bugün

1938 yılında isviçreli kimyager dr.alfred hofmann tarafından bütün büyük icatlar gibi kaza sonucu bulunmuştur. kaza sonucu maddeyi vücuduna aldıktan sonra bisikletle şehir turuna çıkma gafletinde bulunmuştur. bilinen en etkili hallüsinasyon oluşturan kimyasal maddedir. sıvı halde olduğu için renkli küçük kağıtlara emdirilirerek kullanıma sunulur. bazı barların tuvaletlerinde fayanslara sürülerek de satılabilir. parayı barmene verdikten sonra üstten 2. soldan 5. fayansı yalamanız söylenir. bu nedenle narkotik operasyonlarında ele geçirilmesi çok zordur. 68 kuşağı çiçek çocuklarının sembolüdür. psikolojik etkileri nedeniyle ordu tarafından da denenmiştir.

--spoiler--
http://www.youtube.com/watch?v=h9EpnVAl5JA
--spoiler--
lysergic acid diethylamide (lsd) hallusinojenik veya psikodelik ajandır.
lsdnin bir ;uçuş fiyatı £3-£4dir.

lsd nasil kullanilir?

lsd hemen daima yutulurak kullanılır.

lsd''nin etkileri nelerdir?

lsd kullanımı genellikle uçuş olarak isimlendirilir. çünkü başka bir yere yolculuğa benzer. bu durum 4 faza bölünebilir. başlangiç alımdan 30 dk-1 saat sonra renkler daha net görünür; hareket eden objeler arkalarında iz bırakır.gözler kapandığında tekrarlayan şekiller görülebilir. plato ikinci saatten sonra etkiler daha yoğun hale gelir. şekiller açık gözle görülebilir hale gelir. fantastik hayaller görülür, avuç içindeki çizgiler sis içinde şekiller gibi görünür. doruk zaman yavaşlamış, hatta durmuş gibidir. lsd etkisinde olanlar kendilerini başka bir dünyada gibi hisseder. bu durum bazıları için gizemli ve iyiyken diğerleri için çok korkutucu olabilir. düşüş lsd''nin alımından 5-6 saat sonra duygular, heyecan azalmaya başlar. bazı residü etkiler uyku sonrasına kadar kalsa bile, lsd''nin etkisi 8 saatten sonra genellikle biter.

bir kullanici kötü etki altindaysa ne yapabiliriz?

kullanıcı panikte ise :
şahsı kendisini rahat hissedeceği sessiz bir ortama alın.
endişelerini gidermeye çalışacak bir arkadaş bulun.
paniğin lsd;nin etkisine bağlı olduğunu vurgulayarak anlatın. birkaç saat içerisinde azalarak kaybolacaktır.
sakin olup, rahatlamasını ve oluruna bırakmaya çalışması gerektiğini anlatın.
eğer histerik ve kontrol edilemez hale gelirse hastanede tedavisi gerekir. hastanenin kişileri daha anksietik ve panik hale getirebileceği akılda tutulmalıdır.

