bugün

Demek sen aşkı, sinüs kosinüse çok görüyorsun.
Soyut aşk kavramı sende henüz gelişmemiş.

Sen ve senin gibiler, ancak beş elmayla on elmayı toplayabilen basit insanlarsınız.
Elle tutulan şeylerle düşünebilir, elle tutulan şeyleri sevebilirsiniz yalnız.

oğuz atay - tutunamayanlar..
"Çok şey beklemiştim... bu benim berbat huyum işte..."
“Biliniz ki yanlış insana karşı duyulan sevgi çabuk unutulur.”

Beyaz geceler.
..bir akşamüstü, yağmur altında yüzüme bakmadan baktığı gibi bakıyor. fakat akşam mıydı, sabah mıydı! ne çıkar? bu aynada akşam, sabah, hepsi bir. çünkü ben bir mazi aynasından, benim olmayan bir aynadan, benim olmayan bir yığın aynalardan hayata bakıyorum...

(bkz: ahmet hamdi tanpınar)
(bkz: sahnenin dışındakiler)
"Unutma, unutma, unutma ki o sana daha yakındı... Buna rağmen böyle yapti..."

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali
"Ve biz kaderimizdekini yaşarız , yüreğimizdekini değil. "
Ama ben bu kadar acıyı sen de başkalarına benzeyesin diye çekmedim. Sana kırgın değilim, yalnız attığın her yanlış adım dünyamın bir sütununu deviriyor. 
Küçük şeylere sadık kalanlar, büyük şeylere de sadık kalırlar.

-pastoral senfoni, andre gide
"hiç kimse olduğun, hiçbir şey bilmediğin, hiçbir silahının olmadığı, seni kimsenin tanımadığı, sadece en çıplak halinle kendin olduğun, kendinden başka da hiçbir şeyinin olmadığı yer en güzel yer aslında."
"ah, mutlu olmaya gücüm varsa, hüzün ve felaketin ne anlamı olabilir?
Biliyor musunuz, bir ağacın yanından geçeceksiniz, onu göreceksiniz ve mutlu olmayacaksınız ha, işte bunu aklım almaz! Sevdiğiniz bir insanla konuşacaksınız ve mutlu olmayacaksınız! Ah, anlatamıyorum... Kötü durumda bir insanın bile adım başı göreceği öylesine çok güzel şey varken mi mutlu olamayacaksınız? Bir çocuğa bakın, sizi seven insanların gözlerinizin içine bakışına bakın..."

Dostoyevski/budala.
Uyku ve erdem üstüne pek güzel konuşan bir bilgeyi övdüler Zerdüşt’e: kendisi bu yüzden çok saygı görür, el üstünde tutulurmuş, bütün gençler de kürsüsünün önünde otururlarmış. Ona gitti Zerdüşt ve bütün gençlerle birlikte, kürsüsünün önüne oturdu. Ve şöyle buyurdu bilge:
Saygı ve utanç duymalı uykunun karşısında! işin başı budur! Ve kötü uyuyanların ve geceleri uyanık duranların yolundan çekilin!
Hırsız dahi utanç duyar uykunun karşısında: hep geceleyin sessizce çalar. Utanmaz ama gece bekçisi, utanmadan taşır düdüğünü.
Öyle kolay bir sanat değildir uyumak: onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir.
Günde on kez alt etmelisin kendini: bu iyi bir yorgunluk verir ve canın afyonudur.
On kez yine barışmalısın kendinle; çünkü altetme acıdır ve kötü uyur barışmayan.
On gerçek bulmalısın günde, yoksa gece de ararsın gerçeği ve canın aç kalır.
On kez gülmelisin günde ve sevinmelisin: yoksa miden, o dert babası, gece seni tedirgin eder.
Bunu bilen azdır: iyi uyumak için kişide bütün erdemlerin bulunması gerekir. Yalan yere tanıklık mı edeceğim? Zina mı edeceğim?
Komşumun hizmetçisine göz mü dikeceğim? Bütün bunlar uykuya iyi gelmez.
Ve kişide bütün erdemler olsa bile, bilinmesi gereken birşey daha vardır: Erdemlerin kendilerini de tam vaktinde uykuya yollamak.
Birbirleriyle çekişmesinler diye bu hanım hanımcık dişiler! Senin yüzünden, ey mutsuz kişi!
Tanrıyla ve komşuyla barış: bunu ister iyi uyku. Ve komşunun şeytanıyla dahi barış! Yoksa geceleri tebelleş olur sana.
Yetkililere saygı ve boyun eğiş, çarpık yetkilere dahi! Böyle ister iyi uyku. Çarpık bacaklar üstünde yürümek istiyorsa güç, benim elimden ne gelir?
Her kim koyununu en yeşil otlağa götürürse, ben ona her zaman en iyi çoban derim: bu bağdaşır iyi uykuyla.
Ne çok şerefim olsun isterim, ne de çok hazinem: bunlar safra kabartırlar. Ama iyi bir adın ve küçük bir hazinen olmazsa iyi uyunmaz.
Bence küçük bir topluluk kötü bir topluluktan yeğdir: tam vaktinde gelip gitsinler de. Bu bağdaşır iyi uykuyla.
Çok hoşuma gider ruh yoksulları da: bunlar uykuyu ilerletirler. Mutludurlar, hele kendilerine her zaman hak verilirse.
Böyle geçer erdemlilerin günü. Gece olunca uykuya çağırmaktan sakınırım! Çağrılmak istemez o, uyku, erdemler hakanı!
Ama gündüzün ne yaptığımı ve ne düşündüğümü düşünürüm. Böyle, inek gibi sabırlı, geviş getirirken kendime sorarım: senin on yengin nelerdi?
Ve gönlümü gönendiren on barışma ve on gerçek ve on gülüş nelerdi?
Ben bunları düşünür, kırk düşüncenin beşiğinde sallanırken, birden bastırır beni uyku, o çağrılmayan, erdemler hakanı.
Uyku gözlerime vurur: onlar da ağırlaşırlar. Uyku ağzıma dokunur: o da açık kalır.
Doğrusu, yumuşak tabanlar üzere gelir bana hırsızların en sevgilisi ve düşüncelerimi çalar: şu kürsü gibi aptal, kalakalırım ben de.
Ama fazla kalamam böyle: artık yatarım.
"Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz, yazı hariç."
insan hayatının tamamını dört duvar arasında geçirebilir. Kendisini tutsak kabul etmediği sürece tutsak sayılmaz.Ama kâinatın sonsuz büyüklüğünü, milyonlarca yıldızı, galaksiyi görüp onlara asla erişemeyeceğini bilen biri için koskoca dünya hapishaneden farksızdır.idrak ettikleri şey zamanın ve mekanın tutsağı haline getirir.
"Spinoza şöyle devam ediyor; eğer özsaygınız çoğunluğun sevgisine dayanıyorsa, o zaman hep kaygılı olursunuz çünkü bu tip sevgi değişkendir. Buna 'boş özsaygı' diyor."

