bugün

Bir ilimizdir.
iran yönetimi , darbeyle görevinden uzaklaştırılan Mısır ’ ın demokratik yolla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi ’ nin de aralarında bulunduğu 122 kişi kararından, “ üzüntü ve endişe” duyduğunu açıkladı .
türkler orta asyaya dönsün diyen farsi milletin dönmeleri gereken cografya.
Tarihinde kafirle savaşmamış, günümüzde esad'ı destekleyen, ümmet içindeki tehlike. Takiyyecilikten bahsetmiyorum zaten.
bir şekilde ısınamadığım nam-ı diğer acemistan. insanları, tanıdıklarım itibariyle söylüyorum, güven vermiyorlar.
(bkz: israil)
israil'e karşı savaşan tek ülke.
bizim milletteki nefret çok garip.
bölgenin bölünmesi ve kürdistan gibi kukla devletlere izin vermeyeceğini açıklayarak yine gönlümüzde taht kurmuş devlet.
dik dur eğilme bu millet seninle
tarihten beri hep müslümanlarla savaşmış olan, esad zulmüne alkış tutan, amerikan dostu, takiyyeci, sözde mücahid hakikatte terörist devlet.
Dik duruşu bazı yazarlar tarafından çekilememektedir. Kendileri kambur olduğundan mütevellit.
Cinsiyet değiştirmenin serbest olduğu lakin türbanın o sıcakta zorla bir kadının kafasına geçirildiği demokrasinin var olmadığı berbat ülke.
mk türkiyeyi eleştirip dururlar ama kendileri kadınlara erkek voleybolunu yasaklamış ve kadını hapse atmıs.
http://www.milliyet.com.t...detay/2082869/default.htm helal.
http://www.milliyet.com.t...detay/2083611/default.htm geçen demiştim adamlar bizim gibi değil diye, nükleer bomba yapma diye ağlicaklar nerdeyse irana karşı.
http://t24.com.tr/yazarla...-isten-ne-kazanacak,12288
Ambargolar kalkınca Ekonomik olarak yeni bir ortadoğu kaplanı olacağı söyleniyo.
Biri bana Nereden iran riyali alabileceğimi söylerse çok makbule geçer.
--spoiler--
kim ne derse desin, Türkiye’nin dünyadaki en önemli “mukayeseli avantajı” jeopolitik avantajıdır.

Türkiye’nin dünyadaki önemini her şeyden önce coğrafi konumu belirler.

ABD’li finans spekülatörü George Soros “Türkiye’nin en iyi ihraç malı; askeridir” ,derken küstah bir dil kullanıyordu ama kasti Türkiye’nin Ortadoğu’daki askeri ağırlığı (jeopolitik ağırlığı) idi.

Türkiye uzun yıllar “Batı müttefiki” olarak o zamanki adı ile SSCB’nin (Rusya) kapı komşusu konumunda bu ülkenin Akdeniz’e, dolayısı ile deniz yolu ile dünyaya açılmaması için onu çevreledi (to contain). Karşılığını çeşitli yardım ve hibeler (özellikle askeri ağırlıklı) olarak aldı.

***

SSCB’nin yıkılışından beri de Türkiye’nin Batı indindeki en önemli görevi Ortadoğu’nun bekçiliğini yapmasıdır.

TEK BAŞIMA TÜRK MEDYASINDA DEFALARCA YAZDIM

1979’dan beri bölgede iran Batı’nın, özellikle ABD’nin baş düşmanı olarak görüldü. Allah var! iran da boş durmadı. Ortadoğu’daki ABD müttefiklerinin (özellikle S.Arabistan ve israil) altını oymak için her türlü desiseye başvurdu. Kendi Şii ideolojisini bölgeye yaymak için özel ve gizli gayretler sarf etti.

Uzun yıllardır Türkiye iran’ı da çevrelemektedir.

Ancak, ABD-iran çelişkisinin sürdürülemez olduğunu, bir gün mutlaka anlaşacaklarını ben 2006 Lübnan Krizi’nden beri (radikal Ahmedinejad dönemi sırasında bile) ısrarla ve belki de tek başıma Türk medyasında defalarca yazdım.

