bugün

bir erkek tek başına alışverişe kolay kolay çıkmaz.*daha doğrusu çıkarılmaz.
iki erkek birlikte çıkınca: iki erkek de zor çıkar ama maksimum 2 dakika
bir kız bir erkek çıkınca: erkeğin sıkılması kızın ısrarı oranına göre en az 30 dak.
bir kız tek başına çıkınca: yanına kimseyi bulamadığı zamandır ve en az 2 saat
iki kız birlikte çıkınca: olayın koptuğu andır. zannımca gün boyu sürebilir.
kızların genelde bakıp almadığı, erkeklerinse alıp bakmadığı tezinin kanıtlandığı an.
bir işkence türü..
cebinizdeki bütün parayı verip ne istiyorsa almayı hatta alışveriş merkezini bile almayı düşündüğünüz cinnet anı.

(bkz: ömür törpüsü)
kizsanız hayatınızın en büyük eğlencelerinden biri, yaşam kaynağınız, ama eğer erkekseniz sabrınızın ve dayanıklılığınızın sonuna kadar zorlandığı, karşılaşabileceğiniz en büyük zulümleren biri.
ilk entrye benzer bir araştırma sonucuna göre:
bir erkek tek başına alış-verişe çıkınca bir dükkanda ortalama harcadığı süre: 3 dakika
iki erkek birlikte çıkınca: 4 dakika
bir kız bir erkek çıkınca: 5 dakika
bir kız tek başına çıkınca: 7 dakika
iki kız birlikte çıkınca: 10 dakika harcıyormuş.
nişanlanacak olan ablayla, nişanda giymesi için ayakkabı almaya gidilir. mağazadaki abiye altına giyilebilecek ayakkabıların neredeyse tamamı incelendikten sonra, abla üç ayakkabıyı önüne koyar;

abla: mirmika, hangisini alayım bunların?
mirmika: ne bileyim abla, ben ne anlarım?
abla: ya bi yardımcı ol be, uyuz
mirmika: sensin lan uyuz! şu baştakini al
abla: ıh ıhh olmaz o, elbiseme uymuyor.
mirmika: lan ne diye önüne koydun o zaman?
abla: ama çok güzel yaaaaa *
mirmika: elbisen kırmızıydı dimi? kırmızı renkliyi al o zaman?
abla: ya o da güzel aslında ama modeli biraz daha güzel olsaydı...

5-6 dakika bu şekilde ablayla çekiştikten sonra, mirmika dayanamaz ve dışarı çıkar sinir sigarası yakmak için.
sigara biter bitmez abla mağazadan çıkar veeee

ayakkabıların üçünü de almıştır...

tanım: çıkmadan önce bilinen bütün duaların edilmesini gerektiren durumdur, allah muhafazadır.
cikanin akli yok. hele ki alisveris merkezine gittiyseniz 3-4 saat sonra kendinizi magaza koltugunda bayilmis vaziyette bulabilirsiniz.
girilen otuz (30) mağazanın yirmidokuzunun (29) çıkışında tezgahtara üzgün gözlerle bakıp, "kolay gelsin" demek ve hemen akabinde sol kulağın çınlaması sorunuyla uğraşmak zorunda bırakan eylem.

kaçınız: dişi bünyelerle alışverişe çıkmaktan şiddetle kaçınınız. *
(bkz: mango)
aynı gün içinde hem cenneti hem de cehennemi yaşayabileceğiniz bir güne işarettir.*
- sadoo, beni bi bakırköy e atıversene
- sadece atıcak mıyım beraber alışveriş olayına da giricez mi?
- aslında berk hep benle alışveriş yapardı!
- berk, şu eski sevgilin değil mi?
- eski ama alışverişlerimiz zevkli olurdu
- o zaman sadece mango.
izmir'de alsancak mango önünde bekleyen erkek kalabalığının bıkkın hali her şeyi açıklar.
bazen koskoca markete girip ped almaktır.
cüzdanı tenine batanın yaptığı bir davranıştır.
Abd'de uzun süredir box office'de yer alan, eleştirmenlerce ' ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi, filmin sonuna kadar bekleyemedik düşünün yani' şeklinde tanımladığı korku-gerilim türünde film.

