için alkollu olmam lazım.
yolsuzluk yeter de artar bile.
(bkz: teflona tava olursa) mal bunlar.
-ne olsa akp'ye oy vermezsin?
+anam babam sana feda olsun ya tayyibullah
-abooov..
bi akp'li olarak tarafıma sorulmuş ve cevabı istenmiş soru.

bak bebeyim ben tayyip erdoğan'ı seven lakin yaptığı bazı çıkışları yersiz ve itici bulan bi seçmenim. lakin yerel seçimlerde partiye bakılmaz desturundan yola çıkarak, bulunduğum şehirde ak partiden gösterilen aday'ın çapsızlığı neticesinde ve her ne kadar destek vermesem de gezi deki tutumu ve ölen vatandaşların acısı hala yüreklerde tazeyken bu seçimde oyumu mhp'den yana kullanacak bi ak partiliyim.

çünkü, şehrimde ak parti tek dönem seçilmiş, vizyonsuz başkan şehrime hiç bi katkı sağlayamamış, şuan chp'nin elinde olan şehrim haftada 3 gün su kesintisiyle başbaşa bırakılmış, asfalt denılen bişey kalmamış, koca şehri kendi haline terk edilmiştir.

oysa mhp adayı genç dinamik bi abimizdir. denemekte ve tayyip'e gözdağı vermekte fayda vardır.

ama elimi vicdanıma koyup söylersem, sikmişim partiyi arkadaşım, beni ak partiden iten, ne olursa olsun herhangi ölümlü sonucu olan bi eylemde ölenlerin ailesine başsağlığı dilememeleri olmuştur.

rahatladın mı lan sıfatsız?

genel seçimleri sorma kalbini kırarım.
düzce ya da konya yanlışım olmasın. bu iki ilden birinde duyduğum söz: "anamızı siksen ses çıkarmayız başbakanım". bağıran tayfayı anında susturuldu. durumu siz düşünün.
kamuoyu araştırması yapan bir soru . tayyip'in seks kasetleri ortaya çıkarsa * bir ihtimal. ona da yüzde yüz garanti vermiyorum.
gerçek cevabı 'ekonomi çökerse' olan soru. hani bugun ulkeyi hz muhammed yonetiyo olsaydı ve ekonomi çokseydi takipcilerinin yarısından fazlasını kaybederdi.
(bkz: uhud savaşı)
'başarı' cidden çok onemli bi şey. insan başarılı olduktan sonra veya en azından oyleymiş gibi kendini empoze ettikten sonra gerisi teferruat.
anasini babasini basbakani icin feda edecek insanlar var. afedersiniz adamlar arkadan kaysa bile oy verirler.
Cevabı (bkz: sikseler yine veririm) olan soru.
tayyib'in; bir rus bir latin birde arap kızla kaseti çıkarsa, yanıtının verilebileceği sorudur.
bazı fanatik akplilerin cevap veremediği sorudur.
düşünün bu soruyu sorduğunuzda o kii cevap veremiyor yani bu ne demek benim değer yargım, kriterim vs hiç bir şeyim yok ne olursa olsun akp'ye vereceğim demek oluyor.
böyle bir kitle gerçekten var, geçmişte akp'ye oy vermiş ama fikri değişen insanlara bu yüzden saygı duyuyorum.

kimse de çıkıp demiyor ki "arkadaş, ya bu söylenenler gerçekse, ya gerçekten tayyip kendini kurtarmak için çırpınıyorsa" demiyor, diyemiyor, bu kalıplaşmış fikirleri artık kırın yahu.

ben bugün chp'ye oy vereceğim, 1 ay sonra bir yanlışını görürsem başka partiyi göz önüne alırım bu kadar basit. siyaset futbol değildir takım tutar gibi parti tutmayın.
nihayetinde tayyip de insan ve yaptıkları ortada bu büyük günahlara ortak olmayın.
(bkz: beyin)
chp kapatılırsa ak partiye oy vermem.
sorunun hala akp olduğunu sanan zihniyetin tuhaf sorusu.