Spinoza Problemi ,Irvin Yalom.
"Seveceksen öylece sev. Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur.''

elif şafak
arkaya çıkaran kalın uçlu pilot kalemle yazılmıştır.
görsel
Çok büyük iz bıraktı. Artık kitap okuyamıyorum.
"Acaba bazı ruhlar için hüzün bir zevk, bir gıda değil midir?" Montainge
"kendi kendine eşya toplayan, bunları bir köşede biriktiren her takıntılı kişinin arkasında bir kalp kırıklığı, derin bir dert, açıklanması zor bir ruhsal yara olduğu anlamına geliyordu bu soru. benim derdim neydi?"

(bkz: masumiyet müzesi)
(bkz: orhan pamuk)
"Erkek, dişinin bireyselliğinin pekala farkındadır ama bunu algılayamaz ve bununla
kendisini ilintilendirmekten ve duygusal olarak bunu kavramaktan acizdir: bu onu korkutur, sıkar ve kıskançlıkla doldurur. O yüzden bunu
reddeder, herkesi işlevi ve kullanımıyla tanımlamaya devam eder, tabii bu arada kendisine en önemli işlevleri seçmeyi de ihmal etmez, böylece kendisine bir bireysellik değilse bile bir kimlik sağlamış olur, böylece kendini ve kadınları dişilerin işlevinin çocuk doğurup yetiştirmek, eril egoyu pohpohlamak, rahatlatmak ve gevşetmek olduğuna inandırmaya çalışır; yani öyle ki dişi, başka herhangi bir dişiyle yer değiştirilebilir."

Erkek doğrama cemiyeti manifestosu / valerie solanas.
Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı da.
(Duha 3)
Bugün annem ölmüş. Belki de dün. Bilmiyorum.
(bkz: yabancı)
iyi, kötü; güzel, çirkin ne varsa hepsi sizin olsun. bana beni bırakın.
"Beni anlamıyorlardı zararı yok.Zaten beni daha kimler anlamadı."

(bkz: korkuyu beklerken -sayfa 73-)
insan, yolda olmayı seven bir varlık... yolculuk ederken, süreci gayeden daha önceler ve tadını çıkarmak ister... Seyreylemek güzel şey insan içün, tıpkı dostoyevskinin ifade ettiği gibi;

Fakat insan hercai, bir dalda durmaz bir yaratıktır ve belki de satranç oyuncuları gibi gayeyi değil, gayeye giden yolu sever. 

(bkz: yeraltından notlar)