bugün

Sizlerle paylaşamak istediğim bir andır. Geçenlerde ido vapur iskelesine salına salına giderken (bilenler bilir yolun sağında ve sokunda butikler bulunur, takıcı gözlükçü vs) gözlükçünün önünden geçerken tam gözlükcünün önünde üzerinde Esse yazan ve lens kutusuna benzer bir kutu gördüm. Beynim sacma bir şekilde Esse (bence lens kutusu) kutusu ile gözlükçü arasında saçma bir bağlantı kurdu ve dükkandan düşmüş olabilecegini düşünerek üstüme vazifeymiş gibi kutuyu yerden aldım. Esse sigara paketiymiş. Ilk kez görüyordum. insanların önünde yerdeki bos sigara paketini yerden almıştım bir kere. Allahım yerin dibine giricem beles paket bulduğunu sanan adam konumuna düşmüştüm. Sırf dikkati dağıtmak için gözlükçüye girip bir iki ürün sordum ve elimdeki paketi usulca rafa bıraktım. Bunu kasiyer de gördü. Allahım sonu gelmiyor rezilliğin derken kısık bir sesle "bını çipe atar msnz" deyip dükkandan uzaklaştım. Işte o günden beri benim için karizma sadece Yalova'da bir avm ismidir.
Ünlü bir Rock grubunun konser biletlerini satmıştım. Konser günü mikrofona pil gerekmişti ve beni markete göndermişlerdi. Grup da salonda prova yapıyordu.
Bende metal müzik dinliyordum ve tarzım da öyleydi. Pili verdim elemanlardan birine. Sonra havalı havalı arkamı döndüm sahneden inerken düştüm. Gerisini anlatmak istemiyorum. Teşekkürler.

(bkz: swh)
Havalı bir ortamda yürürken bir şeye takılmak? Veya yanlış telaffuz etmek/edememek
(bkz: buzda ayak kaymasi)
fermuarın açık kalması.
(#22615601)
üşümüşsündür, heyecenlanmışsındır, üzülmüşsündür, sevinmişsindir, hoşlaştığın adam büyük bir başarıyla o anlardan birine denk getirerek senle konuşacağı tutar. kekelersin. mememerrhahahabababa... (bkz: atın beni denizlere)
zeki, yakışıklı, esprili, olgun, üst düzey bir bölümde okuyan sevgili adayımın bir cemaat evinde imamlık yaptığını öğrendiğim andır efendim.
o adam için üzülüyorum.
edit: kendime de üzülüyorum evet.
sevgilinin yanında dayak yemek. ya da karizma da olabilir bak. *
sevgilin kolunda yürürken biriyle çarpışman. *
bilardo oynarken arkada duran adamı farketmeyip ıstaka'yı adama 'değdirmek', üstüne birde adam'dan fırça yemek. ortamda
milletin 'napıyo lan bu' bakışları eşliğinde yanlış anlaşılmak.
hazırlıksız yakalandığı bir soruya saçmasalak yanıt verdiğinde. öyle basit bir soru değildir efendim bu, kelli felli beylik sorudur yapılan yolsuzluk hakkında. hık mık ederken bulduğu dandik yanıt epey sallamıştır garibi. peki sonuç, sonuç tabii ki eski yerinin şimdi esentepe olması.
lavaboda sümkürdükten sonra yanağına yapışan sümüğü bütün işlerini bitirdikten sonra farketmek.
yer: taksim dolmuş kuyruğu
kuyrukta bekleyen bir güzel kız ve ön sırasında yer alan delikanlı. kız sıraya girdiğinde dolmuşum güzergahı hakkında soru sormasıya delikanlıyla muhabbeti başlar. çocuk hafiften kıza yazmaktadır efendim. neyse bir ara muhabbet durur. yan taraftaki çöplerin arasından gelen miyavlama sesleriyle kız o tarafa yönelir ve kediyi uzaktan sever. bunu gören delikanlı kişi de aynı sevimlilikleri kediye yaparak kıza daha da karizmatik görünmek istemektedir ancak bir yandan kediye bakıp bir yandan kuyrukta ilerleyince hızını alamaz ve önündeki adama arkadan güm diye girer. efendim sonuç olarak karizma de dağılır. * *
bilerek geğirince aptal aptal gülmek. marifet midir bu?
köpeği gezdirirken köpeğin bir kız görüp ona kerkinmesi. bitmiştim o an.
sevdiğin kızla buluştuğunda burnundan bir sümüğün dışarı bakması ve senin eve gidene kadar farketmemendir.
sevilenin mutlu olunca ciddi anlamda saçmalaması...
arkadan gelen sevgiliye bakmadan refleks icabı elini tutma hamlesi yaptıgında baska bi kızın elinden tutma...

