bugün

hem iman ettim deyip hem de açık emirler ve yasaklar karşısında ''canım bu zamanda bu farzlar, bu sünnetler, bu emirler olur mu?'' diyorsak samimi olarak tevbe etmeliyiz. umursuzca 72 büyük günahı, 7 olarak ifade edilen büyükler içinde en büyük günahları (ekberü'l kebair) bilir bilmez işleyip hayata devam etmek imani olarak o kişiyi büyük sıkıntıya sokar.
demek ki büyük günahları tek tek öğrenmemiz ve kaçınmamız gerekiyor. küçük günahta umursuzca ısrar etmenin de büyük günah olduğunu bilmemiz gerekiyor. cüz'i irademizi, nefsimizi o'nun iradesine amade kılmamız gerekiyor. çünkü o'nun en sevgili kulu ve habibi olan resul-ü ekrem (sav) öyle yapmıştır. en meşhur yeminlerinden biri şöyledir: ''muhammed'in nefsi elinde olana yemin olsun ki!'' bu yemin gösteriyor ki, kainat ağacının en geniş dairesi ve teferruatı dahi allah'ın kudretiyle ve iradesiyledir. çünkü mahlukatın en seçkin ve en müstesnası olan hz.muhammed (sav)'in nefsi, kendi kendine malik olmazsa ve fiillerinde başıboş ve serbest bulunmazsa ve hareketleri başka bir ihtiyara bağlı ise; elbette hiçbir şey, hiçbir hal, hiçbir keyfiyet -cüz'i olsun - külli olsun- o kapsayıcı iktidarın, o büyük gücün tasarruf dairesi dışında olamaz. bu yemin de bize tevhidi göstermektedir.
günahın küçüğü ve büyüğü olmaz. cami duvarını spreylemek ile cami molotoflamak arasında bir fark yoktur. iki eylemde de insanlığı hapsetmeye çalışan bir kuruma karşı bir tepki vardır.
"orta dereceli günahlara takılmalıyız" izlenimi veren tavsiye. gavurların biralarına zemzem suyu dökmek gibi mesela...
kardeş ölcez gitçez koy iki duble içelim sonra bakarız küçüğe büyüğe tarzı tepkiler oluşturabilecek söylemler.