bugün

en az iki kişiyle oynanan, kişi sayısının artmasıyla daha zevkli hale gelen, ebenin yani ortadaki kişinin gözlerini bez, bant vb ile kapatmak suretiyle yakalanmamaya çalışılan, yakalananın ebe olduğu çocukluk oyunu.
güzel bir çocuk oyunu.
kafa göz yarmakla kalmayip, bazi cingöz arkadaslarin ebeyi; ummadik yerlere sokup, ummadik seyleride eline vermeleride cabasidir... *
neden kör onu anladım da ebe ne alaka?
ilginçtir.. ebe ortalıkta kollarını uzatmış ve birisine dokunmak amacı ile belirsiz ve kararsız kör çabalar içinde iken,

siz o nun öte sinde beri sinde türlü şaklabanlıklar yapabilirsiniz..

burnunun dibin de nanik nanik yaparsınız mesela, görmez o..

ve yaptığınız bütün bu saçmalıklar yalnızca ebe nin gülmediği bir linç hezeyanı yaratır diğerlerinde, ha ha ha, ho ho ho

ebe nin derdi ise kurtulup aralarına katılacağı, bir tanesine dokunmaktır o nlardan,,

yakaladığını körleştirip..

kendine yapılanı yapmak için..

oyun işte..

ne denir ki..
göksel in 2001 de çıkarmış olduğu albümün ismi.. nerdeyse bütün şarkıları güzel.. *
(bkz: yaran turk erotik film adlari)
gözlerinden sıkıntı yaşayan bir daha göremeyecek olan ebeye verilen isimdir .. kendisi malulen emekli olmak durumunda kalmışır .. olayın bir oyunla kesinlikle alakası yoktur.
butun parcalarin guzel oldugu albumlerden biridir. adını veren parçanın sözleri ise şöyle ;

dostlar üzmeyin beni
uzattım size tutun elimi
aklım arada bir olsa
gidip gelse de affedin beni

hayat şıçtık
biraz acı biraz sevinçle
olur böyle
biraz acı biraz sevinçle

körebe, körebe
yakala, ebele, sobele, körebe

bir gün uzakta durursam
hayat yolunda yaya kalırsam
n'olur unutmayın beni
uzattığımda tutun elimi

hayat böyle
biraz acı biraz sevinçle
olur böyle
biraz acı biraz sevinçle

körebe, körebe
yakala, ebele, sobele, körebe
körebe olan erkek cocuğun çaktırmadan kızların mahrem yerlerine ellediği oyundur .
(bkz: nedir bu ebelerin çektiği)
gözleri beyaz bir mendille bağlı bir "kör olmayan"ın gördüğü siyah ile,
siyahı kaderiyle bağlı bir "kör"ün gördüğü beyazın
birbirine dokunduğu en gri oyun..
ellemek, avuclamak, yani tensel temas serbesttir, bu yuzdendir ki ergenlik sonrası oynanmaz.
melon şapka nın şiiri.

barışmak sevdalara
ayrıkotu tadında
o kadar deli
o kadar ırmak boyu...

delice sevmek
velhasıl
ölüm vurmadan seni gel ...

gel ki birbirimizden habersiz yaşamayalım
gel ki kavuşsun çok uzaktan öykü ellerimiz
gel ki tüm sevdaları kardeş kardeş gözlerimizde seyredelim...

bizler ayrı dünyalarımızda kimsesiz
bizler aynı mekanlarda bertaraf yaşamlarımızla
bizler dağılmış tespih taneleri

bağlanan gözlerimizle
dünyadan bi'haber çocuk düşlerimizle
hep bir yerlere çarptık
hep bir yerlerde ağladık gizli gizli...

yüreğimizdeki çocuklar
sanki körebe oynuyordu
bizlerden habersiz
yüreğin tuhaf gelgitiyle...
eskilerde kalmış , güzel bir göksel şarkısı.
çatlamış avuçlarımda sensizliği saklıyorum.
yalnızlığın arka sokaklarında seni arıyorum.
hasretini çeyrek geçiyor,
düş kırıklığı saati günde
24 yıl
seni bekliyorum.
hep bir körebe
hep bir körebe
hep bir körebe
arayışlarım...

elim sende miydi yoksa
ben ebe miydim?
yeterince mızıkçılık etmediler mi
bize yoksa?
hayaletli tüm sokaklar
yol üstünde boşluklar
yoksun diye bayatladı artık
14 şubatlar...
hep bir körebe
hep bir körebe
hep bir körebe
arayışlarım...

cüneyt ergün

http://www.youtube.com/watch?v=7z_IJXnrHiw
göksel'in 2001 yılında cıkardıgı albümün adı.
Önce elleri başladı erimeye
En son gözleri.

