bugün

karganın buyüğü. kanatları hafif desenlileri de vardır. simsiyahtır ingilizcesi crow olarak bilinir,lakin aslında raven miş
(bkz: kuzguni)
the crow fılmınde brandon lee' nın kılavuzu.
eski dönemlerde baykuş ve kuzgunun görülmesi uğursuzluk sayılırdı.uğursuz sayılan kuş türüdür.
yaşayanlar için ölümü temsil ettiği için uğursuzluk getirdiğine inanılır. aynı şekilde ölü ruhlar içinde yaşamı temsil etmektedir.

(bkz: the crow)
orijinde kargayla ayni dölün mahsulü olup yasayis yeri cok farkli olan bir cins.inglizcesi Raven 'dir.
Bir zamanlar kasvetli bir geceyarısı, unutulmuş eski bilgilerin
Tuhaf ve antika ciltleri üzerine düşünüyordum,
Yorgun ve sıkıntılı-
Uyumak üzereydim, neredeyse başım düşüyordu ki,
Bir tıkırtı geldi birden, sanki kibarca
Oda kapımı çalan-çalan birisi gibi.
'Odamın kapısını tıklatan´ diye söylendim 'bir konuk-
Başka bir şey değil, yalnızca bu.´
Ah, iyice anımsıyorum ki o hazin Aralıktı;
Ve zemine vuruyordu sönen her bir közün yansısı.
Sabahı istiyordum şevkle; -Boş yere
Aramıştım
Ödünç bir avuntuyu kederden-
Yitik Lenore'un kederinden-
O eşsiz ve pırıl pırıl kızın, meleklerin Lenore
Diye andığı-
Buralarda, anılmayacak artık adı.

Ve mor perdelerin belirsiz, hüzünlü, ipeksi
Hışırtısı
Önceden hiç duyulmamış tuhaf kokularla dolduruyor-
Tir tir titretiyordu beni:
Öyle ki: çarpıntımı bastırmak için tekrarladım.
'Oda kapımdan girme izni isteyen bir konuk
bu-
Oda kapımdan girme izni isteyen
Geç bir konuk:
Başka bir şey değil, budur bu.´
O sıra cesaretimi toplayıp: daha fazla
Oyalanmadan,
´Sir´ dedim, ´ya da Madam, affınızı dilerim
Ama
Gerçek şu ki dalıyordum ve siz öylesine yumuşak
Bir tıkırtıyla geldiniz,
Ve öylesine hafifçe tıklattınız-tıklattınız
Oda kapımı ki,
Duyduğumdan pek emin değilim sizi´-diyerek kapıyı
Açtım burda; -
Karanlıktan başka bir şey yoktu orda.

Orda durdum, korku ve merakla karanlığın içine
Baktım uzun süre,
Kuşkuyla, kurarak hiçbir ölümlünün cüret edemediği
Hayalleri;
Ama sükunet bozulmadı ve sessizlik bir ipucu
Vermedi,
Ve fısıltıyla söylenen tek sözdü orda
'Lenore?'
Buydu fısıldadığım, mırıltılı bir yankıyla geri gelen
O söz ´lenore´
Başka bir şey değil, yalnızca bu.

Odama dönerken alev alev yanarak
Ruhum
Aynı tıkırtıyı işittim yine ilkinden biraz daha
Kuvvetlice.
´Kesinlikle´ dedim, ´kesinlikle bir şey var penceremin
Kafesinde;
Öyleyse neymiş bakalım ve bu esrarı
Çözelim; -
Rüzgardır, başka bir şey değil bu.´

Açıverince kepengi, eski devirden kalma
Azametli bir kuzgun
Kanat çırpıp sallanarak adım attı
içeriye;
Ne bir selam verdi ne bir an durdu ya da
Oturdu;
Ama bir Lady´nin ya da Lord'un edasıyla
Tünedi kapımın üstüne-
Oda kapımın üstünde bir Pallas büstüne kondu-
Konup oturdu hepsi bu.

Derken ciddi ve haşin suratıyla bu abanoz kuş,
Kaderimi gülümsemeye dönüştürdü,
'Sorgucun kırkılmışsa da hiç kuşkusuz' dedim
Korkak değilsin sen,
Gecenin kıyısından gelen
Suratsız ve yaşlı kuzgun-
Gecenin Plutonian kıyısındaki saygı değer adın nedir,
Söyle bana.´
Kuzgun dedi ki ´birdahaasla.´

Çok şaşırmıştım bu çirkin kuşun konuştuğunu duyup
Böylesine açıkça,
Pek alakalı olmasa-yanıtı pek anlamlı olmasa da;
Çünkü kabul etmeliyiz ki yaşayan kimse henüz
Mazhar olmadı oda kapısının üstünde bir
Kuş-
Kuş ya da hayvan görmeye oda kapısının üstündeki
Büstte,
Bir isimle 'birdahaasla' diye.

Ama kuzgun, sessiz büstün üstünde tek başına
Yalnızca bu sözü söyledi, sanki bu bir tek sözle
içini dökmüş gibi.
Sonra başka birşey söylemedi- ne de bir tüyünü
Oynattı-
Ben mırıldanana dek, 'önceden uçtu diğer
Dostları-
Sabahleyin beni terk edecek, umutlarımın
Önceden uçup gittiği gibi.´
O zaman *
bir edgar allan poe şiiri.

Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman?"

Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
Işısın istedim şafak çaresini arayarak
Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore'dan,
Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore'dan,
Adı artık anılmayan.

ipekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
"Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
Başka kim olur bu zaman?"

Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
"Özür diliyorum" dedim, "kimseniz, Bay ya da Bayan
Dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
Kapıyı açtığım zaman.

Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
Sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
Fısıltıyla bir kelime, "Lenore" geldi uzaklardan,
Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
Yalnız bu sözdü duyulan.

Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
içimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
irkilip dedim: "Muhakkak pancurda bir şey olacak;
Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
Başkası değil rüzgârdan..."

Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru açtığım zaman.
Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
Kondu Pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
Kaldı orda oynamadan.

Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
"Gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından;
Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından?"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
ilgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
Adı "Hiçbir zaman" olan.

Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan
Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
"Anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
insaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
Hiç -ama hiç- hiçbir zaman."

Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
Sonra Kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
Çatlak çatlak: "Hiçbir zaman."

Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
Durup o Kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
Elleri Lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
Değmeyecek hiçbir zaman!

Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
"Aptal," dedim, "dön hayata; Tanrın sana acımış da
Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
iç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

"Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
Korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

"Şu yukarda dönen gökle Tanrı'yı seversen söyle;
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
Buluşacak o Lenore'la, adı meleklerce konan,
O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin!
Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan!
Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

Oda kapımın üstünde, Pallas'ın solgun büstünde
Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;
Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
Kalkmayacak - hiçbir zaman!

çeviri: ülkü tamer.
ya devlet başa ya kuzgun leşe atasözüne konu olmuş kuş.
3. nesil yazar. *
kanımın ısındıgı bir yazar..severek,begenerek takip ediyorum..
en güzel en zeki kanatlı hayvan..
yavrusunu şahan zanneden kuş türü.
güzel hayvan.. akrabası karga gibi bir kabalığa sahip değil, estetik..
otuz iki yaşına geldi, şu entrynin (#2794663) ilk paragrafındaki alegoriye varamadı daha. bildiğin beceriksiz.

edit: anam, yaşımı da deyivermişim!
(bkz: denizgezmis/#2959898)

sen alkislayadur ; o bahsettiğin entry i anlama kapasitesine erişmiş kimseler yola devam ediyor.

er'an..
müthiş hafızası olan bir kuş. kendisine yapılan kötülüğü asla unutmaz ve intikam için eline geçen ilk fırsatta intikamını alır. kincidir.
(#2959735)
son üç saattir; şu yukarıdaki entryde bahsedileni anlayanların yola devam ettiğini, tanımı eksik bir entry ile öne süren yabansıya bir anlam yüklemeye, bir form kazandırmaya çalışan kuş. beyinli. (noktadan sonra beyinli ve de kötü şakacı)

sen kalk, nazım hikmet'e türkiye'nin en iyi söz yazarı de!
sonra da anlayanlar yola devam da bilmem ne!
primitif bir dimağa doğru yolculukta; yol uzun, şartlar çetin tabii..
ben hiç tutmayayım zaten cehlinden çürüyecek o kervanı!
alkışa kaldığım yerden devam edeyim, böyle avuçları patlatırcasına...
http://www.yarisfest.com/grup/goster/id/72 adresinde yalniz degildim isimli sarkilari ile yarismaya katilmis sevimli grup. istermisiniz internette patlayan sarkilara bir yenisi daha eklensin.
yazmıştır.
erdener abi tarzı entryler giren yazar.
son girdiği entarileri aşağıdaki şekilde sıralanan, alternatiflerini üretmemek için kendimi zor tuttuğum başlıkları adeta sıçan yazar.

1. cancisi yuzustu birakmak/#3395626
2. cancisin canini sikan detaylar/#3395611
3. cancisin agladigina tanik olmak/#3395604
4. cancisini bekletmek/#3395597
5. cancisini dovmek/#3395591
6. cancisini ovmek/#3395586
7. cancisinden sikilmak/#3395583
8. cancisini aldatmak/#3395575

(bkz: adeta sıçmak)
cancış yerine caniko falan dese daha iyi olacak yazar. akla camış geliyor.

(bkz: camışla dvd keyfi)
(bkz: cancış)
ciddi ciddi tespit yapmış derken sonlarda yarmış yazardır *. paylaşımcılığından dolayı tebrik ediyorum.

(#3530145)
kuzgun, lan bildiğin kargagillerden sabun hırsızı bir mahluk işte. entrylerini severek takip etmediğim yazar. hiçbirini okumadım desem yeridir. yok, aslında ne yeri ne de zamanıdır. şimdilik mesajlaşıyoruz, ileride neler olur bilinmez. bir sonumuz olabilir mi bilmiyorum. henüz tanışma, tartma, birbirimize olur muyuz ölçme biçme faslındayız. kendisini buradan uyarmak isterim, son istatistiksel verilere göre kaliteli bir insan yeryüzüne 50 yılda bir düşüyor, zembilini saklayıp normal insanlar gibi hayatına devam ediyor. bu şansı kaçırma, bana iyi davran, hürmet et, yeri geldiğinde pıtırcık ol.