bugün

orantısız bir yazar.
(bkz: adamım)
marquis de sadé, savunduğu ahlaki ve ahlaksız değerleri dibine kadar savunmasıyla, yılmaz karakteri ve doğrucu tabiatıyla nazarımda bir efsanedir. kurguladığı öykülerin çıkış noktası dönem elitlerinin yaşam tarzı olmasından dolayı, elitler tarafından hiçbir zaman barındırılmadı. gah bokuyla kitap yazdı, kah götüne toblerone çikolata sokan aristokratlardan bahsetti, kah kanıyla duvar karaladı. bu adam 29+13 yıl gözetim altında olmasına rağmen pervasızca fikrini savundu. 77 yıl yaşaması tamamen bir mucizedir.

"ahlaksızlığı bilmeden ahlakın tanımı yapılamaz" deyişiyle aslında ne yamaya çalıştığını söylüyordu. bir insanın tabiatında bulunabilecek tüm kusur ve davranışları kayıt altına aldığı için ahlaksızlığın atası mertebesine erişti.

nazarımda gerçek marjinaldir. servetiyle canının istediği insana canının istediği allahsızlığı yapabilecek olmasına rağmen, o bunları eğitici bir metotla dünyaya anlatmıştır. kalıcı bir ahlaksızlık dersi verip sahneden indi. yıllarca öldürülmeyip hapsedilmesinin sebebi ise toplumun ona aslında kızgın olmaması idi. toplum yalnızca ondan utanıyordu. onun anlattığı her sadist olay esasen toplumun gizli kapılar ardındaki gerçeğiydi.

unutmayacağız seni sadé.
büyük adamdır.

Gerçek hayatta olan ama gizli tutulan şeyleri açıklamaktan başka ne yaptı o? Karanlığı aydınlatmaktan başka?
iyi ki yaşamıştır.
sosyopat artı psikopat değildir. bir insanın hem sosyopat hem psikopat olması mümkün değildir.
sadece psikopattır.
anafikri; benim mutlu olmamı sağlayacak herhangi bir olay, başkalarını mutsuz etse de, acı verse de sikimde olmaz. bencillik kötü bir huy değildir. egoizm kişinin kendi varoluşuna saygı duymasidir. varoluşun tek amacı yaşamı sürdürebilmektir. ve bunun yolu da, başkalarının değil kendi hayatına önem vermektir. bu çizgide, kişinin, doğasında varolan dürtülerin peşinden gitmesi, yaşadığı hayattan sonuna kadar haz alması lazımdır. din, tabu, gelenek veya toplumsal çekince yüzünden alınabilecek zevklerden mahrum kalmak, özüne ihanettir. güçlü oldugun ve kontrol edebildiğin süreçte yasamdan zevk alırsın. ahlak denilen insan yapısı olgu, bir çok zevki tatmaya manidir.
güçlü olan güçsüzü ezmek durumundadir. güçsüzler sadece diğerlerinin zevklerine hizmet etmek için vardır. yoksa, varoluşta güçlü güçsüz ayrımı olmazdi.
misal, benim sana yaptığım şeyin, seni acıtıyor, yaraliyor olması değil önemli olan. tek mesele benim bundan zevk alıyor veya ne kadar alıyor oldugumdur. doğa seni benden güçlü yaratsaydı, sen bu hakka sahip olacaktın.

gibi dusuncelere sahip, sadizmin kuramcısı yazar. kendisi tam bir orospu çocuğudur ayrıca. zindana atildiginda, cok yazıyor diye kağıtlarını almışlar, duvara yazmaya başlamış. kalemini almışlar, bokuyla yazmış yine her tarafa.
ayrıca sade'ın düşüncesine göre tecavüz meşru bir eylemdir. hatta ve hatta tecavüzcüsü memnun kalmayan kurban cezalandırılabilir de. hakkında "adamın dibi, reyiz" falan diyenler bi de bu açıdan baksın bu manyak orospu çocuğuna.
sadece psikopattır.
sadizm kelimesi bu adamın adından türetilmiştir. felsefesi sağlam bir yazar.
çabuk sinirlenen, cüretkar, sapkın fantezileri olan fanatik derecede ateist biri.

kendisini hemen hemen böyle tanımlamıştır.

aristokrat kesime mensuptur kendisi, ama çekinmemiş, yazmış, yazmış ve yazmıştır.

