bugün

parmak izini taşır. senin izini taşır. yazarken dokunursun o kağıda, kokun siner. yazdığın her harf içinden gelmese de sendendir. elin gitmiştir o kelimelere.
özlemdir mektup. beklemektir. yazdığın kelimelerin ona ulaşacağı an için sabırsızlanmaktır. mektup ulaştığında cevap alacağını bilmektir. yazdığın sana yazmasa da, okuduğunda içinden cevaplasa da; bilirsin kelimelerinin boşa gitmediğini.
hele bir de cevap gelirse ondan... değme keyfine...
teknolojinin tamamıyla hayatımızı gasp etmesiyle yaşam sürecimizden yok olmaya yüz tutmuş olan değer. özlemi, mutluluğu, hüznü, heyecanı uzağımızdakiyle paylaşmak için kullandığımız, beyaz kağıt üzerindeki düzenli mürekkep izlerinin bir zarf içinde katlanmış olan ruhun yalın hali...
--spoiler--
yazılan her mektup yırtılmaya adaydır...
--spoiler--

--spoiler--
insan yazdığı her mektubu kendine, yalnızca kendine yazmıştır aslında...
--spoiler--

(bkz: altay öktem)
sozlerinin tamaminin sozluge bu tarihte giriliyor olmasina cok sasirdigim teoman parcasi.

telefonda konusamam bilirsin,
mektuplariysa ertelerim hep
belki de yazim çirkin diye.
çok düsündüm, çok kurdum,
karar verdim hep vazgeçtim
ama sana yazabildim nihayet.
aslinda söz vermistim
duygularimi kilitlemistim ta ki sen açana dek.
korkma sevgi dilenmicem,
ama tanirsin beni iste
bitiririm her seyi bir dikiste.

napim? ask bu, savas bu binlerce yildir sürüp giden...
ask bu savas bu, kadin ve erkek arasinda

artik saymiyorum yillari, bana degip geçen hayatlari,
zaten pek de sevmem insanlari.
ama kimi dostlar var sevdigim, sokak köpekleri besledigim,
bazi güzel anilar biriktirdigim.
tutku garip bir sey ve çok vahsi ve çok hirsliydim zaten ben de
o yüzden de yagmaladim seni...
kolay degildir bilirim, bir aski bir kalbe koymak,
hele bir baskasini severken sen.

tesekkürler, bir zamanlar beni çok sevdigin için.
bu mektup da olmadi, kelimeler toparlanmadi, iste simdi çöpe gidiyor.
yine de mektubuma son verirken seni her zaman çok seven
ben.
cep teleefonu ve msn nin icadından sonra papucu dama atılmış heberleşme aracı.
bir osman yüksel serdengeçti şiiri. selçuk küpçük bestelemiş, artık kuşlarını uçur albümüne almıştır.

http://umutfm.com/izle.php?id=12351

Dilimin ve kalemimin ucundasın,
Fakat kalbimin içinde,

Şu tükenen yıllara sor, gecelere
gündüzlere sor: kiminleyim ben?

Hiç sizin semtinizde vefa rüzgârı esmez mi?
Dağlara seslendim, onlar bile ses verdi de
Sen neden susuyorsun...

Sen ses ver de senin semtinden esecek vefa
ve ask rüzgârlarına bağrımı açayım...
Ciğerlerime çekeyim...
'Beni ne yapacaksın' deme
'Benim yüzümden ne hale gelmişsin' de!

Yollarda ayak izlerini gördüm,
Bu izlere yüzlerimi surdum.
Evet, buralardan gecen sensin!
Yollardan geçtiğin gibi benden de mi geçeceksin?
Yollardaki izlerini başka izler bozar siler...
Fakat kalbimde bıraktığın izler ebedidir, bozulmaz, silinmez...

Seni düşüne düşüne düşüme giriyorsun
Onun için ben, gündüzlerden çok geceleri sever oldum
Senin olmadığın yerde güneş yok bana
Ateş yok bana. Hayat yok bana...

Muhacir kuşlar sıcak iklimlere göçtüler
Demek ki göç zamanı... Benim kuşumsa
'ask' denilen kafeste çırpınıp dudu.

Seninle olduktan sonra her şey sıcaktır bana
Son bahar bile ilk bahar gibidir.
Bir baktın canimi yaktın
Bir daha bak ki, kul olayım, savrulayım...

Bu bayram da sensiz geçti. Seninle her gün bayram bana
Sen olmayınca bayramdan ne haber?

