bugün

William Ernst Henley tarafından yazılmış, şairin en çok bilinen şiiridir. Batı popüler kültüründe önemli bir yeri olan şiir; aynı zamanda Oklohama'da yaşanan bombalama olayından sonra idam edilen Timothy McVeigh'in idam öncesi son sözleridir.

Out of the night that covers me, Black as the pit from pole to pole, I thank whatever gods may be For my unconquerable soul.

In the fell clutch of circumstance I have not winced nor cried aloud. Under the bludgeonings of chance My head is bloody, but unbowed.

Beyond this place of wrath and tears Looms but the horror of the shade, And yet the menace of the years Finds, and shall find me, unafraid.

It matters not how strait the gate, How charged with punishments the scroll, I am the master of my fate; I am the captain of my soul.

KAYNAK: http://tr.wikipedia.org/wiki/Invictus
mağlup edilemeyen anlamındaki latince kelime.
(bkz: invincible)
John Carlin'in, playing the enemy adlı kitabından uyarlanan ve başrolünde matt damon'nın olduğu 2009 filmi.
http://www.johncarlin.eu/jc_enemy.html

özetlemek gerekirse; "ırkçılığa karşı spor" sloganını savunan bir konusu olacaktır.
http://www.imdb.com/title/tt1057500/
matt damon'un başrolü morgan freeman ile paylaştığı ve şubat 2010'da türkiye'de gösterime girecek olan film.
harika bi yönetmen, harika bi oyuncu kadrosu ve harika bi ülkenin en önemli yıllarını anlatan harika bi film.
goodbye bafana' yı bir- iki ay evvel izledikten sonra bu film sanki oradan devam ediyormuş hissi uyandırıyor. mandela rolünü üstlenen morgan freeman gerçekten bu role çok yakışmış ve rolün de hakkını vermiş. oyunculuk açısından matt damon'un da freeman' a başarıyla ayak uydurduğunu görüyoruz. artık oyunculuktan ziyade yönetmenlik ile öne çıkan clint eastwood ise ırkçılık üzerinde kadraj oynatmaya devam ediyor. bu üç isim, madiba ekseninde birleşince beklentilerin çok üzerinde bir film ortaya çıkmış.
clint eastwood gibi sinema dahisinin elinden çıkmış, başrollerinde usta oyuncu morgan freeman ve matt damon'ı gördüğümüz, güney afrika cumhuriyeti'nin seçimle başa gelen ilk devlet başkanı olan nelson mandela'nın hapisten çıkıp devlet başkanı olma süreci ve rugby sporunun vesilesiyle ülkede varolan ırkçılık savaşını durdurmaya çalışmasının da bulunduğu, playing the enemy adlı kitaptan uyarlanan film. oldukça başarılı ve edebi bir yapım. clint eastwood kendinden bekleneni vermiş fazlasıyla. en azından benim için öyle...

not: bu morgan freeman harbiden usta oyuncu arkadaş. sinema dünyasında nelson mandela'yı oynayabilecek başka bir siyahi aktör var mıdır? bilmiyorum...
morgan freeman'ın en iyi erkek oyuncu oscarına aday gösterildiği film. bu sefer kazanacağına inanıyorum. lanet olası george clooney alırsa eğer ödülü deli olurum.
morgan freeman'dan bir muhteşem performans daha deyip filmi anlatmak isterdim ama işte tam o anda aklıma bir şey takıldı. lan bu adam her yerde! iyi tamam, oyuncusun anlarım hadi ensenst ilişki yaşarsın torununla buna da eyvalla(!) ama her filmde oynama abi! Valla bak, biri şu filmde kim oynuyordu dese morgan freeman diyorum daha filmin adını söylemeden biliyorum. yazık, günah abi bu yaptığın; olmaz.
neyse,
efendim film her ne kadar oscar'a aday gösterilemese de ciddi derecede kaliteli bir yapımdı. yalnız bir şey dikkatimi çekti; filmin son dakikalarına doğru bir sahnede tribün lideri olarak (tam anlamıyla hemi de) karenin tam ortasına yerleşmiş bir yönetmen yani clint eastwood var.
sözü clint'e getirdim çünkü açın, bakın imdb'deki en iyi filmler arasında onun filmleri var. hem oynadıkları hem de oynattıkları gerçekten harika filmler. gerçekten o filmleri izlediğim için kendi adıma mutluyum ama şunu gördüm artık; clint eastwood'umuz oturuyor gazete dergi neyin okuyor, o an işte bir hikaye yakalayıp ondan bir film yapmaya karar veriyor. yani bizim öğretmen emeklileri için bulmaca çözmek neyse bu amcamız için de bulmaca çözmek o demek işte.
--spoiler--
filmden akılda kalanlar;

-sahanın üzerinden geçen uçak sahnesi

-final maçı öncesi haka dansı

--spoiler--
Morgan Freeman, matt damon gibi oyuncuların başrolerde yeraldığı, 2009 amerika yapımı, Biyografi, Dram, Tarih, Spor türlerindeki 133 dakikalık filmdir.
--spoiler--
genel olarak beğenmekle birlikte bazı mental çarpıklıklar da gözüme çarptı... şaka bir yana bazı noksanlar vardı sanki filmde. herhalde ırkçılığa tam olarak derinlemesine değinmemesi, oyunculukların (özellikle matt damon'un) çok da üst seviyede olmaması, süresinin aşırı uzun olması, söz konusu ülke hakkındaki 2 halkın birbirleriyle kaynaşma konusunun rugby ile sınırlı kalması gibi şeyler filmde benim gördüğüm eksi yönlerdi.