lsd kullaniminin sakincalari nelerdir?
lsd altta yatan mental problemleri tetikleyebilir ve delus yonlar, paranoya ve şizofreniye benzer tablo oluşturur.
sadece lsd etkisindeyken değil, kullandıktan bir süre sonra da olağan üstü anksiete tablosu ve panik ataklar oluşturabilir.
lsd kullanıcının kişiliğinde değişiklikle sonuçlanabilir.
lsd karar yeteneğini bozabilir. kullanıcıların lsd etkisi altındayken araba, alet, makine kullanmamalıdır. lsd kullanimi yasalara aykiridir
lsd bulundurmanın cezası 3 seneden 5 seneye kadar ağır hapisdir.
lsd temin etmenin cezası, bir arkadaşına biraz vermek dahil 5 seneden az olmamak üzere ağır hapisdir.
satmak üzere teşekkül oluşturmanın cezası ömür boyu hapisdir.
lsd idrarda 2-3 gün boyunca tesbit edilebilir.
açılımı liserjik asit dietilamit olan bilinçte aşırı değişiklikler, algı bozuklukları ve halüsinasyonlar yaratan hap.
wecihii der ki; o yalanıyo hap değil.
yalayanın triplerden trip beğenmesi gereken kimyasal.
kendinizi çiçeğin içinde de* bulabilirsiniz, balkon demirlerinde de*.
riskli(hayata "norm"al kıstaslarda devam etmeyi seçenler açısından)..
bilinçaltını ters yüz edip önünüze koyar. o an hissettikleriniz ise en alakasız bir zamanda yeniden yerleşiverir zihninize. tekrar yaşar gibi olursunuz.
delilik. yükseliş anından geriye bok püsur kalır sadece.
minimumda yaşamak lazım. bira içip işemek mesela.
fayans yalatan uyuşturucu. kimi polis gözetimindeki mekanlara bu zıkkımı sokabilmek için tuvalet fayanslarına enjekte ediyor tipler.

bu boka ihtiyacı oılanlar da adamını bulup parayı veriyor ve daha sonra tuvalete gidip kendine söylenen fayansı yalamaya başlıyor.

bir mekanda tuvalete girdiğinizde fayans yalayan birini görürseniz bilin ki kafayı güzel yapmaya çalışıyordur. fazla elleşmeyin. zaten 2 dakikaya kalmaz görür ebesinin cinsel uzvunu.
Liserjik asit dietilamid. albert hoffman tarafından kazara bulunmuş çok güçlü bir halisinojendir. beyin kimyasını alt üst eder. zaman-mekan ve maddenın algılanabilir düzlemini kırar.

kurutma kağıtlarına damlatılıp kurutularak kullanıma hazır hale getirilir. en popüler dağıtım tarzı budur. kurutma kağıtlarındaki çeşitli baskılar tamamen satış politikasına yöneliktir ve yer yer değişkenlik gösterir.

tecrübeli bir rehber yardımıyla kullanıldığında maksimum verim alınır. çünkü lsd tarafından etki altına alınmış beyin kimyası kontrol edilemez. korkuları bastıracak, her şeyin yolunda olduğunu size hatırlatacak bir rehber maksimum verimlilik için ilk seferlerde çok gereklidir.

peki ne olur?

gözler ışığa duyarlı hale gelir. ışıklar ve renkler canlanır. beyin gözden gelen bütün veriyi inceleyip süzemediği için görülen karelerde iç içe geçmeler olur. örneğin önünüzden geçen bir arabanın kırmızı arka stopları araba çoktan geçip gitmiş olmasına rağmen yolun üzerinde kırmızı ve titrek bir şerit şeklinde asılı kalabilir. sesler boğuk duyulabilir. bu problem değildir. ama sesler tekrar eder. beynin içinde eko yapar. bastırmak çok zordur. duyuların çok fazla aktive olmuş halinden ötürü şehir içi kullanım tamamen bir işkencedir.
sessizlik ve doğa ister. yeşile ve maviye ihtiyaç duyar.

en garip trip işin içine biraz hayal gücü girdiğinde başlar. adım attığınız asfalt zeminde sanki bir suya atılan taşın etrafında bıraktığı hareler gibi dalgalanmalar, titreşimler görebilirsiniz. korkuya kapıldığınız bir anda gerçek korkunun ne olduğuyla yüzleşirsiniz. emin olun kimse hayatında o kadar korkmamıştır. aksi gibi sevgi hisside tavan yapar. dokunmak bambamşka anlamlara dönüşür. beyninizin nereye sürüklendiği sizin elinizde. bunu unutmadığınız sürece kontrol sağlayabilirsiniz. kafasını bastırayım diye düşünmeyin hiçbir alkol çeşidi bunu bastıramıyor ve hissetmediğiniz için içtikçe içiyorsunuz. ama ne bir sarhoşluk, ne lsd nin etkisinde bir azalma gözlenmiyor.