arkadaş kaç kere anlattık; eğer bu ülkede sağlam bir merkez sağ parti kurulmazsa, akp bu oylara ve tek başına iktidara devam eder. bu ülkede bir siyasi partinin yıkılması için tek şart vardır. sağlam bir ekonomik kriz.

anlayın be kardeşim; herkes sizler gibi, işsiz güçsüz ergen değil. millet sabah işine gidiyor, çalışıyır, akşam evine dönüyor, huzurlu bir yuva istiyor. hepsi bu.

sen yüzde 50 oy alan siyasi partiyi, faal kullanıcı sayısı 50 bin kişi olan twitter ile mi yaıkmayı düşünüyorsun. ya da içi boş ses kayıtşarıyla mı.

alternatifi olmayan bir şeyi yok edemezsin.
bunun cevabı tarihte hep aynıdır. koskoca roma bile buğday yüzünden yıkılmıştır. ekmek şu anda da pahalı fakat 2 liraya çıkarsa ekmek ak parti'nin oylarında ciddi bir düşüş yaşanacağını düşünüyorum. onun dışında skandallara alışık bir milletiz, dikta rejimi dışında zaten başka bir rejim yaşamamış bir milletiz dolayısıyla sadece ekonomi ak parti'nin 1inci parti olmasını engeller. tabi bunda ak parti'nin alternatifi alnını secdeye koyan bir lider olmaması da etkili.
kılıcdaroğlu akp nin başına gecerse.
Sorunun cevabını bende bu gün tesadüfen okudum aslında çokta tesadüf değil cüneyt özdemir vesilesi ile diyelim,

Şarap ve Peynir

24 Mart 2014 Pazartesi

AKP Mitinginde Bir Çapulcu!

Tebdil-i kıyafet...Mitinge giderken küpe çıkar *
Size mitingin girişinde el değiştiren 300 liranın videosunu göstermeyeceğim! Ona göre okuyun veya bırakın...

Ne işim var benim AKP mitinginde?!!!

Bu soruyu soran sadece ben değilim, görüşlerimi bilen herkes aynı soruyu soruyor.

Tepemizdekinin kontrolden çıktığını ve halkımızın selameti için çok ama çok acil bir iktidar değişimini zaruri gören onmilyonlardan biriyim...

E bilen bilir, bu konuda aktif de sayılırım.

Peki ne işim var benim büyük AKP mitinginde?

Hemen söyleyeyim: Güvensizlik.

Gezi direnişinin başından beri devletin ve basının nasıl davrandığını çok ama çok iyi biliyorum, biliyoruz...

Tek tek anlatmaya gerek yok ama artık "gözümle görmeden" inanmıyorum.

"Bu adam bizi bize düşman etti!"

"Nasıl inanıyorlar anlamıyorum!"

"Kefen giymişler, kesin iç savaş çıkacak!"

"Adam başı 300 TL veriyorlarmış!"

Ooooo! Neler neler!

Yok aga! Ben bi bakıcam!

Taksi ile Yenikapıya kadar gittim ve gerçekten inanılmaz bir kalabalıkla karşılaştım.

Miting alanına girmeye çalışan sakin onbinler.

Hemen herkes özel güne kiralanmış belediye otobüsleri ve ilçe teşkilatları tarafından kiralanmış otobüslerle gelmiş. Girerken otobüs sayısı beni şaşırtmıştı ama çıkarken gördüklerim karşısında küçük dilimi yuttum...yazacağım.

Öncelikle kitleden bahsetmek lazım. Kim bu bir milyon insan?

Onlar görmezden gelinenler...evet, bugüne kadar gözümüzün önünde olan ama görmezden geldiğimiz insanlar var ya, hani farkına varmadığımız, hani iki kelime konuşmaktan sıkıldığımız...

işte onlar...

Girişte gördüğüm otobüsler...bunun binlercesini gördüm.
Çoçuğumuzun bakıcısı Nermin Abla...

Sitemizin güvenlik görevlisi Kadir...

Tekstil atölyesinde günde 12 saat sigortasız çalışan Hatice...

Annesi Meliha...

Kardeşi Sanlı...

iski'den emekli Necati Amca...

Zabıta...itfaiyeci...otobüs şöförü...taşeron inşaat işçisi...