***

Bakın 30.8.2006 ve 31.8.2006’da Hürriyet’te neler yazmışım:

“ABD’nin ‘Yeni Ortadoğu Politikası’ irdeleniyor ama iran’ın ‘Yeni Ortadoğu Politikası’ görmezden geliniyor. iran’ın emperyal politikalarını Ahmedinejad’ın iç politika oyunu olarak yorumlayan cahiller, Türkiye’de aydın muamelesi görebiliyorlar. Bu enteller 20 yıl sonrasının zerre kadar tahlilini yapmıyorlar. Ekonomik alanda Çin+Hindistan+Rusya’nın ABD+AB’yi geçmesinin Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini, iran’ın bu oyunda yükselen yıldızlar yanında yer alarak Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme çabalarının Türkiye’ye nelere mal olacağını zerre kadar hesap etmiyorlar…

…iran Ortadoğu’da 21. yüzyılı en iyi okuyan bölgenin en köklü devletlerinden birisidir. 21. yüzyılda tekrar emperyal devlet olabilmek için elinde çok önemli kozlar olduğunun farkındadır.

…Ezelden beri iran bölgede en güçlü espiyonaj, dezenformasyon ve özel harp taktikleri geliştiren devletlerden birisidir…

…Görünürdeki aktörler kimler olursa olsun (Ortadoğu’da) esas savaş ABD ile iran arasındadır!

Zira birisi (ABD) lehine olan statükonun aleyhine değişmekte olduğu endişesi ile statükoyu yeniden tarif etmek istiyor, diğeri (iran) gelişen yeni şartların kendi lehine dönüşeceği yeni bir statüko arıyor…

Bu anlamda taraflar yaman bir çelişki içinde gözüküyorlar…”

***

ABD-iran çatışmasının şahikalar yaşadığı dönemde çelişkiyi yukarıdaki gibi özetledikten sonra 2006’da aynı yazıda şöyle yazmıştım.

…Ancak adına diplomasi denen maharet, savaşın maliyetini asgariye indirmeye çalışır.

Savaşta maksimum (azami) menfaat beklentisi güdülerken, diplomasi optimal (mümkün olan en iyi ve en ucuz) menfaat peşinden koşar.

Ya bir gün gelir de iran elindeki kozları yeteri kadar kullandığına, daha ötesinin maliyeti aşırı arttıracağına kanaat getirir, ABD de iran’ın üstüne daha fazla gitmenin kâr-zarar tablosunu artık aleyhine çevireceğine inanırsa ne olur?

Barış!”

***

Aynı yıl Henry Kissinger’ın bir konuşmasını istanbul’da dinledikten sonra da şunları yazmıştım.

“Kissinger, ABD-iran çatışmasının bir yere gitmediğini, iki tarafın da denetimi dışında bir sürü patlamalara yol açabileceğini, bundan tüm Ortadoğu devletlerinin zarar görebileceğini, ideoloji ihraç etmeye çalışmak yerine dünyadaki mümtaz yerini almak için çaba sarf edecek bir iran yönetiminin Batı’da kabul görebileceğini söylüyordu.

(Ben de Kissinger’a şunları söylemiştim.)

-Her anlaşma, ‘optimum bir nokta’da karşılıklı anlaşmayı içerir.

Ya iran, artık ideoloji ihracatı yapmadan Ortadoğu’da klasik ve Batı ile ortak sürdürülecek bir hegemonyayı kabul ettiğine ABD ve Avrupa’ya ikna ederse?” (Hürriyet: 24.9.2006)

***

EN SON UYARIMI ODATV'DEN YAPMIŞTIM

Arada yazdıklarımı es geçiyorum.

En son detaylı uyarılarımı 09-11.13/11/2014’de Odatv’de yapmıştım:

"RTE ve şürekâsı bize ‘en eski Türkiye’yi ‘Yeni Türkiye’ diye kakalamaya çalışırken hemen yanı başımızda ‘Yeni iran’ doğuyor.

iran nükleer çalışmaları sivil amaçlı yaptığına/yapacağına dair BMGK daimi üyeleri (ABD, ingiltere, Fransa, Rusya, Çin) +Almanya: (P5+1) ile bir yıldır sürdürdüğü “ikna çalışmaları”nda son dönemece 24 Kasım’da giriyor. Yetkililerin ifadelerine göre, karşılıklı şüpheler devam etmekle beraber, şu ana dek (P5+1) araştırmaları müspet yönde.