dışardan bir maymun gibi görünürsünüz. ağzı açık, dilini içeride güç bela tutabilen bakışları tamamen açık gözleriyle anlam arayan bir maymun gibi. fazlası değil.

içeride dünyanın en zeki ve yaratıcı beynini keşfedersiniz. bu güne kadar bildiğiniz bütün bilgiler, teoriler, varsayımlar zincirleme bir şekilde anlam kazanır. insan dil ile düşünür. yani düşünürken kafasının içinde konuşur. fakat lcd bunu görüntüler düzlemine çıkarır.

şöyle örnekleyelim. bir film sahnesi için 25 kare gerekiyor ya, 25 cümlelik bir düşünce sadece bir karedir gelir ve yerini öbürlerine bırakır. işte bilinç bu derece korkunç bir boyutta aktif olmuştur. ama bunları yazamazsınız* ve ertesi gün bölük pörçük hayal meyal hatırlarsınız. yani fikir bombardımanından sonra geriye sadece boş kovanlar kalacaktır. iş yapmaz.

en büyük tehlikesi beyinde bıraktığı hasar.

bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmuyor* ve o yaratıcılığa olan özlem sanırım insanları bağımlı yapıyor.
bir kere denemekle ebenizin örekesini görebileceginiz madde. cok kötü oluyo insan, bu dünyadan uzaklaşayım derken daha berbat bi yere gidiyosunuz. kullamayın. bunun yerine alternatif kafayı bulma yöntemlerini öneririm.
syd barret in kullandıgı ve kafayı bu sebepten dolayı kırmasına sebebiyet vermiş uyuşturucu hap...
lsd yi bulan kişi olan albert hofmann 29 nisan 2008 tarihinde 102 yaşında yaşama gözlerini yummuştur. allahtan rahmet dilemiyoruz tabi.
albert hofmann tarafından buLunmuş uyuşturucu.. aLındığı zaman uzun süre haLüsiLasyonLar görmenizi sağLar.. korktuğunuz veya sevdiğiniz şeyLeri gözLerinizin önüne serer.. biLinçaltını açığa çıkarır.. sizi bir çok şeyLe yüzLeştirir.. bir bakarsın orman oLmuş yanmışsın arkadaş tribine sokar insanı.. uzun süre kuLLanıLdığı zaman kaLıcı etkiLer bırakır.. Lsd'nin yaptığı etkiyi görmek için fear and loathing in las vegas fiLmini izLeminizi öneririz..

topLumsaL mesaj; uyuşturucu kötü bir şeydir.. sakın kuLLanmayınız.. *
denediğim günden sonra hayatıma civataları sıyırmış biri olarak devam etmekte olduğum kaçınılası maddeler.
kuvvetli bir halüsinojendir. alınmamasında fayda vardır. illaki deneyeceğim diyorsanızda şehir hayatından uzak doğayla iç içe denenmelidir. kullandıktan sonra kişiliğinizde değişiklikler olacaktır. ilk başlarda kişiyi olgunlaştırsada fazla kullanımı devreyi yakmanıza neden olur.
edit: illaki deneyeceğim diyen birisinin şehir içinde deneyip gebermemesi için yazdım.*
herkesin şöyle olmuş, böyle yapıyormuş, şuymuş buymuş diyerek duyduklarını yazdığı kimyasal. bizzat etkisini olayları ve hissettirdiklerini yazacağım kankalar. tabi şimdi bu yasal değil ya hani. 'vallaaaa arkadaş anlattı ben birinci ağızdan yazıyorum'. *

olay yeri: açık hava müzik festivali.

