bugün

YAZı israfı.
Mona Roza, siyah güller, ak güller ( gül aşkın simgesi. siyah ve ak da tezat kavramlar. burada ona olan aşkının buhranından bahsediyor
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak ( geyvenin güllerinin ne olduğunu bilmiyorum. beyaz yatak derken romantik bir çağrışım yapmak istemiş olabilir. güller ve yatak..)
Kanadı kırık kuş merhamet ister ( burada kalbini kuş a benzetiyor ve kuşun kanadının kırılması misali kalbinin kırıldığından bahsediyor
Ah, senin yüzünden kana batacak (kanadı kırılmıştı ve kanadı... buna sen sebep oldun. senin yüzünden kanlar içine girip kaybolacak.
Mona Roza siyah güller ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar ( ay derken onu kastediyor. kirli çakal derken de onun nişanlı olduğu adamı kastetmiş olabilir. ki bu hakarete girer. ayıptır. )
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa ( dağ ona karşı olan karşı konulamaz yüce sevgisini simgeliyor ve bundan da istemsizce ürktüğündn belirtiyor.
Mona Roza, bugün bende bir hal var ( her gün onu düşünüyor. ona bir şeyler olmuş galiva
Yağmur iğri iğri düşer toprağa ( toprak yine olan sevgisi ve yağmur da gözyaşları
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek ( oha, kadını eve benzetiyor. yok ya. ama gözlerinden de bahsediyo olabilir. perdeler göz kapakları olabilir. bir sonraki dize de de
Mona Roza seni görmemeliyim ( beni görme diyor
Bir bakışın ölmem için yetecek ( bir bakış ha. vay anasını ne aşk ama.
Anla Mona Roza, ben öteliyim ( kendisine deli diyo salak. ama öyle bi bakımış ki deli etmuş onu
Açma pencereni perdeleri çek.. ( bi siktir git artık kalbimden demek istiyo

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi ( onsuz karanlık bir ormana benzettiği ruhunu tasvirlemeye devam ediyor.
Bende çıkar güneş aydınlığına ( adam aşmış. divan edebiyatında sevgilinin yüzü güneşe benzetiliyordu ya. güneşten bile üstün tutmuş onu. oha!
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatır her zaman bana
Zeytin agaçları söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçegini eziyor gibi
Ellerinden belli olur bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona ( bu tespite katılmamak mümkün mü
Saat on ikidir söndü lambalar ( kül kedisi filminde saat 12 olunca ışıklar da kapanıyodu ya, ona istinaen öle bişey
Uyu da turnalar girsin rüyana ( turna kuşunun bi özelliğine vurgu yapıyo olabilir, bi araştırmak lazım.
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar ( rüyasına giren turnalar vardı ya, uçuyolar hani. ona ilişkin bi imge
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları ( incir kuşları ne ya. allah iyiliğini versin.
Konar bahçenin incirlerine ( incir kuşları incire konarmış, bir bütünlüğü tasvirlemeye çalışıyo galiba
Kiminin rengi ak, kimisi sarı ( incirler ak ya da sarı olur. canım çekti valla. olsa da yesek valla
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine ( kendisine incir kuşu, hatuna da incir demek istiyo galiba.ikimiz bir fidanın güller açan dalları olabiliriz misali.
Akşamları gelir incir kuşları ( ya da peteğe konal arı gibi

Ki ben Mona Roza bulurum seni ( derin ilişkileri var belli ki )
incir kuşlarının bakışlarında ( te allam ya, adam kuşlara takmış)
Hayatla doldurur bu boş yelkeni ( hani bi şiirde zaman yelkene mi ne benzetiliyodu.
O masum bakışlar su kenarında ( ayy çok romantiiik
Ki be Mona Roza bulurum seni ( bok bulursun, sonunda kvuşamamışın ya olum

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza ( n'oldu nen var kuzum hemen darılma kız, önce bi dinle
Henüz dinlemedin benden türküler ( sesinin güzel olduğunu ima ederek söyleyerek etkilemeye çalışıyor.
Benim aşkım sığmaz öyle her saza ( vayy saz da çalıyomuş. kızlar enstürman çalan erkeklere bayılır.)
En güzel şarkıyı bir kurşun soyler ( domdom kurşunu mu hahhah. silah ta kullanabildiğini ima edip iyice etkilemeye çalışıyor kızı vay artist. )
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza ( bu gidişle kendini öldürcek gibi)

