bugün

hallelujah*'la beraber daha da somutlaştırılır, iki adet birayla beraber fevkaladenin fevkine ulaşır.
insanın bir an önce silkinip kendine gelmesini gerektiren havadır, ne gerek vardır yerini depresyona bırakabilecek aşırı duygusallığa.
yatın uyuyun evladım, bu saatte duygusal hava da neymiş.
saat 2 ye doğru yerini depresyona bırakabilir. dikkat edilmesi gerekir. biyolojik saat şakaya gelmez.
belki yorgunluktandır.
melankolinin dibine vurarak hayatını ve unutamadığın aşkını düşündüren bob dylan ile başlayıp ortaçgilin eylül akşamıyla biten hüzünlü anlardır.
bir bira sonrası yakılan bir sigarayla ciğerlere çekilen matemli havadır.
Dikkat: "insanı bülent ortaçgil dinlemeye iter"
bir bira olsa tadından yenmeyecek hava. ay ışığında bira yuvarlamak vardı ya şimdi.
insanın kendiyle başbaşa kalmasından doğmaktadır.
gerçekten huzur bulduğum andır kimi zamana göre de en huzursuz olduğum an eğer kavuşmayı beklediğiniz değer verdiğiniz bir insan yanınızda değil ise huzursuz olursunuz yalnız...
eğer öyle birisi yok ise ve olmasını da istemiyor iseniz o zaman en huzurlu olduğunuz zamandır kendiniz ile baş başa kalırsınız ve düşünürsünüz herşeyi ama herşeyi... ve bir anda kendinizi sabahta pencereden vuran güneşle karşı karşıya bulursunuz * ve o düşündüklerinizden eser yoktur beyninizde oysaki o gece herşeyi kurgularsınız ve o geceden sonra herşey mükemmel olacaktır ama ne yazıkki hepsi sadece bir düşünce olarak kalır ve yine monoton yanlışlarla dolu hayata devam edersiniz bile bile.
gecenin getirdiği karanlık,sessizlik,hüzün ve yalnızlıktan kaynaklanır.
insan kendisiyle başbaşadır.
bu yüzden denmiş ya gündüzün şerri gecenin hayrından iyidir diye.
gece verilen kararlar uygulanmadan önce gündüz gözüyle düşünülmelidir.
gece tartışmak yerine gündüzü beklemek daha mantıklıdır.
sonra bi kedi yırtılırcasına bağırır ve kendinize gelirsiniz.
-ne düşünüyodum ben? haa buldum saat iki olmuş uyuyayım bari.
geceyle birlikte gelen sessizlikten kaynaklanır.
hareketli parçaları karış kuruş eden yazarın bi anda slow parçalara göz gezdirmesidir.
sinsice sokulan havadır. döne döne gelir...
kör sinek gibi yapar adamı ecelini arar durursun sabaha kadar yahut durulana kadar.
başlara yaslanacak omuz, omuzlarada paylaşımcı baş aratan hava.
aynı anda birkaç pencere açılınca cereyan yapar dikkatli olmak lazım.
şüphesiz ki gece yarısı , tıpkı akollü oldugunuzdaki gibi aldıgınız kararlardan pişmanlık duyacaksınız..
uyumalıyız.
müzik dinletip link mink verdiriyor bana orda burda. fettan.
yalnız kalmaya alışamamış bünyeleri derinden sarsar hatta çarpar bu hava.
aynı zamanda fena tehlikelidir zira her kapıyı açmaya müsait bir anahtar gibidir.
sabah ve akşam belli bir saate kadar dinlediğim müziği bile etkiler efendim bu hava.. gece belli bir saatten sonra megadeth, rammstein vs vs. kapanır, birden mariah carey, whitney houston, celine dion sesleri çınlamaya başlar kulaklarımda.
(bkz: geceleri ek iş olarak melankolik takılmak)
(bkz: gece gece melankolizm rüzgarı)
ortamın tamamen sessizleşmesi,yalnız kalmakla birlikte tüm düşüncelerin beyne hücum etmesinden kaynaklanan hadisedir.sevdiğiniz eğlenceli birşey yaparak hemen üzerinden atılmalıdır.
gündüzün hengamesiyle kovulan ama geceleyin peşinden koşulan kuşatma. geceleri daha az utanır insan duygularından, daha çok sevgiye acıkır, sözlerini yaydan bırakacak oku daha kolay bulur, geceleri dahası bitmez insanın işte. dudaklar susunca, gözler konuşmaya başlar, cisimsizlik sarar her yanı, insan biraz daha fazla kendiyle baş başa kalır geceleri...

bazen sebebini bilmediğim bir es ile kelimeler kaybolur. belki de gecenin içinden karanlığa karışır, anlayamam. o sırada duygusal olmak ile kuşatılmak arasında durmaktan büyük keyif alırım. arka arkaya beş tane şarkı dinleyen her insan bu havanın içinde bulabilir kendini ama ne kadar keyif alır ve onu ifade edebilir orası allah kerim.

serapa kuşatan bu patetik hava bazen var bazen yok ama işte yaşıyoruz yarı duygusal yarı ciddi.

en büyük aşkların acısı geceleri çıkar.