bugün

Ankara' da ne kadar işsiz abazan karı kız meraklısı erkek varsa değişik değişik giyinerek takıldığı yerdir. O farklı giyimli erkekler aslında abazandır ve kız düşürmeye çalışmaktadırlar. Her geçen kıza yiyecek gibi bakarlar.
gençlik.
ankarada huzur bulunabilecek tek yer.
Şimdilerde dost kitabevinin kapandığı,en metal kafenin ON a ON ,en nezih ortamın Nazım hikmet kültür,en "gubuz" alemin ezgi kafe olduğu,eylemden geçilmeyen ve HDP bayraklarıyla donatılmış sokak.Ankarada yaşadığınızı hissedeceğiniz nadir sokaklardandır.
Hdp chp işbirliğinin resmidir.
dhkp-c'lilerin, seksi seven çirkin-esmer kızların, seyyar satıcıların, kaçak sigaranın sokağı.
Konur 1, Konur 2 ve hatta Konur 3 olmak üzere partlara ayrılır bu sokak.

Konur 2 Meşrutiyet ile Olgunlar arasında, pahalı bar, pahalı bar, bar, internet cafe, bar, playstationcu gibi bir dağılımla ve ''PES'de yerimiz var'' diye bağıran çığırtkanlarla dolu olan kısmıdır.

Konur 3 Olgunlar ile Akay caddesi arasında, bir iki stüdyoya ve bir iki de cafeye ev sahipliği yapan, iki kardeşine oranla en sakin kısmıdır.

Hakiki bir ruh cümbüşüne sahip olan partı, Yüksel Caddesi ile Meşrutiyet arasında kalan, her yanı birbiriyle uyumsuz tabelalar ve afişlerle donatılmış 160 metrelik sokak.
Yüksel kesişimine geldiğinizde, her hangi bir gün her hangi bir saatte, her hangi minimalist bir eylemle karşılaşabileceğiniz, durmadan imza kampanyaları düzenlenen köşeyi ve suratsızca satış yapan büfeyi geçtikten sonra, yanyana dönercilerden gelen ucuz etinin kokusunu almaya başlarsınız. Eğer kokuyu aldıysanız başınızı sağa doğru çevirin. Orada Karanfil Sokaktaki kardeşine oranla daha az ilgi gören Dost Kitapevini, o kitap evinin önüne tezgah açmış ikinci el kitap, gömlek, el yapımı deri takılar falan satan seyyarları, oradaki oturalabilecek her yere oturmuş, yeni yetme gotik, punkve metalcileri. Bunların hayat koçluğunu yalnızca 1tl'ye yapan sinyalci, sarhoş eski konur serserilerini görebilirsiniz. Yolunuza devam ederseniz sağ tarafta zemin kattaki mekanları görürsünüz, onca senedir Ankara'da yaşayıp da bir kere olsun gitmediğim Su Cafe, konsepti güzel olup da beni her ne hikmetse irite eden Leman Kültür, müşteri ve çalışanlarının oranını alırsak kıro yoğunluğu yaşayan Ezgi Çay Evi, kaçak sigara falan bulabileceğiniz Telefon Borsası, sabah erken saatlerde sevdiğinizle buluştuğunuzda midemize şöyle güzel bir patatesli mayalı gitsin deyip oturabileceğiniz Ormancı Cafe'yi görebilirsiniz mesela. Aynı tarafta internet cafe - rock bar kollektif yaşamı sürdüren binalarda Onaon Bar, Onbira Bar, Kasaba, Ankara Kültür Evi gibi mekanları bu mekanlardan çıkan marjinal gençleri de görebilirsiniz. Aynı hizada başınızı biraz daha yukarıya kaldırırsanız; Halk Evleri Genel Merkezi'ni ve içinde memur barından minnacık iş yerlerini görebilirsiniz. Sol tarafta ise Güzel Sanatlar tayfasının uzun bir dönem kat kat ele geçirdiği, Don Kişot, Araftafaray, Tünel, Nedjima, Erguvan, Daphne, Mahsen, Bilim Sanat gibi barlara ev sahipliği yapan binayı, Babel gibi barları ve bu mekanlarda takılan sokağın girişindeki yeni yetmelere oranla olgunlaşmış kadroyu görebilirsiniz. Yine aynı tarafta dövmeciler, kuaförler, kırtasiyeler ve eciş bücüş mekanlar ve buralarda takılan dünyadan bihaber gençliği de görebilirsiniz. Bu sokak boyunca ilerlerken karşınıza, hele ki sevgilinizle ya da yanınızda herhangi bir karşı cinsle yürüyorsanız gate açıp çıkacak olan ''Ağbi bi çiçek alsanağğ'' ile sizinle ilk etkileşimleri başlayan ve sizi gideceğiniz yere dek takip edebilme unsuruna sahip çiçekçi veyahut mendilci çocukları göreceksiniz. Bu çocuklardan kurtulması ne kadar zor olsa da sizi tatlı muhabbetleriyle cidden kitleyecek Salih ve Ahmet ikilisiyle tanışmanızı öneririm. Lakin bunların dişi olanlarından uzak durun. Para vermezseniz, ayakkabılarınza tükürüp, bacağınıza tekme atan, arkanızdan küfürler saydıran bir tür onlar. Aman dikkat para falan verirseniz de ne zaman o sokaktan geçerseniz haracınız kesilir. Umursamamaya çalışıp uzaklaşın. Uzaklaşınca Konurdaki köprüye geleceksiniz. Sokak ruhunuz varsa o köprü sizin için biçilmiş kaftandır. Punkları falan azalsa da hala o köprü sembolik bir değerdir.
Konur'u neden mi bu kadar çok anlatıyorum? Benim gibi bir çok Ankara vatandaşının, bir çok unutulmaz anısı bu sokakta yaşanmış ve halen de yaşanıyordur. Hele ki benim... Hele ki son dönemlerde, enteresandır liseli gençlermişcesine aşkımı adeta bu sokakta küçük kaçamaklarla falan yaşıyorum. Bu sokak benim için çok değerli bu yüzden. Ayrıca bu sokağın yanında getirdiği arkadaşlıklar ve bir hobi olarak biber gazı yeme ihtimalinize değinmiyorum bile.
Bir de yanılmıyorsam 2007'de Ankara Güçlüler bu sokağı 300 spartalı gibi basmış herkese saldırmış, olaylar çıkartmıştı. Hey gidi.
bir diğer ismi ile ''kurtarılmış sokak.''