Artık inan bana muhacir kızı ( kızın babasını da devreye soktu. babası göçmenimiş ha.)
Dinle ve kabul et itirafımı ( seviyosan git konuş abi bence. böyle yazıyla şiirle falan olmuyor. biz bu yollardan geçtik goççuuum )
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artik inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış ( meyva değil meyve olucak o bi kere)
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış ( woow damardan girdi yalnız, tam cici kızların face te paylaşacağı cinsen. vay qanqa spermis...:)
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten ( uu beybi güzel bi hareketlenme oldu bende)
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne ( oldu canım oldu. tabii. ok kib bye.₺
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen (
Bir tüy ki kapalı geceye güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Açma pencereni perdeleri çek ( oha, kadını eve benzetiyor. yok ya. ama gözlerinden de bahsediyo olabilir. perdeler göz kapakları olabilir. bir sonraki dize de de
Monaroza seni görmemeliyim ( beni görme diyor
Bir bakışın ölmem için yetecek ( bir bakış ha. vay anasını ne aşk ama.
Anla monaroza ben bir deliyim ( kendisine deli diyo salak. ama öyle bi bakımış ki deli etmuş onu
Açma pencereni perdeleri çek ( bi siktir git artık demek istiyo

Zambaklar en ıssız yerlerde açar ( aşkının vehameti ve imkansızlığından bahsediyor. hiç olmayacak bir şeyin olmasından
ve vardır her vahşi çiçekte gurur ( yine onu vahşi çiçeğe benzetiyor olabilir. o kadar vahşi ki sikip atmış kalbini bi aslan gibi. ama yine de insanda bi gurur olur canım...
Bir mumun ardından bekleyen rüzgar ( rüzgar mumun ışığını söndümek için bekliyor. onun aşkı rüzgar gibi esip gürleyen ama geçici bir şey, o aşk karşısında ise kensi sevgisi yalnızca bir mum alevi...
Işıksız ruhumu sallarda durur. ( ruhunu karanlık bir ormana benzetiyor. sevgi ışığını söndürmek için bekleyen rüzgar ruhunu dağlayıverir durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar ( zambak çiçeği-ıssız yer, rüzgar ve mum?? tenasüp sanatı

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi ( onsuz karanlık bir ormana benzettiği ruhunu tasvirlemeye devam ediyor.
Sende erer güneş aydınlığına ( adam aşmış. divan edebiyatında sevgilinin yüzü güneşe benzetiliyordu ya. güneşten bile üstün tutmuş onu. oha!
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi ( sevdiği hatun nişanlıydı ya, yüzüğü takınca suratına kapıyı çarparcasına bir etki yarattığından bahsediyo heralde
Seni hatırlatır her zaman bana ( ama o sesi hiç unutmuyor işte)
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi ( bu sanatın bi adı vardı. ama hepsini unuttum şimdi

Ellerin ellerin ve parmakların ( burda kadının her şeyine hayran olmuş. elleri, parmakları falan. .. ya da eliyle ona bi işaret yapmış olabilir.(nanik gibi) o da bu işaretiunutmamıştır. uu beybi güzel bi hareketlenme oldu bende
Bir nar çiçeğini eziyor gibi ( kırmızı ve çok küçük nar çiçeğini parmaklarla ezmek...gaddarca...
Ellerinden belli olur bir kadın ( e kadının elleri bi başkadır tabii. adam haklı. yumuşacık, ipeksi ve zarif eller... uu beybi güzel bi hareketlenme oldu
Denizin dibinde geziyor gibi ( denizin dibinde geziyor gibi olan eller ise kadını balığın süzgeçlerine benzetmiş olabilir. yani el hareketlerini balığın denizde süzülmesi gibi otantik..misali geziyor olabilir.
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman çabuk çabuk geçiyor mona
Saat 12 dir söndü lambalar
Uyuda turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman çabuk çabuk geçiyor mona

Akşamları gelir incir kuşları (
Konarlar bahçemin incirlerine ( incir bahçesi varmış, hali vakti yerinde.
Kiminin rengi al kiminin sarı
ah beni vursalar bir kuş yerine ( sakin ol şampiyon)
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben monaroza bulurum seni
incir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben monaroza bulurum seni

Kırgın kırgın yüzüme bakma roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım öyle uymaz her saza
En güzel türküyü bir kurşun söyler
Kırgın kırgın yüzüme bakma roza