Bush’un ‘Şer Ekseni’nin çıban başı (2002) olarak tarif ettiği iran yeni bir dönemeçte.

Galiba dünya yeni bir “emperyal devletler dengesi” kurulma aşamasında.

‘Yeni denge’yi yaratacak en önemli faktör kanaatime göre Hasan Ruhani’nin ‘Yeni iran’ı!

***

iRAN ESKi TÜRKiYE'YE, TÜRKiYE ESKi iRAN'A BENZEMEYE ÇALIŞIYOR

Ruhani Yeni Dünya Dengelerini ve muazzam bir değişim geçiren Yeni iran’ı ve çok doğru okudu.

The Economist Dergisi (1 Kasım 2014) “iran’da Devrim Sona Erdi” başlığı ile yayınladığı özel raporunda (yeni) iran için şunları yazıyor:

“Amerikalı bir üst düzey yetkilinin iran’ı son ziyaretinin üzerinden 35 yıl geçti. Bizim raporumuz devrimci ateşi söndürülmüş bir ülkeyi anlatıyor. iran’da insanlar köylerden şehirlere göç ederken daha zengin oldular ve Batı teknolojisinin ürettiği tüketim eşyalarına karşı özel tatlar geliştirdiler. Beş yıl önce ülke nüfusunun üçte biri üniversite eğitimine ulaşırken artık yarıdan fazlası üniversiteye gidiyor. Mahmut Ahmedinejad’ın felaket başkanlığı ‘Yeşil Devrim’i yok etti. Kaotik Arap Baharı da radikal politikaları gözden düşürdü, pragmatik (faydacı) merkezci politikaları popüler hale getirdi. Mollaların geleneksel din toplumu rüyaları geriledi. Ezan sesleri artık daha az duyuluyor, zira insanlar gürültüden şikâyet ediyor. Dini başkent Kum’da (bile) din okulları büyük alışveriş merkezleri yanında cüce gibi kalıyor. Irak ve Suriye’ye halifelik getirilmeye çalışılırken (IŞiD), iran’da dinin gerilemekte olduğu bir islami Devlet ortaya çıkıyor.”

***

Kasım 2014 yazılarımda açıkça şu mukayeseyi yapmıştım:

“Artık dünyada iran ve Türkiye isimleri bir arada telaffuz edildiğinde siyasi anlamda akıllara:

1)islamcı gelenekten her geçen gün uzaklaşan iran islam Cumhuriyeti ve

2)Laik gelenekten her geçen gün uzaklaşan Laik Türkiye Cumhuriyeti geliyor.

Bir yanda (eski) Türkiye’ye benzemeye çalışan (yeni) iran var. Diğer yanda (eski) iran’a benzemeye çalışan (yeni) Türkiye var!

Sanırım, biri (iran) diğerinin (Türkiye) bir zamanlar dünyada taşıdığı ağırlığa sahip çıkacak ve korkarım bu durum dünyada yavaş yavaş kabul görecek!” (ibid)

***

Enerji üretiminde Ortadoğu’nun önemi azalıyor görüşüne karşı da şu münakaşayı ön plana çıkarmıştım:

Bir görüş diyor ki:

1)“Şimdiye dek bulunan en önemli çözüm ‘kaya gazı/petrolü’. Kaya gazının ABD’de enerji ihtiyacını karşılamaya yetecek miktarda olduğunu söyleyen görüş bu ülkenin 2017’den itibaren dışarıdan enerji ithal etmeyeceğini, tersine enerji ihraç edeceğini iddia ediyor. Bu görüşe göre ABD, Ortadoğu’dan peyderpey çekilecek, gücünü yükselmekte olan tüm ekonomilerin toplandığı Pasifik bölgesine kaydıracak. ABD; Kanada, Çin, Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda gibi yükselen ekonomiler arasında yeni dengeler arayacak.”