Onlar işte!

Bizi ayakta tutan, "kendiliğinden" olduğunu sandığımız bir çok işi gerçekte sessiz sedasız, afra tafrasız yapan insanlarımız.

Onlar "CV"si olmayan işlerin insanları...

Onlar "uzaktan" gelenler...onlar istanbul'da denizi yılda bir kez görenler...

Onlar birbiri ile konuşmayanlar...onlar yanlarında bir adet gazete bile getirmeyenler...

Evet hiçbirinin kolunun altında bir gazete yok...bir adet bile...

Eğlenmek de lazım *
Onlar telefona, internete bakmayanlar...twitter vimitter filan bilmeyenler..."selfie" çekmeyenler...

Onlar nasırlı eller...yorgun bacaklar...

Onlar talimatla bayrak kaldıranlar...itaat edenler...

Onlar beslenemedikleri için boyu benden kısa olanlar...en son Japonya'da metroda böyle hissetmiştim...ama onlarınki genetikti, bizimkisi yetersizlik...

Hepsi can, hepsi canan! Onlar biziz.

Otobüs ile geliyorlar çünkü arabaları yok çoğunun...

Olsa da benzine paraları yok...

Nerede ise tamamı geldikleri ilçe teşkilatı tarafından sağlanan anlık veya devamlı yardıma muhtaç,

Bizim "Makarnaya, bulgura oyunu satuyorlar!" diye kızdığımız, aşağıladığımız insanlar...

Ama o "Makarna" o kadar değerli ki onlar için...çoçuğu o makarna sayesinde doyuyor.

Güne uygun kumanyam...simit, su, ayran...ben şanslıyım...
Bunu 1 liraya satılan simite, 50 kuruşa satılan suya yutkunarak bakan onlarcasını görünce anladım.

işte ben bunu görmek için oradaydım.

Giriş çok karmaşık...bir milyon adamı içeri almak kolay değil...bi de haremlik selamlık dayatması olunca hiç kolay değil...

Halbuki kadınlarına karşı zarifler, kibarlar, dikkatliler.

"Bayanlara yol açalım beyler!"

En sık duyduğum cümlelerden biri.

Takkelisi, cihat bayraklısı, aczimendisi de burada...burada "inançsız" olarak tabir edilebilecek kimse yok.

Ağaçlardan meydanı görmek...

Polisler ekstra kibar..."Pardon, yol açar mısınız?"

Oha! Mayıs'tan beri böyle bir şeye şahit olmadım! Şaka olmalı bu! *

Eğitimsiz kafalar düalistik çalışıyor. Yani basit "ikilemler" çok etkili...

iyi kötü...sıcak soğuk gibi...

Recep Tayyip Erdoğan - Kılıçdaroğlu

Tayyip iyi, Kılıçdaoğlu kötü...

Tayyip akıllı, Kılıçdaroğlu aptal...

Tayyip sağlam irade, Kılıçdaroğlu çürük elma...

Acaip ucuz ve seviyesiz bir Tayyip-Kılıçdaroğlu photoshop pankartı önünde adeta çıldırıyorlar.



Kahkahalar, gülmeler, fotoğraf çektirmeler.

Onlar için AKP, CHP, MHP filan yok...

Tayyip - Kılıçdaroğlu

Melek - Şeytan

Yarım saatlik milim milim ilerleyiş ve uyduruk bir üst araması sonrası içerideyim.

Organizasyon bozukluğu had safhada.

Ortalarda bir yerdeyim ancak alan çok büyük ve kürsüyü görmek nerede ise imkansız. Büyük ekranlara bakıyoruz alık alık...

Çok kalabalık...çok yoğun...omuz omuz, göğüs sırt...

Tayyip Kocaeli'nden geliyor. Onu beklerken Kadir Topbaş'la, Fatih Belediye Başkanı ile filan oyalanıyor millet...şu Marmaray tünelinin üzerine inşaat izni veren var ya...o işte.

Bi de bir şarkı var yeni çıkan...çalıntı olan...onu söyleyen sanatçı(!) çıkıyor, "Beni eleştirdiler taraf olduğum için, ne var bunda? Taksim'deki sanatçılar gibi polise taş mı atsaydım, dükkan camı mı kırsaydım?!"