Artık anla beni muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk bir ağır bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık anla beni muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
bir gün gözlerimin taa içine bak
Anlarsın o zaman ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Selam versin bu kanlı kuş tüyüne
bir tüyki canverir gülümsesen
bir tüyki kapalı geceye güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza, siyah güller, ak güller ( plak yine başa sardı)
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller ak güller her gün onu düşünüyor. ona bir şeyler olmuş galiba)
Yağmur iğri iğri düşer toprağa ( toprak ona olan sevgisi ve yağmur da gözyaşları
Ulur aya karşı kirli çakallar (sevgilisi ay, kendisi ise kirli çakal)

Açma pencereni perdeleri çek ( oha, kadını eve benzetiyor. yok ya. ama gözlerinden de bahsediyo olabilir. perdeler göz kapakları olabilir.)
Mona Roza seni görmemeliyim ( beni görme diyor
Bir bakışın ölmem için yetecek! bir bakış ha. vay anasını ne aşk ama. )
Anla Mona Roza, ben öteliyim ( kendisine deli diyo salak. ama öyle bi bakımış ki deli etmuş onu
Açma pencereni perdeleri çek.. ( bi siktir git artık kalbimden demek istiyor)

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi ( onsuz karanlık bir ormana benzettiği ruhunu tasvirlemeye devam ediyor.)
Bende çıkar güneş aydınlığına ( adam aşmış. divan edebiyatında sevgilinin yüzü güneşe benzetiliyordu ya. güneşten bile üstün tutmuş onu. oha!)?
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatır her zaman bana
Zeytin agaçları söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçegini eziyor gibi
Ellerinden belli olur bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona ( bu tespite katılmamak mümkün mü)
Saat on ikidir söndü lambalar ( kül kedisi filminde saat 12 olunca ışıklar da kapanıyodu ya, ona istinaen bişey heralde )
Uyu da turnalar girsin rüyana ( turna kuşunun bi özelliğine vurgu yapıyo olabilir, bi araştırmak lazım.)
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar ( rüyasına giren turnalar vardı ya, uçuyolar hani. ona ilişkin bi imge)
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları ( incir kuşları ne ya. allah iyiliğini versin.)
Konar bahçenin incirlerine ( incir kuşları incire konarmış, bir bütünlüğü tasvirlemeye çalışıyo galiba)
Kiminin rengi ak, kimisi sarı ( incirler ak ya da sarı olur. canım çekti valla. olsa da yesek)
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine ( kendisine incir kuşu, hatuna da incir demek istiyo galiba. ikimiz bir fidanın güller açan dalları olabiliriz misali.)
Akşamları gelir incir kuşları ( ya da peteğe konan arı gibi)

Ki ben Mona Roza bulurum seni ( derin ilişkileri var belli ki )
incir kuşlarının bakışlarında ( te allam ya, adam kuşlara takmış)
Hayatla doldurur bu boş yelkeni ( hani bi şiirde zaman yelkene mi ne benzetiliyodu, ona atıf olabilir)
O masum bakışlar su kenarında ( ayy çok romantiiik
Ki be Mona Roza bulurum seni ( bok bulursun, sonunda kvuşamamışın ya olum)

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza ( n'oldu nen var kuzum hemen darılma kız, önce bi dinle)
Henüz dinlemedin benden türküler ( sesinin güzel olduğunu ima ederek etkilemeye çalışıyor.)
Benim aşkım sığmaz öyle her saza ( vayy saz da çalıyomuş. kızlar enstürman çalan erkeklere bayılır.
En güzel şarkıyı bir kurşun soyler ( domdom kurşunu mu hahhah. silah ta kullanabildiğini ima edip iyice etkilemeye çalışıyor kızı vay artist.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza ( bu gidişle kendini öldürcek gibi)

Artık inan bana muhacir kızı ( kızın babasını da devreye soktu. babası göçmenimiş ha.
Dinle ve kabul et itirafımı ( seviyosan git konuş abi bence. böyle yazıyla falan olmuyor. biz bu yollardan geçtik goççuuum ne o öyle şiir falan
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı (
Alev alev sardı her tarafımı (
Artik inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak (
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış ( meyva değil meyve olucak o bi kere
Bir gün gözlerimin ta içine bak (
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış ( woow damardan girdi yalnız, tam cici kızların face te paylaşacağı cinsen. vay qanqa spermis...:)
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten ( uu beybi güzel bi hareketlenme oldu bende)
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne ( oldu canım oldu. tabii. ok kib bye.
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen (
Bir tüy ki kapalı geceye güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Monaroza siyah güller ak güller( gül aşkın simgesi. siyah ve ak da tezat kavramlar. burada ona olan aşkının buhranından bahsediyor