seviyorum ben bu sokağı. sık sık ankara'ya gidip gelen biriyim. hatta bu alışkanlığım yaklaşık 15 yıldır var bende ama siz yinede neden diye sormayın. konur sokakla tanışmam aşağı yukarı 5-6 yıl önce olmuştur. başta biraz tuhaf ve garip gelmişti ama gel gelelim gittikçe sizi saran bir havası var ve işin en kötü yani her gittiğiniz şehirde bir konur sokak olsun istiyorsunuz. fakat hiç bir zaman konur sokak sıcaklığında bir sokakla karşılaşamıyorsunuz hiçbir şehirde bu da sizi üzüyor tabi. ee doğal olarak zamanla ankarada bulunmak için değilde şöyle bir konur sokağı gezmek için hevesleniyorsunuz.

nedir bende konur sokağı çekici kılan ? bunu düşündüm bu yazıyı yazmadan önce. ve ilk öne çok doğal olarak sol görüşlü insanların bir arada olması aklıma geldi. ama şunu belirtmek isterim ki konur sokak tek bir sol görüşe ait değil çeşitli sol görüşler var belki bu farklı görüşten kimseleri karşılıklı bir masaya oturtsan birbirlerine kapital fırlatacaklar ama o sokakta herkes iç içe ve herkes bir ortak noktada buluşmuş o görüşte şu ''bu sokak faşizmden kurtarılmış bir sokaktır.'' yani anlatmak istedğimi bir çok sol görüşlü siyasi parti bildiri dağıtmakta birçok siyasi örgüt standları bulunmakta ama kimsenin kimseye düşmanca baktığı yok. ee haliyle faşizan fikirlerden arınmış bir sokak ne kadar tatlı olabilirdi ise konur sokakta işte o denli tatlı.