"Yuuuuuh!"

Yavşak denilen şey böyle bişi işte.

O insanların nerede ise hiçbiri Taksim'e gelmedi...görmedi yaşananları...kendilerine yakın birisi ne derse onu doğru biliyorlar. internet'le ilgileri de yok...yandaş kitle medyası ne derse "He" diyorlar...



Bu tetikçi yavşaklar da kendilerine verilen görevi layıkıyla yerine getiriyor. Bu işler bittiğinde ilk hesap sorulacaklar bunlardır.

Neyse...

Öncelikle öyle çoşku filan yok...çok fazla pankart filan da yok...abartılı bir kenetlenme, gözü dönmüşlük filan yok...

Afacan

Seviyorlar Tayyibi ama o kadar...AKP filan da yok onlar için...bi Tayyip o kadar. Ama Tayyip dediği için ölürler mi? Öldürürler mi? Ih ıh!

Bu kitleden iç savaş çıkarması çok zor...yumuşak bir kitle...bizim cesaretimiz, kenetlenmemiz, ortak hedefe yürümemiz çok daha kuvvetli seviyede. Biz ölüyoruz ve daha da ölmeye gidiyoruz.

Oradan bu çıkmaz...çok çok az bir kısmı için "belki" diyeceğim, işte onlar da pala ile dolaşanlar , Berkin'in evini basanlar filan. Kitlesel bir destekleri yok.

Tayyip helikopterle dolaşırken bir heyecan oluyor, el sallamalar filan.

Tayyip kitle iletişimi konusunda önemli taktikler kullanıyor...önce yukarıdan bakıyor...

Sonra helikopterden talimat yolluyor, arka kısma insan alın, dışarıda kalanlar var filan diye.

Vay be! Adam oradan bile müdahele ediyor! Kürsüden iletiyorlar mesajı. Çok seviyor bu kitle bu aşağılayan davranışı!



Neden biliyor musunuz? Çünkü yönlendirilmenin dışında alternatifleri yok. Hayatları boyunca hep talimat alanlar onlar...aç kalmamak için itaat edenler. Yine aynısı oluyor.

Selfie...pusulasız bakışlar...

Beyefendi çıkıyor sahneye ve aynı masalları ardı ardına anlatıyor...

Prompterdan istanbul'un ilçelerini alfabetik sırayla okuyor...yanımdakinden bir ses "Vay be adam ezbere okuyor be!"

Prompter bir ara donuyor, bu da donuyor...15 saniye filan...yanımdakiler "Noldu?" filan diyor...

Hiçbirinin aklına gelmiyor, onun o listeyi ezbere okumadığı.

Konuşma başladı...önde kadınlar var...sesi en yüksek çıkanlar ve en heyecanlılar.

Kadınlar gerçekten seviyor onu...duruşunu seviyor...sesini seviyor.

Kabul etmek lazım...ben cinsel olarak uyarılmış gözler gördüm orada...bu hakaret değildir. Milyon yıllık insanlık tarihinin evrimsel sonucudur...Gücü sevmek.

Öyle olmasa yüzbinlerce Fransız kadın, ülkelerini işgal eden Alman askerleri ile beraber olmazdı değil mi? Kim güçlü ise o çekici işte...neyse bu başka bir hikaye...

Konuşma başlıyor...5 dakika sonra ilk hareketler...

"Bu paraleller vatan hainiii!"

"Yuuuuh!".. bir yandan yuhlayıp bir yandan çıkanlar...

Noluyo be?! Nereye gidiyorsunuz?

"Bunlar peygamberi kamyonet kasasına bindirdiler!"

"Yuuuuh!"...hoppala...onlarca insan gidiyor çıkışa doğru...

"Bu CHP zihniyeti bilmemne!"

"Yuuuuuh!"...yüzler oldu...

Ben 25-30 dakika sonra çıktım, onbinlerle beraber çıktım...



Dışarıda yüzbinler vardı!

Adam içeride böğürüyor! Millet çıkıyor!