6-7 kişilik kızlı erkekli bir arkadaş grubu çadırda sigara dönüyorduk. muhabbet güzel, her şey güzel. bir ara tuvalete kalktım. acayip çişim gelmişti. çadırdan çıktığımda liseden bir arkadaşımı gördüm. epey zamandır görüşmüyorduk. bana bir yamuk yapmıştı ama hatırlamıyorum. her neyse yarım lsd verdi 50 lira para verdim diye hatırlıyorum. daha fazla vermiş olamam tüm param oydu zaten. böyle rocco var ya şeker, hani böyle kağıt gibi çekiyorsun dilinin altına koyuyorsun tadı dağılıyor falan onun gibi bir şey işte. birde rocco şu pornocu değil mi lan? rocco diye şeker, lolipop, dondurma mı olur amına koyuum? bu firma batmadıysa iyi. neyse yapıştırdım verdiğini. gittim tuvaletimi yaptım. bende ilk defa denediğimden 'acaba ne olacak lan?' diye düşünmeye başladım. işeme işi bittikten sonra çadıra geri döndüm. muhabbete kaldığım yerden devam ediyorduk.

yanımda festivalde tanıştığım bir arkadaşımın arkadaşı kız oturuyordu. bir gün önce biz gülüp eğlenirken 'bende gülcem!' diye çadıra dalmıştı, öyle tanışmıştık. festivale gelirken seks fikri hiç aklımda yoktu. desem yalan olur ama hani hazırlıklı değildim yani. daha çok müziğe gelmiştim. deli gibi dans etmek, ot içmekti planım.

birden götüm başım ayrı oynamaya başladı. çadır karanlıktı yani sadece dönen sigaraları aydınlattığı kadarını görüyorduk birde müzik beyne beyne işliyor tabi. anlamsız bir mutluluk hissetmeye başladım. yükselişe geçmiştim ve hoşuma gitti bu durum hemde baya hoşuma gitti. kendimle övünmek gibi anlaşılmasın da normal şartlarda da gayet komik bir adamım. genelde 'komik' sıfatım önplanda ardından 'yakışıklı, seksi' hehehehe. ama bu kafanın verdiği mutlulukla esprilerim çığır açmaya başladı resmen. bir 15 dakika aralıksız insanları güldürdüğümü hatırlıyorum. hani muhabbet şöyle bir muhabbet. dur örnek vereceğim, unuttum ya şimdi. neyse 15 dakikanın ardından bir duruldum, herkes bir karnını tutarak 'yeter ya!' modundaydı. en son yeni tanıştığım kız bana dönüp sordu;

- sen nasıl bir adamsın ya?
* çok dürüst bir adamım.
- nasıl ya?
* ben var ya 18 yaşından büyük müsün diye soran porno siteleri hiç izlemedim. hep kapattım. yaşımı bekledim. hehehe.

(espriden öte bilinçaltımdaki seks isteğinin arttığını hissettim bu cümleyi kurarken, tabi ki rahatsız olmadım ama daha kontrollü olmak isterdim.)

birden muhabbet vajina osuruğuna gitti. kızlı erkekli herkes gülüyordu. ilk başta kız arkadaşımın osurduğu sanıp güldüğümü falan anlatıp, kendimi rezil etsem de gülüyorduk yani. oradan kolonoskopi anılarım falan derken kendimi itin götüne soksam da insanlar tuvalete gitmek istemeyecek kadar kitlenmişti muhabbete.

yanımdaki kızın yüzünü merak etmeye başlamıştım. cidden bildiğin merak ediyordum. tam ben merak ederken o telefon ışığını tuttu yüzüme. dünyanın en saçma cümlesini kurdu;

- sen harbi sarışınmışsın ama.
* karanlıkta herkes zenci hehehe. diyerek güldüm.