Birgün birileri geldi
- haydi sen de bizimle oyna - demeye

Sevindi, atıldı bir adım öne
- oyunun adı ne? - dedi sevinçle

Körebe dedi gelenler sinsice
Elleri baştan erimiş,
Gözleri nicedir görmeyen birine.
cenap şahabettin tarafından yazılmış bir tiyatro oyunudur.
gökhan türkmen'in biraz ayrılık albümündeki eğlenceli şarkılarından biri. "kafam iyi sana ne" kısmına özellikle bayılıyorum; pardon tanışıyor muyuz der gibi * ...

Yaşamadım mı sandın?
Yapamaz mıyım sandın?
Kara kutu bende
iniş izni kulede!
Uçuk kaçık başka bir tene
Ucu açık günlere... Kafam rahat şimdi..
Sana göre "kime ne"..
Bana göre pek de haylaz!
Kafam iyi sana ne! Artık olmaz...
Sözümün de eriyim!... Bak ben de böyleyim...
Deli dolu biriyim... işte bu "aşk-ı canbaz!"

Kaçamadım mı sandın?
Kaçamaz mıyım sandın?
Kara kutu bende...
iniş izni gecede...

Açık saçık başka bir tene..
Yaptığım inan her şeye...içim rahat şimdi...
Sana göre "hadi be"...
Bana göre pek de koymaz!
Kafam iyi sana ne! Hayır olmaz...
Sözümün de eriyim! Bak ben de böyleyim...
Deli dolu biriyim...işte bu "aşk-ı canbaz"

Ben bir düştüm
Pek rüküştüm.. Senle doğup,
Nasıl da sensiz ölmüştüm!
Şimdi anla... Bak zamanla
Doğduğum yer, kül aslında!...
Sana göre körebe... Bana göre aşk-ı derya!
Ne kadar da acemi... Ama şimdi..
Sözümün de eriyim... Bak ben de böyleyim
Deli dolu biriyim... işte bu "aşk-ı komedi"...
çocukluğumuzun haşereliklerinden biri. işin garibi 4 kız bu oyunu evde oynarken ışıkları kapatıyorduk. acaba gdo lu besinlerden mi?
bunun "ipli körebe" versiyonu vardı. ebe'ye kolaylık sağlamak amacıyla oynanan.

olan bize olurdu ama hep, belimizi keserdi ipler, çeşme başında kızlar, ve ben suphi.
bir meslek değildir, ebeler sağlık raporu alıp işe başlarlar.
Ebenin gözleri bağlı bir şekilde diğer oyuncuları yakalaması beklenen, yakalananın ebe olduğu, küçükken hepimizin zevkle oynadığı ve benim de geçen sene yurtta arkadaşlarla tekrardan eğlenerek oynadığım oyun.
jehan barbur un sarı albümünden bekçiye yakalanma korkusuyla deniz kenarında kaçamak öpüşmeler yaşayan eskinin çocuklarına adanmış güzel şarkı. sözleri:

şaşırmıştık eski evlerden gelen tüm seslere
huzur umut sevgi vaadeden kırık tahta sandalyeye
darılmıştık dilimizden yerlere düşemeyen onca söze
bir mahalle arkası bu seninle

gel
yine bizimle beraber
bir duvarın üstü körebeler
simitçiler beni bitirdiler

sen gel
yine benimle beraber
iki deniz kıyısı öpüşmeler
bu bekçiler bizi tükettiler

şaşırmıştık hep beraber küçük bir evin bahçesine
dokunmamış gözlerimiz taştan topraktan yüzlere
darılmıştık hep beraber tutulan tüm sessizliklere
alışmışız bağır çağır sohbetlere

gel
yine bizimle beraber
bir duvarın üstü körebeler
simitçiler beni bitirdiler

sen gel
yine benimle beraber
iki deniz kıyısı öpüşmeler
bu bekçiler bizi tükettiler
bizi bitirdiler yok ettiler