film'De en akılda kalan yerler (en azından benim aklımda kalan yerler) madiba'nın konuşmalarının olduğu sahneler, uçaklı sahne, Francois Pienaar'ın madiba'nın hapishane odasındaki eskiye dönük hatıraları hayal etme sahnesi gibi yerlerdi. tabi rugby maçı'nın son kısımları da gayet güzeldi. keşke daha az klişe bir maç sahnesi ve tribün görüntüleri olsaydı. ekran başındaki ve tribündeki insanların sevincinin olduğu görüntüler bana biraz klişe geldi. her spor konulu film böyle mi yapılmak zorunda merak ediyorum.

film'in de ismi olan ve konu'da madiba'ya (mandela) ve Francois Pienaar'a ilham veren invictus şiiri de gerçekten muhteşem. gerçi ben bu şiiri ilk olarak one tree hill (#6023063) adlı dizi'De (orda da lucas adlı bir basketbolcuya ilham oluyordu) duymuştum ve çok etkilenmiştim. filmi izlememdeki etmenlerden biri de buydu.

oyunculuklar konusunda morgan amcamızın çok iyi olduğunu söylememe gerek yok herhalde. korumaları oynayan siyahi oyuncular da gayet başarılı. matt damon da iyi (yani fena değil de daha iyi de oynayabilirdi) oynasaymış tam olacakmış.
--spoiler--
Clint Eastwood'un yönetmenliğini üstlendiği filmin uzun süresine dayanabilirseniz ve mandela ve rugby'e az da olsa ilginiz varsa filmi tavsiye ederim.

"I am the master of my faith
I am the captain of my soul"
2010 güney afrika dünya kupası öncesi güney afrikalılar için kenetlenme açısından iyi film olsa gerek.
filme giriş yapan müzik bile herşeyi özetler aslında. manasından değil, söyleyen insanlardan, siyah ve beyaz insanlardan bahsediyorum.
filmin başlangıcında çalan Shosholoza adlı güney afrika yerel halk şarkısı;
http://www.youtube.com/watch?v=2ivbm_ykTRE
izlemeyi yeni bitirdiğim harika film. sıcağı sıcağına hazır gözlerim yaşlıyken entry gireyim dedim. nelson mandelayı tanımak açısından da harika bir film. mutlaka izleyin çünkü .....devam edemicem sözlük ehühüühhüüüü."
film ragbi ile mandela'nın halkı nasıl kaynaştırmak istediğini konu almakta.. başarılı bir strateji açıkcası.. spor en iyi birleştirici ve iyi kullanılırsa en iyi düşmanlık yaratan bir güçtür.. spor sadece spor değildir yani.. neyse iyi bir film izleyin..

matt damon'ın aşağıdaki düşüncesi birçok şeyi özetlemekte..
--spoiler--
- Yarını mı düşünüyorsun?
- Yarın öyle ya da böyle halledilecek. Ben, nasıl olup da 30 yıl bir hücrede yattıktan sonra seni oraya tıkanları affedebildiğini merak ediyordum.
--spoiler--
morgan freeman ve matt damon'ın başrolleri paylaştığı güney amerika daki ırkçılığı konu almış güzel bir film.
--spoiler--

nelson mandella'nın (morgan freeman) ülkede birlik ve beraberlik kurmak için güney afrika futbol takım kaptanı ile (matt damon) bu amaç uğruna güç birleştirmesinin heyecenlı öyküsünü konu alyor.mevkiye daha yeni getirilen nelson mandela, vatandaşının ırk ve maddiyat sebeplerinden kaynaklı 2.sınıf muamelesi gördüğünü fark etmektedir.nelson futbolun dünya üzerindeki etkisi ile tüm insanları bir araya toplayacağını düşünmektedir.bu sebep ile 1995 dünya kupası finallerinde mucizevi bir yükselme geçiren güney afrika futbol takımının tam anlamıyla arkasındadır.

--spoiler--
izlenilmesi ve izlettirilmesi gereken filmlerden. oyuncuları geçtim, filmin konusu özgün. 9/10
Güzel filmdi, Sonda da gerçekten bir olaydan alınmıştır yazmak yerine gerçek oyuncuları ve başbakanı göstermesi bayağı orjinal olmuş. Filmin yönetmeni kim diye düşünürken derken ekrana client eastwood yazısı geldi. tebessüm ettir di gene client eastwood. bir kere izlense fena olmayacak türden güzel bir film.
''I am the master of my fate; I am the captain of my soul.'' dizeleriyle biten şiir.
clint eastwood'un bir diğer başyapıtı.

başından sonuna kadar kendini izlettiren, harika bir film.
harika bir kokuya sahip yeni parfüm. aylar sonra gelir sanırım türkiye'ye.
parfüm kimse de şuan yokken tadını çıkartmak ve herkesin sormasının zevkini yaşamak paha biçilmez.
yeni kokumdur kendisi.

daha önceden kullandığım hugo boss'un orospu olması ve joop jump'dan sıkılmış olmam nedeniyle tercih ettiğimdir. sanırım ödüllü kokudur. sık sık kendinizi koklamanıza sebebiyet verecek güzelliktedir.

bunun da orospu olmaması dileğiyle..
bi kızdan aldığım tavsiye çerçevesinde deneyip beğendiğim ve 50lik deneme şişesini aldığım parfümdür. şişesi rengi falan şık.
kokusu biraz meyveli gibi. kalıcı. bakalım bayacak mı baymayacak mı.
Insanın aklını başından alan koku. Bak bunu koklayıp kendinden geçmeyecek dişi yoktur. Şiddetle tavsiye edilir....
Bunu koklayıp kendinden geçen dişi fakirdir, görmemiştir. Net.