(seks isteği tamamen sarmıştı. artık error veriyordum, herşeyi cinselliğe bağlamaya başladım.)

ben niyetimi alenen belli edince tüm ilgimi yanımdaki kıza yükleyip sadece onun kulağına fısıldayarak espriler yapınca, arkadaşlarım homurdana homurdana çadırdan çıktılar tabi artık. oh len dedim sonunda başbaşa kaldık. kafanın götürdüğü yere gidiyordum.

bir kadını etkilemek için yapılabilecek tüm puştlukları yaptım. mesela 'hep tiyatro okumak istemiştim. en kötü böyle seslendirme falan yapardım arkadan ses geliyor ya onun gibi' dedi. çadırda bulduğum poşetleri birbirine bağladım, ardından telefonun ışığını açıp poşetlere tuttum. tabi gölgeleri çadırda belirdi. poşetle biraz biraz oynayıp iki insan vucuduna benzettim ve ona dönüp 'hadi seslendir!' dedim. yarım saat falan güle oynaya seslendirdi. tabi bende güldüm yalandan. ama nasıl mutlu nasıl mutlu. en sonra sarıldı bana, teşekkür ederim diyip ağladı. o an 'oğlum kız sevişmek isteyecekti, şimdi aşık olacak nabıyon yarraağım' dedim kendime. neyse durumu toparladım. tipik hareketimdir 'öpebilir miyim?' diye sordum. yabancı topraklara giriş vize talebinde bulundum hehehee. onaylandı. sonra çadırına götürdü beni.

seks kısmını atlıyorum. sözlükte okuyarak mastürbasyon yapacak insanlar olabilir çünkü. o potansiyeli gördüğüm şakirtler var. hehe. neymiş dekolte giyen kızın amacı.... at kafaları sizi. el sikiyle gerdeğe girin.

neyse sevişme faslı falan iyiydi tam hatırlamıyorum ama kendimi dünyanın en seksi, karşımdakini de dünyanın en güzel kadını gibi hissetmiştim. krallığımı ilan edecek gibi çıktım çadırdan lavaboya gittim. artık metabolizmayı çok mu zorladım, kan şekerim mi düştü? noldu tam bilmiyorum hahaha. birden duruldum. anneannem olsa 'ters bir hareket yapmışsındır.' derdi. yazık ya o nabıyor ki? yazı bitince arayım onu bir.

tuvalete giderken birden içimi sıkıntı basmaya başladı. içimdeki mutluluk, seks dürtüsü yerini handikapla üzüntüye bıraktı. hiç normal değildi. çünkü normal şartlarda böyle bir kafa yaşamış bir adam değilim. genelde gülerim zaten içince daha çok gülerim. daralmaya başladım bilader. 'bad trip' dedikleri bu mu lan? şimdi siki tuttum falan diye düşünüp iyice darlandım.

tuvaleti nerede olduğunu görüyordum ama geri geri gittiğimi farkettim. sonra geri geri gitmediğimi tuvaletin uzaklaştığını farkettim. sonra aslında halisülasyon gördüğümü anladım. elimden bir şey damlar gibi oldu. elime baktım kan vardı. 'oha kız bakire miydi?' diye sordum kendime. sonra bu düşünce birden kendimi kötü hissettirdi ama olması gerekenden milyon kat kötü hissettim. 'keşke sevişmeseydik. niye seviştik?' diye üzülmeye başladım. tuvalete vardığımda aynada kendime baktım. gözlerimin rengi değişiyor gibi geldi. ela oldu, mavi oldu, siyah oldu. çişimi yaparsam hepsi geçecek gibi hissettim. işemeye başladım sonradan farkettim ki işediğim yerde pisuvar yoktu. en sonda duvara işiyordum. iyice amı götü dağıttığımı anladım o an zaten. tekrar lavaboya gittim elimdeki kanı yıkadım ama geçmedi. defalarca yıkadım ama geçmedi. sonra aslında o kanın hiç olmama ihtimalini düşündüm ve rahatladım. 'noluyor bana amına koyuum?' dedim sesli bir şekilde. o ara bir junkie elini omzuma koydu 'iyisin dostum iyisin.' dedi. acayip irkildim elemana kafa atasım geldi. 'sen bana nasıl dokunursun lan!' diye bağırmak istedim ama kendimi frenledim.