sinemada karanlıkta sevgilinin oturdugu yer ararken (el yordamıyla) başka bi hatununkileri avuçlamak *
barda bir kızla uzun uzun kesiştikten sonra alkolün verdiği cesaretle kız ve kızın arkadaşlarıyla dolu masay gidip kızı konuşmak için davet etmek akabinde kızın reddetmesi akabinde 10 kişilik masadan dönüp kendi arkadaşlarınla dolu masaya gitmek en köşedeki sandalyeye çöküp yavaş yavaş içmek, için için ağlamak.
picnick denizin kıyısında almış biralarını, atmış iki oltasını, günbatımına karşı keyif yapmaktadır, güneşin bir miktar kaybolmasıyla o güzel camlı güneş gözlüğünü çıkarmış, 3,4 düğmesi açık gömleğine asmıştır. aradan geçen zaman ve biraların etkisiyle çakır keyif olmuştur. bu sırada karizmatik picnick'i tanıyan şeker kız grubu meraktan mıdır artık nedir bilmem picnick'in yanına gelmişlerdir. picnick tuttuğu lüfer, kupa ve kaya balıklarını göstermiştir, hatta kaya balıklarını sırf artistlik olsun diye oracıkta gezinmekte olan kedilere vermiştir; "zaten yenmez amk diyerek".

bu sırada yem takmaya çalışırken eğilen picnick, o karizmasını tamamlayan camlı güneş gözlüğünü düşürür, tutayım derken kayalardan kayıp denize yuvarlanır, 3-5 deniz kestanesi ve bir kaç sıyrıkla, çıkar suyun içinden, çakır keyif olan kafası, soğuk suyun etkisiyle birden açılmıştır, karşısında kahkahalarla gülen şeker kız grubuyla göz göze gelir ve dibe dalar bayılana kadar çıkmaz.
metro'da bulunan demirlere tutunmadan ayakta kalırım ayaklarında olup acemi kaptanın ani fren yapması sonucu trenden aşağı uçmak. üstelik vagon atlaya atlaya.*
barda bir kız ile feci şekilde kesişilmektedir. en fazla 10 dakika sonra masadan ayrılınıp kızın yanına vole çakmaya gitmeyi planlarken, göt arkadaşın gelip "naber lan yarraam" diyerek enseye şaplağı patlatması.
yıllaaarr...yıllar önce..bir maç varmış..bak nasılda masala başlayan dede edasıyla başladım.halbuki öyle değil.gel aşağıya.

sene 2006,o yıllar anamur'dayım.canım nasıl sıkılıyor,nasıl sıkılıyor.neredeyse sıkılmaktan can kalmayacak.zaten televizyonda da uydu var,gez gez s.kindirik bir sürü kanal.

kışın zaten iskele'de açık değil.adamın içi boğuluyor lan.kışın gitmeyin bu anamur'a.

neyse.akşam,dayım geldi,''hadi oğlum gel akşam derbiye gidelim''dedi.derbi de fenerbahçe ile beşiktaş'ın derbisi.

ben zaten koyu bir fenerli olduğum ve evde sıkıntıdan patladığım için,haydi hoppa koştura koştura gittim.

neyse,geçtik bir maç yayınlayan çay bahçesine,oturduk.maç başladı anelka attı 1-0 oldu.ben sevindim falan.

sonra penaltı verildi,fenerbahçe lehine.

ben ayakta,sevinçten dört köşeyim.derken nobre vurdu topa,ve top auta çıktı.bense o miyop gözlerle,topun gol olduğunu zannedip,50 kişi içinde,''gooolll!!goooll!!!gördün mü golü''diye götümü yırtarım.

insanlar bana ''ne diyo lan bu ibne?''bakışı atar,ben de sus pus yerime otururum.

ama sonra maçı 2-1 fener aldı ayrı konu.
(bkz: boka basmak)