Is bildiğin gibi değil. Bilmediğin gibi...
Sen kendine bakma, bana bak... Neler oluyor o zaman anlarsın

Öldüğüm zaman mezarıma gel
De ki ' bu adam benden neler çekti
Ey toprak, böyle bir dertliyi sen nasıl çekiyorsun...'
yastığının altına saklayabileceğin duygudur. bir kere daha dersin bir kere daha okursun tekrar tekrar. mail çıktığından beri ne değişti ki yine sevdiklerimin yazısını 3 kere okuyorum. ezberliyorum kelimeleri.ve diyorum burda bunu hissetmiş.
yaşam devam ettiği sürece,yerini hiç bir babayiğit teknolojinin alamayacağı alternatifsiz iletişim aracı.
hasrettir, aşktır, saygıdır, geçmiştir
teknoloji ile hızla uzaklaşılan eski bir alışkanlıktır çok güzeldir. saklanabilir fiziki olarak havada kalmaz. suya yazı yazmak gibi degil ıslak betona çocukken yazılan isimler gibidir kalıcıdır. özlendiginde tekrar tekrar okunur özlemler giderilir. bazende en yakın dosttur göz yaşlarına ortak olur. gitmesin bu alışkanlıklar.
"bizim zamanımızda teknoloji bu kadar gelişmemişti" diyen neslin ilk fırsatta, yazacak kimse kalmasa bile devam ettirdiği alışkanlık.
bir kapalı kutu, bir sürü mektup, ilk aşktan gelmiş en çok ya da uzaklara giden arkadaşlardan. "ne kadar çocukmuşuz" cümleleri.
şimdi de sana yazıyorum neden inan bir fikrim yok, belki de beni dinlemediğin için. şimdilik yazıyorum, sağım solum belli olmaz yinede belki sen okuyamadan yırtıveririm yine sana kızıp.
harika bir zülfü livaneli parçasıdır. sözleri de tam olarak aşağıdaki gibidir.

Bir mektup
Üç satır yazı
Gönlünün karası
Tırmalamış ak kağıdı

Üç satır kara tırmık
Gönlünün karası
Tırmalamış ak kağıdı

Bir sevda
Bir kara sevda
Gönlünün sızısı
Sarmalamış dört yanını

içimde bir deli rüzgar
Gönlünün sızısı
Sarmalamış dört yanını

Bir gurbet
Bir acı gurbet
Alnının karası

Bağlamış ellerini
Dilinde dostun selamı
Bağlamış yollarını
*
ilerleyen teknolojiye yenik düşmüş haberleşme aracıdır.
günümüzde genellikle sevgiliye yazılan ve içeriği sevgili hakkındaki düşüncelerin yazıldığı iletişim aracı.
Mektuplar yazanın degildir biliyorsun degil mi diyen biri de olunca acaba o mektuplar bana ait değil mi diye düşündüm.
madem senin oku ve boğul içinde.

sadece seni çok özlediğimde yazıyorum sanki yazarken sana daha yakın olacakmış gibi. ama bu mektuplar hep bende kalıyor sen bilmiyorsun.

tanım: bir tür ilaçtır. kişinin yaralarını tamir eder.
(#2784684)
şayet askerdeyseniz;
beklemeninde, okumanında, saklamanında, size ayrı bir heyacan, ayrı bir hüzün, ayrı bir umut yaşattığı sihirli kağıt parçası... *
sadece benim dokunduğum satırlara sende dokunacaksın diye yazdım. uzun uzun yazdım. okurken sadece beni düşün istedim. satır aralarında bul istedim. deniz kızım senindir biliyorsun da susuyorsun. beyaza büründüm avuçlarına düştüm şimdi ister sarıl bana ister yırt parçala. seninim.

mektup; kişinin kendine sakladığıdır, kendine sustuğu başkasına açtığı tüm kağıtlardır.
sevgilim,

kent henüz ıssızlığa boğulmuş değil. can çekişen bir iki kişi daha sokağa hayat katmakta lakin silik tavırlarla. gölgenin kıyısına sığınmış iki mahçup aşık liseli cilveleşiyor geceye direnen gün batımında. ve ben derin nefes alıp seni doldururum, seni çektim ciğerlerime, düşüncelerime, hissiyatlarıma. ayrılık bu denli zormuş meğer dedim fısıltıyla kendi kendime. bir uçtan bir uca yaşamak bu olsa gerek dedim sonra hayıflanarak. senden ayrılalı tam tamına üç gün oldu.

az sonra saati çoktan geçmiş lakin adı kalmış olan beş çayımı demleyip, hüzünlü kadın ve erkeklere dair yazılmış aşk şiirlerini okuyacağım. muhtemelen bir zaman sonra sıkılacağım ve elimden kitabı bırakıp seni düşünmemek için televizyona sarılacağım. o da beni ve düşünce yoğunluğumu doldurmayacak, şimdiden besbell; kalkıp balkona çıkacağım, beraber baktığımız yerlere bu defa tek kendi gözlerim ve hissiyatım ile bakacağım. an olacak, ıssızlık ürperti halinde her yerime nakşedecek.

