bugün

Berbattır.
Yaşamın ve ölümün eşit derecede iğrenç olduğunu düşünüp, mecburen yaşamaya devam edersiniz.
Sorunlarınız çözüme ulaşmadan rahat edemezsiniz.
Sorunlar da hiç bir zaman çözülmez.
Muallakta yaşamaya devam edersiniz.

Belki kussam yaşam çıkacak içimden.

Böyle bir şeydir işte muallakta yaşamak.
Hiçbir şey için karar verememek, sürekli beklemek.
Böyle bir şey.

Neyi beklediğimin, ne olmak istediğimin farkında bile değilim.
Gülmek isterdim, ağzım gülmüyor.
Neler oldu ama,
Bunu yapmayın.
Dünya zaten kötü bir yer.
Siz daha kötü yapmayın.
Düzelmiyor.
Hatırlamıyorum.
Beni anlayan en ufak biri yok.
Anlatmaktan sıkıldım.
Hiç anlamadığım şekilde düşünmeye başladım ölümü.
Daha önce düşünmediğim biçimde.
Uzun süre ölümü arzuladım. Aynı şekilde uzun süre ölümden korktum.
Şimdiyse bir an önce olsun bitsin istiyorum.
Öyle ki farkında olmadan yapsam mı yapmasam mı diye düşünmeye başladım.
Çabuk oldu.
Çabuk olur zaten.
Bir anda olur.
Büyük ihtimal ölmeyi beceremem. Bu yüzden bunu da düşünmeyi bir kenara bırakmam gerekecek.
Sonunda bir başlığın altına tünediğim için seviniyorum.
Geçen hafta, ne çok mutluydum.
Nedenini anlamadan mutlu olmak ve nedenini anlamadan mutsuz olmak sıkıcı.
Neden geçiyor?
Mutluyken mutluydum.
Oysa şimdi kötüyüm.
Bir an önce ya bitsin ya başlasın.
Yoksa kötü olacak.
Muallayla yasamak olarak, okutan başlık.
Sakinleştirici almaya başladığından mı böyleyim? Diğer türlü daha mı beterdi yoksa? Ama şimdi daha bir durgunum.
Oysa çok kuvvetli bir ilaç da değil. Neden böyleyim? Yine leyla gibi oldum.
Merhaba, benim adım leyla.
panik atak oncusu olduguna inandigim durum.
Allah bildiği gibi yapsın. Neden seçme şansımız yok hiç. Yada seçeceksek neden piyonlar? Neden vezir değil? Ben atı oynayıp "l" çizmeye bile razıyım halbuki. Küçük adamların elinde politik oyunlarla ne yapacağımız meçhul güzel bir satranç oyunu çeviriyoruz. Kimimiz yavaş yavaş çöküşünü iZliyor, kimimizin suratına kapanıyor aniden o kutu. Tüm taşlar tuzla buz oluyor. Nereye döküldüğünü göremiyoruz bile. O kutunun ne zaman kapanacağını bilmeyen oyuncular olarak şahı da veziri de oynatmak bizim hakkımız. Ne sevgilimizin, ne ailemizin, ne hocamızın, ne 'patronumuzun'...
Muallakta yaşamak olarak okuduğum basliktir. Muallak sandim bir an da, tamam sorun yok.
Size neyin bilgisini veriyorsam ben de
Kendimi anlamak bile zor.
Her daim kocamaan yazarım.
Beynimden akanlara yetişemiyorum.
insanlar okumaktan mı korkuyor?
Sevmiyorlar uzun mesajları, alışkın değiller belki.
Biz yazalım okuyan okur be sylwia.
Değil mi sylwia?
Sylwia olsa beni intihara sürüklerdi.
(bkz: suicide room)
Bıktım, ağlamaktan bıktım.
Düşünüyorum, ağlıyoruz. Sürekli ağlıyoruz. Ama acı çekerek? Hayır.
Acı çekerek ağlamıyoruz. Ben uzun zamandır acı çekerek ağlıyorum.
Bıktım her şeyden.
Her şeyden.
Bıktım.
"Yoldaşlar, insanlar en büyük düşmanımızdır."

insanlar, insanlar anlamazlar.asla anlamazlar.
Onlar hep yüzeysel düşünürler. Olayları kendi gözlerinden görürler. O çok sevdiğin, hayran olduğun insan bile yüzeysel düşünür. Seni öldüren şeyi "diyet" olarak nitelendirir.
Üzülürsün ama gülersin yine de.
"Hayır diyette değilim, hayır rejim de yapmıyorum."
Aman ne olacak istediğini yapsın bize ne ki?
insanlar, hep dışarıdan bakarlar ama iyi bir gözlemci bile değildirler.
Yalnız dün, birinin beni gözlediğini farkettim ama uzun sürmedi. Hayatı dalgaya almış olmalı. Hayır hayır hayatı değil insanları. Saygısız mıyız acaba?
Karşımızdakine.
Öyleyiz.
Lütfen, rica ediyorum sizlerden; biraz gözlemci olun. Etrafınızdaki insanları farkedin ve lütfen dertlerine yüzeysel yaklaşmayın.
Yüzeysel yaklaştığınız konular onları öldürüyor.