bugün

ağır bir iddiadır..ancak yadigar ejder'in,kemal sunal ile olan münakaşadan sonra bir daha hiçbir film stüdyosunda iş bulamadığı ve ekmeğe muhtaç hale geldiği bilinmektedir..

--spoiler--
kilyos'ta çok soğuk, karlı bir havada kemal sunal ile yağlı güreş sahnesi çekmektedirler,çekim uzadığından yadigar üşümektedir.aynı anlarda kemal sunal ise kaloriferleri yanmakta olan arabasının içinde viski içmektedir.yadigar ejder de arabaya binmek en azından ısınmak istemiştir.arabanın kirleneceği düşünülerek izin verilmemiştir.bu yadigar ejder'in çok ağrına gitmiş o gün sette yapımcıyla tartışmıştır ve yeşilçam mafyası tarafından bir daha iş alamama cezasına çarptırılmıştır ve bu sürecin sonu da malum sonla ,parkta ölümle bitmiştir.
kemal sunal'ın yadigar'ın arabaya bindirilmemesi konusunda tavrı bilinmemektedir. günahını almayalım ama gerçekten bundan sonra yeşilçam emektarları benim gözümde yıldızların çok ilerisinde..

anı kaynak: sönmez yıkılmaz arka pencere dergisi sayı 5
--spoiler--

görsel

görsel

görsel

görsel
en son bir ödül töreninde aklıma geldi. hani şu rutkay aziz'in çıkıp "sanatçı şöyle duyarlıdır... bıdı bıdı..." yaptığı tören. gözlerinin önünde gerçek bir emektar sefalet içinde ölüyor, ki bu konuda tek de değil, ama ne hikmet, toplumun aydınlanmasına duyarlı bu sanatçılarımız rol arkadaşının sefaletle ölümünden duyarsız kalabiliyor.

aynı ödül töreninde gülşen bubikoğlu'na onur ödülü verildi galiba. gülmeler, eğlenmeler, alkışlar filan. o an aklıma leyla ile mecnun filmi geldi. hani orhan gencebay ile gülşen bubikoğlu'nun oynadığı. yadigar ejder'de rol almıştı o filmde. tebessümle izledim onore olmuş, büyük bir şey başarmış, güzel kıyafetlerle gülücük dağıtan gülşen bubikoğlu'nu ekrandan. yadigar ejder sanırım o an bir tek benim aklımdaydı törendekilerde dahil. işte o an yalansınız ulan hepiniz dedim, gerçek zalimler sizlersiniz. yalnızca kemal sunal değil bu yaşananların suçlusu, o törende ödül veren, ödül alan ve alkışlayan hepinizsiniz.
Külliyen yalan bir iddiadır. Bahsedilen kilyos'taki çok soğuk, karlı bir havada çekilen yağlı güreş sahnesi 1982 tarihli doktor civanım filmidir. yadigar ejder ise 1982 tarihinden öldüğü 1992 yılına kadar 28 tane filmde oynamıştır. bu filmlerden 3 tanesi de kemal sunal ile birlikte oynadığı Kılıbık (1983), Şaban Pabucu Yarım (1986), ve Tarzan Rıfkı (1986)'dır. Dolayısıyla yadigar ejder kemal sunal'la tartıştıktan sonra hiç iş alamamıştır iddiası biraz atmasyon niteliğindedir.

tabi ki yadigar ejder sefalet içinde, yoklukla savaşırken kötü bir şekilde can vermiştir. ancak bunun faturasını saçmasapan bir iftira ile sadece kemal sunal'ın üzerine yüklemek de ayıptır.

1982'den sonra yadigar ejder'in oynadığı film listesi:

Dalgacılar 1992
Ula Ula Niyazi 1991
Canımdan Can iste 1989
Tecelli 1989
Sen Benimsin 1988
Vahşiler 1987
Otobüs Yolcuları / ihsaniye - Karasu 1987
Bela 1986
Tarzan Rıfkı 1986
Balta 1986
Kıratlı Süleyman 1986
Ninja Gece Savaşçısı 1986
Size Selam Getirmişem 1986
Tokatçılar 1986
infilak 1986
Beyoğlu'nun Arka Sokakları 1986
Kanun Adamı 1985
Gariban Beşler 1985
Şaban Pabucu Yarım (Salimin adamı) 1985
Gırgıriyede Büyük Seçim 1984
Belalı Fedailer 1984
Sevdalı 1984
Zalim Dünya 1984
Kılıbık 1983
Gırgıriyede Cümbüş Var 1983
Toprağın Kanı 1983
Baş Belası 1982
Dünyayı Kurtaran Adam (Yaratık) 1982
Doğruluk payı yüksek olabilir.
https://onedio.com/haber/...eniz-gereken-8-sey-464385