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak ( geyvenin güllerinin ne olduğunu bilmiyorum. beyaz yatak derken romantik bir çağrışım yapmak istemiş olabilir. güller ve yatak..
Kanadı kırık kuş merhamet ister ( burada kalbini kuş a benzetiyor. kalbinin kırıldığından bahsediyor.
Ahh senin yüzünden kana batacak ( kanadı kırılmıştı ve kanadı... buna sen sebep oldun. senin yüzünden kanlar içine girip kaybolacak.
Monaroza siyah güller ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar ( ay derken onu kastediyor. kirli çakal derken de onun nişanlı olduğu adamı kastetmiş olabilir.)
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa ( dağ ona karşı olan karşı konulamaz yüce sevgisini simgeliyor ve bundan da istemsizce ürktüğündn belirtiyor.
Monaroza bugün sende bir hal var ( her gün onu düşünüyor. ona bir şeyler olmuş galiva
iğri iğri yağmur düşer toprağa ( toprak yine olan sevgisi ve yağmur da gözyaşları
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek ( oha, kadını eve benzetiyor. yok ya. ama gözlerinden de bahsediyo olabilir. perdeler göz kapakları olabilir. bir sonraki dize de de
Monaroza seni görmemeliyim ( beni görme diyor
Bir bakışın ölmem için yetecek ( bir bakış ha. vay anasını ne aşk ama.
Anla monaroza ben bir deliyim ( kendisine deli diyo salak. ama öyle bi bakımış ki deli etmuş onu
Açma pencereni perdeleri çek ( bi siktir git artık demek istiyo

Zambaklar en ıssız yerlerde açar ( aşkının vehameti ve imkansızlığından bahsediyor. hiç olmayacak bir şeyin olmasından
ve vardır her vahşi çiçekte gurur ( yine onu vahşi çiçeğe benzetiyor olabilir. o kadar vahşi ki sikip atmış kalbini bi aslan gibi. ama yine de insanda bi gurur olur canım...
Bir mumun ardından bekleyen rüzgar ( rüzgar mumun ışığını söndümek için bekliyor. onun aşkı rüzgar gibi esip gürleyen ama geçici bir şey, o aşk karşısında ise kensi sevgisi yalnızca bir mum alevi...
Işıksız ruhumu sallarda durur. ( ruhunu karanlık bir ormana benzetiyor. sevgi ışığını söndürmek için bekleyen rüzgar ruhunu dağlayıverir durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar ( zambak çiçeği-ıssız yer, rüzgar ve mum?? tenasüp sanatı

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi ( onsuz karanlık bir ormana benzettiği ruhunu tasvirlemeye devam ediyor.
Sende erer güneş aydınlığına ( adam aşmış. divan edebiyatında sevgilinin yüzü güneşe benzetiliyordu ya. güneşten bile üstün tutmuş onu. oha!
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi ( sevdiği hatun nişanlıydı ya, yüzüğü takınca suratına kapıyı çarparcasına bir etki yarattığından bahsediyo heralde
Seni hatırlatır her zaman bana ( ama o sesi hiç unutmuyor işte)
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi ( bu sanatın bi adı vardı. ama hepsini unuttum şimdi

Ellerin ellerin ve parmakların ( burda kadının her şeyine hayran olmuş. elleri, parmakları falan. .. ya da eliyle ona bi işaret yapmış olabilir.(nanik gibi) o da bu işaretiunutmamıştır. uu beybi güzel bi hareketlenme oldu bende
Bir nar çiçeğini eziyor gibi ( kırmızı ve çok küçük nar çiçeğini parmaklarla ezmek...gaddarca...
Ellerinden belli olur bir kadın ( e kadının elleri bi başkadır tabii. adam haklı. yumuşacık, ipeksi ve zarif eller... uu beybi güzel bi hareketlenme oldu
Denizin dibinde geziyor gibi ( denizin dibinde geziyor gibi olan eller ise kadını balığın süzgeçlerine benzetmiş olabilir. yani el hareketlerini balığın denizde süzülmesi gibi otantik..misali geziyor olabilir.
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman çabuk çabuk geçiyor mona
Saat 12 dir söndü lambalar
Uyuda turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman çabuk çabuk geçiyor mona

