bugün

geniş bir kesim tarafından kullanılan, söyleyenin yanında muhatabında yalan olduğunu bildiği sözdür. kişi görüşmek istemediği kişiye 'toplantıdayım' der. bu toplantıdayım modu gördüğü kabulden dolayı milli bir hüviyet kazanmıştır.
(bkz: desperate housewives)
ofis telefonu çaldığında kimin aradığı %100 tahmin edilir.iş yetişmemiştir daha ve karşı tarafa diyecek birşeyiniz yoktur.Bu durumda yan tarafta oturan arkadaşa, hatta stajyer tercih sebebidir rica edilir "ubik toplantıda der misin?" diye.en az 15 dakika daha rahatsınızdır artık.
Can sıkıntısından gazeteleri okurken bir köşe yazısında Türkiye'de en çok söylenen yalanın "Toplantıdayım" sözü olduğunu okumuştum "Şu an bir toplantıdayım" , "Önemli bir toplantıdayım şu an daha sonra görüşelim" , "Şu an bir toplantıya giriyorum"
Yazıda bir de örnek vardı; arkadaşlarıyla maç izleyen birine o an bir telefon geliyor o da meşhur yalanı söylüyor "Toplantıdayım" niye böyle yaptığı sorulunca da "Kim uğraşacak şimdi toplantıdayım dedim kapattım işte" cevabını veriyor.
Ben de bunun gibi bir durum yaşamıştım; iş yerindeki kantinde 50 Kuruşa çay içerken beraber oturduğum arkadaşıma telefon gelmişti de o da şu an “Haber Yayın Toplantısındayım" demişti! Ben de o meslekte olmama rağmen "Haber Yayın Toplantısı" kavramı bana bile havalı gelmişti. Bir keresinde de 4-5 kişi muhabbet ederken aramızdaki birine telefon gelmişti o da "Şu an önemli bir toplantıdayım" deyip sonra sohbete devam etmişti. Burada asıl dikkatimi çeken durum ise, bu yalanı söyleyen arkadaşların yüzü bile kızarmamıştı. Heralde dedim bu kanıksanmış bir yalan hatta yalan olduğunu, söyleyen bile artık düşün(e)miyor.

Yalandan ziyade "Toplantıdayım" sözünün kattığı elit bir hava da var, muhatabına 'Şu an Sabancı Kulelerinin bilmem kaçıncı katında Ceo'larla toplantıdayız' ya da 'Birazdan Telekom ihalesini alacağız yabancı ortaklarla toplantıdayım" havası vermek de var işin içinde, ya da ''çok önemli bir iş yapıyorum ve şu an toplantıdayım’’ havası… es geçmeyim bu durumu. Bu yalanın çoğu kez telefonla arayan / rahatsız eden Müşteri Hizmetlerine söylendiğini de belirtiyim ve devam ediyim.

Bizim ofis ikitelli’de demişti bir arkadaşım, gittiğimiz yer arabalara LPG takan bir dükkandı… iyi hatırlıyorum o günü, ofis sözüne takılmıştım, kardeşim bunun neresi ofis? Neden bir hava vermeye çalışıyorsun; gelince görüyoruz işte! Başka bir zaman da 12 güvenlik görevlisinin çalıştığı bir şirketteki arkadaşım kendisini Genel Müdür Yardımcısı diye tanıtmıştı, hatta kartvizitini de vermişti; 'Olum millete güldürme kendini' deyince "böyle daha havalı oluyor" diye cevap vermişti.

Gazeteciler bilir Halkla ilişkiler şirketlerinin mailleri ve telefonları hiç eksik olmaz, gittiğimiz haber işlerinde genellikle onlar karşılar bizi, onlarda da dikkatimi çeken bir durum var; 6-7 kişinin çalıştığı bazı Halkla ilişkiler şirketi çalışanları, Kartvizitlerini verdiklerinde ünvanlarına bir bakıyorsunuz ağzınız açık kalıyor, "Medya Grup Başkanı" , "Medya Grup Direktörü","Kurumsal Tanıtım ve Operasyon Sorumlusu" v. b bu durumu yalan diye değil de abartı olarak ele alsak daha doğru olur. Zaten kime sorsak Başkan, kime sorsak Genel Müdür, kime sorsak üst düzey yönetici.

“Aşkım birazdan iş ortaklarım gelecek ofiste önemli bir toplantı yapacağız aaa tamam tamam ben seni daha sonra arayım olur mu? diğer telefonum çalıyor... öptüm bay”
-Nerdesiniz olum?
-Alooo bana bak gelirken simit alsanıza lan, karper peynir de alın olum kahvaltı yapalım! Simit 1 lira ha 1.25 vermeyin o simitçiye… tamam tamam kapatıyorum, hadi hızlı gelin!
Melahat abla bir çay koysana ocağa
Ne çay mı bitmiş, daha geçen hafta almıştık!
-Alooo gelirken bizim marketten çay da alın lan, geçen görmüştüm ne çayıydı o 1 kilo alana bedava bir şeyi vardı ya ondan alın... hah o markadan işte! Tamam olum hızlı gelin. Çok para vermeyin lan…

Desenize hayaller mercedes, hayatlar akbil diye…
güncel Önemli Başlıklar