Yahu neyin kenetlenmesi??! Bu ne?!

Girerken bir sohbet sırasında duyduklarım geliyor aklıma:

"Biz sayı çok olsun diye geldik zaten"

Olay budur...olay bir fotoğraf karesidir...onu çektirebilmek için herkese verilen para, yardım vs aslında bu bir prodüksiyon masrafıdır, o kadar.

Çıkıyorum yüzbinlerle beraber...millet otobüsüne ulaşma derdinde.

Şimdi bir yol hayal edin...Yenikapı feribot iskelesinden, Unkapanı'ndaki tarihi sarnıca kadar...

Herhalde 5 km filan...

O yolun iki şeridinin de ağzına kadar otobüs ve minibüslerle dolu olduğunu düşünün...

Çıkanları bekleyen...

Herhalde 3-5 bin civarında araçtan bahsediyoruz...

"Bindirilmiş kıtalar" deyimi size ne anlatıyor?

5km lik otobüs kuyruğu

Sonuçlar:

AKP seçmeninin önemli bir kısmı taraflı kitle iletişim silahlarının etkisi altında. internet kullanımı yok veya limitli...twitter, mivitter zaten yok, kapatılsa da dert değil...onların meselesi değil.
Fakirler...açlıkla tehdit edildiği için oradalar...yedikleri azıcık aşı "Tayyip" veriyormuş hissindeler. O olmasa o aş gelmez sanıyorlar.
Kendileri gelmiyorlar...getiriliyorlar. Teşvikler ve taşımalarla.
Çoşkulu değiller...kenetlenme durumu yok...birilerinin karar vermesini ve kendilerine söylemesini bekliyorlar. Mitinglerde sürekli söyleneni tekrar etme durumu var.
Tayyibi seviyorlar ama konuşmasını bitirmesini beklemiyorlar bile. Paralel devlet, istiklal savaşı filan gerçek dertleri değil.
O kadar büyük miting meydanında doğru dürüst miting filan yapılamaz. Duyulamıyor, görülemiyor. Adamın tek derdi, gazetelere "Milli irade" fotoğrafı vermek.
Basit, zıtlıklara dayalı düşünüyorlar. Çevrecilik, demokrasi, özgürlük filan anlaşılmıyor...kafa karıştırıyor, rahatsız oluyorlar.

Bu lanet iktidar kontrollü olarak aç ve eğitimsiz bıraktıklarını daha büyük bir açlıkla tehdit ederek iktidarda kalıyor. insanlar bilinçaltlarında bu korkuyu taşıyor ve bir baba edasında seviyorlar tepelerindeki tiranı. Muhtaçlar...babanın eline muhtaçlar...babanın arada bir kötü söz söylemesi önemli değil...veya evin diğer oğlunun ağzını burnunu kırmasına ses çıkarmak istemiyorlar. O kardeş zaten yoldan çıkmış. Dayakla uslanır belki diyorlar. Bu arada aynı baba bizim konuşmamızı da yasaklamış. Kardeşimize yaşam tarzımız ve babamız hakkındaki gerçekleri anlatmamızı engelliyor. Gezi 15 gün elimizdeyken yakınlaşmanın ve kitlesindeki yumuşamanın farkına vardı ve tekme tokat daldı. Şimdi "onların gazetelerini okumayıııın!" diye anırıyor, interneti kapatıyor.

Seçimden bişi çıkmaz...ama artık "Nasıl olur yaaa, nasıl hala buna oy verirler???" sorusu ile vakit kaybetmeyeceğiz. Derdimiz seçim sonrası olacak. Enerjiyi sağlıklı harcamamız önemli

http://sarapvepeynir.blog...tinginde-bir-capulcu.html
bişey olmasına gerek yok zaten vermiyoruz.
kızını karısını feda edip peygamber ilan eden ve allah' ın tüm vasıflarını taşıyor diyenlere mi bu soru ?

güldürme olum güldürme, gülerken taş olucaz amk .
cehape meclise girebilecek kadar oy alamadığında.
beynim vucudumu terkederse akp'ye oy vermem.
akp ye oy verdiğim gün öldüğüm gündür benim.