bugün

eski ülkücülerden daha sonra kıvıranlardan. türk medyasında kıvırma yeteneğinde üzerine tanımadığım ender şahıslardan. orduyu lağvetmekten bahsederken birden ilber ortaylının darbe sözüne destek çıkan zaman yazarı.
adam gibi adam .. zamanda yazmasıda işin bir başka güzelliği...yetmezmi.
Siyaset Bilimine Giriş derslerinde okutulan ve tuğla gibi çeviri kitap yayınlamış profesördür. Bir kitabına daha rastladım hiç öyle akademisyen havasında değildi gayet Che zamanında şunu katletmiş bunu katletmiş o zaman komunistler tüü kaka diyen profesördür.
hakkında 3 4 giri girilince öldü diye bakıp, hüsrana uğradığım kişi.
bu ülkede çok kolay prof. olunuyor un kanlı canlı ispatıdır.bir diğeri de mehmet altan.
üniversite yıllarında çok sevdiği komünist kızın onu ülkücü diye istemediği karakterli bir kişilik.
(bkz: özlem)
(bkz: türkezer mümtöne)
bu tiple o hatunu nasıl tavlamış , bunu tez olarak yazsın harvard ta kürsü sahibi olur.
bu ülkede köşesinin hakkını veren 3-4 yazardan biri. ahmet hakana verdiği ayar unutulmazlar arasına girmiştir.

geçmişini pazarlayan adam

Ahmet Hakan'ın sermayesi, arasına kalın bir çizgi çektiği kendi geçmişi. Ahmet Hakan, onu var eden, onu kimliğini ve kişiliğini oluşturan geçmişini ve ilişkilerini pazarlıyor. Bir zamanlar içinde ısındığı cemaati, dostlarını ve dostluklarını piyasaya sürüyor. Yazdığı yazılara, onu "farklı" kılan sözlerine bakın: Hepsi artık reddettiği geçmişinden geliyor. Geldiği eve beraberinde getirdiği bohçasından çıkarttıklarını gösteriyor herkese. imam hatipli olmasa, "imam hatipler kapatılsın" sözünün bir değeri olur mu? içeriden biri olarak konuşmasa eskiden tanıdığı bugünün ricaline dair yazdıklarının bir anlamı kalır mı?

Peki bunun adı döneklik mi? Size şaka gibi gelebilir ama Ahmet Hakan sadece yeni pozisyonunu kavrayamamış biri. Gazetenin münhâl muhafazakâr yazar kadrosuna alınıyor; ama o aynı soyadını* taşıdığı köşe komşusu ile akraba çıkmaya çalışıyor. Patronun suçu yok. Kimse kendisinden böyle bir şey beklemediği halde o sınıf atlamayı saf değiştirmek sanıyor.

Geçmişimiz kimliğimizdir, ne amaçla kullanılırsa kullanılsın değişmez ve yok edilemez. Ahmet Hakan hâlâ aynı mahallenin çocuğu; bu yüzden kavgası kendi içinde sürüyor. Demek ki hâlâ umut var. Ben onun yerinde olsam sergilediğim bohçayı kapatır, ceviz bir sandığa kilitler ve kimseye göstermezdim. Geçmişte kalan dostluklarımı, bana güvenen insanların namusuma emanet ettiklerini pazara sürmeyi bırakır başka bir mesleğe el atardım. Mesela magazin yazarlığı?

Çokça karşılaştığım "Neden muhatap alıyorsun?" diyenlere cevabım: Sözüm aslında Ahmet Hakan'a değil, bugünün pırıltılı gençlerine. Faust'u okumak yerine gazeteyle yetinmeyi tercih edenlere.

Beni var eden geçmişimde bir cemaat sıcaklığının izi yok. Bana yol gösteren, yardım eden, elimden tutan ağabeylerim ve büyüklerim olmadı. Ahmet Hakan'ın sermayesini oluşturan geçmişine bu yüzden gıpta ediyorum. Benim sadece kavga ederken edindiğim ve bugüne kadar bir tekini bile kaybetmediğim dostlarım var. Demek ki, döneklik ve eyyamcılık arasındaki farka dair söylenecek daha çok söz duruyor önümde.

***

neyseki gerçek hayattaki tanımlar uludağ sözlüğünkü kadar sığ değil. üç beş sığ veledin yazdıklarıyla bu adam hakkında fikir sahibi olunamayacak kadar entellektüel birikime sahip bir şahıs.
gazi üniversitesi iktisadi idari bilimler fakültesinde siyaset bilimi derslerine giren profesör.
alim olmak sığ veya sığ olmayan kişilerin sınıflandırmasına göre değişecek bir sıfat değil. üniversitelerdeki bilim adamlığı sığ olan veledin tanımlamasıyla gidecek olsa gökten kemik yağardı.
sığ olmanın ve döne döne mevlana olmanın derse girmekle ve hoca olmakla alakasının olmadığını kanıtlayan insandır.
sen istersen beyin cerrahı ol ama o kafayı satarsan üçbeş kuruşa savunan veled in de elinde tek argüman bırakırsın hoca işte böyle.
aldığı paranın hakkını veren adam. bu yönüyle takdire şayan kendisi.