Akşamları gelir incir kuşları (
Konarlar bahçemin incirlerine ( incir bahçesi varmış, hali vakti yerinde.
Kiminin rengi al kiminin sarı (
ah beni vursalar bir kuş yerine ( sakin ol şampiyon)
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben monaroza bulurum seni
incir kuşlarının bakışlarında (
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben monaroza bulurum seni

Kırgın kırgın yüzüme bakma roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım öyle uymaz her saza
En güzel türküyü bir kurşun söyler
Kırgın kırgın yüzüme bakma roza

Artık anla beni muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk bir ağır bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık anla beni muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
bir gün gözlerimin taa içine bak
Anlarsın o zaman ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Selam versin bu kanlı kuş tüyüne
bir tüyki canverir gülümsesen
bir tüyki kapalı geceye güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza, siyah güller, ak güller ( plak yine başa sardı)
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller ak güller
sezai karakoç'un 19 yaşında muazzez akkaya'ya yazdığı şiirdir. çok severim, çok beğenirim. 2 yıllık uzun soluklu bir ilişki sonrasında bugün üçüncü kez okudum. gidip hediye etmek istiyorum. hiç kimse senin gibi olmayacak demek istiyorum. ama ne gelir elden...

Not: Her satır başlarındaki harfleri birleştirirseniz. Muazzez Akkayam yazdığını da göreceksiniz.
Sezai karakoç gibi birisinin elinden çıkmış olmasına şaşırdığım muhteşem bir şiir. Okuması, seslendirmesi de kendi başına zevk verir.
Sezai karakoç’un en güzel şiirlerinden biridir. Evet.
Tanımam etmem.
çift hesapla aramızda olan bir yazar kardeşimiz..

edit: arkadaş konusunda yanıldım.. mesele biraz uzun.. amma ve lakin kendisinden özrü borç bilirim..
görsel
yurdum ironisinin zirvesi

kadının adı : mualla.
"Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna;
Saat on ikidir söndü lâmbalar.
Uyu da turnalar gelsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar;
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna.."
monna rosa,siyah güller,ak güller;
gülce'nin* gülleri ve beyaz yatak.
kanadı kırık kuş merhamet ister;
ah,senin yüzünden kana batacak,
monna rosa,siyah güller,ak güller!

Her okuduğumda bana orjinaline çok sadık kalınmış bir çeviri Metin izlenimi verir, belki de üslubundan dolayı böyle hissediyorum, tam olarak bilemiyorum.

T: Sezai Karakoç'un henüz 19 yaşında yazdığı dönemin serbestçilerine karşı hem ölçüsüyle hem de ismiyle alttan Alta misillemede bulunduğu güzel bir eser.
Kendisine burdan A.selam diyorum.
Şarkı sözlerini bize öğretmeye çalışan yazar kişisi.
Kendisiyle çay içip, muhallebi yemek isterim.

insan canlısıysam ben ne yapabilirim?
Tuhaf bir yazar. Evet.
Sakin ol şampiyon.
Duygulandigim tek siir olabilir.
Bu gün doğum günü olan güzel yazar.
doğum günün kutlu olsun.
cemal süreya seni hiç unutmayacak.
soyadından bir y senin yüzüne gitti.
Geçmiş bayramı ay aman doğum günü kutlu olsun, üzülmesin yazarı.
uludağ sözlüğün üvey evladı kişisidir.

gocthaaa...

beyler birisi şunun doğum gününü kutlasın,

yoksa bulduğu her başlığa "benim doğum günümü kutlamadılar" yazacak.

neyse "doğum günü kutlu olsun" bakalım.
baktığımda sürekli içimden "siyah güller, ak güller" diye geçirdiğim muazzam şiirdir. her şeyi basite indirgemeye çalışmak kanınızda var, o yüzden yorum yapmayacağım gerisine.
30 dk beklerseniz, geçiyor bu durum...
Sürekli yeni kişilere mesaj atar oldun ibaresi alıyorum, dönemiyorum. *
Sezai karakoç'un ünlenmesini sağlayan eseridir.