bugün

türkiye'deki rehber öğretmen kadrosunun bir inşaat amelesinden daha tırt olduğunun kanıtıdır.

şöyle bir düşünelim:

hangimiz makine mühendisliğine, işletmeye, genetik mühendisliğine vb. doğuştan gelen bir heves içinde girdik?

hiç düşündünüz mü?

bazılarımız hayatın çemberinden geçerken ne istediğimizi bile bilemedik. liseyi arkadaş ortamıyla geyik muhabbeti yaparak geçirdik. biralar içildi, psyhco'lar oynandı, sohbet edildi.

matematik mi? ama boşver son gün bakarsın biraz.
fizik mi? olum ilerde profesör mü olcan 2-3 gün çalış yeter.
kimya mı? periyodik cetvelden de zaten anlamazsın. çalışma bile.
biyoloji mi? bitkiler, hayvanlar, insanlar.. yine de pek ilgimi çekmiyor.
tarih mi? onlar senin istediğin tarih bilgisini sana vermezler. adamakıllı öğretemezler. kitabı ezberler geçersin.

ne mi oldu?

belki de 12 sene boyunca bir nesil doğaya zarar vermesin diye yeşil ambalajlı paketinde bize yutturuldu. üniversiteyi kazandık, zorla da olsa diplomayı aldık, şimdi bazılarımız her gün küfrederek işine gidiyor. içimizdeki keşfedilmeyi bekleyen yolcuyu bize kendi ellerimizle unutturdular.

ne yapıcaz be kamil? katlanırız artık bu hayata.
"çoğunluğun" okumadığı diye değiştirilmesi gereken gerçektir.
bunun en iyi örneği arkeoloji bölümüdür. herkesin hayalidir göya. yarım yarım yalandır.
türkiye de var olan sorun. yabancı ülkelerde bildiğim kadarıyla böyle değil, ilkokuldan başlıyorlar meslek sahibi olmaya. çocuk hangi sektöre meyilli ise ya da yeteneği varsa küçük yaşta verimli olabileceği sektöre yönlendirip, bu sorunu ve beraberinde işsizlik sorununuda bir nebze çözmüş oluyorlar. bizim eğitim sistemimiz de böyle olması gerekirken tam tersi hayat yönlendiriyor çeşitli bölümlere.
Yanlış önermedir. Çocukluğundan beri istediği bölümleri, bölümde ne öğreneceğini bilerek okuyan insanlar yok değildir. *
ne istediğini adam gibi bilmeyen neslin yeterince araştırma yapmaması veyahut kararsız kalması sonucunda verdiği yanlış olduğunu sonradan anladığı kararların getirdiği pişmanlık.
ilk olarak, benim için geçerli olmayan önermedir.
ikincisi, suçun tamamının rehber öğretmene atılması saçmadır.
aile, öğretmen ve evet, lise çağındaki bir insanın kısmen kendi sorumluluğundadır.

kendi adıma konuşacak olursam, bölümümde oldukça mutluyum, doğru mesleği seçtiğimi düşünüyorum. nasıl mı oldu?

1. sayısal derslere yatkınlığımdan dolayı babamın matematik - fen alanını seçmemi tavsiye etmesiyle,

2. çizim, tasarım ve hayal gücü olarak avantajlı olduğumu bilen, beni iyi tanıyan annemin bu yönde bir bölüm seçmemi söylemesiyle,

3. son olarak da benim ilgi alanımı arayarak mimarlığı seçmemle.

yani bilinçli bir aile bu konuda oldukça yardımcı olabilir, bu konuda bizim yapabileceğimizse kardeşlerimizi ve ilerde çocuk sahibi olduğumuzda çocuklarımızı tanıyıp, yetenek ve becerileri doğrultusunda seçenekler sunmak.
hayalindeki mesleği seçip, mezun olduktan sonra pişman olmaktan iyidir. bu dünyada gerçekçi olacaksın.
Hayalindeki bölüme sınavsız, parasız gel deseler, ki o bölüm genellikle tıptır, okuyamaz. Çünkü bak hayal etmiş, ama yapamamış. Daha 1. sınıfta anatomi dersinde çuvallar hayata küsersin. Aklının çapıyla hayallerinin yüz ölçümü örtüştüğü zaman, yaşasın hayat!
hayalimdeki bölümü okuyorum.
'kimsenin' diyerek büyük bir genelleme yapıldıgı ve beni de kapsadıgı için karşı çıktıgım bir önergedir. hayalimdeki bölümü okuyorum.

(bkz: yazılım mühendisliği)
çevre faktörünün insan kararlarında bir hayli etkili olduğu gerçektir. aile, öğretmenler, toplum öngörüsü (!) vs. işte bu gibi sebepler gerçek isteklerimizi baskılar. mantığımızı değiştirirler. ama ilgi gibi hormonal bir durum üstünde etki yapamazlar. ve mantık ağır basar ve başka alana yöneliriz. örneğin ben hayatım boyunca boğaziçinde işletme okumak istedim. ailem tmye geçmeme engel oldu. sene sonunda hem mfden hem tmden sınava girdim. elle tutulur tm başarım gözardı edildi. ve şu anda tıp okuyorum.

not: hikaye bu ya. boğaziçi işletmeye puanım yetiyordu.
Hayalindeki bölüme sınavsız, parasız gel deseler, ki o bölüm genellikle tıptır, okuyamaz. Çünkü bak hayal etmiş, ama yapamamış. Daha 1. sınıfta anatomi dersinde çuvallar hayata küsersin. Aklının çapıyla hayallerinin yüz ölçümü örtüştüğü zamana, yaşasın hayat!
birçok insanda hayalindeki bölümü okuduğunda işsiz kalacağını bildiğinden, getirisi çok olan fakat yapmaktan zevk alamayacağı mesleklere yönelmektedirler.