para için daha neler yapabilir merak ediyorum ama! seni rektör yapcam desem tkp'li olur mu mesela?
köşe yazarı. köşesinden yapabildiği tek şey eleştirmektir. memleketin ordusu gibi elinde kurşun, bomba vs yoktur.
bir gün, mekkede doğan son peygamberine gelen namaz emrini istanbul'un herhangi bir camisinde yerine getirirken, memleketinin ordusu tarafından kurşunlanma bombalanma ihtimalinin iğrençliğine karşın, orduyu eleştiriyor diye ne bilim adamlığı ne insanlığı kalmıştır.
kendini kıytırık görenlere hitap eden yazar.
türkiye'nin en çok satan değil en çok dağıtılan gazetesinde köşe yazarı olan kişi.
(bkz: mumsöner tezekyer).
Bir insanın ne kadar dönebildiğinin kanıt insanıdır.
galiba ahmet hakan la karıştırılan yazar. adam ülkücüymüş, şimdi biraz daha muhafazakar çizgiye kaymış. muhsin yazıcıoğlu'nun vefatından ardından ne kadar üzüldüğünü ve onu ne kadar sevdiğini yazmıştır. bi insanın değişmemesini beklemek kadar cahilce birşey olabilir mi?

-oğlum türköne var ya çok pis dönmüş.
-nerden biliyorsun abi.
-gençliğini bilirim ben onun.
-komünist mi olmuş abi?
-yok oğlum muhafazakar olmuş biraz.
-vay adi.
biraz daha kayarsa çizgiden tac a çıkacak hoca.
doğruyu buldu diye dönek bu adam eleştirilerine maruz kalan pek değerli yazar. bundan böyle yanlış yaptıktan sonra bulduğun doğruya dönme değerli ulu sözlük yazarı çünkü sen artık yanlışı yaptın bile bile! aman sen de dönek falan olursun allah korusun.
doğruyu bulduğu için dönmemiştir güneşe dönen ayçiçeği gibi her gelen iktidara dönmüştür.
olası bir mhp iktidarın da oraya döneceği su getirmez gerçektir.
bir adam 60 yaşına kadar hayatının doğrusunu bulamamışsa ünvanlar filan boş o saatten sonra.
özlem türköne'nin eşidir.

özlem türköne akp milletvekilidir.

mümtazer türköne zaman yazarıdır.
ilklerde milliyetçi olan ve sonra ne 360 derece döndürdüyse ak partili olan zaman yazarı.
8 nisan 2010 daki ters cephe programında, ümit özdağ türköne nin 2007 den itibaren yazdığı yazılardan ve makalelerden bir derleme yaparak, henüz ergenekon diye bir çete söz konusu değilken, yazılarında ergenekon ismini kullandığına işaret etmiş ve ayrıca askerde cuntacılık olabileceği gibi eğer ki varsa, bunların sivil mahkemelerde yargılanmasının da gerektiğini yazdığını ifade etmiş ve dolaylı yoldan, mümtazer türköene'yle, ak parti hükümetinin iş birliği içinde olduğunu, ak partinin ergenekon sürecinde aktif rol aldığını kasdetmiştir.

canlı yayına bağlanan mümtazer önce rasim ozan kütahyalı'ya, 'mümtazer hocam sanki bir kesimi temsil ediyormuş gibi konuşulmasının yanlış olduğunu' söylediği için teşekkür ederek hakkını teslim ederek, kadim dostum dediği ümit özdağ'a da cevap olarak,
'' ergenekon'u ben keşfetmedim. sadece bir öngörü idi. ümit özdağ'ın sözlerini iltifat olarak alıyorum. atabeyler çetesi ortaya çıktığı zaman da yazmıştım neden atabey ismini seçtiklerini, kanımca ergenekon esintisi estiğinde de konuyu ele aldım. isim babası değilim. ak partiyle iş birliği konusu gibi bir olay söz konusu olsaydı bu, ak parti vekillerin sorunları olurdu. yazdıklarımdan ben sorumluyum ve her zaman arkasındayım! '' olmuştur.

seviye farkını ortaya koymuştur. o zamana kadar sakinleşemeyen ümit zileli dahi edeple dinlemiştir.
benim anlamadığım; ümit özdağ ve mümtaz er türköne sık sık olmasa da bir araya gelen insanlar mış. nitekim her ikisi de birbirlerini öven sözler sarf etti programda,
dostum dediler. fakat ümit özdağ, ak partiyi ve hükümet yanlısı medyayı kötülemek için, 'işte birinin yazdığını öteki uyguluyor' imajı vermek için, aramasa cevap hakkı bulunmayan bir dostunu neden zor duruma düşürdü?
güncel Önemli Başlıklar