bugün

soguk suyun etkisiyle irkildim ve aslinda suyu dokenin ev arkadasim olmadigini farkettim. beynim durmustu o an. korkudan titriyordum.
memleketten babam gelmiş. limitini aşdığım ek kartlarımı ve telefon faturamın hesabını sormaya gelmiş.
tek tek hesap vermeye kalktım olmadı,veremedim
sanki gencliginde kendisi hic para harcamamis gibi davraniyordu babam. bu durum beni cok kizdirdi. babamla tartismaya basladik. kontrolumuzu kaybetmistik. o esnada disardan gelen aci fren sesiyle sustuk. camdan disari baktigimizda gorduklerimiz karsisinda dehsete kapilmistik.
ölmüştü.
ışığı gördü.
bu bir kamyon farıydı.
geceden beri direksiyon sallamakta olan kamyon şoförü belli ki farları açık unutmuştu.
sabah kalkıp aynaya bakınca..
s.kinin yerinde olmadığını farketti belliki organ mafyasının işiydi
evet kaçmıştı. o da panik yaptı. iyi düşünemiyordu. başkasına sokturup, ağzından çıkacağını düşündü.
ama hayır bu kadar uzun olamazdı, olmamalıydı. sonradan farketti ki bu bir endoskopi başlığıydı rahat bir nefes aldı. ama o büyük sorun devam ediyordu. endoskopiden korktuğu için böyle bir metoda başvurulmuştu belki rüyadır diyerek ne olu ne olmaz avuç yordamıyla kontrol etti sonuç yine aynıydı. bu bir rüya değil gerçekti.tam canı seks istemişti ki.
acı bir fren sesi...
gözlerine inanamadı görünce. bu sezaiydi o sararmış bıyığıyla.
o gün yine kabuslarla dolu bir uykudan uyanmıştım. ilk işim dışarı çıkıp hava almak oldu. nereye gittiğimi bilmeden, umarsızca yürüyordum.
birden kalabalık bir kitleye rastladım. meydanda bir siyasi partinin mitingi vardı.
siyasi partinin lideri anne bizde niye yok diye bağırınca,
pazar günü uyandığım da o günün büyük gün olduğunu hatırladım. ve uyanır uyanmaz, bir şakirt olarak medeni görevimi yerine getirmek için sandığa koştum pijamalarımla.
o çizgili pijamalarımla, elime cornetto dondurmamı da alıp sokak sokak gezince, çocukluk yıllarıma döndüm bir an için.
sandık başında pijamalı olduğum için bana gülen sandık görevlisini dövdüm ve göbeğimi kaşıyarak ordan uzaklaştım.
gözlerimi nerede açtığımı anlamadım. burası neresi diye sorarken kendime, içeri şahin k girdi.
tamımamazlığa verdim.
kaçmak gerekiyordu ama ''kaçılacak kadar güzel bir yer.'' den anladığım neydi? nereye kaçmalıydım? bodrum'a mı? ruhuma mı?
ruhumun hovardalığına ayak uyduran bodrum'a gitme kararı, hayatının kararıydı.
Fakat bir taraftanda içim içime sığmıyordu ne yapacağımın ,ne yaşayacagımın farkında değildim
güncel Önemli Başlıklar