umuttepe izmit minibüslerinde vazgeçtim öğrenci olmaktan
siyah cüzdanımda atm parasıydı babam

ben seninle bir gün dolphinde hamburger yeme ihtimalini sevdim
teknik eğitimin sigara kokan yangın merdivenlerinde
umuttepede karbon monoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım herkesi ve
bu hasret öyle uzun sürdü ki
adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra

bizim satılmış dekanımız vardı
bir de basketbol sahasına yazı yazma imkanı

tabldot kokan arkadaşlarla paylaşılan dörtlü sıralarda
batak oynamaya başladık
ben koz maça diyordum sen karo
geri kalanlar kontur ihale

kırmızı boyalarla umuttepe ikliminde harfler yazılıyordu
otopark önüne ve türk dili hocasına inat bir türkçeyle

abilerimizden öğrendik
buz tutmuş karda yürümeyi

umuttepeye usul usul sulu kar yağıyordu
ve çadır kafede sevişmeyi öneriyordu dost çeteleri

oysa umutepede hiç sevişmedim ben
disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim
4 numarayla giden platonik aşkımı saymazsak

umuttepeye usul usul sulu kar yağıyordu
ve belli bir saatten sonra derse girmemeyi öneriyordu dost çeteleri
oysa hiç ders kaçamağım olmadı benim
ve hiç bir yoklama kağıdında yok yazılmadı adım
sevimli bir çocuk yüzüydüm derste,
sana şiirler biriktiriyordum elektronik defterimde

4 numara seni hep zamansız
amansızca bir yurt griliğine götürüyordu

ben senin benimle yürüyüş yoluna gelebilme ihtimalini sevdim
ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim

dağ sıcağı toprağa çekiyordu
tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
sonra 3 numara oluyordum
kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü

ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum
izmit körfezinin yalancı maviliğini

3 numara oluyordum bir süre,
yanımızdan geçen 4 numarayla yarışıyordum
yanağım minibüs camının garantisinde
minibüs oluyordum bir tepeden umuttepeye
kampüse yaklaştıkça üşüyordum

imkansız aşkı başına koyuyordum
şarkılarımın listesinin
korkuyordum , sonra iniyordum minübüsten
duraktan bizim fakülteye giden
ömrümün en uzun
ömrümün en kısa
ömrümün en çocuk
ömrümün en ihtiyar
yolunu koşuyordum
çünkü sonunda geç kalıyordum
yok yazılıyordum

umuttepe izmit minibüslerinde vazgeçtim öğrenci olmaktan
ve atm makinesinde taze para kokusuydu babam

ben seninle bir gün
fethiyedeki simit sarayında

ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
bir öğrenci lokantasında

ben seninle umuttepeye mistik ve sallama çay kıvamanında bakan
izmitin herhangi bir fastfood barında

ben seninle herhangi bir insanın elinin
terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim

ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim

(bkz: copy paste değil alın teri)
(bkz: yılmaz erdoğan)
(bkz: koceli üniversitesi)
(bkz: umuttepe)