yani uzun lafın kısası ankaraya yolunuz düşerse biranızı çıkın binalardan birinin herhangi bir katındaki bara ve orada yudumlayın bir tanede mis gibi tütün sarın kendinize ve başlayın sokağı seyretmeye. ardında gelin bu yazıyı tekrar okuyun ve ne demek istediğimi daha iyi anlayın. haydı afiyet olsun.
Veletlerden cok fena kazik yediğim sokak.. cocugun teki geldi durttu belime.
- ne durtuyon kiz?
+ abi düştü düştü.
-(yere salak salak bakip cuzdani kontrol ederken) ne düştü?
+ mendilin fiyatı düştü abi.
- (kaziklanmanin vermis oldugu aptallikla) vaaaay iyi numaraymis ver hadi bi tane.
Tam uzatirken bi tane vazgeçtim Almiyorum deyip intikamimi aldim.
Sonra yüreğim el vermedi döndüm aldim.
şu anki konuru bilmem de 20 sene önceki konur ayrı bir güzeldi. seyyar satıcıları bile üniversite öğrencileri idi.
mendil satan çocukların arı gibi çalıştığı sokak. bugün biri arkamdan koşarak geldi. belime dokundu. belli ki öteden beri izleyip gözüne kestirmiş. masum görünen sıfatımı zikim. neyse "abi mendil alır mısın?" dedi. kenan imirzalıoğlu tebessümü ile cocuğun başını da okşayarak "yok canım" dedim. "abi bi tane al" dedi. "yok güzelim" dedim. "abi okul harçlığı ver" dedi. "bende de yok olum" dedim. "siktir git yalancı!!" dedi. duymazdan gelip devam ettim... her yanı güzel anılarla doludur konur'un ehehe...
Evlenme teklifi olayının olduğu sokak. Napiyo la tipini siktiklerim tepkisini aldığı rivayet edilir.
bilen bilir karanfil sokakta yöntem kitabevinin yanında ezgi müzik vardır. burada da her zaman aynı müzikler çalınır. ezberledim mına koyum enstrümanı ver o parçayı çıkarırım o derece. geçenlerde oradan alışılmışın dışında başka bir şey çalmaya başladı. oha lan değiştirmişler diye aşağıya bakacak oldum bir oğlan ve bir kız. oğlan kızın önünde diz çökmüş. bağrışmalardan bu kız ve oğlanın arkadaşı olduğu belli olan bir grup genç müzik dükkanından çıktı. ellerinde pankartlar. eylem var falan sandık önce. pankartta bildiğin fon karton amk yazmışlar üstüne benimle evlen bilmem ne. oğlan kıza evlenme teklif etti sonra. kıskandım birazcık. mesela bu olayı konurda yapacak olsalar o saatte içen bir kaç işsiz kafaları da biraz güzelse bunlara altlarına sıçarcasına güle bilirlerdi. genç çiftimizin moralini bozabilirlerdi. ama yok illa böyle şeyleri gözümüze sokup yapacaklar.
yüksel caddesini dik kesen, karanfil sokak ve selanik caddesinin arasında onlara paralel, meşrutiyet caddesi tarafından ikiye bölünen sokaktır. güzel kafeler barındırır. ankara mimarlar odası bu sokakta, dost kitabevinin hemen üstündedir.
Yüksel ve konur'un ayrı bir yeri ve havası vardır. Köşelerde sosyalistler ya da komünistler bildiri dağıtır, bir kaç sokak sanatçısı sanatını icraa eder. Çankaya belediyesinin güzel görüntüsü olan bir şey değilde sağlam olan bir çevre düzenlemesi yapması gerekiyor. ilk bir ay çok güzel görünen sokak sonrasında kırılıp dökülüyor ve pek bi halta yaramıyor. Bu tür yerlerin daha dayanıklı ve uzun ömürlü yapılması lazım. Nerden geldim bu konuya * sonuç olarak konur sokak candır.
Sakaryadaki sağlam mekanların, selanikte bulunan havanın yarısını bile karşılamayacak kadar havadadır.

Sağlam bir kaç mekanı vardır: acme, donkişot, nedjima gibi.

Buluşma yeri olarak dostun önününe gidecek olsak karşı mekanda çalan pop şarkılardan dostun içine kaçmamıza neden oluyor, sekiz dokuzdan sonra sevilebilir ancak.
turuncu kafenin olduğu sokaktır. ilk canlı müzik mekanımdı aynı zamanda.
mendil yada gül satmaya çalışan bebelerin bol bulunduğu sokak. bunlardan kurtulmanın yolu ise bende saklı.
madde madde sıralayacağım:
1-en önemli husus, muhatap olmayın.
2-yüzlerine gülmeyin.
3-üç adım sonra duyacağınız "bişey söyliyim mii?" sorusuna cevap vermediğiniz takdirde başka çiftlere yöneleceklerdir.
güvenpark karşısında ne zaman polis görsem sorarım bu sokağın yolunu.
ankara'nın metrekare başına en çok pkk'lı düşen sokağı.
güzel anılarımın adreslerinden biri, ankara'nın kültür sokağı, konur sokak...
bir köşesinde her daim yürüyüş dergisi standının olduğu canım sokak.
komünist-metalci-üniversiteli mekanı.
komünizm, kitap, bar ve bilim sokağı.
kitap cenneti.

yürümeler icin idealdir.