Bugün(05.02.1926) ölüm yıldönümü olan türk islam alimidir.

Atıf Hoca, şapka devriminden önce yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesinde Müslümanları amel-iman bütünlüğüne davet ediyordu. Müslümanların Müslüman olmayanların kılık kıyafet ve kültürel alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını söylüyordu. Bir Müslüman ile Hıristiyanın veya bir Yahudinin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendi ifadeleriyle "Batı medeniyeti ancak insanın hayvani ve cismani yönüne hizmet ediyor"du.[4]
26 Aralık 1925'te, risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara istiklal Mahkemesinde yargılandı. Risaleyi kanunun çıkarılmasından önce yayınlamış olduğunu, içerikleriyle ilgili görüşlerinden vazgeçmemiş olduğunu, bununla birlikte kanuna karşı bir harekette bulunmadığı şeklinde bir ilk savunma yaptı.[4] Savcı, iskilipli Âtıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme, müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. Ancak Atıf Hoca savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirterek idama götürülmesine razı bir tutum aldı.
Ertesi gün, mahkeme reisi Ali Çetinkaya, müdafaa yapmaya gerek görmeyen Atıf Hoca'yı idama mahkum etti. Atıf Hoca 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı.
idamının sebebi frenk mukallitliği ve şapka değildir. zaten bu davadan beraat etmiştir. idamının sebebi islam teali cemiyeti üyesi olması yani milli mücadeleye karşı olan bir örgüte mensup olması idi.
adam ingiliz muhipler cemiyeti üyesi daha hala müslümanlığı savunuyor diye öldürüldü diyenler var.
(bkz: insan gerçekten hayret ediyor)
' kelebekler sonsuza uçar' isminde, 1993 yapımı, yönetmenliğini mesut uçakan'ın üstlendiği yerli bir belgeselde anlatılmıştır hayatı.
kabri doğduğu yer olan bugünkü çorum'un iskilip ilçesindedir. *
hala anayasamızda şapka takmamak suç iken atıf hoca sırf o zamanın siyasi iradesine zıt olduğu için bir hiç uğruna asilmistir. Bu gibi talihsiz hadiseler bizim tarihimizin kara lekesidir.
iSTiKLAL MAHKEMESi YALANLARI VE GERÇEKLER

istiklal Mahkemeleri ve uygulamaları hakkında birçok abartı ve gerçekdışı iddialar ortaya atılmaktadır; mezarından çıkarılıp tekrar idam edilenler, sırf şapka giymediği için idam edilenler vb. Gerçekte bu uygulamanın nasıl işlediğini ve sonuçlarını görelim.

istiklal Mahkemeleri, Milli Mücadele döneminde iki ayrı evrede hizmet görmüşlerdir:
1. 11 Eylül 1920 - 17 Şubat 1921 (8 mahkeme)
2. 30 Temmuz 1921 - Ekim 1923 (5 mahkeme)

Bu iki dönemde verilen toplam idam kararı 3.811'dir; bunun 2.827'si ertelenmiş, 1.054 idam kararı ise uygulanmıştır. istiklal Mahkemeleri konusunda önemli biri olan Ergün Aybars, uygulanmış idamları 1.450-1.500 arası tahmin ediyor. idam edilenler; ısrarlı asker kaçakları, asiler, hainler, casuslar, bozguncular, katiller, ırz düşmanları, soyguncular, hırsızlar, halka eziyet eden görevliler, işgalcilerle işbirliği yapan Rum ve Ermenilerdir.

Cumhuriyet döneminde ise 1923-1927 yılları arasında sadece 3 istiklal Mahkemesi kurulur ve 1927'den sonra tarihe intikal eder:

1. istanbul istiklal Mahkemesi (8 Aralık 1923- 5 Şubat 1924): Hiçbir idam kararı yoktur.

2. isyan bölgesi istiklal Mahkemesi (7 Mart 1925- 7 Mart 1927): 5.010 kişi yargılanmış, yarıdan fazlası beraat etmiştir. idamlar 350 dolayındadır.