miyadını doldurmayı bekleyen bir kağıt daha alacağım elime, kendisini tüketmesini beklediğim kalemle ellerim haşır neşir olacak, hislerim akacak kağıt ve kalem ikilisinin arasında sana, sana ulaşmaya, sana anlatmaya, sana sarılmaya dair. özlem kavursa da, vuslat telkinleri bir şekilde ayakta tutacak beni.

şimdilik kısa aralı veda ediyorum.

mektubumu burada sonlandırırken, seni sevdiğimi unutma diyorum.

(bkz: Canabakan ın minicik bir deneme yazısından).
kelimelerin sonsuzluğunu ağaca yüklemektir.

kimi mektup almasını sever kimi yazmasını. ben yazmasını sevdim hep. adressiz mektuplarımın tek sahibine.

kelimeleri kağıda erittim, cümleleri zarfa koydum. sen sustun.

bende öğrendim çok sonra sessiz harflerle konuşmayı.

ama gene yazıyorum içimdeki deniz kızı susmuyor bir türlü. sadece bekliyor, gelmeyecek şafak gününü.
insanın duygularını karşı tarafa en güzel şekilde aktaramasını sağlayan araç ...
teknoloji çağında severim ama kullanmam diyen insan modellerinin olduğu bu zamanda unutulmasına pek şaşırmamak gerek.
harika bir ibrahim tenekeci şiiri. lirik bir destan pastoral bir aşkı betimliyor.

işte yine günün belini kırıyor akşam
ve sen kırlara benzersin günün bu saati
çıkarmamışsan çiçekli elbiseni.
ı

hatırla ve sıkı tut:
korkardın küçükken
serçe parmağın uçacak diye elinden.
diğer çocuklara benzerdim bense
benzemesi gibi, bir çinlinin diğerine.

ıı

şaşkınım, şehir açmıyor beni
ve namım yürümüyor burada
çünkü tuhaf burada her şey;
denizi sel basıyor hayret
hayret şehir sığmıyor taksiye
ve terör estiriyor rüzgar
kaldırıyor dağın eteklerini bile.

ve burada sensiz bahar
hem yatalak hem öpmeden geçiyor
bir jeton
yanağıma getiriyor da yanağını
kokunu rüzgara salsan
bana getirmiyor.

ııı

yoksun ya
güvercin avlıyor avluda kedi
kızlar gülüşüyor bahçede
gül üşüyor -gül üşür-
yoksun ya, bezden anne
yapıyor öksüz
öpmek için kendisine.
(bkz: geri gelen mektup)
parmak izini taşır. senin izini taşır. yazarken dokunursun o kağıda, kokun siner. yazdığın her harf içinden gelmese de sendendir. elin gitmiştir o kelimelere. özlemdir mektup. beklemektir. yazdığın kelimelerin ona ulaşacağı an için sabırsızlanmaktır. mektup ulaştığında cevap alacaığnı bilmektir. yazdığın sana yazmasa da, okuduğunda içinden cevaplasa da; bilirsin kelimelerinin boşa gitmediğini.
hele bir de cevap gelirse ondan... değme keyfine.
günümüzde yerini bilgisayara,internete, cep telefonlarına ve bilimum benzeri teknolojiye bırakmıştır. postacının gelip kutunuza attığı kimi zaman rengarenk kimi zaman sade beyaz zarfları özlemenize neden olmuştur bu durum. italyan mektup arkadasınız artık e-mail atmayı tercih eder olmuş, zarfların içine koyduğu ufak tefek kartpostallardan, alakasız futbolcu kartlarından mahrum bırakmıştır sizi.
haluk levent in hapisteyken çıkardığı albüme ismini veren şarkısı. sezen cumhur önal uzun bir süre ' şarkıyı benden çaldı' diye feveran etmişti. sonra ne oldu, nasıl bağlandı o iş hatırlamıyorum. ahan da sözleri:

Eski bir mektup geldi senden
Hasret dolu senelerden
Yazından ben hemen tanıdım
Gönlüm sarsıldı sevgiden

Sandım beni unutmadın
Sonunda aşkını yazdın
Açtım anılarla dolu zarfı
inan öptüm her satırı

Mektubun hoş geldi
Bana umut verdi
Yanlızlığımı aldı yar
Yılların gölgesi
Düşmüş satırlara
Gözlerinden öperim yar