Süheyl Eğriboz anlatıyor:
"Bu adam içki içmez. Bir yere gidiyor, açılışa gidiyor, limonatasının içine votka koyuyorlar.
Bir daha, bir daha, bir daha… Gırgır geçecekler ya! Biraz da Allah rahmet eylesin çocuk zekâlıydı. Limonata yerine içiyor. Galatasaray kulübünün karşısında bir otel vardı. Ufacık bir otel. Tuvaleti alaturka. Otele gidiyor, 100 numaraya gidiyor, içkili de zaten. Oturuyor, kalkarken ayağı kayıyor, kafasını karşıdaki duvara vuruyor. Bu işte ölüm sebebi; beyin kanaması…"

"Bir Yadigar Ejder Kitabı"nın yazarı Erhan Tuncer ise araştırmaları sonucu edindiği bilgileri şöyle aktarıyor:
"Yadigâr Ejder'in Taksim Parkı'nda donarak öldüğü haberi gerçeği yansıtmıyor. Yadigâr aslında 4 Mart 1991'de yemek yemek için girdiği bir lokantanın tuvaletinde beyin kanaması geçiriyor ve orada vefat ediyor. Cenazesini lokantanın önüne çıkarıyorlar. Onu orada gören insanlar da sokakta öldüğünü sanıyor. Bu kulaktan kulağa 'Parkta donarak öldü' oluyor. Çünkü işsiz kaldığı dönemlerde gününü o parkta geçiriyor. Aslında öldüğü dönem ambargoyu kırıp iş bulmaya başladığı bir dönem. Öldüğünde 40 yaşında. Çok genç ama ileri düzeyde şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu var."
Kilyosta bir film çekiminde, (80 sonu gibi) kemal sunalla yaşadığı bir tartışma sonucu işssiz kalan yadigar ejderin kötü sonunu hızlandıran Olay şöyle cereyan ediyor Kemal Sunal ve Yadigarın güreş sahnesi çekiliyor çekim bitince karavana ısınmak için geçen kemal sunalın aracının kapısı yadigar tarafından çalınıyor.yadigar üşüdüğünü söyleyip karavana girmek istiyor.bu teklif oradakiler tarafından geri çevrilince yadigar bu olaya çok içerlenip isyan bayrağını çekiyor.kime lan bu artistliğin pis gariban muamelesi gören yadigar,daha sonra tüm yönetmen ve yapımcılara tembihlenen aman sakın bu herifi hiç bir filmde oynatmayasınız telkinlerinden sonra artık kendine piyasada iş bulmaması ile sonuçlanıyor.
Not:Kaynak sormayın hatırlamıyorum fakat bu bir yeşilçam emekçisi ile yapılan ropörtaj yada anı yazısı olabilir.yıllar evvel okumuştum.
Yeşilçam da her zaman arka plan oyuncularını severim. Başrol kukla benim için boş adam
kemal sunal'ı zaten sevmezdim milleti aptal yerine koyup zamanında laz kit tarzı filmler çektiği için ama hakkında duyduğum bu tarz olaylar hepten soğuttu.
Tarihi fesli deliden dinleyenlerin inanacağı saçmalık.
ihtimal verebileceğim olaydır. zira kemal sunal kamera önünde ne kadar sevilesi komik veya salak görüntüler çizen bir adam olsa da özel yaşamında gayet ciddi sert bir adam olduğu bilinen bir gerçekti. bir de buna akrep burcu erkeği oluşunu eklersek resim netleşir.

şimdi ne alaka yapraam demeyin. kemal sunal'a tavırlarıyla birebir benzeyen bir arkadaş vardı mahallede. halen var tabi ama görüşmüyorum. kendisi gülüşüyle, komik düştüğü anlardaki tavrıyla kemal sunal'ı andırırken diğer zamanlarda öyle korkunç bir adama dönüşürdü ki ondan nefret ederdim.
yaptıklarını anlatacak olsam kanınız donar diyeyim siz anlayın; yaşlar 17 iken kalabalık bir grupla tek başıma kavgaya tutuştuğum bir esnada, yanında onun gibi benim durumumu izleyen arkadaşlara "kamyona gıcık oluyorum aslında, biz de kamyonu dövelim mi?" diyebilmiş birisidir kendisi. ve daha niceleri.

kemal sunala gelirsek, kendisi yeşilçamın pek fazla değerli görülen, tüm filmlerin yıldızı sayılan birisiydi o dönem. eh bir de buna akrep burcu doğasını, film yıldızı egosunu da eklerseniz mümkündür ki zeytinyağına bulanmış bir adamı arabaya almamış olması.
şayet doğruysa kendisini sevmemek için bir sebep daha verir bize.
Yalan olma ihtimali olan iddiadır.