3. Ankara istiklal Mahkemesi (7 Mart 1925- 7 Mart 1927): 2.436 kişi yargılandı, 1.343 kişi beraat etti, 226 idam kararı verildi ve infaz edildi.

ikinci dönemde verilen idam kararlarının toplam sayısı 576'dır.

istiklal Mahkemelerinin 1920-1927 yılları arasındaki toplam idam sayısı kararı 1.054+576=1.630'dur. Ergün Aybars'ın 1450-1500 sayısını kabul edersek de 1.500+576=2.076'dır. Yani onbinler, yüzbinler veya istiklal Savaşındaki şehit sayısından fazla gibi iddiaların hepsi asılsızdır.

istiklal Mahkemelerinin idam ettiği kişilerden biri de iskilipli Atıf Hoca'dır. Atıf Hoca'nın idam sebebi şapka giymediğinden dolayı değil, "şapka olayını vesile ve istismar ederek halkı isyana kışkırtmak ve isyana katılmak" suçundandır. Aynı nedenle idam edilen kişilerin sayısı ise toplam 27'dir ve toplam sayıya dahildir. Zaten 671 sayılı 'Şapka iksası Hakkında Kanun'da da, başka kanunlarda da, böyle bir yaptırım bulunmuyor. Şapka giymek memurlar için zorunlu tutulmuş, halk şapka giymeye zorlanmamıştır.

Yine Emine Şenlikoğlu'nun "Bize Nasıl Kıydınız" adlı romanından aynı adla çevrilen filmdeki iddiaya göre Erzincan'da Mevlevi Şeyhi ibrahim Hakkı Efendinin sakalı zorla kesiliyor, Kuran'ı toprağa gömülüyor ve eceliyle ölüyor. Ama devrimlere karşı olduğu iddiası ile Erzincan istiklal Mahkemesince idama mahkum edilen efendinin cesedi, savcının emriyle mezardan çıkartılıp asılıyor. Bu olaylar, filmde ibrahim Hakkı Efendinin kızının anıları olarak aktarılmaktadır.

ilk olarak Erzincan istiklal Mahkemesi diye bir mahkeme hiçbir zaman olmamıştır. 31 Ekim 1994 gecesi Reha Muhtar'ın hazırladığı Ateş Hattı programında konuşan ibrahim Hakkı Efendinin kızları ve torunları böyle birşey olmadığını, babalarının Atatürkçü ve milliyetçi insanlar olduğunu ve her zaman hükümet tarafından saygı gördüğünü, dini hiçbir baskının olmadığını ve filmde iddia edilen olayların hepsinin gerçekdışı olduğunu söylemişlerdir.

istiklal Mahkemelerinin yargılama sürecinde ise hiçbir zaman sanığın ifadesini dinlememe gibi bir olay olmamıştır. Her zaman sorgulama yapılmış, birçok kez şahitler dinlenmiş, hatta sanığın isteği üzerine M.Kemal ve diğer komutanların sözlü veya yazılı ifadesi bile alınmıştır. Mahkemelerin sorgulama biçimmleri ve verilen kararlar ile ilgili örnekler Feridun Kandemir'in "istiklal Savaşında Bozguncular ve Casuslar" adlı kitabında bulunmaktadır. istiklal Mahkemeleriyle ilgili en ayrıntılı ve bilimsel çalışma da Ergün Aybars'ın "istiklal Mahkemeleri" adlı eseridir
teali islam cemiyeti, 15 şubat 1919'da kuruldu.
ingiliz dostları cemiyeti, 20 mayıs 1919'da kuruldu. tarihe dikkat.
"Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır. Hiç de zararlı bir topluluk değildir. Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır" bildirisi 1920'de yayınlandı.
ingilizci* mehmed atıf hoca, 1926'da idam edildi.

kanunlar geleceği bağlar. fakat olağanüstü hallerde şerefsizleri de bağlar. almanya'yı suçlu çıkaran soykırım sözleşmesi aralık 1948'de imzalandı, 1951'de yürürlüğe girdi. iskilipli'yi savunanların bugün ermeni tehcirine soykırım demesi de ne kadar tutarlı olduklarını ve esas konumlarını gösteriyor.
Milli mücadeleye karşı durabilecek kadar zekası olan biri. Dün gördüm, karşı devrimden bazı orospu çocukları idam kararı konusunda ağlıyorlardı falan.

Bu kadar yavşaklık olmaz.
--spoiler--
idam sehpasında 'zalimlerle elbet mahşerde hesaplaşacağız' diyen hocadır.
--spoiler--

Bugün ölüm yıl dönümüymüş.

Edit: ben ruhu falan değilim. Dövmenize gerek yoktu. P
Satılık bir köpektir.
fazlası değil.
hak ettiğini bulma yıldönümünde arkasından ağlayanların, yaptığını desteklediklerini açıklamaya (bkz: iskilipli atıf ın verdiği fetvayı destekleyenler) korktukları haindir.

yobazlar korkak olur vesselam...
ingiliz destekçisi bir vatan hainidir.