2) Ayrıca Ortadoğu eneriji yataklarının önemini azaltacak olan başka bir gelişmeye de dikkat çekiliyor.

Füzyon Enerji!

“verilen bilgilere göre, döteryum-trityum yakıtıyla çalışan (füzyon enerji) santraller kömür santrallerine göre aynı miktarda atıkla 10 milyon kat daha fazla enerji üretebilecek.” (Hürriyet-20.10.2014)

Ancak, ters görüşler de var:

“Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA), Dünya Enerji Görünümü 2014 raporu ile ilgili görüştüğümüz IEA Baş Ekonomisti Fatih Birol, 80 doların altını gören (son dönemde devamlı düşen-CÜ) petrol fiyatlarıyla ilgili, ‘Şu an 80 dolar olan petrol fiyatları, ABD ve Kanada’daki kaya gazı/petrolü yatırımlarını negatif etkileyecek. Petrol fiyatlarındaki nispi düşüşün petrol talebini arttıracağını ve bu ikisinin bir araya gelmesi sonucu petrol fiyatlarında 1-2 yıl içinde tekrar yukarı doğru baskı olacağını düşünüyorum’ diyor.” (Hürriyet-12.11.2014)

USTA PAYDOS

Birol’a göre: Petrol talebi dünyada büyümeye devam ederken, 2020’lerden itibaren bunu karşılayabilecek tek bir adres var; o da Ortadoğu!

Fakat Ortadoğu, özellikle Irak’ta üretim artışı için şimdiden yatırım yapılması gerekiyor. Fatih Birol devam ediyor:

“Detaylı araştırma yaptık, şu an baktığımızda hem ulusal, hem uluslararası şirketlerin güvenlik ve öngörülebilirlik kaygılarından dolayı yatırım yapma istekleri sıfıra yakın. Ortadoğu’da, Irak’ta jeopolitik durum böyle devam eder, yatırımlar da gelmemeye devam ederse, orta dönemde ciddi sıkıntılar çekebiliriz. 4-5 yıl sonra gerekli üretim artışının olmama ihtimali çok yüksek.” (ibid)

Birol şöyle de okunabilir:

Ne denirse densin, önemini yitirmeyen Ortadoğu’da dünyanın muhtaç olduğu enerji üretiminin sürdürülebilmesi için “barış” elzem!

iran’dan başlayarak Ortadoğu’ya yerleşecek barışa Batı da muhtaç!

***

iran ile P5+1’in nükleer müzakereleri anlaşma ile sonuçlandırdıkları 14 Temmuz 2015 tarihi dünyada “yeni emperyal dengeler”in kurulduğunun ilanıdır.

1)Tabii ki dibimizden nükleer tehdidin kalkması bizim için büyük nimettir.

2)Komşumuz iran ile artık serbest ticaret yapabilecek olmamız ekonomimiz için büyük şanstır.

Ancak…

ABD Dışişleri Bakanlığı eski mensuplarından ve Wilson Center düşünce kuruluşunda görevli Aaron David Miller yaptığı açıklamada, “40 yıldır politikamız iran’ı çevrelemek ve herhangi bir konu üzerinde onunla işbirliği yapmamaktı. Bu, politikamızda esaslı bir değişikliktir”, demiş!

14.7.2015 itibari ile “iran’ı çevrelemek” sona ermiştir.

“iran’ı çevreleme”nin baş aktörü Türkiye idi. (Sadece Malatya-Kürecik’te kurulan Füze kalkanı bile ne demek istediğimi çok iyi anlatır.)

Artık Türkiye’nin bu görevi sona erdi!

Bu belki de Türkiye’nin tek başına ifa ettiği son jeopolitik görev idi.

Artık usta paydos!

Şimdi Ortadoğu’da geleneği, göreneği, tarihi ile “devlet gibi devlet” olan iran da, başta ABD olmak üzere Batı’nın müttefiki olmaya hazırlanıyor.

Üstelik iran:

1)Dünya doğal gaz rezervlerinin %18,2’sine, OPEC toplam rezervlerinin ise yaklaşık %33’üne (dünyada 2.),

2)Dünya petrol rezervlerinin %10’una, OPEC rezervlerinin ise %13’üne (dünyada 4.) sahip.

