bugün

yeğenimin bayramda elimi öptüğü an. büyüdük lan kıçımızın kılı bile ağardı hatta 1 tane kılı da döndü. ameliyat olmak lazım kıl dönmesinden.
yalnızlığın ruhunda tavan yaptığı andır.
babamın genç bir kızın kendisine amca demesinden yakındığını duyduğum gün bende büyüdüm.
eskiden hayalini kurduğunuz herşeye kavuştuğunuzda bile, bi anda kalbinizin orda hiçbir şeye sahip olmadığınız geçmiş zamanlara duyulan özleme dair tarifsiz bir sızı hissettiğiniz an. *
küçükken taburenin üstüne çıkarak baktığınız aynaya eğilerek baktığınız zaman anlarsınız büyüdüğünüzü.
teyze olduğu an.
yıllardır doğru düzgün düşünmediği şeyi, geleceğini düşünmeye başlayıp gelecek kaygısına kapıldığı andır.
seksin , paranın değer vermediğini ve hayatta yaptığı şeylerin hiçbir karşılığı olmadığını, sadece kesin olan şeyin ölüm olduğunu bildiği andır.
insanın, kendinden büyüklerinin artık dalga geçmediğini, söylediği sözlerin önemsendiğini gördüğü andır.
küçükken şu pazarlarda satılan renkli lokumları çok severdim. hani şeffaf poşetin içinde olur gofret satan tezgahlarda vardır bu lokumlardan. bir lira falandır. o işte. perşembeleri pazara mutlaka giderdi annem. her geldiğinde de o sevdiğim lokumlardan alırdı bana, her perşembe sanki yılda bir kere alır gibi sevinirdim lokumları görünce.
bugün yine perşembe pazarı ihmal etmemiş annem geldiğinde de yıllar sonra o lokumdan almış bana. o zaman sevindiğim gibi tekrar sevindim. ama ne lokumdaki tat aynıydı ne de ben.
(bkz: vize ve final haftası)
''sevgilin var mı?''nın, ''eee, ne zaman evleniyon?''a dönüştüğü an.
ilk kez yalnızlığını hissettiği andır.
canı acıdığında "öpim de geçsin" diyecek birinin etrafında olmaması.
yolda yürürken yaşıtın olarak algıladığın birinin sana abi ateşin var mı dediği an.
iş ilanları ile karşılıklı bakışıyorken, ilanda aranan yaş aralığına gayet de uyduğunu fark ettiğin an. işin masa başı ceketini sana giydireceğini öğrendiğin an. pis sırıtışlar.
ailesiyle veya geçmişle uğraşmayıp kendi geleceğine ve kendi hayatına odaklanmayı istediği andır.
senelerdir bu sıçtığımın başlığını her gördüğüm andır.

(bkz: doksanlarda çocuk olmak) yeter mnaskym.
tek başına kalmayı yeğlemeye başlıyorsa ve bu çoğunlukla yapılmak isteniyorsa bir milyon arkadaşın, tanıdığın arasında. çoktan büyümüşsün demektir.
aynı zamanda anlamamazlıktan geldiği andır.
sıkıştığında başkasının yardıma gelmesini değil, oturup adam akıllı kendi gücünün yettiğince çözüm bulduğu andır. yani zaman zaman büyür insan. çoğu zaman yerinde sayar.
Yuksek lisans bittikten sonra full time calisilmaya baslandigi andir.
mekandaki garsonun ne alırsınız abö dediği an.
ölüm acısını anladığı andır.
kendi parasını yönetmeye başladığı ve yalnız bi şekilde üniversiteye gittiği an.