Başrollerini brad pitt ve angelina jolie'nin paylaştığı filmin yönetmen koltuğundaysa nihat doğan oturuyor. Filmin yönetmeni bu yüzden ayakta kaldı şu nihat kalksa da otursam diyor.

Bu sabahın iğrenç espriler kuşagına burada son veriyorum. Çocukların gözlerinden bekar ve güzel kızların ağızlarından öpüyorum. Saygılarımla.
seni öldürmeyen şey daha güçlü kılar sözünün farklı bir örneğidir. Zamanla alışıyorsunuz, bir yerden sonra işkence gibi gelmiyor.
bu dişi ister kız arkadaşınız, ister anneniz ister kuzeniniz olsun. aynı dehşet verici atmosferi hissedersiniz.

--
sevgili: canım bunu alıyım mı, yakışır mı bana?
ben: onu al bence evet yakıştı çok..
sevgili: aa bu da güzelmiş bunu alıyım bence bu yakıştı mı?
ben: bence de onu al o daha çok yakıştı..
sevgili: (ilk baştaki kıyafete döner)yok ya bunu alıyım bence bu daha güzel, dimi?
ben: evet diğerinin yakası kötüydü zaten. (al hadi amına koyim işte birini)
--

anne: oğlum bir şey söylesene, bir fikir ver boşuna mı aldık seni yanımıza?
ben: anne ben mi dedim beni yanına al diye ya?!
anne: sus, zaten bir boka yaradığın yok bütün gün bilgisayar oyna. bir işe yararsın belki.. (mırıldanarak) bu daha ucuzmuş..
ben: anne bütün mağazayı dolaştık elinde 1 elbise bile yok allahını seversen al bitanesini çıkalım şurdan.
anne: yahu burası alışveriş yeri değil mi? istediğime bakarım, alırım, almam. kim karışır bana? aa işe bak!
ben: (sırf bu anda dua okumak için acaba müslümanlığa dönüş mü yapsam düşünceleri)...
--
spordur.
http://www.son.tv/fotogaleri.asp?kat=10361
yemin ederim ölümcül birşey. 2 3 tişört alayım diye girdim. şu an elbise deniyor. 5 ayakkabı aldık 3 elbise. hala devam edicek herhalde. ben hala bakamadım tişörtlere. lanet olsun 3 saatim heba oldu.
zulüm diyebilirim bir tişört bir pantolon için en az 10 mağaza gezerler.
Rahattır. Önce 1 2 mağaza gezersin gönlü olsun diye sonra verirsin kredi kartını sen de çay kahve içmeye gidersin o da alışverişe.
Tam anlamiyla kabustur. Felaket. Önce birinci magazaya girilir. Sonra orda bir kac bisey yarim saat hatta kirk dakika da begenilir. Tek tek giyilir. Acaba oldu mu diye sorulur. Sonra ay bunlar burada dursun diger magzalara bakalim denir. Ve 10 tane daha magazaya girilir. Sonra ilk magazaya girilir. Ve begenenler alinir.

Ben kiz basima kiz arkadaslarimla alisveris yaparken cildiriyorum. Allah erkeklere sabir versin.
Ciddi manada eziyettir. Ben sade giyinen bir insanım. Altı üstü çıplak olmasam yeter mantığıyla bir tişört alıyorum. Ama kızlar bu işi bile zorlaştırıyorlar. Onları da böyle kabullendik.
labirentte çıkış yolunu aramak gibidir. bir o mağaza bir bu mağaza derken varış noktasından gittikçe uzaklaşır, yorulur, tükenirsiniz. en kötü yanı ise sizinle birlikte paranızın da tükenmesidir.