bugün

dogumgunu hediyesi olarak aldigimdan kursuna gitmenin sart oldugu guzelim enstruman. ankarada kurs onerilerine acigim.
bununla dahi dubstep yapan var ya, ne desem boş enstrumanıdır.
en vefalı dost.. kolay küser, zor barışır.
romantiktir. duygudur.

heyecanlandırabilirken bir dakika sonra ağlatabilir. bağımsız olabilirken topluluğun içine de karışabilir. çağlayan bir su da olur; çarşaf gibi bir deniz de...

çalmak emek ister. beceriksiz bir elde can çekişir, öğrenildikçe kendini gösterir. yaylılar üstüne titrendikçe güzelleşir. yay çekildikçe keman ruhunu bulur. ondan önce sesi donuktur; vakit ayırdıkça güçlenir. kol kadar alettir ama iç titretir.

çalamadığım mis gibi kokan kemanımı özledim iyi mi?
Dogasinda huzun olan bir ensturmandir.
yapıLışında kadın vücudu eLe aLınarak yapıLan müzik aLeti...çaLınması için yetenek gerektirir...müzik aLetLeri içinde beLkide en zarif oLanıdır...

(bkz: vanessa mae)
Evde yeni öğrenen varsa beyninizi s*kecek müzik aletidir. Gıy gıy gıy susmaz, birde sesi her yerden duyuluyor.
Çalabilenin elinde harikalar yarattığı su götürmez gerçektir.
güzel çalabilen biriyseniz etrafınızdakilerin aşık olma ihtimalini iki kat arttıran mükemmel enstrüman.
farid farjad´dan dinlenesi alet.

dinlendiren ama huzur vermeyen calgi.
can sıkıntısı aninda degil, hüznün o cekici dinlendiren derinliklerinde insanin icini oymak icin dinlenir.

cicek sevmek, böcek fotograflamak gibi yilda bir iki kez taskin bir neseyle huzur bulmak gibi degil;

piknige gidip herkes nese icinde oynarken cimenlere uzanip son ses dinlenmeli,
yarinki sinava sie cekip battaniye ve cayin dinlendiren sicakliginda dinlenesidir.
kucaklayarak çalarsın onu. tuşuna basarak çalınmaz o. her hissettiğini ayna gibi gösterir dinleyiciye. sağ el işaret parmağınla bile gösterebilirsin kızgın mı yoksa üzgün mü olduğunu.
sevgilindir o senin. bazen çalamazsın, sinirlenirsin. istediklerini yapmaz, üstüne gidersin. çalamadıkça daha da sinirlendirir, dayanamayıp bırakırsın. ama çok sürmez ayrılığın...
2 gün geçmeden yeniden çalmak, dinlemek, sesini duymak istersin çünkü. kulağına gelen televizyondaki kemancının sesi tetikler seni, kitapçı köprüsündeki akor çalan gitarcı "lütfen yanımda otur ve çal!" der bilmeden.
aşktır,aşkındır o senin. çünkü keman dinleyerek aşık olduğun gibi, keman çalmak içinde aşık olman gerekir. ilham olmadan aşk icra edilmez. keman sınavında hocalar, sevgilini ne kadar sevdiğine not verirler farkında olmadan.
aşık olmuş kemancıya en büyük dram; keman çalamamak, keman çalan müzisyene en büyük dram; aşkı bulamamaktır.
2 ay önce ders almaya başlayarak çalmaya çalıştığım, düşündüğümden daha da zor olan, öğrenirken çıkan sesler yüzünden insanı az da olsa hayal kırıklığına uğratabilen ama doğru düzgün parçalar çalmaya başlayınca insanı mutlu eden süper müzik aleti.
yeni başlandığınızda hayal ettiğiniz gibi sesler çıkaramayınca üzüldüğünüz, zamanla alışınca insanın bir daha kopamadığı enstrüman.
gerçekten çalabilen insan oturup saatlerce dinlenir tarafımdan. ayrıca bir erkeğe en çok yakıştırdığım enstürmandır.
Kemanı anlatmak için teknik kelimeleri bir yana bırakmak lazımdır her zaman.. Tamamen denge işidir keman.. dengesizliğin de bir denge olduğunu düşünürsek diyalektik olarak; keman tam da ikisinin ortasındadır.. Parmaklarınızla sese hükmederken, sesin kırılganlığını elinizde tutup onu okşarken, her şeye hükmedebildiğinizi görürsünüz.. tuşlu ya da vurmalı çalgıların aksine, yaylı olan kemanda sese dilediğiniz derinliği verebilirsiniz.. Parmağınızın zarif bir hareketiyle ses kalıplarından çıkar ve bazen notayla bile ifade edilemeyecek boyutlara ulaşır.. insanı ince hastalığa sürükleyen iki şey var der müzisyenler: biri kemandır biri de ney!
tanrı'nın ruh bahşettiği tek materyal.