tuvaletten çıktım çadıra doğru yol almak için, müziğin durduğunu farkettim. çok rahatlamıştım 'oh lan sonunda ya 2 gündür 24 saat trance müzik kafamı sikmişti' dedim. o an müziğin durmasının imkansız olduğunu düşündüm. dönüp baktığımda insanların dans etmeye devam ettiğimi farkettim. müzik durmuş olamazdı. iyice daraldım. yere oturup elimi başımın arasına koyup ağlamak istedim lan.

depeche mode'un wrong şarkısını bilir misiniz? bilmezsenizde dinleyin, sözleri falan da fena siker adamı. çadıra gitmeliyim diye düşündükten sonra birden 'wronggg!' sesi geldi. sağa sola baktım ne oluyor lan diyerek. 'wrongggg' diye tekrar girdi müzik. sadece wrong! sesi geliyordu diğer sözleri duymasam da şarkı çalıyordu. midem bulanır gibi oldu. yanlış olan ne? diye sordum kendime.

sağa sola bakıp müzik sesi nereden geliyor diye bulmaya çalışırken bebek ağlama sesi duydum. 'babaaaa' diye ağlıyordu bebek. yani bebek sesiydi ama 'babaaaa' diyişi çok netti. (2 sene evvel çocuk aldırmıştık eski kız arkadaşımla. yani daha çok aldırmamız lazım demem gerekti. aldırdık. herneyse.)

içim iyice daraldı, ağlamak istedim beceremedim. koşmak istedim, yönümü kaybettim. kendimi çadırların arasında soluk soluğa gideceğim çadırı ararken buldum. kızın çadırına gitmiştik aklımda kalan tek şey çadırının rengiydi, yolu hatırlayamıyordum. bir 10 dakika çadır aradım, arkada bir wrongggg şarkısı bir tarafta babaaa diye ağlayan bebek sesleriyle.

çadırı buldum. uyumuştu. o an adını hatırlamıyordum amına koyuum. kaşık pozisyonu dedikleri şekilde arkadan sarıldım sımsıkı. uyuduğundan emin olduktan sonra ona sarılıp öperek bir 20 dakika ağladım. uyanık olsa 'dünyanın en duygusal adamından dünyanın en derin cümlelerini duymuş bir kadın' olarak hayatına devam edebilirdi. iyi ki uyanmadı. belki de uyandı ama çaktırmadı bilmiyorum ama ağladım bilader. meğer ne kadar doluymuşum. bu bad trip dedikleri buysa bana fazla geldi. bir daha yapar mıyım? - kesinlikle hayır. pişman mıyım? - değilim. denedim ve gördüm.

böyle bir şey işte. tabi kişiden kişiye değişir de ben amı götü dağıttım hocam. tavsiye de etmiyorum. ha şöyle olabilirdi mesela her kafam düştüğünde bir amfetamin yapıştırsam dünyanın en mutlu ve en komik adamı olarak hayatıma devam edebilirdim ama kalsın yani ben böyle iyiyim.

düzeltme: lan itneler! ne vuruyorsunuz kafama kafama? evet detaylı anlattım ama tüm uyuşturucu filmlerinde olduğu gibi 'yapmayın amına koyuum şu boku.' mesajıyla bitirdim yazıyı. kızmayın kar tanelerim, pamuklarım, sikerim bademceğinizi, yerim tatlı canınızı.
60'ları bu kadar renkli yapmayı sağlamış madde. psychedelic rockın oluşumunda önemli yeri vardır.
modası geçmiş* psychedelic hap. kimyasaldır, uyuşturucudur, gereksizdir, zararlıdır, daha fazla birşey demeye gerek yoktur.