''beni bedensel günaha ilişkin dayanılmaz bir perhize mahkum ederek mükemmel bir iş yaptığınızı düşündünüz. ama yanıldınız, beynimi coşturdunuz; bana can vermek zorunda kalacağım hayaletler yarattırdınız.''

demiş acıyla zevki aynı dansta buluşturan adam.

justine serisi chiviyazilari'ndan, la philosophie dans le boudoir ise ayrıntı'dan çıkmıştır.
"ölüme alışmak için onu haz düşkünü bir düşünceyle birleştirmekten daha iyi bir yol yoktur."
'yatak odasında terör' adlı romanın yazarı. yazdıkları sanıldığı gibi abartı değildir. dönemin gerçekleridir. ayrıca şu an yaşıyor olsaydı, kendini en çok inci sözlük'te mutlu hissederdi.
o zaman neden sadeizm değil de sadizm? biri açıklasın özel mesajlar, mektuplar yollasın.
(bkz: inönizm) not: 106 ve 107 no' lu entrylere istinaden.

dışkısıyla yazı yazan, kapalı olduğu hücrenin anahtarını yutacak kadar psikopat, bir o kadar da akıllı adamdır vesselam.
fantastik, sevilesi insandır. bdsm öncüsüdür.
tatbikat sahnesinde bu gece oynanan oyun. tahminlerimden çok daha iyiydi. özellikle durukan ordu ve Zeynep Ekin Öner'in performansı izlemeye değer.

oyun ahlaki çatışmaları ve fikir ayrılıklarını, toplumdaki yüzsüzlükleri, insanların toplumda kabul görmek uğruna neler yapabileceğini öylesine güzel sergiledi ki kim haklı kim haksız karar veremez hale geldim. neredeyse tüm karakterler hem masum hem suçlu, tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi..

benimle birlikte tiyatroya gelen arkadaş da müzikleri çok beğendi ve müzik seçimlerinin tiyatroyu daha da etkili hala getirdiğini düşünüyor. ben de kendisine katılıyorum ve oyun sona ermeden izleyin diyorum.
aşkın suçları isimli kitabı büyük keyif alarak okuduğum. sodom'un 120 günü eserinden meydana gelen filmi izlerken kusmamak için kendimi zor tuttuğum bir yazar amca. şu anda ise erdemle kırbaçlanan kadın kitabı başucumda okunmayı bekliyor. bu arada sodom'un 120 günü kitabını almadım çünkü alsam kıyıp atamazdım, yakamazdım ama kütüphanemde durması halinde çocuğum olur ve o'nun eline geçerse olmaz!
“you must excuse me, my creative juices are flowing again!” bunu söylerken nasıl bir kafaya sahip olduğunu hayal etmeye çalıştım, sonra aynada kendimi gördüm..
en büyük üstad idir.

iyi ki yaşamıştır.
tatbikat sahnesinde 2 perdelik sergilenen 3 saat süren oyunculuk performanslarının tavan yaptığı muhteşem oyun. konu biraz uçuk görünse de aslında derine inildiğinde insan psikolojisinin öbür yüzünü gözler önüne seren ibretlik bir temsil. marquis de sade'nin obsesif tavırları ve bunu etrafındaki iyi, kötü herkese nasılda etkili bir biçimde empoze ettiğinin kanıtı. şehvetli bir biçimde ele alındığında dünyanın en kötü duygularının bile ne kadar çekici olabildiği gözler önüne seriyor gibi.
oyunda döktüren başlıca sanatçılar; marquis rolünde durukan ordu, doktor rolünde mithat erdemli, madeleine rolünde genç oyuncu burcu özberk, mentruil rolünde zeynep ekin öner ve peder rolünde buğra koçtepe.
fransada 1700 lü yıllarda yaşamış, dönemine göre no limit ve fazlaca aşmış aykırı bir filozof.
http://www.edebiyathaber....eyisle-sadizmin-efendisi/
Aşkın suçları. Okunası.
Neden bilmem ne zaman kötümserleşsem idol isimlerimden biri haline gelir. Sonra normale dönünce ne filozofu deli lan bu derim.