***

Amerikan düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nde iran uzmanı Suzanne Maloney, anlaşmanın “nadir bir diplomatik enerjiden” kaynaklandığını söylüyor, uzlaşmayı Soğuk Savaşı bitiren ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki anlaşmaya benzetiyor!

Soğuk Savaşı bitiren anlaşmaya benzeyen anlaşma!

***

Şimdi Türkiye “yeni dünya”daki (özellikle Ortadoğu’daki) rolünü ve pozisyonunu yeniden tarif etmek zorundadır.

Meselenin önemini bir mukayese ile anlatmaya çalışayım:

Bu mesele şu anda önümüzdeki en büyük mesele gibi duran “koalisyon kurma meselesi”nden en az bin kat daha önemlidir!

(iran hakkındaki görüşlerim ve öngörülerim yeni yayınlanan “Manzara-i Umumiye:AKP iktidarının Sosyo-Politik Analizi” adlı kitabımda uzun uzun incelenmektedir.-ss:157-182- Kırmızıkedi Yayınları-Temmuz 2015.)

----

Meraklısına ilave not:

iran’da tutuklu bulunan ve büyük yolsuzluklarla binlerce sayfa tutan iddianame ile suçlanan iş adamı Babek Zencani ile Ahmedinejad arasında var olduğu bilinen yakın dostluk yanında Zencani’nin Rıza Sarraf ile işbirliği yaptığı iddiası da ispatlanırsa; Ahmedinejad ile RTE ve şürekâsı arasında geçmişte hangi konularda işbirlikleri yapıldığı da ortaya çıkacaktır.

Zaten bu dava devam ediyor. Şimdi iran kaybolan milyar dolarlarını bulmak yanında, Ahmedinejad’ı iranlıların gönlünden iyice silmek ve Ortadoğu’daki en büyük rakibi Türkiye’yi zora sokmak için bu davaya daha da asılacaktır.

ABD de bu davanın sonuçlarını gülümseyerek takip edecektir.
http://odatv.com/n.php?n=...m-sonunda-oldu-1507151200
Cüneyt Ülsever
--spoiler--
ABD'yi dize getiren tek ülke.
iran'a dair özel bir merakım var. gidip gezmek istediğim bir ülke. duydum ki çok güzelmiş.
hz. aliye Allah kuranikerime eksik diyen 120bin sehabenin neredeyse %100üne küfreden bir mezhep ile yönetilen devlet. Bunlar hep ehl-i sünnete karşı mücadele etmiştir. gayrimüslımlere karşı bir tane cihatları yoktur.
Nükleer bomba üretmeyeceğine dair söz verinde 100 Milyar dolarının blokesi çözülen ülke.
islamı şeriat adı altında kötü gosteren diktatör bir yöneticiye sahip kınanası ulke.
Bir zamanlar avrupa kadar modern olan ülke.
tehlikeli bir ülke gibi görünsede bence o kadar da tehlikeli olmayan ülke.
yakın zamanda -birkaç yıl oldu-, yabancı bankalardan faiz geliri elde edilmesine ilişkin fetva verilmiş ülke. işin bu kısmı beni çok ilgilendirmiyor. şiî değilim, şiîleri müslüman olarak dahi görmüyorum ve fıkıhları beni ilgilendirmiyor. ama bu gelişme, iran'ın batı ile yakınlaşmasının önemli bir göstergesiydi görebilene. bununla birlikte mercedes firmasının da -volvo gibi- iran'a girme hazırlığında olduğunu görüyoruz. almancadır:
http://de.abna24.com/serv...5/05/18/690575/story.html

ne için diyorum? şunun için diyorum:
şiâ tarihi boyunca -yalnızca coğrâfî sebepler söz konusu değildir bunda. sınırdaş mıydık ki cihad edelim argümanı son derece ucuzdur. ihanetleri meşru gösteremez- gayrimüslim dünya ile ciddi bir çatışma halinde olmadı. olmayacak da.
güncel Önemli Başlıklar